Gaziantep Rumkale'de restorasyon çalışmaları sürüyor!
Gaziantep’te bulunan ve bir çok medeniyete ev sahipliği yapan ve M.Ö.855 yılında yapıldığı tahmin edilen Rumkale'nin turizme kazandırılması amacıyla restorasyon çalışmaları devam ediyor.
Rumkale'nin, turizme kazandırılması amacıyla başlatılan kazı ve restorasyon çalışmaları sürüyor. Çalışmalar bittiğinde Rumkale’nin tarih, doğa ve inanç turizmi açısından cazibe merkezi olması bekleniyor.
Fırat ve Merzimen kıyılarından itibaren dimdik yükselen sarp kayalıklarla çevrili yüksek bir tepe üstüne kurulmuş olan Rumkale’nin M.Ö.855 yılında yapıldığı tahmin ediliyor.
Rumkale
M.Ö.855 yılında Asur Kralı III. Salmanassar tarafından alındığı zaman Şitamrat adını taşıyordu. Yunanlılar bunu değiştirerek Urima adını koydular. Süryaniler ise Kal'a Rhomeyta ve Hesna dhe Romaye adlarını kullanmışlar. Şehir Arapların eline geçtikten sonra Kal'at ül Rum adını almıştır. Il.yüzyılda Bizanslılar Halfeti’ye Romaion Koyla adını vermişlerdir. 1290 yılında Eşref komutasındaki Mısır ordusu Halfeti'yi yeniden ele geçiriyor ve ona Kal'at ül müslimin adını veriyordu. 1516 yılında zamanın akışı değişir. Mercidabık savaşını kazanan Osmanlılar Halfetiyi de ele geçirir. Osmanlılar ilk kez bu dönemde kente Kale-i Zerrin (Altın Kale), Urumgala ve giderek Rumkale demeye başlamıştır.
Hz. İsa'nın havarilerinden Jhonnes'in , Roma döneminde Rumkale'de kayadan oyma bir odada İncil'in nüshalarını çoğalttığı rivayet edilir. 1113 te III. Grogories Rumkale’ye Başpiskoposluk makamını taşıyarak stratejik kimliğinin yanı sıra önemli bir dini merkez olmasına da yol açmıştır. 120x200 metre ebatlanndaki dikine kesilerek ulaşılması zorlaştırılan doğal kaya platform üzerine oturtulmuştur. Sur duvarı düzgün kesilmiş kalker kesme taş bloklarıyla inşa edilmiştir. Kalenin kuzey ve doğu surlarında 7 burç yer almaktadır. Güney yönde yer alan kayalık uzantı XII. Yy.da oyularak hendek haline getirilmiştir. Kaleye doğu ve batı yönden olmak üzere iki ana giriş kapısıyla girilmektedir. Batı yöndeki kapıya Merzimen çayı üzerindeki köprüden ulaşılmaktaydı. Kapıdan girildikten sonra doğal kapıya uygun kademeli olarak yapılan burçlara açılan 3 ayrı kapıdan geçilip iç kaleye girilebilmektedir. Fırat nehrine bakan doğu kapısına ancak nehir geçildikten sonra ulaşılabilinmektedir. Böylece kalenin kendine özgü savunma sistemi oluşmuştur.
TOKİ Haber