Proje Güncel

Gülben Ergen, orman evini InStyle Home'a açtı!

Gülben Ergen ve Mustafa Erdoğan'ın Bahçeköy'deki dört katlı orman evinde şu sıralar tatlı ve farklı bir heyecan yaşanıyor

Bunun nedeni tabii ki, Ergen'in ‘meleklerim' dediği 2,5 yaşındaki Atlas ile aileye yeni katılan ikizler Ares ve Güney... Çift, bu mutlu yuvanın kapılarını InStyle Home dergisinin eylül sayısı için açtı. Gülben Ergen ve Mustafa Erdoğan, Bahçeköy'e 3,5 yıl önce taşınmış. “Mustafa da ben de doğa içinde yaşamayı seviyoruz” diyen Ergen, evi inşaat halindeyken aldıklarını anlatıyor. Daha önce Demirciköy ve Emirgan'da bahçeli evlerde oturmuşlar. “Ama benim için Bahçeköy şehre ideal uzaklıkta bir yer. Hem şehirden kopuksunuz hem de içindesiniz. Beş dakika sonra Maslak'tayız” diyor. Çatıyla beraber dört katlı oldukça geniş bir bahçeye açılan bir villa onlarınki. Bu sitenin en büyük bahçeli evlerindenmiş. “Ama biz çok değişiklikler yaptık. Havuzu salonun önüne aldık örneğin. Metrekare büyük olunca burada yaşayan komşularımdan tavsiye aldım. Evin içine depo yaptırmamı şiddetle önerdiler” diyor. Ana girişteki antreden salona geçiliyor. Mutfak ve misafir tuvaleti bu katta. Üç kanada ayrılan salon; yemek odası, oturma bölümü ve Mustafa Erdoğan'ın çalışma odasından oluşuyor.
  
AHŞAP KAPIYI SEHPA YAPTIK              
Üst katta, ebeveyn yatak odası ile beraber ortak bir kullanım alanına açılan toplam dört oda var. Bunlardan biri misafir odası, diğer iki oda ise Atlas ve ikizlere ayrılmış. Üst katında da Erdoğan'ın ileride kendisi için yapmayı planladığı bir çatı odası yer alıyor. “Görünüşü ile Çin Seddi'ni andırıyor” diyor Ergen. Evin en alt katında iki depo, yardımcı odaları ve Ergen'e ait bir makyaj odası bulunuyor. Evlerinin bir yıl süren dekorasyonunu eşiyle beraber yaptıklarını söylüyor. Eşi ile Mudo Concept'ten aldıkları eski görünümlü ahşap bir kapıyı nereye monte edeceklerini düşünüp durdukları günleri hatırlıyor gülerek. Cevap en olmadık şekilde umudu kesip, üç ay sonra ellerindeki kapıyı salonun ortasına bırakıvermeleriyle gelmiş. “Neden kapı yapmaya uğraşıyoruz ki? Burada sehpa olsun dedik. Üzerine uygun bir cam kestirdik” diye anlatıyor Ergen.

EVDE ANTİKA İSTEMİYORUM
Evde antika görmeyi sevmiyor Ergen. “Benden önce nasıl bir evden çıktığını bilmediğim bir eşyayı buraya koyamam” diyor. Salonun girişinde ince turkuvaz renkli bir niş dikkat çekiyor. “İçine annemin hediyesi bibloları yerleştirdim. İnanır mısınız, her biblonun hikâyesi hayatımın bir gerçeği oldu” derken, evli bir çifti, bir erkek çocuk kucaklayan kadını, ikiz bebekleri olan bir kadını işaret ediyor. “Burası tılsımlı köşe” diyor neşeyle.

Ama bir yer var ki, orası da en az bu köşe kadar güzel enerji yayıyor eve. Yemek masasının üzerindeki üç ışık saçan meleği gösteriyor: “Onlar Atlas, Ares ve Güney'i temsil ediyor. Tam 10 yıl önce aldığımda bilemezdim tabii bunu!” diyor. O sırada meleklerden biri salonun ortasına gözlerini ovuşturarak geliyor. “Yavaştan uyanmaya başladı ev ahalisi, benden bu kadar” diyerek müsaade istiyor Ergen.

SERAMIZDA HEYECAN BİTMEZ
“İşin sırrı ailece bu seraya sevgi ve özenle bakmamızda saklı. Burada yetiştirdiklerimizi toplayıp yemek çok keyifli. Hele ki tüketen Atlas olunca... ‘Anneee patlıcanlar büyümüş hadi toplayalım,' deyince seramızın mahsulleri bize daha da lezzetli geliyor. Bizim seramızda heyecan hiç bitmez. Zamanlama profesörü Mustafa'dır. ‘Ne ne zaman dikilir, ne sıklıkta sulanmalıdır' iyi bilir. Pespembe çileklerden tutun da, kabak, patlıcan, semizotu, nane, maydanoz ve her türlü acı-tatlı biber var burada.”
Hürriyet