Sektörel

Fiba Holding gayrimenkul yatırımlarına hız verdi!

Fiba Holding yönetimindeki gayrimenkul ve perakende işleri hızla büyüyor. Grubun 18,1 milyar dolarlık toplam varlık büyüklüğü içinde gayrimenkulün payı 2,3 milyar doları buldu..

Hüsnü Özyeğin’in “Öteki Yarım” diye tanıştırdığı oğlu Murat Özyeğin, Fiba Holding’in de öteki yarısı. Holdingin finans dışındaki tüm iştiraklerinin Yönetim Kurulu Başkanı, Fiba’nın enerji ve madencilik alanında birkaç yıl içinde yapmayı planladığı 1 milyar euro’luk yatırımları yönetirken gayrimenkul ve perakende alanında işlerini de büyütmeye devam ediyor. Bir taraftan da girişimcilere vaktinin yüzde 30’unu ayırıyor.

 

Murat Özyeğin, Fiba Holding’in, İstanbul, Levent Plaza’daki yönetim merkezinde asistanının imzalaması için önüne koyduğu hacimli dosyaları inceliyor. Hemen hepsi enerji yatırımlarıyla ilgili belgeler. Zaten birazdan Ankara’dan bir telefon gelince “Enerji Bakanlığı’ndan olabilir” diyerek izin istiyor. Ağırlıklı termik santral olmak üzere güneş ve rüzgar enerjisi alanında üç yıl içinde toplam 1 milyar euro yatırım yapmayı hedefliyorlar. Sadece enerji değil, Fiba’nın Türkiye ve yurtdışmdaki gayrimenkul ve perakende yatırımlarıyla, yeni yatırım olanaklarının aralıksız izlenmesi de 41 yaşındaki Murat Özyeğin’in sorumluluğunda. Özetle finans dışında kalan tüm işler...

 

Aslında Murat Özyeğin bankacılık ve finans işleriyle meşhur Fiba’nın, Finansbank’m satışından sonraki dönüşümünün mimarı demek yanlış olmaz. Zira finans ve finans dışı işlerin yarı yarıya dengelendiği yeni yapıda, terazinin bir yanında o duruyor. Finans dışı işler çok çeşitli... Enerji yatırımları, yıllık 350 milyon dolar ciroya ulaşan Türkiye, Ukrayna ve Rusya’daki Marks &Spencer, Gap ve Banana Republic mağazaları, yıllık 135 milyon dolar kira getirisi elde ettikleri gayrimenkul tarafında Çin’deki 300 milyon dolarlık StarMall AVM, Romanya’daki Bucuresti Mail, Moldova’da SUMMA Grup ile yarı yarıya ortak oldukları MallDova alışveriş merkezi; yurti-çinde ise Konya, Adana, Gaziantep, Kartal’daki Ml’ler ile bu yıl 30 milyon dolar yatırımla portföylerine ekledikleri İnegöl AVM...

 

Forbes Dergisi'nin haberine göre babası gibi Harvard’da MBA yapan Murat Özyeğin, iş dünyasında üstlendiği roller, mütevazılık ve ulaşılabilir olmak gibi konularda da babasını örnek almış. Levent Plaza’nm onuncu katındaki toplantı odası, Hüsnü Özyeğin’in fotoğraflarıyla dolu. Birinde Warren Buffet’la, bir diğerinde 100 yaşındayken hayata veda eden David Rockefeler’le tokalaşıyor. Genç bir üniversite öğrencisi olarak Bob Kennedy ile birlikte objektife gülümsüyor.

 

Hüsnü Özyeğin, Pamukbank’a genel müdür olduğunda 31 yaşındaydı. Murat Özyeğin ise “babalarının üçüncü evladı, kendilerinin de kardeşleri gibi gördüğünü” söylediği Finansbanjt satıldığında 30 yaşındaydı ve bu satışla önünde “büyük bir beyaz sayfa” açıldı. Herkes Hüsnü Özyeğin’in, 2,3 milyar dolar nakit parayla ne yapacağını merak ediyordu (Aslında bu paranın 600 milyon doları bankanın yurtdışı operasyonlarını NBG’den satın almakta kullanılmıştı. 500 milyon dolarıda Credit Europa’nm sermayesinin güçlendirilmesinde kullanıldı). Murat Özyeğin o dönemle ilgili “Sudan çıkmış balığa dönmüştük, hazırlı değildik” diyor. Parayı ilk önce bono ve tahvil alarak değerlendirmişler. Özyeğin o dönemde yaşadıkları büyük dönüşümü şöyle anlatıyor: “Grup, o dönemde bir nevi evrim geçirdi. Önemli bir likiditeye kavuşmuştuk, Türkiye hızlı büyüyordu. O fırsatı iyi değerlendirdik. Finans dışı faaliyetleri ve yatırımları da olan ve ikisi arasında denge kuran bir grup haline geldik. Finanstan hiçbir zaman tamamen çıkmadık. Ama finans dışı yatırımlara hakikaten çok yoğunlaştık.”


O sırada Murat Özyeğin Harvard’da MBA’ini tamamlayıp Türkiye’ye döneli henüz üç yıl olmuştu. Ancak o zamana kadar da iş hayatında edindiği tecrübe onu grubun geçirdiği bu büyük dönüşüme fazlasıyla hazırlamıştı. Murat Özyeğin bunun çok da planlı olmadığını söylüyor. Carnegie Mellon Üniversite’nden Endüstri Yönetimi ve Ekonomi eğitimi olmak üzere çift ana dal diplomasıyla mezun olduktan sonra yatırım bankası Bear Stearns’in New York ofisinde (ailesinin /-sahibi olduğu hiçbir finans kuruluşuyla daha önce hiçbir iş yapmadıklarını ve bu işe başlamasında tamdıklığm rol oynamadığını vurguluyor) üç yıl çalıştı. Özyeğin, bir keresinde hesap makinesini yanma almayı unuttuğu için yöneticisinin kendisini otomobilden indirdiğini, bazen de sabah 05:00’e kadar çalıştığım gülümseyerek anımsıyor. Bu dönemin kariyerindeki en büyük artısı birçok büyük birleşme ve satın alma işleminde yer alma fırsatı yakalaması olmuş. Üzerinde çalıştığı en büyük şirket birleşmesi, 1999’daki American Home Products Corp. ile Warner Lambert... Dünyanın en büyük ilaç şirketinin doğmasını sağlayan bu birleşme sırasında (bir yıl sonra Pfizer Warner Lambert’i satın aldı) iki şirketin toplam piyasa değeri 145 milyar dolara ulaşmıştı.

 

Özyeğin Bear Stearns’deki işini, babasının isteğiyle 2001 Krizi sırasında bırakıp Türkiye’ye döndü. Hüsnü Özyeğin böyle önemli bir tecrübeyi kaçırmasını istememişti ve “2001 Fırtınası” sırasında babasıyla birlikte Finansbank’ta çalışıp o günlerin tanığı oldu. Harvard’daki MBA’ini tamamlayıp döndüğünde de Gima ve Endi’nin 131 milyon dolara Carrefoursa’ya satış sürecine vesile olup babasıyla birlikte yönetti. Finansbank’ta daha sonra tüm yöneticilerinin grubun finans alanındaki şirketlerinde önemli görevler üstlendiği “Strateji Ofisi”ni kurup başkanlığını yaptı.

 

İyi bir eğitim, birkaç yıllık yurtdışında çalışma deneyimi ve babası tarafından kurulmuş dev şirketin yardımcı pilot koltuğuna geçip rüştünü ispatlama... Murat Özyeğin’in bugüne kadarki kariyeri bu çerçevenin dışına çıkıyor. Zaten Hüsnü Özyeğin’in de bu konuya büyük bir hassasiyetle yaklaştığı belli. Gazeteci Rıdvan Akar tarafından kaleme alınan “Bir Dünya Kurmak” başlığım taşıyan biyografisinde, Özyeğin’in oğlu Harvard’daki eğitimini tamamlayıp döndükten sonrasını nasıl planladığı “Kaptan’ın öğrencisi” başlığı altında anlatıyor:

 

“Murat Özyeğin’i nasıl yetiştirmeliydi? Veliahtlık mı yoksa liyakat mı öne çıkmalıydı? İş yaşamındaki tecrübesi ile oğlu arasındaki ilişki arasında bir denge kurmalıydı. Önce bu tecrübeye sahip olan iş dünyasının önemli isimlerinin kapısını çaldı.” Okulu bitirdiğinde babası Nejat Eczacıbaşı’mn yedi- sekiz yıl çıraklık ve kalfalık eğitimi yapması için holdingin küçük şirketlerinde çalışmasını isteğini Bülent Ecza-, cıbaşi; ABD’de gördüğü eğitimden sonra Ayhan Şahenk tarafından Garanti Yatırım’m başına geçirilen Ferit Şahenk; okuldan mezun olur olmaz oğlu Sinan Tara’yı Enka’mn başına getiren Şarık Tara... Sonuç olarak Murat Özyeğin’e hemen yanındaki odayı hazırlatıp herhangi bir bölümü teklif etmeden önce birlikte çalışmayı önermiş.

 

Birlikte çalışmanın ilk büyük meyvesi Kumport. Murat Özyeğin o kadar mütevazı ki Kumport gibi baştan sona kendisinin yürüttüğü ve Hüsnü Özyeğin’in “Finansbank haricindeki en büyük ve hızlı geri dönüş aldığımız yatırım” diye söz ettiği bir işi anlatırken dahi “ben” diyemiyor. Süreci: “Kumport yatırımı Türkiye’nin en önemli liman dönüşümlerinden biri oldu. Yüzlerce ortağı vardı. Hepsinden ayrı ayrı imzaların toplanması dahil çok hızlı hareket ettik” diye özetliyor. Fizibilite raporlarını yaptırıp yatırımın karlı olacağını gördükten sonra limanın küçük ortaklarından Turkon Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı Nevzat Kalkavan’ı arayıp yarı yarıya ortak olmayı önermiş. Nevzat Kalkavan yeni bir yatırıma girmeme kararı aldıklarını söyleyince de “o halde koyacağınız sermayeyi biz size borç verelim” dediğini anlatıyor. Böylece Turkon ile birlikte yarı yarıya ortaklıkla Kumport’u satın aldılar. Nevzat Kalkavan, 250 ortaklı limanın alimim, devir işlemleri dahil yedi ay gibi kısa bir sürede tamamladıklarını özellikle vurguluyor. Her ortağa 1 milyon dolar ödenmesi süreci kısaltan en önemli etken olmuş. Kalkavan, bu ortaklık vesilesiyle tanıdığı Murat Özyeğin için “vizyon sahibi örnek bir girişimci” diyor ve ekliyor: “Beraber çalıştığımız dönemde müte-vazılığı, dürüstlüğü ve nezaketiyle hepimizin takdirini topladı.”
2009’da Fiba Holding, Turkon’un hisselerini de satın aldı ve sadece iki yıl sonra yüzde 35 oranındaki hisseyi Umman Devlet Fonu’na 236 milyon dolara sattı. 2015’de de China Merchants ve China Ocean Shipping Company (COSCO) ile Çin’in en büyük devlet fonu China Invest-ment Corporation (CIC) Kumport’u satın almak üzere ortaklık yaptılar. Böylece Kumport’un yüzde 65 hissesi de 1 milyar dolara satıldı.

 

Murat Özyeğin, Kumport’dan çok daha büyük bir yatırımı şu anda enerji alanında gerçekleştiriyor. İzmir, Kınık’ta yürüttükleri kömür sahası ve termik santral projesi bunlar içindeki en büyüğü. Konyalı işadamı Muzaffer Polat’m da yüzde 30 hissedar olduğu kömür sahasında dört yıldır çalışıyorlar ve buraya 700 MW kurulu güce sahip bir termik santral kurmayı planlıyorlar. Sahadan “modern teknoloji” ile çıkaracakları yüksek kalorili kömürü (4 bin 250 kalori) santralde değerlendirecekler. “Modern teknolojinin kullanılması”, madenin geleneksel yöntemlerle kömür ; çıkartmasına göre dört hatta beşte biri kadar az işçi ihtiyacı anlamına geliyor. Özyeğin’in projenin teknik detaylarını (havalandırma boruları, asansör, beton ile kaplı tüneller) uzun uzun anlatması bu konuya hassasiyetle yaklaştıklarını gösteriyor.


Rüzgar enerjisi alanında da yeni yatırım planları var. Fina Enerji’nin hali hazırda toplam 332 MW kurulu güce sahip dokuz rüzgar santrali var. 2018-2020 arasındaki iki yıl içinde 300 MW kurulu güce sahip altı yeni rüzgar enerjisi santralini daha kademeli olarak devreye alacaklar. Bunun için gerekli yatırım'' miktarı da 350 milyon euro civarında. Özyeğin, “Böylece sektördeki en büyük rüzgar yatırımcılarından biri oluruz” diyor. Güneş enerjisi tarafındaysa kurulu güçleri sadece 32 MW. GE ile YEKA ihalesine girmişlerdi ancak “fiyatın çok düşük kaldığını düşünüp çıktık” diyor. Ardından hemen ekliyor: “Vazgeçmedik, yatırım imkanlarını inceliyoruz.”

Diğer taraftan yönetimindeki gayrimenkul ve perakende işleri de hızlı büyüyor. Grubun 18,1 milyar dolarlık toplam varlık büyüklüğü içinde gayrimenkulün payı 2,3 milyar doları buluyor. Turizm alanındaki tek yatırımları İstanbul Swissotel’de, 60 milyon dolarlık bir yenileme yatırımı yapmışlardı. Ancak bu alandaki asıl büyük yatırım, eylül ayında lansmanı yapılan ve inşaatını NEF’in yürüttüğü konut projesi. Sadece arsaya yaklaşık 400 milyon lira yatırım yaptıkları bu projeden Murat Özyeğin, “eğitim vadisi” olarak söz ediyor. Çünkü proje, Özyeğin Üniversitesi ile İstanbul Erkek Lisesi’nin bulunduğu 300 dönümlük arsa üzerinde kurulu. Bu projeye başlamalarının arkasında Hüsnü Özyeğin’in büyük önem verdiği üniversite ve çalışanları için bir yaşam alanı yaratma amacı var. Buna karşılık alışveriş merkezi işine konut gibi bakmıyorlar. Türkiye’de “Mİ” markası altında hizmet veren alışveriş merkezlerine Ocak 2017’de, Bursa’nm ilk açık AVM’si İnegöl’ü eklediler. Böylece Türkiye, Çin, Romanya ve Moldova’ya yayılmış alışveriş merkezlerinin sayısı dokuza çıktı. Özyeğin, SUM-MA Grup ile yarı yarıya ortak oldukları Moldov-ya’daki AVM’yi büyüterek bir otel ve ofis binası yapmayı planladıklarını söylüyor. Çin’deki tek yatırımları StarMall’m doluluk oranınsa yüzde 98 olduğunu söylüyor. “Fakat buraya iyi bir teklif gelirse çıkabiliriz. Çünkü büyüme perspektifimiz yok. Çin’de de şu sıralar çok büyük çarpanlar söz konusu değil” diyor. Yurtdışmda özellikle Doğu Avrupa’nın belli bir doygunluğa ulaştığını düşünseler de Anadolu’da bir yaşam merkezi görevi üstlenecek AVM yatırımları için görüşmeler yapmaya devam ediyorlar.


Piyasa değeri 1 milyar euro civarındaki yurtdışındaki banka ve Kumport satışından gelenle birlikte hatırı sayılır nakit varlıkları var. Özyeğin, iyi bildikleri sektörlerde yatırım 1 olanaklarım incelemeye devam ettiklerini söylüyor. “Türkiye’de hala büyük fırsatlar görüyoruz. Burası asıl gelişme alanımız” ama bu sıralar gözü daha çok fahri konsolosu olduğu Singapur’un da aralarında olduğu Güneydoğu Asya ülkeleri ile Afrika’da...