Eğitim

Faruk Saraç Ahırkapı'da Moda Tasarım Yüksek Okulu açtı!

Radikal Gazetesi muhabiri Müge Akyüz'ün haberine göre; Modacı Faruk Saraç metruk haldeki tarihi bir binayı eğitim kurumuna dönüştürdü. Saraç ile Ahırkapı Feneri'nin yanı başında açtığı Moda Tasarım Yüksek Okulu'nda buluştuk...

Modacı Faruk Saraç metruk haldeki tarihi bir binayı eğitim kurumuna dönüştürdü. Saraç ile Ahırkapı Feneri'nin yanı başında açtığı Moda Tasarım Yüksek Okulu'nda buluştuk...


Yıl 1981, profesyonel futbolcu Faruk Saraç menisküs olup futbolu bırakmak zorunda kalınca Kadıköy’de o dönemin modası bir butik açarak erkek kıyafetleri satmaya başlar. Terzilikle ailesinin iyi giyinmesinin ötesinde bir ilişkisi yoktur. Geç de olsa üniversiteye gider ve Marmara Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği Bölümü’nü bitirir. 

Butik Faruk tutar. Bir gün televizyon izlerken Turgut Özal’ın oğlu Ahmet Özal’ın Swiss Otel’deki düğününü görür. “İş dünyasının bütün insanları buralarda oluyor” diyerek otelin içinde bir mağaza açar. Nişantaşı’nda da bir depo kiralayarak kişiye özel dikim işine girişir. Gerçekten de Ayhan Şahenk, Üzeyir Garih, Kadir Has, Gorbaçov gibi iş insanları, politikacılar, sanat dünyasından isimler müşterisi olur. Kısa sürede sekiz mağazaya ulaşır. Butik Faruk artık ‘Faruk Saraç’ adıyla marka olmuştur. 

2000’de “Koç, Sabancı vakıf kuruyor, kötü bir şey olsa kurmazlardı” deyip Faruk Saraç Moda ve Sanat Vakfı’nı kurar. İkinci çıkardığı ders “Hep büyük araba kullanıyorlar onun da bir nedeni olmalı” olur ve bir de yüksek araba satın alır. 2000-2008 arasında defilece yapacak yer bulamayınca, “Emeklerim boşa gidiyor” diyerek herkese küser. Bu dönemde tek hayali bir müze kurmaktır. 

Ünlü işadamı Kadir Has, Saraç’ın müşterisidir. Bir gün onu bir okul açılışına götürür. Arabada söylediği “Beni heyecanlandıran tek iş okul açmak. Çocuklar adam olacak, bundan güzel bir şey olabilir mi?” sözü Saraç’ın aklından çıkmaz. Yıllar sonra, 2010 Geçmişten Günümüze Polis Kıyafetleri sergisi için Bursa’ya gittiğinde kentte 29 yıldır boş olan ilk ipek ve tütün fabrikasını görür. “Burayı verin, okul yapayım” der ve belediyeden 30 yıllığına kiralar. 

Bir zamanların en önemli tekstil kenti Bursa’da onca yıldır kimsenin aklına tasarım okulu açmak gelmemiştir. Gençlere kendi alamadığı eğitimi vermek ister. Ödülü de okulun tabelasında adını görmek ve 32 yıllık birikimini aktarmak olacaktır. Kimseden maddi kaynak almadan, tüm birikimini kullanarak 2010’da Türkiye’nin YÖK’e bağlı ilk iki yıllık Bursa Faruk Saraç Tasarım Meslek Yüksek Okulu’nu açar. Öğrencilerin yüzde 30’una yüzde 100 burs verir. Yetimhanede yetişen çocukları kurslarla destekleyerek okutur. 


Kendisi de ders verecek 

Üç yıl sonra sıra İstanbul’dadır... Sektörün büyük ihtiyacı olduğunu düşündüğü, zanaatkârlığın sürdürülebileceği ikinci bir meslek yüksek okulu açmaya soyunur. Ahırkapı Feneri’nin yanı başında savaş yıllarında dikimhane olarak kullanılan, yıllardır boş ve metruk halde bulunan binayı uzun süreli kiralar. Binanın aslına sadık kalınarak yapılan yenileme çalışmalarını Süleymaniye Camii’ni de restore eden Abbas Durgun ve ekibi üstlenir. 

Faruk Saraç, 2014-2015 öğretim yılında eğitime başlayacak, kendi adını taşıyan Tasarım Yüksek Okulu’nun pratiğe dönük eğitim veren, zanaatkârlığın sürdürüleceği uluslararası bir meslek okulu olmasını istiyor. Moda Tasarım, Moda Yönetimi, Özel Dikim, Moda Editörlüğü, Moda Fotoğrafçılığı, Ayakkabıcılık gibi bölümlerdeki dersler Türkçe ve İngilizce yapılıyor. Erkek giyim derslerini Saraç üstlenmiş. Okulda çizim ve kalıp atölyeleri, proje odaları, bilgisayar salonu, kütüphane, derslikler, 200 kişilik amfi, sergi salonu, öğrencilerin tasarımlarını satacakları mağaza ve emekli ustaların ayakkabı, şapka yapıp dikiş dikeceği ve bunları gençlere uygulamalı olarak göstereceği dükkânlar yer alıyor. 

Paralel projeleri de var. Biri, “Dünyanın en önemli AVM’sidir ama festen başka bir şey üretilmez” dediği Kapalıçarşı’da yerli üreticilerle işbirliği yaparak geleneksel tasarım ürünlerini satacakları bir sokak açmak. Bir diğeri ‘unisex’ bir İstanbul kokusu çıkarmak. Geliri de bina metruk dururken içinde yaşayan tinerci çocukların yaşayacağı bir ev yapımı için kullanılacakmış. Yakında ‘en büyük uzmanlık alanım’ dediği smokin üretip satacağı ‘Smokin by Faruk Saraç’ adlı mağaza açıyor. Nisanda ilk dikimhanenin kurulduğu 1914’ten günümüze uzanan ‘Modanın Yüzü’ konulu bir defile yapıyor. 

Saraç bu tarihi binayı otel ya da AVM olarak kullanma yolunu seçebilirdi. Ancak tek hedefi bu tasarım okulunun dünya modasının Davos’u olması. Ne diyelim, yolu açık olsun... 


Dikimhane’den Moda Okulu’na 

18’inci yüzyılda Kaptan-ı Derya Süleyman Paşa’nın yaptırdığı Ahırkapı Feneri ülkemizde fenerciliğin de başlangıcı kabul ediliyor. Yanı başındaki bina da 1850’lerde süvari kışlası ve balıkhane olarak hizmet vermiş. Birinci Dünya Savaşı’nda Ahırkapı Elbise ve Çadır İmalathanesi’ne dönüştürülmüş. Burası aynı zamanda Kadınları Çalıştırma Cemiyeti’yle anlaşmalı olarak İstanbul’da kadın işçi istihdam eden ilk yer. Tarihi bina cumhuriyetin ilk yıllarından 2009’a dek İstanbul Zührevi Hastalıklar Hastanesi’ne ev sahipliği yapmış. Restorasyon çalışmalarında çok ince bir işçilikle tüm seramikler sökülerek sıvalar kazınmış, orijinal hali çıkarılmış. Yerler vişne rengi Denizli mermeriyle döşenmiş.


Müge Akgün/Radikal Gazetesi