Geleceğin umudu: dikey tarımlaşma!
Artan nüfus, gıda güvenliği ve erişilebilirliği, her geçen gün düşen ekilebilir araziler, mevsimsel sınırlı üretim ve yüksek su tüketimi gibi problemler alternatif tarım teknolojilerini ihtiyaç oluşturdu. Bu amaçla da dikey tarım hareketi her geçen gün yaygınlaşıyor.
Hürriyet Gazetesi köşe yazarı Deniz Sipahi, bugünkü köşesinde ''Gelecek için dikey tarımı destekliyorum'' konulu yazısını kaleme aldı. İşte o yazı...
Uzun zamandır yazdığım bir konu var. Tarımı gerçekten çok ihmal ettik. Dünyadaki değişimi elbette anlıyorum. Yüksek teknolojinin getirdiği imkanları, şehirleşmeyi, kalabalıklar halinde yaşamayı...
Ama tarımı unutmamalıyız. Güzelim topraklarımızı kentleşme adına gökdelenlerle doldurmalıyız. Bugün görüyoruz ki; geleceğin stratejilerinde tarım, su, çevre gibi konular çok daha öne çıkacak.
Ve yine bir süredir tarım teknolojilerini okuyorum. Yeni dünyanın sunduğu imkanları ve buna ilgi duyanları...
Takip ettiğim şirketlerden biri de Plant Factory...
İstanbul Dragos’taki tesislerinde topraktan ve güneşten bağımsız yüksek besin değerine sahip üretim yapıyorlar.
Plant Factory’nin genç kurucu ortakları; Halil Beşkardeşler, Ahmet Güney, Anıl Sönmez ve Emre Kaynar Türkiye’de dikey tarımın geleceğini şekillendirmeyi ve kendi geliştirdikleri teknolojilerle bütün dünyaya ihracat yapmayı hedefliyorlar.
Azalan ekilebilir araziler, mevsimsel sınırlı üretim ve yüksek su tüketimi gibi problemler yok bu işletmede...
İlaç gibi insan sağlığına zarar veren faktörler de ortadan kaldırılmış.
Yani az alan, çok verim; demek bütün bunlar...
İsterseniz şehrin tam göbeğinde böyle bir tesisi hayata geçirmeniz de mümkün.
Plant Factory, 6 yıl içerisinde 12 tesis kurmayı planlıyor.
Ki daha fazlasını da yapacaklarını düşünüyorum.
Peki bu dikey tarımda neler oluyor?
Bir kere veri odaklı çalışıyorlar. İnsan müdahalesi en aza indirilmiş durumda. Çimlendirmeden filizlendirmeye tüm aşamalar tesiste gerçekleşiyor. Su, ışık, nem, sıcaklık ve rüzgar faktörleri üretim en verimli, temiz ve sağlıklı olacak şekilde kontrol ediliyor. Üretimde minimum fire ile hasat sağlanıyor.
Güneş panelleri sayesinde enerji tasarrufu sağlanıyor.
Plant Factory, Mutfak Sanatları Akademisi içerisinde kurduğu MSA Bahçe sistemiyle de geleceğin şef adayları için geleceğin gıdasını üretecekler. Bu da benim daha çok ilgimi çekiyor.
Kimyasal yok yüzde 100 sağlıklı besinler
ŞİRKET kurucuları Halil Beşkardeşler, Ahmet Güney, Emre Kaynar ve Anıl Sönmez... Dört ortağa ek olarak ekipte ziraat mühendisleri var. Sorularıma Halil Beşkardeşler cevap verdi.
6 sene önce izledikleri bir videoyla bu projeye ilgi duymuşlar. Ekipman testleri ve ürün reçeteleri ile geçen 2.5 yılın sonunda 2020 yılında tesisi devreye almışlar.
Beşkardeşler şöyle diyor;
“Yeni tesislerle son tüketici ve restoran sektörüne ürün tedarik edeceğiz. Bir yandan da kendi geliştirdiğimiz yerli teknolojiyle gerekli olan led ışık, tohum gibi faktörlerin de yerli firmalar tarafından geliştirilmesi için bilgi birikimimizi aktaracağız. Geliştirdiğimiz teknolojiyle minimum fire ile maksimum hasat elde ediyoruz ve yılın 365 günü mevsimden bağımsız üretim yapıyoruz. Hiçbir kimyasal kullanmıyoruz, ürünler yüzde 100 sağlıklı. Kendi sirkülasyon sistemlerimiz ile geleneksel tarım yöntemlerine göre yüzde 95 daha az su tüketiyoruz. Kendi tesisimizde yeşil yapraklı bitkiler ürettiğimiz gibi farklı alanlara de kendi geliştirdiğimiz teknolojiyi sistemsel olarak kurabiliyoruz. Birçok böyle talep var, bazıları da hayata geçmek üzere.”
Sanayi tipiyle çok farklı ürünler
Sanayi tipinde kapalı alanda dikey tarımla çok adette üretim yapıyorlar. Halil Beşkardeşler;
şöyle diyor.
“Bizi ayrıştıran teknolojimizin, besin sistemlerimizin tamamen bize ait olması ve tabii ki sanayi tipinde üretim yapıyor olmamız. Yatırım sermayemiz bize ait. Yatırımcı görüşmelerimiz devam ediyor. 2021’in ikinci çeyreğinde ilk yatırımcılarımızı sistemin içerisine almış olmayı hedefliyoruz. Kendi tesislerimizdeki gelir modelimiz son tüketici ve restoran kanalına doğrudan yapacağımız satış üzerine. Kendi geliştirdiğimiz teknolojimizle sistemler kurmak da diğer bir gelir modelimiz.”
Dikey tarım da neymiş diyenlere kısa notlar
* Yatay alandan bağımsız dikey üretim. (Şehir içinde üretimi elverişli kılan teknoloji)
* Dikey üretim ile metrekare birim alanda daha çok ürün üretebilme kabiliyeti. (Verimlilik artışı)
* Mevsimlerden bağımsız üretim. (365 gün üretim kabiliyeti ve verimlilik artışı)
* Geleneksel tarım ve seracılığa göre çok daha hızlı hasat süresi. (Verimlilik artışı)
* Minimum üretim firesi ve maksimum hasat imkanı.
* Besin değeri daha yüksek ürün üretebilme kabiliyeti.
* Kapalı alanda yapılan üretim sayesinde pestisit kullanım ihtiyacı bulunmaması.
* Ürüne göre sistem adaptasyonu ve verimlilik analizi kabiliyeti.
* Tarımda taahhüt verebilme kabiliyeti.
* Daha az su tüketimi.
* İlaçsız üretim.
* Şehir içinde üretim. (Karbon ayak izinin azaltılması)
* Taze hasat, taze sevkiyat ve ulaşım.
* Yıkamadan tüketim.
* Yüksek besin değerine sahip ürünler.