Sektörel

Gaziantep'te yapılaşma arttı!

Yeni Çizgi Gazetesi köşe yazarı olan Ercan Küçükosmanoğlu bugünkü yazısında, Gaziantep'te inşaat sektörünü değerlendirdi. Küçükosmanoğlu, bölgedeki yapılaşmadan bahsetti.

Tüm yurtta olduğu gibi aşırı yapılaşma Gaziantep'te de büyük bir sorun haline geldi. Geçen hafta Demokratik Kitle Örgütlerinin temsilcileri olarak, Mimarlar odası ve İnşaat Mühendisleri odasından yetkili arkadaşlarımızdan Gaziantep'teki yapılaşma konusunda yeni bilgiler aldık. Gaziantep'in korunması gereken yeşil alanları, Büyükşehir belediyesinin yeni imar tadilatlarıyla hızla yok oluyor. Yüzüncü yıl parkına komşu olanlar olan Metro Gross Marketin önündeki arazilerin konut alanları haline getirilmesi söz konusu. Şehrin batı ve kuzeyine dikilen yüksek binalar, rüzgârı kesiyor. Zaten Avrupa'nın havası en kirli 4. Şehri olan Gaziantep bu gidişle nefes alamaz hale gelecek. Oysa bu şehrin aydın insanları 1940 ve 195'li yıllarda şehrimize Burç ormanları gibi iki büyük yapay orman bırakmışlardı. Yine Düztepe'deki Çamlık 1940'lı yıllarda yapılmıştı. Cumhuriyetin ilk yıllarında başlayan kalkınma ve planlı şehirleşme çabalarının ürünüydü bu ormanlar. Şimdi nüfusumuz o yılların on katı, ama insan yaşamı gözetilmeden yapılan imar planları ve plan tadilatları sonunda geldiğimiz nokta çok can acıtıcıdır. Memleketin her yerinde aynı yanlışlar yapılıyor. Amaç nedir? Birileri karlarına İcar katsın diye ne yazık ki böyle yapılıyor. Komşu ilimiz Osmaniye'nin ilçesi Düziçi kökenliyim. Küçük yeşil bir kasaba olan bu yerde, mahalle içinde 9 kat yapılaşma izni verilmiş durumda. İki apartman arasında üç metre mesafe bırakılmış, balkondan balkona atlamak mümkün neredeyse. Benzer yapılaşma şehrimizde özelikle Yeditepe mahallemizde göze çarpıyor.

 

Geçen ay Mimarlar odası başkanı Özgür Girişken bir yerel bir gazetemize verdiği demeçte Gaziantep'te Akkent ve Karataş Bölgelerinde dikey yerine yatay yapılaşmaya gidilmesinin kent görünümünde bir değişiklik yaratmayacağını ve asıl sorunun yapılaşma 


yoğunluğundan kaynaklandığına dikkat çekiyor. Girişken, "Gaziantep'te özellikle Karataş, Akkent Bölgesinde son derece yüksek ve yoğun yapılaşmalar kendisini gösteriyor. Akkent ya da Karataş Bölgesinde yükseklik yerine yatayda yoğunluğun verilmesi aslında görüntüyü çok da değiştirmeyecektir. Bu uygulamanın daha iyi bir kent dokusu elde etmemize yardımcı olacağını düşünmüyorum" açıklamasını yaptı (1). Gerçekten de hızla gelişen bu yeni bölgelerde de gerçekten aşırı yapılaşma var. Aşırı yapılaşma sonuç olarak insan yaşamını tehdit ediyor. Yazları artık çok daha sıcak yaşayacağız. Gündüz ısınan büyük binalar, rüzgâr da yeterli olmadığı için, gece ısısını vermeye çalışacak. Geceleri de daha sıcak bir Gaziantep bizi bekliyor. Çok fazla dairenin olduğu büyük binalardaki diğer bir sorun; binaların yeterince havalandırılmaması sonucunda mantarlar, akarlar gibi allerjenik mikroorganizmalar çok daha rahat yaşam şansı bulacaklar. Bu binalar insanımızı daha çok hastalandıracak. Bu duruma biz doktorlar "hasta bina sendromu" diyoruz. 


Özünde yalnızca bireylerin değil, esas olarak devletin sorunudur konut sorunu. Sürekli örnek aldığımız Avrupa ülkelerinin pek çoğunda belediyeler, halkın konut meselesini çözmektedir. Bu ülkeler de geçen yüzyılın başında, sosyalist ülkelerden bu örnekleri almışlardır. Biz de ise tam tersi bir işleyiş vardır. Vatandaş olarak bizler hep başımızı sokacak bir yerimiz olsun deyip durmuşuzdur. Her emekçi vatandaş çalıştığı süre boyunca ev almak için ömrünü tüketmektedir. Konut ihtiyacı bahanesiyle her yer beton kesmektedir. Bundan da en çok yap-satçılar kazanmaktadır. 


Sonuç her yönlü ağırdır. Akciğer kanseri, KOAH ve Astım hastalıklarının görülme sıklığı giderek artmaktadır. Şehrimizin aşırı yapılaşmayla bitirilmesine karşı durmaktan başka yolumuz görünmüyor. Hem kendi sağlığımız hem de çocuklarımızın geleceği için şehrimizin bitirilmesine göz yummamalıyız. 



Ercan KÜÇÜKOSMANOĞLU/Yeni Çizgi Gazetesi