Sektörel

Golfkent'in ilk etabı bu yıl sonunda teslim ediliyor!

Ankara’daki ilk büyük uluslararası nitelikteki golf sahasına ev sahipliğini yapan Golfkent konut ve ticari alanlar projesinin müteahhitliğini yapıyor. 3 etap ve 2640 konuttan oluşan projenin ilk etabı bu yıl sonunda teslim ediliyor



Kapıya kadar giren içeri girer

Azmi Sarıbay 1985 yılından bu yana Turyap’ın başında. Türkiye’de emlak pazarını yakından takip eden eski isimlerden biri.. Türkiye’de pazarın gelişiminden memnun ama günümüzün moda tabiriyle “Tedbirli bir iyimserlik” içinde. Her ne kadar bir bacağı eksik kaldı dese de mütekabiliyetin pazarı canlandıracağına inanıyor ve “Kapıya kadar gelen içeri girer” diyor. Yine de, gayrimenkul pazarını bekleyen bildik ama şimdi daha da önem kazanan bazı tehlikeler konusunda uyarılarda bulunuyor. “Yarım kalan inşaatlar, yolun ortasında değişen kararlar/kanunlar ve yabancıya yanlış muamele eden kimi açıkgözler yüzünden Türkiye’nin kötü reklamı olabilir, mütekabiliyet ters tepebilir” diyen Azmi Sarıbay, Sahibinden.com Projeler bölümü Editörü Selma Şenol’un Golfkent, emlakçılık ve mütekabiliyet konusundaki sorularını yanıtladı…


Biz sizi emlak pazarlama ve danışmanlığındaki rolünüzle tanıyorduk ama son aylarda sizin kimliğinize bir de müteahhitlik eklendi. Bu fikir nerden çıktı, yoksa siz de gayrimenkuldeki rüzgardan mı etkilendiniz?

Elbette esas konumuz gayrimenkul pazarlama. Zaten Ankara Golfkent’e de aynı amaçla gittik yani projenin pazarlamasını üstlenmek için. Orada inşaatı başlatmış olan Çevtaş firması ile görüşürken inşaat aşamasına dahil olmak gündeme geldi. Ankara Büyükşehir Belediyesi ile yaptığımız olumlu görüşmelerin neticesinde projenin pazarlamasına ilaveten müteahhitliğini de üstlenmiş olduk. Şu anda orada bir yanda satış ekibimiz bir yanda da inşaat ekibimiz görev yapıyor.


Ankara’nın önemli bir eksiğini kapatacak

Peki nasıl gidiyor, satışlar ve inşaat? Sizi yeni projelere heveslendirecek bir çizgide mi?

Bizim iddiamız müteahhitlik konusunda olmayacak, bir başka deyişle pazarlamayı bırakmak veya pazarlamanın yanı sıra inşaat projeleri geliştirmeyi düşünmüyoruz. Ancak Golfkent her anlamda özel bir proje. Bunun bir çok sebebi var. En önemli sebep Türkiye gibi bir ülkenin başkentinde uluslararası nitelikte bir golf sahasının bulunmayışı, bize göre bir eksiklikti. Çok daha az gelişmiş ülkelerin başkentlerinde bile çok sayıda golf sahası mevcutken, bizde bu iş sadece güney sahillerinde yer bulmuş.


Golfkent aslında sadece bir golf sahasından ibaret değil, golf konseptine bağlı konut alanları ve ticari alanlardan oluşuyor. Ama en önemlisi yeşil ve doğa, su, spor hepsinin bütünleştiği ve Ankaralılar için hem değişik hem de son derece keyifli bir yaşam alanı oluşturuyoruz. İnşaatın birinci etabını yılsonunda teslim etmeye hazırlanıyoruz.


Satışlar hızlı gidiyor mu?

Yılın ikinci yarısında ilkine kıyasla daha büyük bir hareket bekliyoruz. Yaz mevsiminin bürokratların şehri Ankara’ya etkisi diğer illere kıyasla daha belirgin. Ama özellikle 9. ay itibariyle sektördeki bazı düzenlemelerin de etkisiyle satışların hızlanacağını öngörüyoruz.


Bürokratların şehrinde bir proje yapıyorsunuz ama ilk satışa çıktığınızda proje çok ilginç kesimlerden ilgi gördü sanırım…

Ankara yabancı personelin, elçiliklerin ağırlıkta olduğu bir şehir. Ve yabancılar kendi ülkelerinden golf sporuna hayli aşinalar. Bizdeki futbol merakı özellikle Avrupa ülkelerinde yerini golf gibi sporlara bırakıyor. Özellikle mütekabiliyetin gündeme gelmesiyle birlikte, hem golf oynayabilecekleri hem de konut edinebilecekleri bir proje olarak Golfkent onların ilgisini çekti. Golf sporu ülkemizde de giderek artan bir popülariteye kavuşuyor. İnsanlar Golfkent’te aileleriyle birlikte sağlıklı güvenli çağdaş konutlarda yaşarken bir yandan da golf ile haşır neşir olabiliyor.


Oturma izni olmadan mütekabiliyetin bir ayağı eksik

Az önce mütekabiliyetten bahsettiniz. Mütekabiliyetin piyasaları canlandıracağına ilişkin kuvvetli beklentiler şu an için gerçekleşmiş değil. Sizin piyasanın tam göbeğindeki bir isim olarak bundan beklentiniz nedir?

Bir Türk atasözü ile cevap vermek isterim: Kapıya kadar gelen içeri girer. Mütekabiliyet için olumlu adımlar atıldı. Eksik kalan yanlarının da kısa sürede tamamlanacağına inanıyoruz. Oturum izni bu konuda önemli bir kriter bize göre. Yabancıların ülkemizde mülk edinmesiyle kaynak sıkıntısı çeken ekonomimizin rahatlayacağını ve onlar ev sahibi oldukça burda yapacakları harcamaların, gelip giden ziyaretçilerinin, iş kuran, istihdam sağlayan bu kişilerin önemli katma değer sağlayacağına inanıyoruz. Emlakçıların en çok sıkıntı yaşadığı konu uzayan bürokratik işlemlerdi. Bu işlemlerin kısalması önemli bir adım oldu ama mesela oturma izni olmayınca bir ayağı eksik kaldı. Oturma izni olmadan, sadece 15 gün kalmak için ev almak ne derece cazip?


Türkiye’ye yabancılar anlamında tek gelenler konut sahibi olmak isteyenler değil. Buradaki pazarın potansiyelini gören yabancı emlak zincirleri de rekabete geliyor. Siz ilk yerel sermayeli zincir olarak bu rekabetle nasıl baş etmeyi düşünüyorsunuz?

Turyap Türkiye’de markalı emlakçılığı 1985 yılında başlattı ve aynı zamanda bu alanda ilk franchise veren kuruluşuz. Yabancı emlak zincirlerinin ülkemize gelmesinden memnuniyet duyarız. Rekabetin her alanda faydasına inanıyorum. Her köşebaşında bir masa bir kasa ile emlakçılık yapanlara rastlamaktansa eğitimli ve kurallı çalışan yerli veya yabancı emlak ofislerinin iş yapmasını tercih ederiz. Kaldı ki Türk insanının, yerli emlak zinciri olmanın ötesinde 400 e yakın temsilciliği ile en yaygın emlak ağına sahip olan Turyap’a yönelmeleri son derece isabetli bir tercih.


Oyuncusu, şarkıcısı, bankacısı emlakçılığa yöneldi

Siz her köşe başında bir masa bir telefon iş yapanlardan doğal olarak şikayetçisiniz. Bir de işsiz kalan oyuncu, şarkıcı ve bankacılardan emlakçılığa yönelenler var…

Emlakçılık sadece işsiz kalanların yaptığı bir meslek değil. İşsiz kalanların yapabileceği en kolay meslekmiş gibi algılanması da aslında doğru değil. Bugünlerde oyuncular, şarkıcılar kadar aktif işadamları, futbolcular, bankacılar, mimarlar, mühendisler ve hatta siyasetle uğraşanlar bile batının bu en gözde mesleğini Türkiye’de icra etmek istiyorlar. Burada en önemli kıstas emlakçılığın bir ek iş olarak görülmemesi. Bu mesleğe gönül verenlerin tam mesaisini yönlendirmesi gerekir. Bununla da yetinmeyip mesleğin gerektirdiği eğitime ve formasyona sahip olması gerekir.


Her dönemin popüler meslekleri vardır. Eskiden memur olmak cazipti. Anneler çocuklarının bir devlet dairesinde ya da bankada memur olduğunu övünerek anlatırlardı. Zaman içinde futbolculuk, bankerlik, mankenlik gibi mesleklere ilgi duyulmaya başlandı. Önceden doktor, öğretmen, avukat olmak isteyen çocuklar, büyüyünce şarkıcı, futbolcu olacaklarını beyan ettiler. Ancak ne geçmişte ne de şimdi, büyüdüğünde “emlakçı” olacağını söyleyen çocuklar olmadı ama emlakçılığın son derece keyifli ve karlı bir meslek olduğunu gören genç nesil artık bu mesleğin lisans ve lisansüstü eğitimini de alma imkanına kavuştuğundan gururla yapılabilecek meslekler arasına girdi.


Peki markalı emlakçı olmak neden bu kadar önemli?

Markalı emlakçılık yapanlar, işe 1-0 galip başlar… Sebebine gelince markalaşmak, uzun ve zorlu bir süreçtir. Son yıllarda gayrimenkul dünyası, gerek tarafların, gerekse pazarlanan konut, arsa ve işyerlerinin sürekli değişkenliğine karşın, standart hizmet sunabilen kişi ve kuruluşların öne çıktığı bir trende girmiştir.


Kullanmak ya da yatırım yapmak üzere gayrimenkul arayışında olan insanlar, çağdaş ve güvenilir hizmet alabilecekleri markalı emlakçılara yönelmişlerdir. Tıpkı ev eşyası, giyim malzemesi, gıda maddesi seçerken, bankacılık, temizlik veya sağlık hizmeti alırken tercih edilen markalar gibi, emlakçının markası da önem kazanmıştır. Bu eğilim mesleğin popülaritesini arttırırken, eğitimli ve saygın kişileri de sektöre kazandırmış, tanınan emlak markalarının temsilciliğini alarak emlakçılık yapanlar yaygınlaşmıştır.


Yılın kalan kısmı için karamsar değilim

Son olarak sektöre ve pazara ilişkin değerlendirmenizi alalım. Piyasa durgun, işler ne zaman açılacak?

Yaz mevsimi ve Ramazan ayının rehaveti ülkemizde hissediliyor. Fakat aslına bakacak olursanız emlak almanın bir mevsimi yoktur. İnsanlar hayatlarının en büyük alışverişini yapmaya hazırlanırken havaların çok sıcak soğuk olmasından öte kendi mali koşullarını ve genel ekonomik ortamı dikkate alırlar. Hazır olduklarını hissettiklerinde ve bütçelerine uygun bir proje ile karşılaştıklarında yoğun kar yağışı veya bunaltan yaz sıcağını dinlemeyip kendi konutlarının sahibi olmak isterler.


2012 zor bir yıl ama tüketici güven endeksine bakıldığında, halk güvenli ve hala harcıyor. Gelişmiş ülkelere baktığımda, yılın kalan kısmını Türkiye için çok karamsar görmüyorum. Bununla birlikte konut kredisi faizlerinin düşerek ev sahibi olmanın yolunu açmasını diliyoruz. Faiz oranlarının alıcıda tedirginlik yaratıp, satın alma talebini erteletecek boyuta varmamasını diliyoruz.


Yüksek faizler kadar pazarı bekleyen başka büyük tehlikeler de var. Örneğin yarım kalan, teslimi geciken inşaatlar gibi. Bu tehlikeleri nasıl bertaraf edebiliriz?

Bu konu hepimizi çok korkutmalı, ciddi düşündürmeli. Çünkü bunun başka bir boyutu daha var: Yabancılar. Yabancılar da Türkiye’deki kaygan ekonomiden, iptal edilen veya değişiklik gösteren imar planları yüzünden zaman zaman yanlış yatırım yaptığını düşünebiliyorlar. Bu hem ülkemiz açısından olumsuz bir izlenim oluşturuyor hem de yatırımcıyı ürkütüyor.


Ticaret aynı dili konuşur, yabancılar da bunu bilir

Ben asıl bir başka tehlikeyi hatırlatmak istiyorum. Yasa nedeniyle daha fazla yabancının ülkemize gelmesini beklediğimize göre şu tehlikenin bertaraf edilmesi artık daha da önemli. Aksi taktirde mütekabiliyetle açılan dış pazar imkanları yüzümüze kapanabilir, mütekabiliyet ters tepebilir: Maalesef (üstte bahsettiğim bir masa bir kasa yöntemiyle çalışan) bazı emlakçılarda yabancıyı saf, daha da kötüsü kandırmaya açık gören saçma bir kanı hakim. Konut pazarlamasında kabul edilemeyecek, olmayacak şeyleri dayatmak istiyorlar. Halbuki yabancının da bir ticaret anlayışı var ve şu bir gerçek ki, dünyanın her yerinde ticaret aynı dilden konuşur: Doğru malın doğru fiyattan doğru şartlarla alınması ilkesi.


Tabii, bunları düzenleyen yasalar olmalı. Örneğin, tüm satışlarda yabancı ülkelerde çok yaygın olan ekspertiz raporunun şart koşulması gibi. Gözetici bu yasaların yokluğunda biz Turyap olarak, tüm müşterilerimize ne olursa olsun marka güvencesine önem vermelerini, meslek olarak “emlakçı” olmayan, yan iş olarak emlak pazarlayan kişilerden taşınmaz almamalarını öğütlüyoruz.