Genel

Hamdi Akın: Üçüncü havalimanı için üzgün değilim!

3'üncü Havalimanı ihalesini kazanamadıkları için üzgün olmadığını söyleyen Akfen Holding'in patronu Hamdi Akın, "Bu kaybetmek değil. Böyle bir proje için yemden borçlanmak, öz kaynak yatırmak gerekirdi....

3'üncü Havalimanı ihalesini kazanamadıkları için üzgün olmadığını söyleyen Akfen Holding'in patronu Hamdi Akın, "Bu kaybetmek değil. Böyle bir proje için yemden borçlanmak, öz kaynak yatırmak gerekirdi. 1997'de Atatürk Havalimanı'na başladım. İlk paramı 15 yıl sonra aldım. Üçüncü Havalimanıyla yeniden 20 yıl sonrasına yatırım yapmak istemezdim" diyor. Akın, ihaleyi kazanan konsorsiyumun başındaki Nihat Özdemir'e de ince bir gönderme yapıyor. 


Akfen Holding, şirketleriyle duygusal bağı olmayan bir grup. Hatırlanacağı gibi, Türkiye'nin havalimanı işletmeciliğinde en önemli isimlerinden biri olan TAV'daki hissesini Fransız havaalanı işletmecisi Aeroports de Paris'e sattı. Daha evvel muayene istasyonlarını da satmıştı. Bu arada grup önemli satın almalar da yaptı. Bunlardan en önemlisi Mersin Limanı ve İDO. 



Fakat bir araya geldiğimiz Akfen Holdingcin patronu Hamdi Akın, bu agresif satın alma döneminin artık bittiğini söylüyor. Akın, "Agresif satın almalarımız dünya değişirse olur" diyor. Uzun vadeli finansman konusunda dünyadaki kuruluşların daha az risk istediklerini belirten Akın, dolayısıyla riski özel sektörün yüklendiğini anlatıyor. Grubun önemli yatırımlara devam ettiğini fakat kendilerinin de buna göre pozisyon aldıklarını kaydediyor. 


Hamdi Akın, 3'üncü Havalimanı ihalesini kazanamamalarıyla ilgili olarak ise bunu kaybetmek olarak görmediklerini söylüyor. İhaleyi kazansalardı yeniden borçlanmak ve özkaynak yatırmak zorunda kalacaklarını belirten Akın, üçüncü havalimanıyla yeniden 20 yıl sonrasına yatırım yapmak istemediğini ifade ediyor. Hamdi Akın, az borçlanarak mevcut işlerini büyütmek istediklerini belirtiyor. 


TAV'ın en büyük aktifi İstanbul. Üçüncü havalimanı ihalesini ve dolayısıyla İstanbul'u kaybetmeniz sizi üzdü mü? 


Bu kaybetmek değil. Böyle bir proje için yeniden borçlanmak, özkaynak yatırmak gerekirdi. Bakınız 1997 yılında Atatürk Havalimanına başladım. İlk paramı 2012'de yani 15 yıl sonra aldım. Yani bu hesapla yeniden 20 yıl sonrasına yatırım yapmak istemezdim.


Ama ihaleye girdiniz... 


Evet girdik ve eğer ihaleyi alsaydık, yapacaktık. Bu ihaleye girmek durumundaydık. Çünkü bizim öyle bir zorunluluğumuz vardı TAV olarak. Dikkat ederseniz Tepe ve Akfen "Siirt'e de gidiyorum, Londra'ya da..." İstanbul'un yeni havalimanı için ihaleyi kazanan konsorsiyumun başındaki isim olan Limak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Özdemir, Akın'a bozulmuş ve "Hamdi Akın, nasıl ödeyecekler diyor. Daha fazla çalışır öderim. Ben gece Siirt'te şantiyeleri dolaşırım, o Londra'da barları" sözleri basına yansımıştı. 


Hamdi Akın, bu konuyla ilgili direkt olmasa da Özdemir'e bir gönderme yapıyor. İşleri kızı ve oğluna bırakma hazırlığında olduğunu anlatan Akın, şunları söylüyor: "Pelin, boş zamanlarında bile iş düşünür. Oğlum ise biraz daha sessiz kalmayı tercih ediyor. Fakat ikisi de çok iyi gidiyor. Kızım İstanbul'da, oğlum Ankara'da daha ziyade. Bilgi ve tecrübelerimi hızla aktarmaya çalışıyorum. Ben de işlerim için Ankara, istanbul, Siirt, Londra arası geziyorum. Siirt'e de gidiyorum, Londra'ya da..." olarak girmedik, TAV olarak girdik. 


Havalimanı işletmecisi olarak böyle bir ihaleye girmezseniz oyunun dışına kendiniz çıkmış olursunuz. O nedenle ihaleye girdik ve başka bir konsorsiyum aldı. Ama kaybettiğimiz için üzgün değiliz. 


Bir havalimanı yatırımcısı ve işletmecisi olarak sizce 3'üncü Havalimanı ihalesini kazanan konsorsiyum bu işi zamanında bitirebilir mi? 


Bu projenin yapımı mesele değil. Yapılmasından ziyade, finansman işi. Para varsa biter. Demek ki paraları var. 


Üçüncü havalimanı Fransız ortağınızın planlarını değiştirdi mi, yatırım iştahını kaçırdı mı? 


3'üncü Havalimanı onların portföyünde yoktu. Dolayısıyla onlar zaten mutlular. 2021'e kadar olan imtiyaza ortak oldular ve zaten kârdalar ve hesapları bozulmuş değil. Bu arada ortağımızla dünyadaki her havalimanı ihalesine bakıyoruz. Kapasite ve kârlılık olarak tatmin edici olursa gireriz. 


Peki 3'üncü Havalimanı beş yıllık planlarınızı nasıl değiştirdi? 


Bir değişiklik yok. Yatırım planlarımız aynen devam ediyor. Bu dönemde de altyapı işlerinde yatırımlarımızı sürdüreceğiz. Yeni bir sektöre girmek gibi bir plan yok. Oteller, enerji, inşaatlarımız, limanlarımız sürecek. Bu süreçte TAV yine amiral gemisi olmaya devam edecek. 


Yatırım programınızda neler olacak? 


Şu ara Tuzla'da tersanelerin yanında bir otel yatırımı için uğraşıyoruz. Karaköy'deki otel yatırımı ise devam ediyor. Aynı iş kollarında faaliyetlerimiz sürecek. Bizim için bu dönemde önemli olan şey az borçlanmayla işi sürdürmek. Borçlanma rasyomuzu epey düşürdük. Artık özkaynaklarımızla hareket ediyoaız. O nedenle yatırımlarımızı dikkatle yapmaya gayret ediyoruz. 


Daha temkinli olmanızı neye bağlıyorsunuz? 


Dünyanın durumu ortada. Yabancı finans kuruluşları Türkiye'de kredi olarak yoklar. Ancak bankaları fonluyorlar. Daha az risk almak için bunu yapıyorlar. Dolayısıyla burada riski özel sektör yükleniyor. Bu ciddi bir değişiklik. Bakınız bu sadece bizimle ilgili bir durum da değil. 

Dünyada para vardı, risk alma iştahı vardı. Türkiye de yabancı bankalar ve para sahipleri için risk alınabilecek ülkelerden biriydi. 2009'dan sonra o riski almak istemiyorlar. Kimseyi de suçlamıyorum ben. Bu bir durum tespiti. Biz de buna göre pozisyon alıyoruz.


Merkezin izlediği para politikasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Yaşanan kur hareketlilikleri de buna eklendiğinde yıl sonu için endişeli misiniz? 


Piyasa riski çok önemli. Bir de ne kadar açık pozisyonun var, o önemli. Dolar ile borçlanıp TL ile satış ya  pıyorsanız, son altı ayda yüzde 30-35 kur farkı yediniz demektir. Yani zarar. Dolar arttıkça TL fiyatı da artmalı. Hükümet TL'nin artmasına müsaade etmiyor, çünkü enflasyondan korkuyor. Bu tabii karşılıklı anlayışla cereyan etmezse, o zaman özel sektörün bu süre içinde zor duruma düşmesi kaçınılmaz olur. 


Şirketlerinizdeki borçluluk oranlarına göre bakılırsa, kur hareketliliğinden negatif anlamda en çok hangi alanda etkilendiniz? 

Biz daha ziyade iDO'da etkilendik. Fakat diğer işlerimizde de olumlu bir etki gördük. Fiyatlarımızın dolar çişinden olduğu işler olumlu etkilendi. Mersin Limanımız dolar, TAV ve enerji işleri dolar. Oradan dolar alıp giderleri TL olarak ödediğimiz için avantajlı oldu. 

Ama İDO'da durum farklı tabii. Akfen, aldığı şirketlerle duygusal bağı olmayan bir grup. 


Bu dönemde satışa namzet bir şirketiniz var mı? Veya gündeminizde yeni bir satın alma bulunuyor mu? 


Satış veya satın alma yakın bir süreçte yok. Yatırımlarımız sürüyor. 


Grubun 2014 yılı için kârlılık ve ciroda beklentisi nedir? 


2014 yılında bizim için inşaat çalışmaları önemli bir ağırlığa sahip olacak. 2014 ve 2015'te bizi en iyi performans göstereceğimiz işlerden biri inşaat olacak. Ankara'da bin 200 konutluk bir projeye başladık. İlk lansman 2014 başında olacak. 270 bin metrekarelik bir inşaat alanına sahip, 500 milyon TL'lik bir proje. Ciroya katkısı ise 2014 sonu gibi olur. 200 bin metrekare satılabilir alanı olacak bu projeden 700 milyon liraya yakın bir gelir bekliyoruz. Bir de hastane projemiz var. 200 milyon dolarlık bir yatırım olacak. O da iki yılda tamamlanacak. İnşaat olarak grubumuzda epey hareketlilik var. Limancılık da her anlamda büyüyor. Sizin Mersin Limanı'ndaki kapasite yatırımlarınız sürüyor. 


Bu dönemde ilgilendiğiniz başka limanlar var mı? 


Mersin civarında rekabet hızlandı tabii. İskenderun da var. Fakat bu dönemde Marmara çanağı yatırımlar anlamında çok hareketli. Marmara bölgesinde Derince Limanı ihaleye çıktı. Burası mesela çok cazip bir liman. Burada önemli olan yatırımlar değil, yük lazım. Bu da ticaret hacmiyle ilgili. Ticaret hacmi büyümezse limanlarımızın işi zor. 


Önceki görüşmelerimizde daha agresif bir büyüme ve satın alma profili çiziyordunuz. Fakat şu an sizin risk almak istemediğinizi görüyorum. Neden? 


Evet, doğru. Çünkü dünya değişti. O zamanki pozisyon farklıydı. Agresif satın almalarımız dünya değişirse olur. Bakınız FFD bir açıklama yapıyor, burası da etkileniyor. Onların kararları bizim yatırımlarımızı ve hayatımızı da etkiliyor. O nedenle kokuları almaya çalışıyoruz ve erken davranmaya çalışıyoruz. 


Türkiye için aldığınız sinyaller neler? Son yaşananlar ve Suriye gerginliği derken bu durumun yansımalarını somut anlamda yaşadınız mı?

 

Bir ülkenin komşularıyla iyi ilişkiler kurması, o ülkeye olan ilgiyi artırır. İyi değilse sizinle iş yapmak isteyen olmaz. Komşularla iyi olmak sınırdaki insanların birbirine gidip gelmesinden ibaret bir konu da değildir. Dış dünyadaki yatınm yapmak isteyen sermayedar, stratejik oyuncu veya fınans kunıluşlan, bir ülkeye yatırım yaparken, mutlaka o ülke ile teması iyi olan başka ülkelerdeki çalışanlardan istifade etmeyi seçerler. Suriye. Irak gibi ülkelere gitmek isteyen yatırımcı buraya yatırıma geliyordu. Komşularla iyi ilişkilerimiz nedeniyle yabancı yatırımcıları daha kolay ikna edebiliyorduk. Bunlar yeteri kadar vurgulanmıyor ama asıl olan şu; sadece komşulan değil iş yapabilme kabiliyetlerimizi de kaybediyoruz. 


Sibel Atik/ EKONOMİST