Galataport'ta ilk kruvaziyer gemi Mayıs 2020’de yanaşacak!
Yılda 25 milyon ziyaretçiyi ağırlaması beklenen Galataport projesinde ilk kruvaziyer gemi Mayıs 2020’de yanaşacak. Proje tamamlanınca 3 milyon ton hafriyat çıkarılması planlanıyor.
Mayıs 2020’de ilk kruvaziyer geminin yanaşması beklenen Galataport’da yönetim, sürdürülebilir ve çevre dostu çözümlerle uzun vadede kazanma planları yapıyor. Galataport Genel Müdürü Erdem Tavas, maliyetleri yüzde 10 etkileyecek sürdürülebilir çözümlerini Dünya Gazetesi'nden Yasemin Salih'e anlattı. İşte Salih'in o yazısı...
Özelleştirme İdaresi tarafından 16 Mayıs 2013’te yapılan Salıpazarı Limanı İhalesi’ni 702 milyon dolar teklifle kazanan Doğuş Holding, 2014’ten itibaren Bilgili Holding’in iştiraklerinden BLG Capital ortaklığında Karaköy’deki çalışmalarına devam ediyor. Şubat 2018’de değişen unvanıyla Galataport, son yıllarda kabuk değiştiren Karaköy’de giderek daha fazla kendini gösterir hale geldi. Sessiz ama hummalı süren inşaat, bazı çevrelerin tepkisini çekse de, bu tarihi ve kültürel mirasın üzerinde yeni bir proje yapmanın hassas noktaları var. 7 milyonu yabancı olmak üzere yılda 25 milyon ziyaretçiyi ağırlaması planlanan projenin belirtildiği gibi 1 milyar dolarlık turizm getirisi yaratması için sadece ticari değil toplumsal anlamda da doğru adımları atması gerekiyor.
Galataport Genel Müdürü Erdem Tavas’la işin işte bu toplumsal taraflarını masaya yatırdık. “Aantrepo alanından bir mahalle yaratacağız” diyen Tavas, değişen dengelerin farkında olarak sürdürülebilirlik ve çevreci yaklaşımları iş modellerinin bir parçası haline getirdiklerinin altını çiziyor. Diyor ki, “Burada kalıcı, sürdürülebilir ve çevreye duyarlı bir yapı inşa etmeyi planlıyoruz. Her adımı bu felsefeyle attık. Buraya 1.7 milyar dolarlık yatırım yapıyoruz. Aldığımız krediler de düşünüldüğünde zaten bankaların kriterleri çerçevesinde çevre ve sürdürülebilirliğe uygun, hassas projeler yapmak zorundayız. Biz burada bu kriterlerin de üzerine çıktık. Her adımı profesörler ve uzmanlardan oluşan bir ekiple tasarladık. Burada bize danışmanlar ordusu eşlik ediyor.”
Tarihe saygı ile modern çözümler
Bundan önce, Karaköy’deki 1.2 kilometrelik sahil şeridiyle bölgenin halka kapalı olduğunu, dolayısıyla içindeki tarihi unsurların da kendini fazla gösteremediğini hatırlatan Tavas’a göre Galataport projesi, büyük bir sorumluluk. “Burası dünyanın en özel yerlerinden biri. Salıpazarı Liman Sahası olarak adı geçen bölgede tarihi bir limanı devraldık ve burayı dünya standartlarında bir limana dönüştürüyoruz. 200 yıllık limanı deniz seviyesinin altına alıyoruz. Sahil herkese açılıyor” diyen Tavas, geliştirilen modelin yurt dışında da örnek alındığını söylüyor. Öyle ki ABD'de Miami, Hırvatistan ve İtalya’nın özellikle Venedik kentinde kruvaziyer turizmiyle ilgilenenler deniz sevyesinin altına alınan liman fikrini yakından inceleyip bilgi almışlar. Tavas, “Yer altına 70 otobüslük bir parkalanı yapılıyor. Böylece bölgenin trafiği gemilerin yanaşmasından etkilenmeyecek” diyor.
Karbon ayak izi ne durumda?
Erdem Tavas’a projenin gerek inşaat gerekse işletme aşamalarında yaratacağı karbon ayak izini soruyoruz. Yanıtı şöyle: “Sürdürülebilirliğe uzun vadede yapılan her türlü yatırımın dönüşü olduğuna inanıyoruz. Şu anda bütün yapılarda Leed ve Breeam sertifikaları için başvurduk, süreç devam ediyor. Hedefimiz Leed Gold almak. Yapıların tamamında yüzde 35-45 arasında enerji tasarrufu hedefliyoruz. Her adımı karbon ayak izini azaltma hedefiyle planlıyoruz. İnşaatlarda karbon ayak izini azaltarak iş yürütmek kolay değil. Bunun için maksimum çaba gösteriyoruz. Örneğin kamyonları minimum düzeyde kullanıyoruz. Malzemeleri olabildiğince kısa mesafeden alıp getiriyoruz. Bunu yaparken de bölgedeki hayatı etkilemememiz gerekiyor. Bu iş bitince 3 milyon ton hafriyat çıkarmış olacağız."
Denizin 35 metre altından soğuk su çekiliyor!
Sürdürülebilirlik ve enerji tasarrufu adına atılan adımların asıl proje tamamlandığında anlaşılacağına dikkat çekiyor Erdem Tavas. İşletmelerde doğru sistemlerin kullanılmasının karbon ayak izi açısından çok önemli olduğu felsefesiyle inovatif çözümler ürettiklerinin de altını çiziyor. En iddialı oldukları konu ise iklimlendirmeyle ilgili. Tavas’ın anlattığına göre Galataport’un ısıtma-soğutma sisteminde kullanılacak inovatif çözümle, projenin elektrik harcamaları yüzde 35-45 arasında azalacak. Bunu da şöyle açıklıyor: “Projedeki binaların ısıtma ve soğutmasında deniz suyunu kullanacağız. Klimaların soğutması için önce sisteme alınan suyu soğutmanız gerekiyor. Bu da ciddi elektrik tüketen bir süreç. Biz Bogaz’ın 35 metre derinine inen bir sistem yaptık. Buradaki soğuk suyu alıp soğutma sisteminde kullandıktan sonra tekrar denize vereceğiz. Bu, Hong-Kong’da uygulanan bir sistem.”
Galataport’un bisikletle gezilen bir mahalle olması da yönetim kadrosunun gündemindeki konulardan. Bu nedenle alanın tamamında bisiklet park alanları yapıldığını belirten Tavas, mahallenin farklı yerlerine yaklaşık 250 bisiklet konulacağını söylüyor. Tavas ayrıca elektrikli araçlara da pozitif ayrıcalık tanınacağını, bu araçlar için özel park alanları ve şarj istasyonları bulunacağını vurguluyor.
DENİZ KİRLİLİĞİ ACİL MÜDAHALE DANIŞMANI VAR
Galataport’ta Türkiye’de ilk kez uygulanacak bir yenilik de yolcu gemilerinin yaklaşması sırasında oluşabilecek çevre kazalarını önlemek amacıyla getirilen “petrol bariyerleri”. Yolcu gemilerine yakıt ikmali yapılırken petrol bariyeri serilecek. Erdem Tavas, yöntemin ilk kez Galataport’ta uygulanacağını belirterek, “Denize zarar gelmemesi için her türlü önlemi alıyoruz. Bunun için bir ‘Deniz kirliliği acil müdahale danışmanı’ ile çalışıyoruz. Onun onayı olmadan projeler yürütülmüyor” diyor.
TÜV-Türk ile Galataport’a özel sertifikasyon
Galataport, planlara göre 1.5 milyona yakın gemi yolcusu ve mürettebatı, dolaylı olarak 10 bine yakın çalışanıyla oldukça büyük bir ekonomik potansiyel de taşıyor. Böyle bir alanda farklı sektörlerden perakende noktaları, yeme-içme üniteleri bulunacak. Erdem Tavas, bu sayede bölgeye ciddi bir ekonomik canlılık geleceğini belirtirken, esnafın bundan maksimum yararlanması için işbirlikleri yaptıklarının altını çiziyor.
Ancak Tavas’ın anlattığına göre Galataport’a dükkan açmak öyle her babayiğidin harcı değil. Çünkü sağlam bir kriter çizelgesi hazırlanıyor. Tavas, süreci şöyle anlatıyor: “Yerel ekonomiye katkı sağlarken çevre ve sağlık kriterlerini gözardı etmeyeceğiz. Bilindiği gibi TÜV-Türk’lerin işletmesi Doğuş Grubu’nda. Şimdi burada onlarla birlikte tüm işletmelerde uygulanması gereken kriterleri belirliyoruz. Bir tür sertifika uygulaması olacak. Kokoreççiye de midye dolmacıya da ‘bunları uygulayacaksan Galataport’a gelebilirsin’ diyeceğiz. Burada 50-60 yeme içme birimi olacak. Bunların depolama koşullarından, mutfaklarına kadar her konu bu sertifika programıyla denetlenecek.”