Gebze'de ada bazlı kentsel dönüşüm hayata geçmeli!
Kentimizin batı bölgesinde faaliyet gösteren önemli iş adamlarından Nasrettin Bavaş, Gebze’de ada bazlı kentsel dönüşüm uygulanırsa yol ve park sorunları da ortadan kalkar ve Gebze yaşanabilir bir yer olur." dedi.
80'li yıllardan bu yana sanayi ve ticaret hayatının kentimizde önemli figürlerinden olan, son yıllarda da inşaat sektöründeki kentsel dönüşüm anlamında başarılı butik projeleriyle dikkatleri üzerine çeken Bavaş'ın son dönemde kamuoyunda ismini sıklıkla duyurduğu alan ise Kars Ardahan Iğdır Sanayici ve İş Adamlar Derneği (KAİSİAD) Başkanlığı ve hayata geçirdikleri projeler.
90'lı yıllarda Gebze siyasetinin önemli figürlerinden olan ve yıllarca ANAP Gebze İlçe Başkanlığı ve 1999 yılındaki Gebze Belediye Başkan adaylığıyla siyaseten önemli görevleri üstlenmiş olan Bavaş'tan kişisel yaşam hikayesinden ailesine, iş hayatından dernek çalışmalarına ve elbette siyaset üzerine kapsamlı bir sohbet ettik.
Gebze'nin bize ekonomik ve sosyal olarak adeta bir röntgenini çeken Bavaş'ın tespitleri önemli ve dikkat çekici.
İşte o röportaj…
Nasrettin Bey, sizi biraz tanıyabilir miyiz? Kimdir Nasrettin Bavaş, bu arada fazla rastlanılmayan ilginç bir isminiz var...
-1956 Kars doğumluyum, tabi o zamanlar Ardahan Kars’ın ilçesi. İsmimin hikayesi söylediğiniz gibi enteresandır. Annem doğuma giderken, tabi o zamanların yol şartları ulaşım imkanları malumunuz, yolda annemlere yardım eden bir adam var. O adımın Nasrettin konmasını istiyor, ailem de adımı böylece Nasrettin koyuyor.
Size yardımcı olan birinin isteği sonucunda mı belirleniyor yani isminiz?
-Evet aynen öyle oluyor, dediğim gibi ilginç bir hikayesi var isim mevzusunun…
Okul hayatınız peki, orada mı okudunuz?
-Ben ilk ve ortaokulu Çıldır’da tamamladım. Sonrasında maalesef okuma şansım olmadı. Benim üzüldüğüm bir şeydir bu. Her zaman da dile getirmişimdir. Ama hayatım boyunca bu imkansızlıklardan ders aldım ve okumak isteyen herkese yardımcı oldum. Şimdi de KAİSİAD olarak 300’ün üzerinde başarılı öğrenciye burs veriyoruz. Çocuklarımın da eğitimine hep önem verdim, 3’ü de üniversite mezunu.
Bu çok güzel bir şey tabi sizin bu eksikliğinizi fark ederek, çocuklarınızda bu açığı kapatmanız anlam ihtiva ediyor... Ayrıca bu tarz sosyal faaliyetlere ailecek çok düşkün olduğunuz bilgisi de geliyor bize...
-Evet, eşim Nevin Hanım sosyal faaliyetlere çok düşkün, son derece girişken bir hanımdır. Hatta derneğimizin eşli programlarında hanımlar bizden daha aktif, daha eğlenceli zaman geçiriyor (gülüyor.)
Bu arada yeri gelmişken araya sıkıştıralım, çocuklardan da bahsedelim isterseniz onlar neler yapıyorlar?
-Oğlum Özgür ilk çocuğumuz, 1980 doğumlu. Kendisi şu an akaryakıt işlerimizin başında. Derinsu adlı bir torunum var kendisinden. 1981 doğumlu Burcu da iki numaramız. Kendisi evli, Arda isminde bir torunumuz var. En küçük kızım da Büke, 1991 doğumlu. Koç Üniversitesi aracılığıyla şu an Los Angeles’ta işletme ve uluslararası ilişkiler okuyor.
YÜKÜ İŞÇİ DÜNYASI ÇEKİYOR
Sizin gibi bu konulara ilgili iş adamlarımız sayısının artması demek daha fazla okuyan genç, daha fazla önemli sosyal faaliyet demek... Sizce sosyal yardımlaşma konularında neler yapılmalı?
-İş dünyası sosyal konularda aktif görev almalı. Bakın ülkemizin kalkınma hikayesine göz attığınız zaman yükü her zaman iş dünyası çekmiştir. İstihdam ve üretimi iş dünyası taşıyor. Bu anlamda üzerine düşeni yapıyor camia ancak sosyal konularda biraz daha aktif ve önde olması gerektiğini düşünüyorum. Kefenin cebi yok (gülüyor.)
Bu konuyu biraz açalım isterseniz, neler yapılmalı ne gibi faaliyetler sergilenmeli bu konularda?
-İş adamlarının eğitim faaliyetlerine her zaman destek olması gerektiğini düşünüyorum. Kazandığınız para bir noktadan sonra sizin yaşam standardınızı etkilemiyor… Belli bir gelir seviyesinin üzerine çıkmış insanların sosyal faaliyetlerde ön sıralarda yer alması ve topluma rol model olması bana sorarsanız bir zaruret. Bu anlamda ben kişisel olarak da, KAİSİAD’da kıymetli iş adamı dostlarımla da birlikte bu anlayışı oturtmaya hep gayret ettik, başarılı da olduk.
Nasıl bir yardım yapıyorsunuz okumak isteyen gençlere?
-Yıllık 800 TL bir burs veriyoruz öğrencilere. Belki aylık bazda hesapladığınız zaman çok büyük bir para değil ama sene başında birçok ihtiyacını giderebiliyor öğrenciler bu meblağ ile. Ailelerinin üzerinden bir nebze de olsa yük almak bizim amacımız. Başarılı ve ihtiyaç sahibi gençlerimizi tespit ediyoruz, memleket ya da hemşericilik gibi bir ayrımımız kesinlikle yok.
TÜRKİYE’DE ÖRNEĞİ YOK
Sizin ticari yaşantınızdan bahsedelim biraz isterseniz, nasıl başladınız ticarete?
-Ben ticari hayatıma 1984 yılında başladım. Shell bayisi açtık akaryakıt istasyonu ve bugün halen devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde Shell’den gelen üst düzey bir yetkili bana dedi ki, ‘Herhalde Türkiye’de örneği yok sizin kadar uzun süreli bayilik yapan.’ Evet doğrudur. Çünkü ben hiç ticareten yanlış işlere bulaşmadım. Helal kazanacağım, ne kadar kazanırsam o kadarla büyüyeceğim dedim. Böyle olunca da düzenli ve sallantısız bir iş hayatımız oldu, Allah da yardım etti.
Akaryakıt sektörü dışında başka faaliyetleriniz de var mı? Başka hangi sektörlerde faaliyet gösteriyorsunuz?
-10 yılı aşkın süredir bir yandan da inşaat faaliyetlerimiz var. Gebze merkezde konut ve iş yerleri yapıyoruz. Gebze’nin kalkınmasında örnek, kent yaşamı açısından vizyon işler yapma gayretindeyiz. Operasyonel kabiliyetimiz 5 civarında şantiyeyi kaldırabiliyor. Bu alanda da başarılı olduk, aynı akaryakıt işinde olduğu gibi burada da her şeyi kitabına uygun, içimizin ömür boyu rahat edeceği şekilde yaptık ve ‘ne kazanırsak ona razıyız’ dedik.
Peki ticarete başladığınız gün, Gebze böyle bir gelecek görünüyor muydu sizce? Çok kısa sürede çok önemli atılımlar yapmış bir bölge Gebze..
-Gebze’nin son 40 yıllık hikayesine göz atmadan bugünleri anlamak mümkün olmaz. Bakın 1960’larda Gebze’nin nüfusu 10 bin civarında. Bugün içinden üç ilçe ayrıldı ve 400 binin üzerinde nüfus var. Çok hızlı bir göç aldı bölgemiz ve alt yapı bu süreçte yetersiz kaldı. Son yıllarda biraz toparlandı bu konuda ama hala çok eksikler var, yılların getirdiği bir yük var Gebze’de.
Peki sizce nedir Gebze’deki gelişmelerin sebebi, her şeye rağmen ticari ve sosyal anlamda çok önemli gelişmeler söz konusu?
-Son yıllardaki gelişmelerin ben birincil sebebi olarak Büyükşehir Belediyesi kanununu görüyorum. Bizim siyaset yaptığımız yıllarda da sürekli dile getirdiğimiz bir şeydi bu. Bu kanun sayesinde biraz toparlandı ama tabi hala eksikler var. En azından artık alt yapı olmayan yere asfalt dökülüp, sonra alt yapı geliyor denerek o asfaltın sökülmesi gibi uygulamalar kalktı. Yazık günah, milli servetimiz adeta çöpe atılıyordu. Bu konularda yapılan planlamalar ve projelendirmeler önemli. Ancak Gebze’ye çok daha fazla yatırım lazım olduğunu da söylemek mümkün.
NEDEN GEBZE’DE YAŞASINLAR?
Sorun ne peki Gebze’de, bir iş adamı olarak sizin tespit ettiğiniz ticari sorunlar neler?
-Bugün Gebze’yi incelediğiniz zaman karşınıza devasa bir sanayi çıkıyor. 13 tane OSB var, her birinde onlarca, yüzlerce firma ve on binlerce çalışan. Bunlara ek olarak binlerle ifade edebileceğimiz sayıda KOBİ. Bu yapının bize katması gerekenler var ancak maalesef bugün Gebze’de çalışan beyaz yakalar ve iş sahipleri burada yaşamıyor, hatta kalifiye personelin neredeyse tamamı burada yaşamıyor. Gebzeli işçiler burada yaşıyor, bizim insanımız bu organizasyonun en alt kademesinde kalıyor. Ben yıllardır bu konuyu hep dile getiriyorum ancak iki taraflı bakarak. Bu insanlar neden Gebze’de yaşasınlar? Gebze onlara ne veriyor sosyal yaşam anlamında? Bu eksikler giderilmeli. Uygun bir sosyal hayat sunamazsanız o insanlar yarım saat mesafede İstanbul’da ya da İzmit’te yaşar. Burada kazanır, gider oralarda harcar. Yıllar önce biz ANAP iktidarı döneminde bunu dile getirdik, Gebze’nin il yapılmasına kadar uzanan bir projeydi bu.
Sizde Gebze’nin il olmasını isteyenlerdendiniz galiba ama şimdilik bu proje rafa kalkmış gibi görünüyor...
-O zamanlar Gebze’nin il olması konusu bizim sözümüzdü ama olmadı. O dönem ne Kocaeli bunu istedi ne de büyük sanayi tesisleri istedi. Bazı şeyleri aşamadık. Ama tabi bu hedef doğrultusunda bir İzmit-Gebze düşmanlığı yaratmamak da gerekiyordu. Bugün ben hala Gebze’nin il olmasını isterim ama mevcut iktidarın bu yönde bir söylemi de olmadı hiç.
Bunun çok büyük ticari handikapları oluyor tabi...
-Vergilerini buraya ödemiyor çoğu, merkezler İstanbul’da. Bu konuda bir takım çalışmalar yaptık ama belli sorunları aşamadık o dönem maalesef. Vergi dairelerini buraya taşımak için çok mücadele verdik. Örneğin Tuzla’nın bağlanması söz konusuydu, kesinlikle istemediler İstanbul’dan ayrılmayı.
BU SORUN ÇÖZÜLMELİ
Sosyal eksiklerimi var mı peki Gebze’nin?
-Gebze’nin en büyük eksiği bir şehir görüntüsü olmaması. Bakın insanlar şehrin aynasıdır. Gebze’de bugün sokakta gülümseyerek gezen insanlar görme şansınız yok gibi. Birbirine selam veren insanlar da göremiyorsunuz, bir İzmit gibi değil maalesef. Öte yandan teknik anlamda çok temel sıkıntılar var ki bunların başında otopark sorunu geliyor. Araba koyabilecek yer yok Gebze merkezde. Acele çözülmesi gereken bir sorun bu. Bunu yapmak için de yine ortaya bir vizyon proje koymalı ve ada bazlı kentsel dönüşüm hayata geçmeli.
Kentsel dönüşüm demişken bu anlamda ne gibi dokunuşlar lazım sizce Gebze’ye, biraz açalım bu konuyu isterseniz…
-Şimdi bakın, maalesef kentsel dönüşüm dendiği zaman insanların aklına binayı yıkıp yenisini yapmak geliyor. Bu şekilde uygulamalarla sadece deprem anında bir güvenlik kazancınız olur. Ama kentsel dönüşüm sadece bu demek değil. Çarpık yapılaşmaların, alt yapı ve üst yapı sorunlarının ortadan kaldırılması demektir. Komplike yaklaşımlarla tüm ihtiyaçların giderilmesini sağlayacak faaliyetler ortaya konmalı. Bu anlamda ada bazlı kentsel dönüşüm uygulanırsa yol ve park sorunları da ortadan kalkar ve Gebze yaşanabilir bir yer olur. Ben 1999 yılında belediye başkan adayı olduğumda uzman bir ekip kurarak bu alanda çalışmalar yaptık. O dönem çektiğimiz röntgen bugün yaşanan tüm sorunların ileride başımıza geleceğini gösteriyordu. Ben o vizyonla örtüşen hizmetler gördüğüm zaman mutlu oluyorum. Yapılanlar yeterli değil ama genel gidişat da olumlu.
Son olarak bu konuyla ilgili soralım o zaman, ne lazım ticaretin ve büyümenin gerçekleşmesi için?
-Kalkınma denen şey çok boyutludur. İş dünyasının girişimci ruhu ve operasyonlarıyla birlikte ülke kalkınır ancak bu iklimi sağlaması gereken hükümetlerdir. Siyasi istikrarın zayıf olduğu ülkelerde kalkınma hikayeleri bulamazsınız. İki kanadı gibidir uçağın. Devlet ve hükümet doğru iklimi ve güven ortamını sağlamalı ki iş dünyası risk alabilsin ve büyüme gerçekleşsin.
SADECE SİYASET DEĞİL
Şimdi konuşmak istediğimiz konulardan bir tanesi de siyasi geçmişiniz... Bildiğimiz kadarıyla uzun dönem bir siyaset geçmişiniz var, biraz bahseder misiniz?
-Ben yıllarca ANAP’ın kuruluşundan beri Gebze’de siyaset yaptım. ANAP’la birlikte siyaseti de bıraktım. Halen daha tüm büyük partilerden zaman zaman teklifler gelse de, benim partim ANAP’tı. Siyaset defterini şu dönem için açıkçası kapattım diyebilirim. Topluma iş adamı ve KAİSİAD Başkanı kimliğimle katkı sunmaya çalışıyorum. Siyaset dışında alanlar da var hizmet için. Rant odaklı değilseniz, ille de siyaset diye tutturmazsınız (gülüyor.) Ben bugün halen daha sokağa çıktığımda geçmişte halkımızla kurduğumuz güzel bağın yaşadığını görüyorum. Bu beni mutlu ediyor. Ne parti, ne köken, ne görüş ayırt etmeden her düğüne her cenazeye hayatım boyunca gittim, hala da gidiyorum. Bu can bu bedende durdukça da gitmeye devam edeceğim. Ben halkımızı, insanlarımızı seviyorum. Onlarla olmaktan mutluluk duyuyorum.
Günümüz siyasetiyle ilgili ne düşünüyorsunuz peki?
-Siyasetin bugün temel sıkıntısı toplumu germesi. Siyaset yapıcı olmalı. Kitleleri gererek kısa vadeli başarılar elde edilse de, uzun dönemde ülkeye ve millete zarar verir. Ben 7 Haziran seçimlerinin kavgasız ve geleceğimize zarar vermeyen bir ortamda geçmesi gerektiğini düşünüyorum. Dileğim bu yönde.
Genel bir politik çerçevede alalım sizden hazır yakalamışken. Ne lazım siyasete?
-Türkiye’de bugün açıkçası özlenen bir merkez sağ var. Ancak bu akşamdan sabaha ‘ben kurdum merkez sağ parti gelin’ demekle olmaz. Hükümette bir boşluk olmazsa muhalefet gelip iktidarı alamaz, bu siyasetin doğası. Ama tabi var olan boşlukları değerlendirmek de muhalefet kabiliyeti. Açıkçası bazen düşündüğüm zaman diyorum ki, ‘Demirel bugün 55–60 yaşlarında olsa herhalde ortalığı siler süpürürdü’ (gülüyor.) İşin şakası bir kenara siyaset yapan herkesin şunu aklından çıkarmaması lazım; hepimiz aynı teknedeyiz ve batarsak beraber batacağız. Siyaset kurumu devletin, milletin, iş dünyasının önünü açmalı. Ona engeller koyan, onu zora sokan bir yapı olmamalı. Medeni tartışmalarla, akıldan mantıktan yana duruşlarla siyaset yapılması gerekli.
Dernek faaliyetlerinize geçelim isterseniz. Ne zaman kuruldu KAİSİAD biraz dernekten bahseder misiniz?
-Kars Ardahan Iğdır Sanayici ve İş Adamları Derneğimiz kurulduğu 2010 yılından günümüze iş dünyamızın gerçek sesi olmayı, iş ve güç birliği yapılmasını daha güçlü bir yapıda olunmasını kendisine görev edinmiş ve bu yolda çalışmalarını sürdürerek beşinci yılını geride bırakmış bir dernektir. Kurulduğumuz günden bu yana üyelerimizin kaynaşmasına ve eğitime çok önem vermekteyiz. Üç yüze yakın üniversite öğrencimize burs imkanı sağladık ve bu başaralı çalışma büyük bir sivil toplum kuruluşu olduğumuzu göstermiştir.
ESAS KAHRAMANLAR
İş adamlarının sosyal yaşama olan katkısını çok önemsiyorsunuz anlaşılan…
-Asla unutulmamalıdır ki iş adamlarımız bugün ülkemizin kalkınmasında lokomotif görevini üstlenmiş durumdadırlar. Ödedikleri vergilerle ülkemizin kalkınmasında ve gelişmesinde yapılan tüm yatırımların gerçek finansörü ve sahibidirler. İş adamlarımız sağladıkları istihdamla insanımıza iş ve aş verirken, diğer taraftan da ödedikleri vergilerle yol, su, elektrik gibi alt yapı ihtiyaçlarına kaynak sağlayarak ülkemizin büyümesinin ve gelişmesinin esas kahramanlarıdır.
Kimler faaliyet gösteriyor KAİSİAD bünyesinde bu gün?
-KAİSİAD bünyesinde bugün her meslek grubunda arkadaşlarımız var. Ortaklık kültürünü oluşturmaya önem veriyoruz. İş kültürü güvene dayanır. Önce tanışma, sonra kaynaşma ve dostluk. Bu sayede güven temelini oturtarak başarılı iş ortaklıkları doğmasını sağlayabilmeyi hedefliyoruz.
Başka ne gibi faaliyetleriniz var, KAİSİAD dernek üyelerini bir araya getirmek için neler yapıyor?
-Bizim faaliyetlerimiz arasında kahvaltı organizasyonlarımız var mesela. Her ay iş-siyaset ve bürokrat camiasından önemli isimleri bir araya getirerek kahvaltı organizasyonları düzenliyoruz. Oldukça faydalı etkinlikler oluyor bunlar. Bize çok daha hızlı çözüme götüren faaliyetler olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.
KADIN GİRİŞİMCİLER ÖNEMLİ
Son bir kaç soruyla toparlayalım isterseniz, bu gün bahsedilen düzeyde bir ekonomik istikrar var mı ülkemizde? İstikrar kentimize neler katıyor?
-Tabii ekonomik istikrarın siyasi mekanizmalar tarafından sağlanma başarısı iş adamlarımızın daha çok yatırım daha fazla istihdam ve ülke insanımızın yaşam koşulunun daha iyi olması amacıyla daha fazla vergi ödemeleriyle taçlanarak ülkemizi gelişmekte olan ülke statüsünden, gelişmiş ülke konumuna süratle taşımaktadır diye düşünüyorum. Ancak ekonomimizin çok daha iyi bir konumda olabileceğini de söylemek mümkün.
Son soru; kadınlarla ilgili, kadın girişimcilerle ilgili bir planı var mı KAİSİAD’ın?
-Kadın girişimciler bizim özellikle önümüzdeki dönemde ağırlık vermek istediğimiz bir alan. Şimdiki kadınları ve gençlerin girişimci olarak işleri zor. Eskisi gibi yüksek karlar yok, stabil bir iş ortamı yok, rekabet almış başını yürümüş durumda. Ayakta kalabilmek bile büyük bir mesai istiyor yeni yatırımlar için.
Peki biz çok teşekkür ediyoruz bu keyifli sohbet için...
-Ben teşekkür ederim her şey için, zaman ayırdınız, çok sağ olun...
Bizim Kocaeli