Genel

Gümüşlük'te, Efesten daha büyük bir anfitiyatro!

Mehveş Evin, Milliyet Gazetesi'ndeki bugünkü köşesinde "Gümüşlükte Efesle yarışacak anfitiyatro" başlıklı yazıyı kaleme aldı. Tavşan adasında M.Ö. 5 yüzyıla ait bir tapınağın kalıntıları ve M.S. 3 yüzyıla ait bir kilise ortaya çıkarıldı...

Tavşan adasında M.Ö. 5 yüzyıla ait bir tapınağın kalıntıları ve M.S. 3 yüzyıla ait bir kilise ortaya çıkarıldı. Kazıları yapan Prof. Şahine göre bunun ötesinde toprağın altında dünyaya mal olacak büyüklükte bir medeniyet yatıyor. Jeosismik verilere göre Gümüşlük koyunda, Efesten daha büyük bir anfitiyatro yatıyor!

Gümüşlük, Bodrumun bozulmamış tek yeri... Yarımadanın her santimetrekaresi kooperatif evlerle, gürültülu barlarla dolup taşarken, Gümüşlük, 2. derecede sit alanı ilan edildiğinden beri bozulma tehdidine karşı direniyor.

Tabii ki 70lerin Gümüşlükü çok değişti. Eski bohem takılmaların, balıkçı  barınaklarının yerini havalı restoranlar, sıra sıra dizilen şezlonglar aldı. Ancak, buna rağmen bu güzelim koyun ruhu değişmedi. Hala yarımadanın en sakin, en mütevazı ve belki de en güzel yerleşim yeri... Gümüşlükü sonradan keşfedenler veya günübirlik ziyaret edenler, Limon Cafeden veya Mimoza restoranından başka bir şey bilmez. Oysa antik dönemdeki ismiyle Myndosun, Karia medeniyetinin en önemli dini merkezlerinden biri olduğuna dair çok önemli bulgular var.

Tavşan adası olarak bilinen Asar Adasında 2004ten beri yapılan kazılar, medyaya yansıdı. Bir zamanlar sevimli tavşanların zıpladığı adada M.Ö. 5 yüzyıla ait bir tapınağın kalıntıları ve M.S. 3 yüzyılda yapılan bir kilise (basilica) ortaya çıkarıldı.

Ödenek kesildi

Tuhaftır, Kültür Bakanlığı başta bu kazıları desteklerken şimdi ödeneklerde sıkıntı yaşanıyor. Öyle acayip bir rakam da değil. Bu yılın kazı çalışması için 40 bin lira ayrılmış. Bu miktar henüz odenmediği halde adadaki kazılar arkeoloji öğrencileriyle devam ediyor. Kazıyı Uludağ Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Başkanı Prof. Mustafa Şahin yürütüyor.

Gümüşlükte görüştüğüm Şahin, adada sürdürdüğü kazıdan ziyade başka heyecanların peşinde. Profesör, asıl medeniyetin anakarada olduğunu düşünüyor. Tavşan adasındaki buluşun çok daha ötesinde, dünyaya mal olacak büyüklükte bir medeniyet, toprağın altında yatıyor ona göre.

Amacı, Myndosta yaşayan Leleg uygarlığını ortaya çıkarmak.

Almanlar heyecanlandı

Bu teoriyi destekleyecek bilimsel veriler de var. Ön araştırmaları, Hamburg Üniversitesinden gelen bir ekip yapmış. Jeosismik verilere göre Gümüşlük koyunda, Efesten daha büyük bir anfitiyatro yatıyor!

Bunun anlamı, sadece yöreyi veya Türkiyeye değil, tüm dünyada yankı uyandıracak bir değerin ortaya çıkması.
Sadece turistik açıdan büyük bir kazanç kapısı değil, aynı zamanda müthiş bir kültürel hazine! Ne var ki bu noktada işler çetrefilleşiyor.

Zira anfitiyatro ve kent merkezinin bulunduğu yerler, şahıs malı. Şu anda kazı izni çıkmış değil. Devlete ait olan 2 hektarlık arazi, yani Tavşan Adasının dışında henüz bir girişimde bulunulamadı.

Sermaye düşmanı mı

Prof. Şahin, şu anda sadece kendisine izin verilen yerde kazı yapabiliyor. Bahsettiği Leleg uygarlığı ise 7500 dönümlük bir alana yayılmış durumda.

Anlayacağınız, Gümüşlükte mal mülk edinen veya edinmek isteyen, tepede güneşi batırmaya gelenlerin canını hayli sıkacak bu haber...

Şahin, sermaye düşmanı biri değilim diyor. Limonun bulunduğu yerde, Günbatımını seyrederek keyif yapmaya da karşı değil.
Sadece, zenginleşirken kültürel emaneti gelecek nesillere aktarma kaygısını taşıyor.
Önümüzdeki günlerde bu konuya devam edeceğim...

Önemli bulgular
Prof. Şahinin söz ettiği Leleg uygarlığı 7500 dönümlük bir alana yayılmış durumda ve bu Tavşan adasının sınırlarını aşıyor.

Anadoluda ilk zorunlu göç

-Myndos, Leleglerin ilk ortaya çıktığı ve aralıksız yerleştiği tek
kent. Yarımadada 8 kentin olduğu biliniyor.

-Homeros, Leleglerin ayrı bir medeniyet olduğundan İlyadada bahsetmiş.

-Halikarnasta yaşayan vali Mozolos, stratejik nedenlerle 8 kentte yaşayanları zorunlu göç yöntemiyle 2 kentte toplamış: Batıda Myndos, en Doğuda Keangela.

-Myndos, bugünkü adıyla Gümüşlükte yerleşim 13. yüzyıla kadar devam ediyor. Güvenlik nedeniyle, korsan saldırılarına karşı korunmak için Karakayaya gittikleri sanılıyor.
Milliyet/Mehveş EVİN