Hane halkı geliri nedir?
Türkiye İstatistik Kurumu her sene Türkiye'nin ortalama hane halkı gelirini hesaplıyor. Peki, hane halkı geliri nedir? Hane halkı geliri hesaplaması nasıl yapılır? İşte hane halkı geliri verileri..
Hane halkı geliri nedir?
Hane halkı geliri, hane halkının toplam gelirinin ve giderinin hesaplanması yoluyla elde edilen veriler olarak karşımıza çıkıyor. Türkiye İstatistik Kurumu her sene Türkiye'nin ortalama hane halkı gelirini hesaplıyor.
Hesaplamanın hangi amaçla ve hangi formülle yapıldığı TÜİK tarafından şu şekilde açıklanıyor:
Ülke ekonomisini ve insanların yaşam seviyelerini belirleyebilmek, çeşitli sosyal sistemlerin sağlıklı bir şekilde değerlendirmesini yapabilmek için sadece ekonomik açıdan değil, sosyal açıdan da gelir dağılımı göstergelerine ihtiyaç duyulmaktadır.
Gelir dağılımındaki adaletsizlik ve yoksulluk, dünyanın karşılaştığı en önemli sorunlardan biri olarak, artık sadece sıradan bir ekonomi sorunu olmaktan ziyade politik ve sosyal bir sorun olarak görülmeye başlanmıştır.
Gelir eşitsizliğinin değişimini izlemeye yönelik çalışmalar yanında, gelir dağılımı sorununun yoksulluk sorununa indirgenmiş olmasıyla “gelir yoksulluğu”, “sosyal imkân yoksulluğu”, “sosyal dışlanma” gibi yeni kavramlara ilişkin verilerin üretilmesi ihtiyacı da doğmuştur.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2006 yılından itibaren, Avrupa Birliğine uyum çerçevesinde, amacı gelir dağılımı yanında, yaşam koşulları, sosyal dışlanma ve göreli gelir yoksulluğu gibi konularda veri üretmek olan, “panel anket” yönteminin kullanıldığı “Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması”nı (GYKA) uygulamaya başlamıştır.
Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması, ülkedeki gelir dağılımına, yoksulluğun düzeyi ve kompozisyonuna, yaşam koşullarına ve sosyal dışlanmaya yönelik bilgilerin derlenmesinde önemli bir kaynak olma niteliği taşımaktadır.
Bu araştırmadan elde edilen bilgilerle aşağıdaki sorulara cevap aranmaktadır:
• Ülkede gelir ne kadar eşit dağılıyor ve önceki yıllara göre ne tür değişiklik gösteriyor?
• Ne kadar yoksul insan bulunuyor ve bunun bölgesel dağılımı nedir? Bunun önceki yıllara göre durumu nedir?
• Kimler yoksul? Zaman itibariyle bir değişiklik söz konusu mu?
• Yoksul ve zenginler arasındaki bu farklılık zamanla nasıl bir değişim gösteriyor?
• Kişisel gelirler nasıl bir değişim veya geçiş gösteriyor? Bu değişimin yönü karakteristiklere ve koşullara bağlı olarak nasıl değişiyor, azalıyor mu, artıyor mu?
• Kimler sosyal dışlanma sorunu ve sürekli yoksulluk riski ile karşı karşıya?
• Maddi yoksunluğun Türkiye’deki boyutu nedir?
• İnsanlar hangi koşullarda yaşamaktadırlar?
1. Hanehalkı ile ilgili tanımlar
Hanehalkı: Aralarında akrabalık bağı bulunsun ya da bulunmasın aynı konutta ikamet eden, temel ihtiyaçlarını birlikte karşılayan bir veya birden fazla kişinin oluşturduğu topluluktur.
Kurumsal nüfus: Günlük yaşam gereksinimleri, yasal bir düzenlemeye dayalı olarak kurulan özel ya da tüzel kurum/kuruluşlarda kısmen ya da tamamen karşılanan, bireysel karar ve davranışlarında yetkili otoritenin kurallarına kısmen ya da tamamen bağımlı olarak hareket eden, ancak bireysel harcamalarına kısmen karar verebilen kişilerin yaşamlarını sürdürdükleri alanlarda yaşayan nüfustur. Bu tanıma göre; okul, yurt, otel, misafirhane, çocuk yuvası, huzurevi, hastane ve hapishanede bulunanlar ile kışla ve ordu evlerinde ikamet edenler kurumsal nüfusa dahildir.
Hanehalkı ferdi: Hanehalkını meydana getiren topluluğun bir üyesidir. Bununla birlikte kurumsal nüfus kapsamında yer alanlar (askerde ve hapiste olanlar, huzurevlerinde kalan yaşlılar, yurtta kalan öğrenciler, çocuk yuvasında kalanlar, 12 ayı aşkın bir süredir hastanede kalanlar), hanede kalış süresi 12 aydan az olan misafirler, hanehalkından evlenme, askere gitme, çalışmaya gitme, eğitime gitme, torununa bakmaya gitme vb. sebeplerle kesin olarak veya uzun süreli olarak ayrılanlar (12 ay ve daha fazla süre için) hanehalkı ferdi olarak kapsanmamaktadır.
Referans kişi: Hanehalkının sosyo-ekonomik durumu ve hanede yaşayan tüm fertlerin kişisel özellikleri hakkında en doğru bilgiye sahip, hanenin yönetim veya geçiminden sorumlu yetişkin hanehalkı üyesidir.
2. Gelir ile ilgili tanımlar
Gelir: Bir milli ekonomide belirli bir dönemde genellikle bir yılda yeniden yaratılan mal ve hizmet değerlerinin toplamıdır. Buna milli gelir veya toplam hasıla denir.
Hanehalkı ya da fert açısından gelir, üretime yapılan katkı karşılığında belirli bir sürede elde edilen değerlerin toplamı olarak tanımlanabilir.
Faaliyet gelirleri:
i. Maaş, ücret, yevmiye gelirleri: Gelir referans dönemi içerisinde ücret karşılığı bir işte çalışma sonucunda elde edilen nakdi veya ayni gelirlerdir. Gelir referans dönemi içerisinde alınan ikramiye, iş riski, iş güçlüğü teminindeki güçlük zammı, fazla mesai, prim ve temettüleri ve ek görevlerden elde edilen gelirler maaş, ücret veya yevmiye gelirine dahil edilmiştir.
ii. Müteşebbis gelirleri: Gelir referans dönemi içerisinde müteşebbis olarak çalışan fertlerin (işteki durumu kendi hesabına veya işveren olarak çalışanlar) faaliyetleri sonucu elde ettiği gayri safi hasılatından, gelir referans dönemi içerisinde yaptığı tüm giderler (işyeri masrafları, vergiler, sosyal güvenlik kesintileri vb.) düşüldükten sonra elde edilen gelir müteşebbis geliridir.
Faaliyet dışı gelirler:
i. Gayrimenkul kira geliri: Apartman dairesi, dükkan, depo vb. gayrimenkuller ile tarla, bağ, bahçe, arsa gibi mülklerin referans dönemi içerisinde kiraya verilmesi sonucu elde edilen hasılattan, bu hasılatın sağlanması için yapılan tüm giderler (sigorta, vergi, tamir ve bakım giderleri vb.) düşülerek elde edilen gelirdir.
ii. Menkul kıymet geliri: Banka hesabından elde edilen faiz, finans kurumlarından veya sermaye şirketlerinden elde edilen temettü veya kar payı vb. gelirlerdir. Menkul kıymet gelirlerinde, vergiler gelir elde edilmeden kaynaktan kesilmektedir. Ancak, menkul kıymet geliri elde eden hanehalkı fertlerinin, bu geliri elde etmek için, menkul kıymetlerin korunması ile ilgili sigorta, kiralık kasa, tahvil giderleri, vergi vb. giderler düşülerek, elde ettikleri net gelirler menkul kıymet geliri olarak kayıt edilmiştir.
iii. Karşılıksız (transfer) gelirler: Gelir referans dönemi içerisinde devlet, özel kurum/kuruluş veya başka kişi/hanehalklarından alınan karşılıksız transferlerdir (emekli maaşı, yaşlılık maaşı, işsizlik maaşı, karşılıksız burslar, düzenli olarak alınan ayni veya nakdi yardımlar vb. şeklindeki ödemelerdir). İki gruba ayrılabilir;
a. Sosyal transferler: Hanelerin bazı ihtiyaçlarını karşılamak veya parasal sıkıntılarından dolayı bazı risklerle karşı karşıya kalmaları durumunda gelir referans döneminde devletten veya çeşitli kurum/kuruluşlardan aldıkları ayni veya nakdi karşılıksız yardımlar olarak nitelendirilmektedir (Aile-çocuk yardımı, konut ve kira yardımı, yoksul hanehalklarına yapılan diğer sosyal yardımlar).
b. Hanelerarası transferler: Hanelerin başka kişi veya hanehalklarından düzenli olarak aldıkları karşılıksız ayni ya da nakdi yardımlardır.
İzafi kira: Konuta mülkiyet şekli “ev sahibi”, “lojman” veya “diğer (babasının, akrabasının vb. evinde ikamet edip hiç bir şekilde ücret ödemeden oturanlar)” şeklinde olan hanehalklarının ikamet ettiği konutun kira değeri izafi kira olarak değerlendirilmektedir.
İzafi kira değeri iki şekilde hesaplanmaktadır;
• Hanehalklarından, anket yoluyla, benzer özelliklere sahip olan aynı semtte ve yerleşim yerinde kira ile oturulan konutun kira değeri emsal alınarak saptanmak üzere beyan yoluyla alınmaktadır. (Sübjektif kira)
• Regresyon modeli kurularak, açıklayıcı değişkenlerin yardımıyla tahmin edilmektedir. (İzafi kira)
Hanehalkı kullanılabilir geliri hesaplanırken ikinci hesaplama kullanılmaktadır.
Nakdi gelir: Nakit; para, özellikle kullanılmaya hazır para anlamına gelmektedir. Faaliyet dışı faktörler veya faaliyet karşılığında gelirlerin nakit (para) olarak elde edilmesidir.
Ayni gelir: Ayni, mal ile ödenen anlamına gelmektedir. Ayni gelir, emek veya sermaye karşılığında gelirin mal olarak elde edilmesidir. Burada en önemli husus, ayni gelirin hanede tüketilmesi gerekliliğidir. Ayni geliri oluşturan mal satılıp nakde çevriliyorsa bu ayni gelir olarak değil, nakdi gelir olarak değerlendirilmektedir.
Brüt gelir: Emeklilik ve sosyal güvenlik primi ile vergiler düşülmeden önceki gelirdir.
Net gelir: Kişilerin ödediği emeklilik ve sosyal sigortalar keseneği ile vergiler hariç, eline geçen gelir net gelirdir.
Gelir dağılımı: Bir ülkede belirli dönemler içinde yaratılan gelirin fertler, hanehalkları veya üretim faktörleri arasında bölünmesidir.
Kişisel gelir dağılımı: Gelirin fertler ya da haneler arasındaki dağılımı ön plandadır. Kişisel gelir dağılımında fertler ya da hanelerin gelirlerinin büyüklüğüne göre gelir eşitsizlikleri belirlenir. Ayrıca, bu dağılımda gelirin sosyo-ekonomik gruplara, mesleklere, sektörlere, bölgelere ve eğitim durumuna göre sınıflandırılması da yapılabilmektedir. Kişisel gelir dağılımı ekonomik olduğu kadar sosyal eşitsizliklerin oldukça iyi bir göstergesidir.
Fonksiyonel gelir dağılımı: Gelirin emek gelirleri (ücret, maaş, yevmiye) ile emek dışı gelirler (kar, faiz, kira gelirleri) arasındaki bölüşümüdür. Bu dağılımda, üretim süreci sonucunda ortaya çıkan gelirin üretim faktörleri (emek, sermaye, toprak, girişim) ve sosyo-ekonomik gruplar arasındaki bölüşümü önem taşır.
Ortalama gelir: Gelirlerin toplamlarının örneklem büyüklüğüne bölünmesi ile elde edilen değerdir. Yani, belli bir gruba ait gelirlerin aritmetik ortalamasını ifade etmektedir.
Medyan gelir: Gelirler küçükten büyüğe sıralandığında ortaya düşen değer medyan geliri ifade etmektedir.
Gelir dağılımı eşitsizlik ölçütleri:
Gini katsayısı: Kişisel gelir dağılımını ölçmek için, yaygın olarak kullanılan bir dağılım ölçüsüdür.
Gini katsayısı, Lorenz eğrisine bağlı ve eğri ile köşegen arasında kalan alanın, köşegenin altında kalan toplam alan oranına eşittir. Bu oran büyüdükçe, dağılımdaki eşitsizlik artıyor demektir. Gini ölçüsü “0 ile 1” arasında değişir. Bir toplumda, gelir adaletli olarak paylaşılmışsa, gini katsayısı “0”a eşit, toplumdaki gelirleri yalnız bir kişi almışsa, gini katsayısı “1” e eşit olmaktadır.
Lorenz eğrisi: Lorenz eğrisi, gelir ya da servetin nüfusa dağılımındaki eşitsizliği göstermekte kullanılan grafiktir. Eğri bir karenin köşegenini uç noktalarda keser. Karenin dikey kenarında gelirin birikimli payları, yatay kenarında ise nüfusun birikimli payları yüzde olarak gösterilir. Köşegen doğru, gelirin nüfus arasında eşit dağılımını (mutlak eşitlik) gösterir. Lorenz eğrisi köşegenden uzaklaştıkça, gelir dağılımındaki eşitsizlik artmaktadır.
Yüzde payları (P80/P20): Yüzde payları, kişisel gelir dağılımını ölçmede kullanılan ölçütlerden biridir. Yüzde 20’lik fert/hanehalkı gruplarının toplam gelirden aldıkları paylara göre; “Son yüzde 20’lik grubun toplam gelirden aldığı pay/ İlk yüzde 20’lik grubun toplam gelirden aldığı pay” formülünden hesaplanmaktadır.
3. Yoksulluk ile ilgili tanımlar
Göreli yoksulluk: Toplumun genel düzeyine göre belli bir sınırın altında gelir veya harcamaya sahip olan birey veya hanehalkı göreli anlamda yoksul sayılmaktadır. Refah ölçüsü olarak amaca göre harcama veya gelir düzeyi seçilebilir.
Yoksulluk sınırı: Bu araştırmada, eşdeğer hanehalkı kullanılabilir medyan gelirlere göre 4 ayrı göreli yoksulluk sınırı hesaplanmıştır;
• Medyan gelirin % 40’ı,
• Medyan gelirin % 50’si,
• Medyan gelirin % 60’ı,
• Medyan gelirin % 70’i.
Yoksulluk riski altındaki nüfus: Belirtilen bu sınırların altında eşdeğer hanehalkı kullanılabilir gelirine sahip nüfustur.
Yoksulluk oranı: Eşdeğer hanehalkı kullanılabilir geliri yoksulluk sınırının altında olanların (yoksulluk riski altında olan nüfusun) toplam nüfus içindeki oranıdır.
(Yoksulluk riski altındaki nüfus / Toplam nüfus)*100
Yoksulluk açığı: Yoksulluğun derecesi hakkında bilgi verir. Bir kişinin yoksulluk açığı, yoksulluk çizgisi ile geliri arasındaki farka eşittir. Yoksulluk açığı, toplumdaki ortalama yoksulluk açığının, yoksulluk çizgisine oranına eşittir. Yoksulluk açığının 100'e yaklaşması, yoksulluğun derecesinin çok fazla olduğunu, küçülmesi ise yoksulluk risk derecelerinin daha az olduğunu ifade etmektedir.
Yoksulluk açığı=((Yoksulluk sınırı - Yoksulların EFB medyan geliri) / Yoksulluk sınırı)*100
Sınıflamalar
Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması’nda aşağıdaki 5 farklı sınıflama kullanılmıştır:
a) Ekonomik faaliyetler: Tüm ekonomik faaliyetler, Avrupa Birliği’nde Ekonomik Faaliyetlerin İstatistiki Sınıflaması (NACE Rev.2)’ye göre kodlanmıştır.
1. Tarım, ormancılık, avcılık ve balıkçılık
2. Madencilik ve taş ocakçılığı
3. İmalat sanayi
4. Elektrik, gaz ve su
5. İnşaat ve bayındırlık işleri
6. Toptan ve perakende ticaret; motorlu taşıt, motosiklet, kişisel ve ev eşyalarının onarımı
7. Oteller ve lokantalar
8. Ulaştırma, haberleşme ve depolama
9. Mali aracı kuruluşların faaliyetleri
10. Gayrimenkul, kiralama ve iş faaliyetleri
11. Kamu yönetimi ve savunma, zorunlu sosyal güvenlik
12. Eğitim
13. Sağlık işleri ve sosyal hizmetler
14. Diğer sosyal, toplumsal ve kişisel hizmet faaliyetleri -
b) Meslek: Tüm meslekler Uluslararası Standart Meslek Sınıflaması’na (ISCO, 08) uygun olarak kodlanmıştır.
1. Kanun yapıcılar, üst düzey yöneticiler ve müdürler
2. Profesyonel meslek mensupları
3. Yardımcı profesyonel meslek mensupları
4. Büro ve müşteri hizmetlerinde çalışan elemanlar
5. Hizmet ve satış elemanları
6. Nitelikli tarım, hayvancılık, avcılık, ormancılık ve su ürünleri çalışanları
7. Sanatkârlar ve ilgili işlerde çalışanlar
8. Tesis ve makina operatörleri ve montajcılar
9. Nitelik gerektirmeyen işlerde çalışanlar
c) Eğitim durumu: 15 ve yukarı yaştaki tüm fertlerin eğitim durumları hakkındaki bilgiler Uluslararası Standart Eğitim Sınıflaması’na (ISCED, 2011) uygun olarak sınıflandırılmıştır.
Okur-yazar olmayanlar
Bir okul bitirmeyenler
Lise altı eğitimliler
Lise ve dengi okul mezunları
Yüksek öğretim mezunları
d) İşteki durum: Gelir getirici bir işte çalışan veya daha önce bir işte çalışmış olan hanehalkı fertleri Uluslararası İşteki Durum Sınıflaması’na (ICSE, 1993) uygun olarak sınıflandırılmış olup yıllık sonuçlar 5 ana grup olarak verilmiştir.
1. Ücretli, maaşlı
2. Yevmiyeli
3. İşveren
4. Kendi hesabına
5. Ücretsiz aile işçisi
e) İstatistikî Bölge Birimleri Sınıflaması: Bölgelerarası gelişmişlik farklarının azaltılmasına yönelik olarak bölgelerin sosyo-ekonomik analizlerinin yapılması ve Avrupa Birliği ile karşılaştırılabilir veriler üretilmesi amacıyla AB bölgesel sınıflandırması olan NUTS kriterlerine göre tanımlanan İstatistikî Bölge Birimleri Sınıflaması kullanılmıştır. Ekonomik, sosyal, kültürel ve coğrafi yönlerden benzer iller, belirli bir nüfus büyüklüğü de dikkate alınarak 12 adet 1. düzeyde bölge birimleri, 26 adet 2. düzeyde bölge birimleri tanımlanmıştır.
Enflasyon oranları Ağustos 2015!
Işıl Seren KESKİN/Emlakkulisi.com