Fitch ekonomideki durgunluğu teyit ediyor!
Cumhuriyet Gazetesi köşe yazarı olan Çiğdem Toker bugünkü yazısında Kredi dereceleme kuruluşu Fitch'in raporlarını değerlendirdi. İşte o haber...
Kredi dereceleme kuruluşu Fitch 8 Türk bankasıyla birlikte üç şirketin “durağan” olan görünümlerini “negatif”e çevirdi.
Fitch’in açıkladığı yeni “görünüm”, Türkiye’deki siyasal çalkantı ile ekonomideki durgunluğu teyit ediyor.
(Bankaların kredi notu ise teyit edildi.)
Değerlendirmeye konu 18 Türk bankasının 7’si kamu sermayeli:
Ziraat Bankası, Halk Bankası, Vakıfbank, TSKB, TKB, Eximbank, Takasbank.
Fitch’in 7 Türk bankasına dair görünümü negatife çevirmesinin gerekçesi kritik:
“Devletin destek sağlama yeterliliği konusundaki bozulma riskinin artması.”
Bu ifade, içerdiği soru açısından özel bir dikkati hak edebilir. Kuruluş, Hazine’nin kamu bankalarına sağladığı destek konusunda neden kuşku duyuyor olabilir?
Açıklamada, bu konuda ayrıntı yer almıyorsa da tahminde bulunabiliriz.
Fitch’in yeni görünüm açıklaması 25 Ağustos 2016 tarihli. 3. köprü açılışından bir gün önce. Anımsatalım ki, kamu bankaları, Yap-İşlet-Devret (YİD) modeline göre yaptırılan ve “devletin kasasından bir kuruş çıkmayacağı” Beştepe düzeyinde ilan edilen 3. köprü finansmanında önemli rol ve pay üstlendi. İçtaş-Astaldi’nin üstlendiği Kuzey Marmara Otoyol Projesi kapsamındaki 3. köprünün proje finansmanı için imzalanan kredi sözleşmesi, 2.3 milyar dolar tutarındaydı. 9 yıl vadeli bu tutara imza atan 7 bankanın üçü kamu bankası: Ziraat Bankası, Halk Bankası, Vakıfbank.
Üç kamu bankası, sadece 3. köprü değil, 3. havalimanı finansmanında da başat bir rol ve paya sahip. İlk etap yatırıma yönelik 4.5 milyar Avro’luk finansman paketinin yüzde 70’ini kamu bankalarının üstlendiğini de bizzat Limak başkanı Nihat Özdemir duyurmuştu. Devlet kasasından bir kuruş çıkmayacağı söylenen 3. havalimanı için 3 kamu bankasının üstlendiği toplam tutar, daha sonra 3.5 milyar Avro olarak açıklandı.
Fitch değerlendirmesinde, ağırlık olarak kamu bankalarından sağlanan finansmanda, yükün Hazine sırtına binmiş olması, bir bozulma endişesi yaratmış olabilir mi? Belki.
Yeri gelmişken aktaralım. Hazine Müsteşarlığı kısa bir süre önce Yıllık Kamu Borç Yönetimi raporunu açıkla. Raporun “Borç Üstlenim Taahhütleri” başlıklı bölümünde önemli bir veri yer alıyor.
İzleyen bilir, YİD projelerinde Hazine garantisi yerine borç üstlenimi düzenlemesinin yapıldığını sıkça işliyoruz. İşte bu raporda Hazine’nin verdiği borç üstlenim taahhütleri listelenmiş.
Üç büyük proje görüyoruz: Avrasya Tüneli, 3. boğaz köprüsü dahil Kuzey Marmara Otoyolu ve Osmangazi Köprüsü dahil, Gebze-Orhangazi-İzmir otoyolu.
Hazine’nin kendi raporunda açıkladığı üç projedeki taahhüt tutarları tarihleriyle şöyle:
YİD projeleri finansman bulamayınca çare olarak getirilen borç üstlenimi için çıkarılan yönetmelikte, hangi projeler için neye imza atıldığının gizli olacağı yazıyordu. Hazine raporu vesilesiyle, devletin şirketler lehine üç proje için üstlendiği tutarı öğrenmiş olduk.
Fitch’den nereye geldik. Başa dönelim o halde. Kamu bankalarının görünümündeki değişim, “devletin destek sağlama yeterliliği bozuluyor” diye açıklanıyor. Ki bunu Hazine desteği olarak okumakta sakınca yok. Peki böylesi bir durum, Hazine sermayeli kamu bankaları açısından YİD projelerinin finansmanından ne kadar bağımsız olabilir?
Darbe girişimi sonrası, açılış törenleriyle ansızın “milli mutabakat” kapsamına alınan YİD projelerine bir de bu açıdan bakalım.
Çiğdem TOKER/Cumhuriyet