Gediz Ovası'ndaki tarlalar icralık oldu!
Tarımdaki krizin vurduğu Gediz Ovası'nda çiftçilerin feryadı yükseliyor. Ovada tarım alanlarının fiyatı yüzde 20'ye düştü
Manisa Saruhanlı'da toplam 460 bin dönüm arazi ekiliyor. Bu arazinin yaklaşık 350 bin dönümü ipotek altında. 17 bin kayıtlı çiftçi, 2009 yılı içinde ektikleri üründen toplam 221 milyon TL gelir elde etti
Peki bu çiftçilerin borcu ne kadar? 17 bin çiftçinin neredeyse tamamının icra dosyası bulunuyor. Saruhanlı'da 4 icra dairesinde dosya sayısı 16 bin. Çiftçilerin toplam borcu ise 350 milyon TL'yi buluyor
Gediz Ovası, Çukurova ile birlikte Türkiye'nin en önemli tarım merkezlerinden başında geliyor. Son günlerde Gediz Ovası'ndan çiftçilerin feryadı yükseliyor. Çünkü binlerce dönüm arazi ve binlerce traktör ipotek altında. Çiftçiler milyonlarca lira değerindeki banka kredilerini ödeyemiyor. Ortaya çıkan tablo ise kelimenin tam anlamıyla 'vahim'. Gediz Ovası'ndaki en önemli merkezlerden biri de Saruhanlı. Manisa'ya bağlı ilçenin nüfusu 75 bin. 17 bin kayıtlı çiftçinin bulunduğu, 13 belde ve 29 köyün bağlı olduğu ilçenin toplam ekim alanı 467 bin dönüm. Bu arazinin 260 bin dönümü sulamaya sahip.
1970'li yıllardan itibaren bölge pamukçuluk ve tütüncülük ile ön plana çıktı. Ancak yıllar içinde pamuk da tütün de kazandırmaz oldu. Çiftçiler farklı ürünleri üretmeye başladı. Son 10 yıl içinde yaşananlar çiftçinin dibe vurmasına neden oldu. Bankalardan, Tarım Kredi Kooperatifi'nden ve Esnaf Kefalet Odası'ndan alınan krediler ödenemez hale geldi. Sonunda ortaya tarımın sürüklendiği uçurumu gözler önüne seren tablo çıktı. Sadece Saruhanlı'da yaklaşık 16 bin icra dosyası işlem sırası beklerken, çiftçilerin borcu 350 milyon TL'yi geçti. Bir başka ifadeyle her çiftçinin en az 20 bin TL borcu bulunuyor.
Son 10 yıl kötü gitti
Saruhanlı Ziraat Odası Başkanı Aydoğan Okur, Saruhanlı'nın tarım potansiyelini şöyle açıklıyor: "10 yıl kadar önce 130 bin dönümde pamuk ekiliyordu. Ancak para kazandırmayınca pamuk ekiminden vazgeçildi. Tütünde de aynı durum yaşandı. Şu anda yaklaşık 80 bin dönümde üzüm ekiliyor, 20 bin dönüme ise sebze ekimi yapıyor. 80 bin dönüm mısır ekerken bir o kadar da buğday veya arpa tarzı hububat ekimi yapıyor. 110 bin dönümde zeytin ekimi yapılıyor. 30 bin dönüm kadar da tütün ekim alanımız bulunuyor. Genel ekim alanları bunlar. Ekim alanlarımız sulanabildiği için çeşit yelpazemiz çok geniş. Buna rağmen çiftçilerimiz kâr elde edemiyor. Neredeyse hepsinin borcu var. Düşünsenize TEDAŞ'ın bile icra yoluyla alacağı rakam 4 milyon TL'yi bulmuş durumda."
Afetler belimizi büktü
Okur, yaşanan ekonomik sıkıntılar yüzünden çiftçinin günlük yaşadığını söylüyor: "Çiftçi bankaya kredisini ödeyecek durumda değil. Yetiştirdiği ürünü pazarda satabilirse onu harcıyor. Eline 10 TL geçerse onu harcıyor. Bir başka ifadeyle suyu pamukla içiyor. Bir banka kredisini başka bir kredi çekerek ödemeye çalışıyor. Neredeyse ipoteksiz tarla bulunmuyor. Ama insanlar gururları yüzünden borçlarını da açıklamak istemiyor. Ancak ipotek işlemleri sırasında bizden belge alınıyor. Şu anda ipotekli tarla 350 bin dönümü geçmiş durumda. Neredeyse yüzde 75'i ipotekli. Bugün sulanabilir tarlanın metrekaresi 5 bin TL. Bankalar kredi verirken ise yaklaşık bin TL üzerinden veriyor. Şu anda borç 350 milyon TL civarında. Geçen yılki rakamlara göre bu tarlalardan çıkan ürünlerinden çiftçi 221 milyon TL kazanmış. Bu haliyle çiftçi borcunu ödeyemez hale geldi diyebiliriz."
Aydoğan Okur, doğal afetlerden de çiftçinin olumsuz etkilendiğini söylüyor: "2 yıl üst üste kuraklık yaşadık ve ürün çıkmadı. Geçen yıl ise yağmur vurdu. Önce 18 Mayıs 2009'da don vurdu. Üzümlerin yarısı gitti. Geri kalan yarısı kurutulurken sel suyuna karışıp gitti. Bu yıl ürün iyi gidiyor derken, 25 gün önce don vurdu. Çiftçi şu anda donun nasıl bir etki yapacağını bilmiyor. Karamsar bir tablo var ortada. Bu yüzden devletin desteği sigortayı yaygınlaştırmak gerekiyor. Hatta devlet bir uygulama yaparak sigortayı zorunlu hale getirmeli. Yoksa çiftçiler, zaten para kazanamadığı için sigortadan uzak duruyor."
Okur, devletten de beklentileri olduğunu belirtiyor. Ancak söylem haline gelmiş, 'destekleme alımını' kastetmiyor: "Devlet destekleme alımı yapmasın. Ancak bizim 4 kalem harcamamız var. Bunlar tohum, gübre, ilaç ve mazot. Bu gider kalemlerinin maliyetinin düşmesi gerekiyor. Devlet destekleme alımı yapmak yerine maliyetleri sübvanse ederse çok daha iyi olacak."
BORCUM 300 BİN TL'Yİ GEÇTİ
Koldere'de çiftçilik yapan 45 yaşındaki Nedim İndibay'ın hikayesi, Gediz Ovası'ndaki acı tablonun küçük bir örneği. İndibay'ın 100 dönüm arazisi var, 300 dönümü ise icrada. İndibay, "Her yıl kurtarmak için daha fazla ektim. Ama daha da kötü oldu. Şimdi borcum 300 bin TL'yi geçti. Her gün jandarmadan kaçıyorum. Bazen intihar etmeyi düşünüyorum ama çocuklarım aklıma geliyor, vazgeçiyorum" diyor.
HEPİMİZ ZÜĞÜRT AĞA OLDUK
65 yaşındaki Süleyman Kara söze giriyor: "Önceden bankalar bizimle çalışmak isterdi. Pamuk, tütün zenginiydik ya. Şimdi bankadaki bilgisayara adımızı yazdıklarında kırmızı alarm çalmaya başlıyor. Bankalar köye geliyor ama 'kız' arıyorlar. Onlara kredi vermek istiyorlar."
"Kız mı?" diye şaşırıyoruz. Ama Sabri Tutan şaşkınlığımızı anlıyor ve gülerek konuya giriyor: "Onlar kız arıyor ama bu köydekilerin hepsi 7 kocalı Hürmüz'ü geçti. Eskinin ağaları şimdinin züğürtleri oldu. Her yıl buraya 3 bin işçi gelirdi. Şimdi kimse gelmiyor. Niye? Ekmek yok."
ESKİDEN EN KALİTELİ TÜTÜNÜ YETİŞTİRİRDİK ŞİMDİ C4 İÇİYORUZ
Söze 44 yaşındaki Ahmet Altınal giriyor ve cebinden bir poşet çıkartıyor. İçinde sigaralar var.
Altınal: Bu poşetin içindekiler var ya, C4 bunlar C4.
Nasıl? Bunlar sigara...
Altınal: Sigara ama nasıl sigara? Burası birinci kalite tütünün yetiştiği yerdi. Şimdi sigaraya para yetmediği için Güney Doğu'dan gelen kaçak tütünleri bu sigaraların içine dolduruyoruz. Bize maliyeti 2.5 TL. Ama içinde ne olduğunu bilmiyoruz. Belki de çok sağlıksız bu yüzden adını C4 koymuşlar. Ama çok değil 6-7 yıl önce dünyanın en iyi fabrikalarına buradan tütün satılırken şimdi biz tütünsüz kaldık. Çünkü para etmediği için yetiştirmiyoruz. Yetiştirdik mi zarar ediyoruz. Önceden 4 kişilik aile yılda bin 200 kilo tütün yapardı. Bundan ise yılda 50 bin TL kazanırdı. Şimdi yine 4 kişi çalışıyor, yine bin 200 kilo işliyor ama eline geçen 7 bin TL. Önceden insanlar tütün parasıyla düğün yapar, yuva kurardı. Şimdi kurulu yuvayı ayakta tutamıyoruz. Benim önceden borcum yoktu, şimdi 30 dönüm tarlam var 50 bin TL de borcum.
Ecevit formülü bozuldu
* "O dönemler Ecevit formülü vardı. 1 kilo tütün 1 şişe 70'lik rakıydı. Şimdi 70'lik 30 lira, tütünün kilosu 7 lira."
Öge DEMİRKAN - İlker AKGÜNGÖR / Vatan