Genel

Faruk Çelik: Türkiye'de 680 bin tehlikeli ve çok tehlikeli iş yeri var!

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Türkiye'de tehlikeli ve çok tehlikeli 680 bin iş yeri bulunduğunu belirterek, "Bu iş yerlerinin 470 bininin henüz iş güvenliği uzmanıyla sözleşme imzalamadı. " dedi...

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Türkiye'de tehlikeli ve çok tehlikeli 680 bin iş yeri bulunduğunu belirterek, "Bu iş yerlerinin 470 bininin henüz iş güvenliği uzmanıyla sözleşme imzalamadı. 205 bini yapmış. Yapmayınca ne oluyor, yasa 2014 ocak ayında girdiği için ocak ayından bu güne her ay 11 bin lira müeyyide cezası hazır" dedi.


"Türkiye'de tehlikeli ve çok tehlikeli 680 bin iş yeri var"


AB normlarında, 2014 vizyonuna uygun, hem işveren hem de çalışan anlamında farkındalık yaratacak bir yasa çıkarttıklarını belirten Çelik, bu yasaya uymayanların paraya çevrilemeyen 3 ila 5 yıl arasında hapis cezasına çarptırılacağını vurguladı.


Bakan Çelik, Türkiye'de tehlikeli ve çok tehlikeli 680 bin iş yeri bulunduğunu belirterek, şunları söyledi:


"Bu iş yerlerinin 470 bininin henüz iş güvenliği uzmanıyla sözleşme imzalamadı. 205 bini yapmış. Yapmayınca ne oluyor, yasa 2014 ocak ayında girdiği için ocak ayından bu güne her ay 11 bin lira müeyyide cezası hazır. Şimdi yapacağımız bu düzenlemede sırf farkındalık oluşturmak için söylüyorum, çok kısa bir süre vereceğiz, bugünden herkes tedbirini alsın. İş güvenliği uzmanıyla sözleşmeyi yaptın yaptın, yapmadın, müeyyideler faiziyle birlikte kapının önüne gelecek. Eğer yapmama konusunda direniyorsan bu müeyyideyi karşılayacaksın. 'Hayır, ben görevimi yerine getiriyor, sözleşmemi yapıyorum' diyorsa işveren, 10 aylık geçmişe dönük muafiyeti getirmiş olacağız."


"Temel at git Ankara'da yat' anlayışını çöpe attık"

Milli savunmada, Türkiye'nin kendi uçağını, helikopterini, tankını üretmesiyle ilgili gerçekleşen yatırımların, harcamaların dikkatle izlenmesi gerektiğini belirten Çelik, "İşte tüm bunlar nasıl oldu; 'temel at git Ankara'da yat' anlayışını çöpe attık da o sayede oldu. Temel atacaksın gidip Ankara'da yatacaksın. Çığ altında kalan bir Türkiye'yi çağ atlatma erdemi ve tablosu bize nasip oldu. Ne kadar şükretsek azdır" görüşünü iletti.


Faruk Çelik, dünyada dış politikayla ilgili de çıkar, menfaat odaklı ve insan odaklı iki yaklaşım bulunduğuna işaret ederek, Türkiye'nin insan odaklı bir dış politika yürüttüğünü vurguladı.


"Menfaat varsa dış politika var. Menfaat varsa oraya endekslenme var odaklanma var" diyen Çelik, şöyle devam etti:


"Musul'a gelinceye kadar IŞİD diye bir sorun yok ama oraya yanaşınca kıyametler kopmaya başladı. Neden? Orada menfaat ilişkileri var. Binlerce insan ölürken petrol olmadığı için önemli değil, ölebilir insanlar. Menfaat, çıkar odaklı bir dış politika. Yanında bir de insan odaklı bir dış politika anlayışı. İşte birileri çıkar odaklı bir politika peşinde koşarken bizler mazlumlara kucak açan, bağrını açan bir dış politika izledik.


Biz halkına zulmeden Esed ve Sisi'nin yanında olamayız. Esed ve Sisi'lere karşı oluşumuz halkına zulmetmeleri, insan onurunu ayaklar altına almalarından dolayıdır. Bizim Esed ile dostluğumuz var mıydı, vardı. Birlikte yemek yendi mi yendi. Oturup konuşup dertleştik mi dertleştik. Ama halkını bombalamıyordu, öldürmüyordu katletmiyordu ki. 'Halkını katletme' dememize rağmen günlerce ikaz etmemize rağmen dinlemeyen bir komşuya bizim yapacağımız 'oh be ne iyi yapıyorsun' demek midir? Kesinlikle böyle bir şeyin olmayacağını herkesin bilmesinde fayda var. Çünkü biz menfaat ve çıkar anlayışıyla bir dış politika değil insanı merkeze alan bir dış politika anlayışıyla yürümeye devam edeceğiz."


"Çözüm sürecini başlattık, 'kan kin dursun' dedik"


Çözüm sürecine de değinen Çelik, Türkiye'de 10 yıl önce konuşulamayan konuları masaya yatırdıklarını bildirdi.


Çelik, çözüm süreciyle ilgili batıda ayrı doğuda ayrı konuşmadıklarını, Türkiye'nin her yerinde konunun çözüme kavuşması konusunda çaba gösterdiklerini dile getirerek, "Çözüm sürecini başlattık, 'kan kin dursun dedik. Kan kine neden oldu. Olmadık bir şekilde cumhuriyeti birlikte kuran, bu devleti birlikte kuran insanlar arasında kan aktıkça kinin arttığını gördük. Onun için taşın altına, bu büyük sorunun altına gövdesini koyan bir iktidar olarak olayların ve sorunların üzerine gidiyoruz. Sorunları halının altına süpürmedik. Sorunlar, 'torunlara kalmasın' diye mücadele ediyoruz" diye konuştu.


Türkiye'nin sorunları geleceğe taşımak gibi lüksünün bulunmadığına işaret eden Çelik, çözüm konusunda gerekli riskleri de göz önüne aldıklarını bildirdi.


Çelik, Türkiye'nin bombalardan kaçan herkese kucağını açtığını anımsatarak, bu çerçevede Kobani'den gelen Kürtler'i de bağrına bastığını söyledi. "2 milyona yakın Suriye vatandaşını bünyemizde barındırıyoruz. Yediriyoruz, içiriyoruz, yediklerimizden onlara da ikram ediyoruz. Komşuluk, kardeşlik görevini yapıyoruz" diyen Çelik, ancak özellikle Kobani'den gelenleri tuzağa düşürme adına bazı senaryoların oynandığını söyledi.


Türkiye'de hakların aynı derecede konuşulması, sorunların bir an önce çözülmesi konusunda silahların engel olduğunu her fırsatta dile getirdiklerini vurgulayan Çelik, şunları kaydetti:


"Bu silahlar engel. Silahı bırakın, dağlardan inin. Biz dün kardeştik, kardeş olarak sorunları çözme iradesi bu iktidarda var' dememize rağmen onlar çözüm değil silahı tercih ettiler. Onunla da zannettiler ki; 35 ilde bazı kalkışmalar yaparak Türkiye'yi başka bir atmosfere sokabiliriz diye... Toplamı 125 bin kişiyi ancak ayağa kaldırabildiler. 125 bin kişinin kaçı Kobani'den gelen onu da bilemiyorum. Bu kadar ancak Türkiye'yi huzursuz edebildiler.


Kime ne yaptılar, Kürdün dükkanını yaktılar, kafasını ezdiler... Bu mudur insan hakkı, bu mudur Kürdün hakkını korumak? Bir kez daha buradan sesleniyorum; çözüm süreci son derece önemlidir. Artık Anadolu'da hiç kimse şehit askerin, polisin gelmesini istemiyor, bu işin bitmesini istiyoruz. Terörist olarak da dağlarda öldürülenler Diyarbakır'a Güneydoğu ilerine gidiyor. Bu ülkenin çocukları olarak onlar da defnediliyor. Bu tezgah mutlaka bozulmalı."


"Muhalefetin projesi yok"

Çelik, Ak Parti Osmangazi İlçe Başkanlığı 5. Olağan Kongresinde yaptığı konuşmada, Türkiye'deki muhalefetin ne bir vizyonu ne de bir projesi bulunduğunu söyledi.


"Bir konuda başarılı olmadığımızı ifade edeyim, o da muhalefetin ufkunu açma konusundaki çalışmalarımız başarılı olamadı" diyen Çelik, şunları kaydetti:


"Muhalefet, son dereceme önemli. İktidara alternatif olacak, iktidarın çalışmasını, çalışmasıyla şevkini arttıracak, eğer artmıyorsa iktidarı tasfiye edecek, gönderecek, onun yerine gelecek bir muhalefetten bahsediyorum ben. Ama bizim muhalefette maalesef ne muhalefet ne vizyon ne de bir proje var. Her şeyden yoksun bir muhalefet anlayışıyla karşı karşıya olduğumuzu ifade etmek istiyorum.

9 seçim oluyor, 9'unu kaybediyorsun hala konuşuyorsun. Ne diye konuşuyorsun?


Kaybetme söyleminden biz yorulduk, onlar kaybetmekten yorulmadılar, hala konuşmaya devam ediyorlar. 15 parti bir araya geldiniz, 15'iniz bir araya geldiniz bir Tayyip Erdoğan etmediniz. Daha ne konuşuyorsunuz."


"4 yılda geldiğinden beri sayın Kılıçdaroğlu 4 seçim kaybetti"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "En kolay şey, devleti yönetmek" sözüne de değinen Çelik, şöyle devam etti:


"'En kolay şey devleti yönetmektir' diyor sayın Kılıçdaroğlu. 4 yılda geldiğinden beri sayın Kılıçdaroğlu 4 seçim kaybetti. SSK'yı biz devraldık. Uzun yıllar 9-10 yıl genel müdürlük yapmış. Nasıl bir SSK devrettiğini biz biliyoruz. Hala toplamaya çalışıyoruz. Öyle perişan bir duruma getirmişler ki toparla toparla toparlanamayan bir kurum haline getirmişler. Tamam, orası devlet kurumu diyelim, seçim de kaybetmiş olabilir, partisinin başında bulunuyor. Partinin darma duman halini görüyorsunuz değil mi? Birisi Anadolu diyor, birisi bilmem ne. Ne dediği, nereye gittiği, ne yaptığı belli olmayan bir anamuhalefet partisi, sözde bir siyasi kadroyla Türkiye karşı karşıya."


Kılıçdaroğlu'nun, "İşsizliği biz çözeriz" sözünü de anımsatan Çelik, "5 yılda 6 milyon kişiyi işe yerleştirmişiz. Dünyanın hangi toplantısına giderseniz gidin, G20 toplantısına gidiyorsunuz, AB toplantısına gidiyorsunuz, Türkiye'nin en önemli parlak sayfalarından bir tanesi, 'siz bu kriz döneminde bu 6 milyon kişiyi nasıl istihdam ettiniz?' deniyor bize. Sayın Kılıçdaroğlu, biz 6 milyon kişiyi 5 yılda yerleştirdik, sen 8 milyonu 5 yılda nasıl yerleştireceksin? Projen var mı? O projeyi dinlemek istiyoruz, çık konuş. Var mı böyle bir şey, yok" diye konuştu.


Bakan Çelik, Avrupa Birliği'nde (AB) işsizlik oranının yüzde 11, ABD'de yüzde 6 düzeyinde olduğunu, genç işsizlik oranının AB'de yüzde 22, ABD'de de yüzde 13 civarında seyrettiğini anlatarak, Türkiye'de ise işsizliğin yüzde 9,8, genç işsizlik oranının ise yüzde 18 olduğunu bildirdi.


"Siyasi istikrarla Türkiye çok büyük kazanımlar elde etmiştir"

Her yıl 800 bin kişinin iş gücüne katıldığını belirten Çelik, krizlere rağmen mevcut stoktan da cüzi de olsa her yıl eritme gayreti içinde olduklarını anlattı.


Çelik, yoksulluk haritasına bakıldığında Türkiye'de 2002 yılında günlük 2 dolar 15 sentin altında geliri olan yüzde 3 lük bir kesim bulunduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:


"Bugün 10 binde 6 noktasına geriledi. Yok mesafesinde. Türkiye'de 2002 yılında 4 doların altında günlük geliri olan yüzde 30'luk kesim vardı, şimdi o yüzde 3'lere gerilemiş durumda. 2002 yılında 24 milyon insan günlük 4 doların altına geçimini sağlarken bu 1,5 milyona geriledi. Nereden nereye gelmiş Türkiye. Bunun formülü, siyasi istikrardır. Keşke muhalefet yarışı olsa. Böyle bir alternatif yok. Siyasi istikrarla Türkiye çok büyük kazanımlar elde etmiştir. IMF ekonomisi vardı, ben de içinde bulundum bizzat. Allah, Cumhurbaşkanımızdan razı olsun, 'bir daha girmeyecekler' dedi, çok şükür çekip gittiler. Umudu kırılmış bir millet vardı, çok şükür umutları yeşeren bir millet haline geldik ve yarınını göremeyen bir Türkiye'den gelecek yüzyılları planlayan bir ülke haline geldik."


Çalışma hayatı

Bakan Çelik, çalışma hayatında da cumhuriyet tarihinde yapılan reformların en önemlilerinin AK Parti iktidarı döneminde gerçekleştirildiğini bildirdi.


İş kanunu, SSK reformu, genel sağlık sigortası, sendika yasası, memur sendikalarına toplu sözleşme hakkını veren yasa, istihdam paketi, 1 Mayıs'ın tatil edilmesi, iş güvenliği gibi son derece önemli düzenlemelerin bu dönemde yürürlüğe girdiğini dile getiren Çelik, şöyle konuştu:


"Çok ciddi iyileşmeler var ama bir kişinin dahi hayatını kaybetmemesi konusunda, kaybederse de 'kaza oldu' diyebileceğimiz bir şeklide gerçekleşmesi konusunda büyük çalışmalar var. Bu konuda ciddi sıkıntılarla karşı karşıyayız. Nedir o sıkıntı, yani minareyi balyozu eline alıp 20 metre yukarıdan hiçbir bir güvence almadan yıkan bir adam olduğu sürece, asansörün sivicinin takılıp takılmadığına bakma zahmetini göstermeyen sorumlular, sorumsuzlar olduğu sürece, maskesi var mı yok mu, iş yeri ruhsatlı mı, değil bakmadan, yerin altına insanları gönderenler olduğu sürece bu kazaların önüne geçemeyiz. 3 gün önce Edirne'de bir maden kazası meydana geldi ve 3 kişi yanık şu anda. Bu ocak, temmuz ayında kapatılmış, kapalı. Ocağı 'çalıştırılamaz, üretim yapamaz' diye mühürlemişiz. Adam 3 kişiyi temmuzdan sonra işe başlatıyor ve bu insanlara yerin altından kömür çıkarttırıyor. Öyle sorumsuz işveren olduğu sürece buradan işverenlerin büyük bölümünü tenzih ediyorum, az sayıdaki sorumsuz insan, büyük bir işveren kitlesinin imajını bozucu bir tablo oluşturuyor."


Kongrede, AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun mesajı da okundu. Kongreye Çelik'in yanı sıra, milletvekilleri, AK Parti İl Başkanı Cemalettin Torun, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, ilçe belediye başkanları ve partililer katıldı.


Tek listeyle gidilen seçimde Ali Yılmaz başkanlığındaki yeni yönetim kurulu, oy birliğiyle göreve seçildi.


Sabah