Sektörel

`Günde 1 dolara' 40 bin eve alarm taktı, sıra komşuda!

Pronet, günde 1 dolara güvenlik sloganıyla kısa sürede 40 bin aboneye alarm sattı.

Şirket, seneye Türkiye'nin çevresindeki ülkelere yayılacak.

Bugünlerde ev ve apartmanların duvarlarında, mavi ışığı sağa sola gidip gelen küçük kutucuklar giderek daha fazla göze çarpıyor. Bu kutucuklar, Alp Saul'un kurduğu güvenlik şirketi Pronet'e ait.

Saul'un cebinde 5 bin dolarla kurduğu Pronet, şu an Türkiye'de 40 bin ev ve aralarında cezaevi, alışveriş merkezi ve şirketlerin olduğu 500 kuruma güvenlik hizmeti veriyor. Şirket, alanında Avrupa'da ilk 10 şirket arasında. Saul, seneye komşu ülkelere de yayılmaya hazırlanan Pronet'in yola çıkış öyküsünü şöyle anlatıyor:

"Üniversiteyi ABD'de okudum. Cebimde 5 bin dolarla Türkiye'ye döndüm. 24 yaşındaydım. Kendi işimi kurmak istiyordum. Güvenliğin ABD'de çok yaygın olması ilgimi çekti. Türkiye'de bu alanda az firma vardı. 1995'te Gayrettepe'de küçük bir dükkânda Pronet'i kurdum. Ufak alarm sistemleri monte etmeye başladık. Elimde tornavida ben de montaja gidiyordum."

Önce bölgesel güç, sonra halka arz

Saul önce eş, dost evlerine alarm kurmaya başlamış. Ancak bir alarm cihazı o zamanlar 1500 dolar civarında olduğu için müşteri bulmakta zorlanıyormuş. Ancak ayda 10 montajla başlayan iş, müşteri memnuniyetiyle büyümeye başlamış. Saul şöyle anlatıyor:

"Evdeki alarmdan memnun kalan işyerine, arkadaşına yönlendirmeye başladı. Biz de bu arada güvenliğe daha kapsamlı yaklaşmaya başladık. Alarmın yanında güvenlik elemanı ve güvenlik sistemi işine başladık. 1997'de Akmerkez'in giriş çıkış sistemini kurduk. 1998'de İnönü Stadyumu ve 1999'da AGİT Zirvesi'nin giriş çıkış güvenliğini yaptık. Cezaevi ve alışveriş merkezlerine de benzer sistemler kurmaya başladık. Ama Pronet'in dönüm noktası 2002 yılı oldu."

Saul, o yıl şirketi büyütmek için cihaz satmak yerine abonelik sistemine geçmeye karar vermiş. Günde 1 dolara `güvenlik' satmaya başlamış. Gelişmeyi şöyle anlatıyor:

"Ayda 100 alarmı zor satarken ucuzlatınca katılım ayda 1500 yeni müşteriye kadar çıktı. 2006'da yatırım fonu Turkven, alarm bölümümüze ortak oldu. Yüzde 40 pazar payıyla Türkiye'de lideriz. Bu yıl 50 milyon dolar ciro bekliyoruz. Alarmda 320, güvenlikte 900 çalışanımız var. 3 yılda 5 bin elemana çıkabiliriz. 

40 bin müşterimiz var. Bunların yüzde 85'i İstanbul'da. Bazı illerde franchise sistemine geçiyoruz. Bu sene 20 ile yayılacağız. 2009'da yurtdışına açılacağız. Civar ülkelerde şirket satın alma veya şirket kurmak için araştırma yapıyoruz. Bulgaristan, Mısır, Gürcistan, Azerbaycan, Kazakistan, Romanya, Ukrayna ve Rusya'ya bakıyoruz. Bunlardan 2 ya da 3'ünde bulunmak istiyoruz. Bölgesel bir güç olma hedefimiz var. 3 - 4 yıl içinde de halka arz düşünüyoruz."  

Hanımlar çay saatinde alarmla eğleniyor!

Hassas bir alanda hizmet verdikleri için sık sık ilginç olaylarla karşı karşıya geldiklerini söyleyen Pronet Genel Müdürü Metin Kastro şunları anlatıyor:

"Yeni taktıranlar alarmı mutlaka dener. Arkadaşlarıyla toplanınca, `Alarmı çaldıralım, 10 saniyede telefon edecekler mi, etmeyecekler mi' diye iddiaya tutuşanlar olur. Yeni kullanıcılar ilk bir ayda bunu bir kere mutlaka yapar.

Hırsız 900'lü hattan girdi...

Bu denemeyi çok normal karşılıyoruz. Hanımlar da evde toplanınca çay bardağıyla alarmı deniyor. Çay bardağına çay kaşığıyla sertçe vuruyorlar. Çıkan ses cam kırılma sesine benzediği için, bu sese karşı hassas olan alarm çalmaya başlıyor.

Ayrıca, biz eve giriş çıkışları da istenirse rapor olarak gönderiyoruz. Tek tük `Bu aralar yazlığın raporunu göndermeyin ya da eşime değil bana gönderin' diyenler de çıkabiliyor. Bu arada, tavsiyemize uyup alarm taktırmayan yakınlarımızla ilgili başımızdan geçenler de var. Tuzla'da yazlığı olan bir tanıdık, `Alarma gerek yok. Evde bir televizyon var. O da giderse gitsin' diyordu.

Eve hırsız girdi. TV'ye dokunmamış ama telefondan 900'lü hatları arayıp bugünün parasıyla 15 milyar fatura getirtmiş. Bir tanıdık da hırsıza karşı aldığı iki Doberman'a güveniyordu. Köpeklerin ikisini de hırsız götürdü."
 
Caydırıyor diye sırf kutu isteyen bile var

Alp Saul, Pronet'in işleyişini ise şöyle anlatıyor:

"Evlerde en çok ısı farkını algılayan sistemleri kullanıyoruz. Diyelim ev 23 derece. İnsan ısısı 37 derece olduğundan hemen hırsız fark ediliyor. Bu sistem evdeki hayvanları ise dikkate almıyor. Bir başka sensör cam açıldığı ve kırıldığı zaman alarm veriyor.

İstenmeyen bir giriş olduğunda siren çalıyor. Alarm merkezimize sinyal geliyor. 10 saniyede abonenin istediği kişileri arıyoruz. Hırsızlık şüphesi varsa polisi yönlendiriyoruz. En çok hırsızlık gece 3 - 5 arası oluyor. Polisin bu saatte olay yerine gitmesi 2 - 3 dakika. Ayrıca su baskını ve gaz detektörlerimiz de var. Elektrik kesilirse alarmın aküsü 24 saat gidiyor. Bu da bitmeye başlarsa sinyal gönderiyor. Ortalama sistem aylık 30 - 35 dolara kuruluyor. En pahalı sistemi aylık 180 dolara, 5 katlı bir yalıya kurduk.

İstanbul'da bir haneye hırsız girme ihtimali her yıl yüzde 12 civarı. Bizim 40 bin müşterimiz arasında ise yılda 100 civarı hırsızlık teşebbüsü oluyor. Binde 2.5 gibi bir rakam. Hırsızı en başta caydıran Pronet'in alarm kutusu. Abone olmadan `Pronet kutusu satar mısınız?' diyen bile çıkıyor. `Olmaz' diyoruz..."

Milliyet