hıncal uluç tarlabaşı kentsel dönüşüm yazısı Haberi
Leş gibi bir evde yaşıyorsunuz..Ama kelimenin tam anlamı ile leş.. Her tarafı delik deşik..Dışardaki fırtına hali kalmamış duvar aralıklarından içeri vuruyor.. Tavan damlıyor.
Yerdeki deliklerden fırlayan devasa lağım fareleri, odaya girip ışığı yaktığınızda kaçışıyor.. Sokağınız daha da rezil.. Unutulmuş, terk edilmiş, delik deşik.. Arabayla girmeyi geçin bisiklet sürmeniz mümkün değil.. Gece yürüyemezsiniz.Yürüseniz bile korkarsınız.. Tinercisi, esrarcısı, hapçısı, şarapçısı orda.Pis.. Karanlık.. Tehlikeli..Sonra bir gün bir lamba buluyorsunuz..Silerken içinden bir cin çıkıyor.. "Dile benden ne dilersin" diyor.. "Şu semtim.. Şu evim.. Bir zamanlar İstanbul'un en güzel, en lüks, en muteber yeriydi. Gene öyle olsun" diyorsunuz.. ..ve püfff!..Hayır, masal da anlatmıyorum, hayal de satmıyorum.. Gittim.. Gördüm.. Dolaştım..
Bir "Kentsel Yenileme Mucizesi" gördüm, Tarlabaşı'nda..Hani o caddeden geçerken, boydan boya bilboardlar görüyorsunuz, "Tarlabaşı 360" diye.. İşte...