Gigi, İstinye Park Beymen'de açıldı!
İstinye Park Beymende yeni açılan Gigi, Fransız bar-brasserie havasını İstanbula taşıyor
Baştan çıkarıcı, Parisli bir restoran Gigi. İçeri girdiğinizde sizi parlak renkler, kafesler, kırmızı güller, kuş detayları, aynalar ve dört farklı sanatçının elinden çıkmış gösterişli tablolar karşılıyor. Paris kafelerindeki gibi küçük, alçak ve birbirine yakın masalardan birinde yerinizi alıyorsunuz. Beymen’in tasarladığı Japon esintili kıyafetler giymiş güler yüzlü servis elemanları siparişlerinizi alıyor. Kendinizi tam anlamıyla Paris’te hissetmek isterseniz kruvasan, pissaladiere, şatobiryan tercih edebilir ya da dil balığı, dana burger, ızgara somon gibi klasik lezzetleri deneyebilirsiniz. İstanbul Doors Group’un İstinye Park Beymen’de açılan yeni mekanı Gigi’yi mimarı Sinan Erül ve İstanbul Doors Group pazarlama direktörü Şeyla Koronyo’dan dinledik. * Bu proje için geldiklerinde böyle bir yer istediklerini hangi anahtar kelimelerle anlattılar size Sinan Erül: Parisyen, kırmızı, rahatlık... * Siz bunun üzerine konsepti nasıl oluşturdunuz Sinan E.: Parisyen deyince sıkışık, küçük masalar ve samimi bir ortam akla geliyor. Projeyi alınca kalkıp Paris’e gittim. Dört gün orada kaldım. O atmosferi hissetmek için kafelerde oturdum. Sonra İstanbul’da sokakta yürürken vitray bir tabela gördüm. Normal bir dükkan tabelası... Hemen fotoğrafını çektim. Bu mekan o vitray tabeladan çıktı. Paris ve vitray çok eşleşti. * Nelere dikkat ettiniz burayı tasarlarken Sinan E.: Mekanlarımı bulunduğu lokasyona, çevreye ve binaya göre yapıyorum. Burası birçok markanın olduğu bir yer. Hanımların çoğunlukta olduğu bir alan. O yüzden benim için önemli olan buranın onları çekecek bir yer olmasıydı. * Hanımları yakalayınca gerisi geliyor mu Sinan E.: Aynen öyle. Kadın-erkek ilişkisi. Hayat bu çünkü. Güller ve kuş detayları Divan edebiyatına gönderme * Neler ön plana çıkıyor mekanda Sinan E.: Burası temel olarak insanı mutlu eden bir yer. Kırmızı ön planda. Kırmızı çekicidir ama tehlikelidir de... Kırmızı ışık tonu yüzünüze vurduğunda sizi daha güzel gösterir. O yüzden burada herkes güzel. Dekorasyonu görselleştirmek ve ışıltı katmak için pek çok yerde ayna var. Bir salon havası var burada. Bu pek olmayan bir şey. Her şey açık, herkes birbirini görebiliyor. Burayı yaparken kadın-erkek ilişkisini, aşkı temel aldık. Buraya âşık olunsun istiyorum. Ben âşığım mesela. Divan edebiyatında gül ile bülbülün aşkı vardır. O yüzden masada güller var. Detaylarda kuşlar ve kafes var. Duvardaki resimler dört sanatçının elinden çıkma... Resimlerde 50’leri yansıtsın diye parlak cam ve ince metal kullandık. Birlikte çalıştığımız çerçeveci “20 yıldır bunu yapmıyordum” dedi. Neon kullandık. Kişisel olarak neon takıntım var. Tabela da neon. Duvar boyası parlak yağlı boya. Bu eski salonların bir özelliğidir. Koltuklar gül kurusu pembe. Yerler siyah çünkü kontrast ve maskülenlik gerekiyor. Seviyeyi yükseltmek ve akustiği ayarlamak için de halı kullandık. Bir tek servis elemanlarının kıyafetlerine karışmadım. * Onlar nereden Şeyla Koronyo: Beymen tasarladı kıyafetleri. Japonik bir akım var şimdilerde. O kıyafetlerin de çıkış noktası “Aşk Zamanı / In the Mood for Love” filmi. * Menüde neler öne çıkıyor Şeyla K.: Kahvaltı, içecek ve tatlı dahil her şey, tek menüde. Menüyü Fransız şefimiz Julienne Maisonneuve yarattı. İçinde hem Fransız lezzetleri var hem de dünya mutfağından örnekler... Şatobiryan ve ördek de var levrek de... Izgara enginar, pissaladiere ve somon tartar çok güzel lezzetler. Balkabaklı risotto, ıspanak ve ricotta’lı rottolo da diğer menülerimizde olmayan şeyler. Pancar ravioli yine farklı bir lezzet. İçki menüsü de çok zengin. Her günün bir kokteyli oluyor. Şeyla Koronyo: “Gigi’nin baştan çıkarıcı bir havası var” * İsmi neden Gigi Tescili de müsait olan seksi bir Fransız ismi arayışındaydık. Birkaç seçenek içinden Gigi’yi seçtik. Seksi, Fransız ve baştan çıkarıcı bir kadın havası varmış gibi geldi bize... Bir de kolay bir isim. Milliyet/Güliz Arslan