19 / 11 / 2024

Galata Mevlevihanesi, kapılarını açacağı günü bekliyor!

Galata Mevlevihanesi, kapılarını açacağı günü bekliyor!

Osmanlı İmparatorluğu 'nun yeni başkenti İstanbul 'da, 1491 yılında kurulan ve Osmanlı 'nın  Pera 'da bıraktığı en derin izi Galata Mevlevihanesi 'nin, günümüz müzecilik  anlayışıyla restorasyonu tamamlanarak, açılışa hazır hale geldi




Osmanlı İmparatorluğu 'nun yeni başkenti İstanbul 'da, 1491 yılında kurulan ve Osmanlı 'nın
Pera 'da bıraktığı en derin izi Galata Mevlevihanesi 'nin, günümüz müzecilik
anlayışıyla restorasyonu tamamlanarak, açılışa hazır hale geldi.
İstanbul 'un ilk ve orijinal haliyle günümüze ulaşabilen tek mevlevihanesi
olan Galata Mevlevihanesi Müzesi 'nin, yenilenen yüzüyle 4 yılın ardından tekrar
ziyaretçilerini karşılaması için resmi açılış yapılması bekleniyor.

AA muhabirinin derlediği bilgiye göre, İstiklal Caddesi 'nin Tünel
tarafında Galip Dede Caddesi 'nin başında bulunan Galata Mevlevihanesi, 2. Beyazıt
döneminde Afyon Mevlevihanesi şžeyhi Divane Mehmet Dede tarafından İskender
Paşa 'nın Galata sırtlarındaki arazisi üzerine kuruldu. Mevlevihanenin bulunduğu
arazide daha önce Bizans döneminde yapılan St. Theodore Manastırı bulunuyordu.
Osmanlı İmparatorluğu 'nun İstanbul 'u fethinden 38 yıl sonra yaptırdığı
ilk binalardan olan Galata Mevlevihanesi, İstanbul 'un da ilk ve orijinal haliyle
günümüze ulaşabilen tek mevlevihanesi olma özelliği taşıyor.

'Küçük kıyamet' denilen 1509 yılında gerçekleşen İstanbul Depremi 'nden
(1509) etkilenen yapı, 17. yüzyıl başından itibaren birçok onarım ve yenileme
geçirdi, ek bölümler ilave edilerek, külliye şeklini aldı.
Bilinen ilk onarımını 1650 yılında Tersane ve Matbah Emini İsmail Ağa
tarafından yapılan Galata Mevlevihanesi 'nin, günümüze ulaşan en eski taşınmazı
1649 tarihli Hasan Ağa çeşmesi 'dir.

1765 Büyük Tophane yangınında zarar gören mevlevihane, aynı yıl sultan 3.
Mustafa tarafından Yenişehirli Osman Efendi bina emini tayin edilerek, onarıldı.
1791 'de şžeyh Galip 'in meşihata atanmasıyla Sultan 3. Selim 'in gerçekleştirdiği
onarımlar sonucunda mevlevihane yenilendi. 19. yüzyılda Sultan 2. Mahmud ve
Sultan Abdülmecid dönemindeki onarımların ardından mevlevihane 1959-1960
yıllarındaki onarımla son şeklini aldı.

13 Aralık 1925 'de 677 tarihli Tekke Ve Zaviyelerle Türbelerin Seddine ve
Türbedarlıklar ile Bir Takım Unvanların Men ve İlgasına Dair Kanun gereğince
mevlevihanenin fonksiyonu sona erdi ve aynı yıl okul olarak kullanılmaya  başlandı.

Semahanane binası uzun süre ilkokul olarak kullanıldıktan sonra 2 Ekim
1946 tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla müze olarak kullanılmak üzere Maarif
Vekaleti 'ne devredildi. Ancak mevlevihane 27 Aralık 1975 günü 'Divan Edebiyatı
Müzesi' olarak ziyarete açılabildi.
2007 yılından ziyarete kapatılan Galata Mevlevihanesi, İstanbul 2010
Avrupa Kültür Başkenti Ajansının katkılarıyla yaklaşık 3 yıl süren çalışmalar
sonucunda, çağdaş müzecilik anlayışıyla restore edildi.

MEVLEVİHANE, ABD 'NİN KEşžFİNDEN 1 YIL ÖNCE YAPILDI
Galata Mevlevihanesi Müzesi Müdürü Yavuz Özdemir, yaptığı
açıklamada, mevlevihanenin 1491 yılında, ABD 'nin keşfinden 1 yıl önce inşaa
edildiğini belirterek, Evliya çelebi 'nin seyahathamelerinde, mevlevihanede 100
kadar derviş hücresi bulunduğundan bahsettiğini söyledi.
Mevlevihanede 2005 yılına kadar geniş çaplı restorasyon ya da teşhir ve
tanzim konusunda düzenleme yapılmadığını, 2005 yılında Vakıflar İstanbul Bölge
Müdürlüğü tarafından restorasyon çalışmalarına girişildiğini ve 2009 yılında
semahane binasında restorasyonun tamamlandığını anlattı.

Özdemir, 2009 yılında, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı 'nın
katkılarıyla başlayan iki türbe, Seyr-ül Küttab Binası 'ndaki restorasyon,
semahane binasındaki teşhir ve tanzim ile çevre düzenlemelerinin nisan ayında
tamamlandığını ve mevlevihanenin ziyarete hazır hale geldiğini kaydetti.
Restorasyon sırasında şžeyh Galip Türbesi 'nde üzeri sıva kaplı olduğu için
daha önce bilinmeyen kalem işlerinin ortaya çıkarıldığını belirten Özdemir,
'Halet Efendi Türbesi 'nde kalemişleri biliniyordu, ama alttan daha eski dönem
kalem işleri ortaya çıkarıldı. şžu anda Halet Efendi Türbesi 'nde iki dönem kalem
işi izlerini görmekteyiz' dedi.
Semahane binasının alt katındaki dedegan odalarının ziyarete açıldığını
ve buralarda tümden gelim yöntemiyle, düşünce olarak mevleviliğe nasıl geçiş
yapıldığının anlatıldığını kaydeden Özdemir, mevlevihanenin Alman Lisesine kadar
uzanan geniş bahçesinin de kullanılır duruma getirilerek, ziyaretçilerin
Beyoğlu 'nun gürültüsünden uzaklaşabilecekleri geniş ve rahat bir alan
oluşturduklarını söyledi.

Müzenin bu ay içinde açılmasını beklediklerini bildiren Özdemir, 'Kültür
ve Turizm Bakanı 'nın talimatlarını bekliyoruz. Müzeyi ziyarete açmaya hazırız.
Bekliyoruz' dedi.
çağdaş müzecilik anlayışında müzelerin sadece objelerin sergilendiği
alanlar değil, ziyaretçilerin sürekli gelebilecekleri, kültürel etkinliklerin
düzenleneceği mekanlar olduğunu dile getiren Özdemir, mevlevihanenin bu amaç
doğrultusunda restore edildiğini söyledi.
Osmanlı döneminde vakıflar arşivinden aldıkları bir belgeye göre,
mevlevihanelerin külliye şeklinde olduğunu belirten Özdemir, şu bilgileri  verdi:
'Burada bir semahane binası var. Mevlevihanelerin en önemli unsuru,
mutfak denilen matrah-ı şeriftir. Burası mevlevilerin yemeklerinin piştiği aynı
zamanda mevlevi dervişlerinin de piştiği yerdir. Matrah-ı şerif günümüze
ulaşmamıştır. Buranın şeyhinin kaldığı harem dairesi günümüze ulaşmamıştır.
Semahane binası, Kültür ve Turizm Bakanlığının koruması sayesinde günümüze ulaşan
ender ahşap yapılardan birisidir. çamaşırhane, Adile Sultan şžadırvanı ve sarnıcı,
Hasan Ağa çeşmesi, 'Sessizler Evi ' adı da verilen 'Hamuşan Hazire Alanı ' da
günümüze ulaşan taşınmaz kültür varlıkları arasındadır.'

MÜZEDE NELER VAR
Galata Mevlevihanesi Müzesi Müdürü Yavuz Özdemir, Galata Mevlevihane
Müzesi 'ne, 'cümle kapısı' denilen dar bir kapıdan girildiğini, sol tarafta
Halet Efendi Türbesi, sağ tarafta ise Osmanlı mimarisinde tek örneği görülen alt
katta muvakkithane ve sebil, üst katta kütüphane kısmından oluşan Seyr-ül Küttab
binasının yer aldığını anlatarak, 'Avlunun solunda 'şžeyh Galip Türbesi ' diye
adlandırılan içinde mevlevihane şeyhlerinin gömülü olduğu türbe bulunur. Burada
şžeyh Galip 'in yanı sıra ünlü neyzenlerden, neyzenlerin kutbu olarak kabul edilen
mevlevihane postnişinlerinden Nayi Osman Dede, bayan divan şairlerinden Leyla
Hanım, Fasih Dede, 1942 yılında mezarı buraya nakledilen ilk Türk matbaacı
İbrahim Müteferrika, 2. Mahmud döneminde Fransa 'dan Osmanlı 'ya gelen ve ilk
modern topçu okulunu kuran humbaracı Ahmet Paşa ile bazı derviş, mevlevi ve
devlet adamının mezarları bulunuyor' diye konuştu.
Geniş bir avlunun sonunda 3 katlı Semahane Binası 'nın yer aldığını,
binanın ana kapısından sema alanına girildiğini kaydeden Özdemir, müze hakkında
şu bilgileri verdi:
'Burası sema gösterileri düzenleyeceğimiz, tasavvuf ve Türk müziği
konserleri düzenlemek istediğimiz bir mekan. Eskiden bunun etrafında vitrinler
vardı ve sergileme burada yapılıyordu. Bu düzen sema alanının orijinalliğini
bozuyordu. Bunları kaldırdık. şžu anda ziyaretçiler orijinal sema alanını
görebilecekler. Sema alanında restorasyon sırasında 1855 yılında Abdülmecit
döneminde yapılan kubbedeki kalem işleri ortaya çıkarıldı. Galata Mevlevihanesi
Müzesi 'nin esas sergi mekanlarını, alt kattaki dedegan odalarında oluşturduk. İlk
soldan başlayarak, odalar gezildiğinde sufizm, tasavvuf ve tarikat kültürü
hakkında bilgiler verdik ve bunlara ait eserleri sergiledik. Bu şekilde
mevleviliğe geçişi anlattık. Diğer bir odada günümüze ulaşmayan matrah-ı şerifte
kullanılan eşyalar sergilendi. Hemen yanında mevlevi kıyafetleri yer aldı. Diğer
bir odada ise Mevleviliğin en önemli unsurlarından Hazreti Mevlana 'nın yazdığı
Mesnevi 'yi sergiledik. Burada çok önemli olan ve herkes tarafından bilinen 18
beyit, görsel olarak ekrandan orijinal dilinde, Türkçe ve İngilizce olarak
akıyor. Sağdaki dedegan odalarında ise Prof. Dr. Süheyl Ünver 'in
'Mevlevihanelerin aynı zamanda birer güzel sanatlar akademisi olduğu ' görüşünden
yola çıkarak, edebiyat, musiki ve hat sanatı hakkında bilgiler verildi ve bu
konudaki eserler sergilendi. Cam işçiliğini 3. Selim döneminde ülkemize getiren
kişinin Mevlevi Mehmet Dede olduğu pek bilinmez. Mevlevi Mehmet Dede, Venedik 'te
aldığı eğitim sonucu İstanbul 'a gelir ve Beykoz 'da ilk cam atölyesini kurar.
Müzede buna da yer verdik. Son olarak da burada şeyhlik yapan dedeler hakkında  bilgi verdik.'

3 BOYUTLU SEMA
Dedegan odalarının bir diğerinde ise mevleviliğin hologram yardımıyla
görsel bir şölene dönüştürüldüğünü anlatan Özdemir, 'Müzede, çağdaş müzecilik
teknikleri kullanıldı. Hologram, Ortadoğu Teknik Üniversitesinden Refik Toksöz
tarafından yapıldı. Hologramda semah eden bir mevlevi, önünde de mevlevi dedesi
görülüyor' dedi.
Müzenin üst kısmında ise hat koleksiyonu, mehter müziği ve musiki
aletleri, Hilye-i şžerif 'lerin sergilendiğini, son çelebi Veled çelebi hakkında
bilgiler verildiğini, Galata Mevlevihanesi 'ne emeği geçen padişahlar 2. Beyazıt,
3. Mustafa, 3. Selim ve 2. Mahmud 'un tanıtıldığını anlatan Özdemir, 'Padişahlar
hakkındaki bilgileri dünya ile karşılaştırmalı olarak verdik. Mesela 'Galata
Mevlevihanesi 1491 yılında kuruldu ' diyoruz, sonrasında ise 1492 yılında ABD 'nin
keşefedildiğini veriyoruz. Yani dünya ile karşılaştırmalı bir tarih silsilesi
yarattık ki insanlar o dönemi kafalarında canlandırabilsinler' diye konuştu.
Mezarlık haziresi restorasyonunun İstanbul Büyükşehir Belediyesi
tarafından yapıldığını ve bir ay içinde tamamlanacağını belirten Özdemir, burada
120 mezar bulunduğunu bildirdi.

Özdemir, 1990 yılında Beşiktaş Mevlevihanesi 'nin çırağan Sarayı
yapılırken ortaya çıkan 34 mezar taşının Galata Mevlevihanesi Müzesi 'ne
nakledildiğini ve taşların Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi 'nin duvarına
rastgele bir şekilde konulduğunu ifade ederek, 'Mezar taşlarını, nereden geldiği
ve kimlere ait olduğunu vurgulayarak sergileyeceğiz' dedi.
AA


Geri Dön