Haliç'teki kat sınırı kararı mahkemeye taşındı!
İstanbul Haliç’teki 10 bin metrekarelik alanda kat sınırının 4’ten 10’a çıkarılması kararı geçen haftalarda en çok konuşulan konuydu. Haliç'teki kat sınırı kararı mahkemeye taşındı.
İstanbul Haliç’teki 10 bin metrekarelik alanda kat sınırının 4’ten 10’a çıkarılması kararı geçen haftalarda en çok konuşulan konuydu. Gazete Habertürk'ten Esra Boğazlıyan bugünkü köşesinde Haliç imar sürecini kaleme aldı. İşte, Esra Boğazlıyan'ın haberi...
EYÜP Silahtarağa’daki 10 bin metrekarelik alanda kat sınırının 4’ten 10’a çıkarıldığını geçen hafta gündeme taşımıştık. İBB” Meclisi’nden CHP ve MHP’nin itirazlarına rağmen geçen yeni plana göre; içinde bir pazar yeri ve iki marketin de bulunduğu arazide 10 kat inşaat yapımının önü açılıyordu.
Haliç kıyısında kat sınırı 4’ten 10’a çıkarıldı!
‘YENİ BİR 16/9 OLUR’
Bu plan tadilatına karşı çıkan İBB İmar Komisyonu’nun CHP’li üyesi Sedat Özkan, “Haliç’in kenarında 10 kata izin verilmesi siluete darbe vurur, Haliç’in 16/9’u olur” diyerek karara tepki göstermişti. Ardından şehir plancıları ve mimarlardan da bu plan tadilatına tepki yağmıştı. Bu tepkiler üzerine ise İstanbul Büyükşehir Belediyesi bir açıklama yapmış ve “Haliç’te 5 kattan fazla yapıya izin verilmeyecek” demişti.
Haliç’te, 5 kattan fazla kat izni verilmeyecek!
Ancak bu açıklamayla tatmin olmayan ve kararın ortada durduğu sürece Haliç’in silueti için tehlike yarattığını düşünen CHP grubu kararı yargıya taşıdı. İstanbul 10. İdare Mahkemesi’ne verilen dilekçede yürütmenin durdurulması ve plan tadilatının iptali istendi. Dava dilekçesinde; imar planının kat artışıyla birlikte yoğunluk artışı da getireceğine, hukuka ve kamu menfaatine aykırı nitelikte olduğuna dikkat çekildi. Dilekçede, şu ifadelere yer verildi:
‘BÜTÜNLÜĞÜ BOZAR’
“Bu plan tadilatıyla tıpkı 16/9 kulelerinde olduğu gibi Haliç kıyısında yer almasından dolayı siluette bozulma meydana gelecektir. 4 kat olan yapılaşmanın 10 kata çıkarılması, sadece rant amacı güden, manzarayı kapatan ve eşitsizlik yaratan, ayrıca Haliç siluetini bozan niteliktedir. Dava konusu plan parsel bazlıdır ve Danıştay kararlarında parsel bazlı plan değişikliklerinin plan bütünlüğünü bozduğu kabul edilmektedir. Üstelik planlama çevresiyle birlikte değerlendirildiğinde emsal ve yoğunluk artırıcı olduğu görülecektir...”