Kent Haberleri

Hasan Topal: Tramvayın sahilden geçmesi yanlış!

Mimarlar Odası İzmir Şube Başkanı Hasan Topal, İzmir'in gelişimi için projeler yerine kentsel planlamanın yapılmasını istiyor. Hasan Topal, İzmir kent planlarını bilimsel gerçeklerle savunuyor.

Kente yönelik yapılması gereken birçok projeyi didik didik eden ve projelerdeki yanlışları dile getiren, bu yönde dava açılmasına önayak olan ve projelerin iptal edilip düzeltilmesini sağlayanların başında gelen Mimarlar Odası İzmir Şube Başkanı Hasan Topal, İzmir kent planlarını bilimsel gerçeklerle savunuyor. Topal, kentin sorunlarına yönelik birçok proje üreten bir odanın başında olmasına rağmen karar vericilerin kent için üretilecek projelerde kendilerine yeterince danışmadığından şikayetçi. Topal, siyasetçilere sitemde bulunarak, 'Partiler, yöneticiler koltukları altında projeler yerine kent planlarıyla dolaşmalı' diyor


-Öncelikle şehir planlamasını kim yapar. Yasa ne söylüyor bize?

Planlama hiyerarşisi ya da plan kademeleri içerisinde kuşkusuz ülke kalkınma planlarının strateji ve vizyonlarına uygun olarak kent planları hatta bölge planları, nazım ve uygulama imar planlarını yerel yönetimlerin yani büyükşehir ve il belediyelerinin yapması gerekiyor. Zaten ülkemizde de böyle bir yasal kademelendirme var. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı; '1/1000 ölçekli planları ilçe belediyeleri yapar meclis kararı alırlar ve büyükşehir meclisine gönderirler. 1/5000 ve 1/25 bin ölçekli nazım imar planlarını büyükşehir belediyeleri yapar ve meclisi onaylar...' diyor.


 -İyi niyetle başlayan ve birçok sorunu halletmek, özellikle kentsel dönüşümü hızlandırmak için Şehircilik ve Çevre Bakanlığı'na geniş yetkiler verilen bir yasamız mevcut. Bakıyoruz ki Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bu yetkisini kullanması bakımından birçok tartışmada gündemde. Bunun sebebi nedir ve bu sorunu siz Mimarlar Odası olarak nasıl yorumluyorsunuz?

Bakanlık istediği anda bu yetkilerin hepsini hatta yapı kullanma yetkisine kadar kendisi kullanabilir. Bize göre iyi niyet değil. Plan yapma ve uygulama yetkisine sahip her otoritenin yapmış olduğu planları planlama ilkelerine, şehircilik ilkelerine ve kamu yararına uygun yapma zorunluluğu var. Böyle olduğu takdirde sorun olmaz ya da bir başka üst otoritenin müdahalesine gerek kalmaz. Bizde yaşanan genel sorun planların böyle yapılmıyor olmasından kaynaklanıyor. İptaller tartışmalar ve problemler var. Plan kararlarının yenilenmesi gereken hususları olabilir. Yeni gelişmelere eğilimlere bakılabilir. Ama şehircilik bilimine planlama ilkelerine ve kamu yararına bağlı olarak planlar ele alınırsa hiçbir sorun çıkmaz ortaya.


Davalar, bilirkişilere dayanır

-Bir imar planı iptal edilmesi için hangi şartlara gereksinim duyar?

Bir imar planı yargı konusu edinildiğinde genellikle iki gerekçeyle bozulur. Birincisi yurttaşların kendi hakları nedeniyle hak kayıpları varsa. Bütün yargı kararlarında şehircilik bilimine-planlama ilkelerine ve kamu yararına uygun olmaması nedeniyle iptal edilir. Dava açanlara kızanlar hiç burayı görmezler. Mahkeme ne demiş onu da bilmezler. Oysa yargı kararları bilirkişi raporlarına dayanır. Bilirkişi raporları da dava konusu olan planları yasalara-mevzuata göre ve bilimsel ilkelere göre inceler ve karar verir. O nedenle çoğunlukla iptal edilen planların hepsi şehircilik bilime-kamu yararı ve planlama ilkelerine aykırılıktan bozulur. O aykırılıklar giderilirse zaten mesele de kalmaz. Yeniden süreç başlatılır.


-Siyaset bir şehrin planlanmasında ne kadar etkili, özellikle bu durum İzmir için ne tür etkilere sahip?

En büyük sorun seçim dönemlerinde bazen partiler bazen yöneticiler projelerle dolaşırlar. Bizim önerimiz koltuklarının altında kent planlarıyla dolaşmaları. Kentler yaşam kalitesi ekseninde değerlendirilir. Birçok parametre var. İnsanların evinden işyerine ulaşma süresi ne kadar kısa ise yaşam kalitesi o kadar yüksektir. Ekonomik geliri, yaşadığı mimari çevre bir diğer kıstas. Kentsel mekânın kalitesi yaşam kalitesini doğrudan etkiler. Bu parametreleri gözetmeyen ve buna uygun kentsel dönüşüm uygulanmayan bir kentin dünya kenti olması mümkün değil.

 

-Bu çerçevede kentsel dönüşüm projelerine nasıl bakmak gerekir?

Kentleri planla geleceğe hazırlamak gibi bir vizyon benimsendiğinde kentsel dönüşüm de bir planlama. Nasıl bir kent yaratacağınızı esasen imar planlarıyla hedeflemelisiniz ki bütün planlama kademelerini tanımlayarak. Bizim ülkemizde kentsel dönüşüme dair bütüncül bir kent planlaması söz konusu değil ne yazık ki. Belki de yerel yönetimlerin zaman kaybına uğramamak için bazı odak noktalara odaklanmak istemesi nedeniyle...


-İzmir'de kentsel dönüşüm bakımından nasıl bir görünüme sahip, doğru ve istikrarlı bir ilerleme mevcut mu? Ve asıl sorulması bir şehir için kentsel dönüşüm projesi nasıl olmalı?

İzmir'de büyükşehir belediyesi ile çevre ve şehircilik bakanlığı nerelerin kentsel dönüşüme uğraması gerektiğiyle ilgili bazı programları var. 

Onlar o programların içine baktığımızda; kentsel dönüşüm öncelikle bir kent planlamasıdır az önce dediğim gibi. Ve bir kent planlamasını ele aldığımda beş tane ödünsüz ilkeye uyulması şart. Biri; insanları yerinden etmemek ve kentte sosyal ayrışmaya neden olmamak. Yani kentin varsıl ve yoksul kesimlerini birbirinden ayıracak kararlardan kaçınılması gerekir. Dönüşüm alanı neresi ise orada yaşayanları orada iskan edecek planların yapılmaması gerekiyor. Bir ikincisi; mekânsal eşitsizlik ve ekonomik eşitsizlikler yol açmamalı. Bizde kentsel dönüşüm uygulamalarında mekânsal eşitsizlik ve ekonomik eşitsizlikler var. Hem de inanılmaz eşitsizlikler... Yani bazı kent parçalarında ne eğitim ne sağlık ne oyun alanları ne sosyal ve teknik altyapı alanları asla yeterli değil. Kentsel dönüşüm planlarında işte mutlaka bu mekânsal eşitsizliklerin giderilmesi gerekiyor. Aynı anda da ekonomik iyileştirmeyi de gözetmeliler. 3. olarak dönüşüm bölgelerinin konforlu toplu ulaşım sistemlerin tartışmaları ve plan kararlarıyla uygulamaya koymaya çalışmaları gerekiyor. Yüksek nitelikte mimarlık örneği olmalı. Bakın bizde kentsel dönüşüm alanı denilen yerlerde hiç öyle ulaşım tartışmaları olmaz.


4. olarak ödünsüz ve birincil olarak kentlerin mimarlık düzeylerinin yükseltilmesi hedeflenmeli. Yüksek standartlı yapılaşma olmalı aynı zamanda. 5. engellilere uygun-yangın ve deprem güvenliğine uygun, enerji verimliliği norm ve standartlarına uygun olmalı. Bunlar mevzuatta olan hususlar. Uyulması gerekiyor. Uymuyorlarsa doğru iş yapmıyorlardır.


Bir idare kentsel dönüşüm yapıyorum veya yapmak istiyorum diyorsa kentsel dönüşümün bu olmazsa olmaz beş kuralını mutlaka uygulamalı.


-Kentsel dönüşüm projeleri uygulanırken mimarlar odası gibi kurum ya da STK'lara görüş soruluyor mu? Sizin ve başka STK'ların birçok idari birime dava açması bu durumun benim açımdan yeterince bunun uygulanmadığına dair endişelerimi arttırıyor. Projelerin uygulanması sırasında başka çıkarlar ve paylaşımlar mı yapılıyor?

Sanmıyorum, kuşkucu olmak istemiyorum. Ancak idare olarak sadece bir yapı yapmak değil yüksek standartlı bir yapılaşma ve yüksek nitelikli mimarlık uygulanmalı. Ayrıca kentsel dönüşüm herkese açık ve şeffaf olmalı. Bize yer yer soruyorlar. Dönüşümdeki insanları da sürece katmalı. Gelişmiş ülkelerde dönüşüm bölgelerinde yaşayan insanlar dernekler kuruyor. Ve dönüşüm süreci boyunca oralarda neler olduğunu-haklarının ne olduğunu öğreniyorlar. Çıkarlarının korunup korunmadığını daha kolay izleyebiliyorlar. Tek başına bir kentli bu süreçleri izleyemez zaten.

Kıta Avrupa'sında mesela dönüşüm alanlarına ilişkin danışma kurulları kuruluyor. Meslek odaları üniversite dernek temsilcileri üye oluyor bu kurullara. Dönüşüm alanlarında neler yapıldığını çok sayıda kesim izliyor ve paylaşıyor. Öneri ve desteklerini sunuyor. Bu da temel ilkelerden birisi... Bu ilkeleri gözetmedikten sonra kentsel dönüşüm anlamlı bir şey olmaz.

Bugün yakındığımız sağlıksız ve güvensiz kent parçalarını sadece binaları yeniden yaparak çözmek şansı yok. Daha sağlıklı ve güvenli hale getirme şansımız yok yani. Katılımcı ve şeffaf bir yönetim olursa herkes süreç hakkında sağlıklı bilgi sahibi olur. Haksızlık ve yanlışlıklar en aza indirilebilir böylece. O nedenle çoklu aktörlerin katılımcı olması gerekiyor. Sadece insanlar sadece meslek örgütleri değil hepsi bir arada olmalı.


Karşıyaka Göztepe tramvayı...

-İzmir Mimarlar Odası olarak siz kentsel dönüşüm ayağının olmazlarından biri olarak ulaşımı öne sürüyorsunuz. Bu yönde bazı projelere başlandı. Bunlardan biri de tramvay... Karşıyaka ve Göztepe'de yapılması planlanan tramvay projesini nasıl yorumluyorsunuz?

Biz kentteki tüm tartışmaların kent planları üzerinden yapılması taraftarıyız. Planlama ekseninden bakılmadığı sürece bir başka projeyi nasıl etkilediğini bilemezsiniz. Yapılması planlanan tramvay hatlarına İzmir Ulaşım Planı ekseninden bakmak gerekiyor. İzmir Ulaşım Planı (İUP) bu kentin önümüzdeki 15-20 yılını kapsar. İUP raylı sistemlerin hafif raylı sistemlerin ve deniz ulaşımı ile metronun geliştirilmesi stratejisi var. Tramvay, İUP'nin önerisi olması nedeniyle doğrusu ilkesel olarak yanlıştır diyemeyiz. Ancak bu projenin mekândaki alanları yani yerleri geçiş güzergâhları belirlenirken bazı sıkıntılar olduğunu görüyoruz. Bazı uyarılar da yapıyoruz zaman zaman. Mesela İzmir yeşil yoksunu bir kent. O nedenle tramvay güzergâhında yeşili yok etmeden plan yapın diyoruz. Refüjlerdeki az sayıdaki ağacı, türü ne olursa olsun, bunları kesmeden projelendirin.

Bütün kent merkezlerinde tramvay ile trafik aynı yolu kullanır. Bu kültürü edinmek zorundasınız. Merkezde trafiği bölemezsiniz. Bu nedenle bu kültürü edinirseniz o ağaçları kesmenize de gerek yok. Ulaşım taleplerinin olduğu koridorlar saptanmalı. Şikâyetlerden güzergah saptamalarının doğru olmadığı anlaşılıyor. Henüz Alsancak'ta ve Konak'ta bir hareket yok. Mustafa Kemal Sahil Bulvarı'ndaki tartışmalarda Mithatpaşa'yı önermiştik. Ama o süreç geçti. Bize göre sahilden geçmesi ulaşım ana planının ilkeleri gereği doğru bir tercih değil.


Ulaşım planı deniz ulaşımını güçlendir diyor. Yani iskelelerin sayısını çoğalt diyor. Zaten insanlar kıyıya inebilmişse iskeleleri çoğaltmışsan oraya bir tramvay da koymanın bir anlamı yok. Biz bu eleştiriyi yapıyoruz. Mithatpaşa biraz daha geride ama.

Tramvay projesi nostalji olup olmadığını bilmiyorum. Biz ulaşım ana planına bakarız. Kıyıya tramvayı yöneltiyorlar. Karşıyaka'da da. Bir takım ulaşım problemleri nedeniyle... Zaten ulaşım ana planı iskeleleri çoğaltma stratejisi oluşturmuş. İskeleleri çoğaltılmış bir durumda kimsenin tramvayın ulaşım için çok gerekli olduğu sonucunu doğurmaz.


Metro...

-Metro hatlarının çoğaltılması gerektiğine yönelik bir takım eleştiri ve önerileriniz var. Metro nasıl düzenlenmeli ki İzmir'in sağlıklı bir ulaşıma kavuşsun?

Ulaşım ana planı İzmir metrosunun ve İZBAN'ın gelişmesine yönelik stratejiler sunuyor. Üçyol'dan Buca'ya kadar metro hatları öneriyor. Ayrıca Evka 3'ten Bornova'ya. Kuzeyde Bergama'ya güneyde Efes'e kadar İZBAN'ın uzatılması söz konusu. Raylı sistemler geliştirilmeden İzmir ulaşım sorunu çözülmez. Ulaşım ana planının ana felsefesi insanları bir yerden bir yere ulaştırmak. Yani konut bölgelerinden çalışma-eğitim-sağlık alanlarına. Arabaların değil, insanların... Bizdeki yanılgı araç ulaşımı... Araçları öncelikli kılarsanız olmaz. İnsanları öncelikli kılarsanız zaten araç kullanımı zorunlu alanların dışına taşmaz. Mutlaka raylı sistemlerin çoğaltılması gerekiyor. Raylı sistemlerin yeraltından mı yerüstünden mi gideceği mühendislik konusu. Bir tarihi çevreden metro geçiremezsiniz mesela. Kuşkusuz en sağlıklı olanı yeraltından giden metro sistemleridir. Tabii bu bir maliyet ve araştırma meselesi.

Raylı sistemlerin geçtiği yerden otobüsleri çekme doğru bir strateji. Ama o raylı sistem ve vapur iskelelerini otobüsle desteklemeniz gerekiyor. Vapurdan inip yarım saat otobüs beklememeli insanlar ya da raylı sistemden inip yarım saat otobüs bekleyemez. Entegrasyonun sağlanması önemli o nedenle. Ulaşımda dönüşüm ve ulaşım türlerinin bütünleştirilmesi ve entegrasyonu budur. Metrodan inip beş dakika içinde İZBAN'a; İZBAN'dan inip en fazla on dakika içinde otobüse binebilmelisiniz. Ya da gemiye binebilmelisiniz. Bunları yerel yönetimin ulaşım kararlarını bilmeden bir şey söylemek doğru değil.


Stad..

-Planlama derken gelişmiş bir şehirde spor alanları olmazsa olmazlardan... İzmir'in ise bir stadı hala yok. Statların inşa edilecek yerler konusunda halen bir tartışma sürüp gidiyor. Siz Mimarlar Odası Şube Başkanı olarak şubenin görüşünü sormak istiyorum.

İzmir'in kent planlarına bakmaları lazım... Bakmazlarsa bu kent için cinayet işliyorlar demektir. Karşıyaka ve Göztepe stadyumlarının olduğu yerde spor karşılaşmaları yapılabilir. Oralarda büyük stadyumlar yapılamaz. Yapılırsa hata yapılır. Çünkü orada 15-20 bin kişiyi boşaltacak koridorlar yok. Onun yerine Alsancak Stadyumu mesela doğru yerde. Modernize edilerek çağdaş bir mimarlıkla kapasitesi de arttırılarak şehir için stadı olarak yapılmalı. Atatürk Stadyumu müthiş bir olanak. Dünyanın sayılı stadyumlarından biri. Yeniden spor müsabakalarına açılmalı. Ayrıca bildiğim kadarıyla Örnekköy'de bir stadyum alanı var. Orada bir stat yapılabilir. Diğer yerlerde daha küçük statlar yapılabilir. Karşıyaka ve Göztepe'de de 3-4 bin kişilik sahalar yaparsanız sorun biter.

Ama Karşıyaka Stadyumu'nda yapmak istedikleri 15-20 bin kişilik alanda giriş çıkış alanları 6-7 metre sadece. Dünyada böyle bir sistem yok. Bir binaya 5 metre mesafede bir stadyum var mıdır dünyada?


Körfez...

-İzmir bir deniz kenti ya da sizin daha önce verdiğiniz demeçlere göre öyle olması gerekiyor. Peki, İzmir Körfezi'ne bu yönde yapılması planlanan projeleri nasıl görüyorsunuz?

İzmir körfezinin deniz yönünün güçlendirilmesi gerekir. Marina ve yat limanları ile balıkçı barınaklarının sayısının arttırılması ve geliştirilmesi gerekiyor. Bizde yat limanları yerine AVM'ler yapılıyor. Marina yapılmıyor, otel yapılıyor. Oysa otel yapılan marinalar kent dışları için geçerli. Pasaport'ta bile AVM yapmaya çalışıyorlar. Yat limanlarının çoğaltılması gerekiyor evet ama yat limanı adı altında AVM ve otel yapılması yanlış. 

Yat limanları ve marinalar güvenlikli alanlardır herkes giremez. Kıyıların en az kapatılacak şekilde yapılmalı. Pasaport'ta olmaz mesela. Ya da deniz içinde daha geride yapacaksınız. İzmir'in bir deniz ve körfez kenti haline getirilmesi gerekiyor. Ama doğru yere doğru projelerle yapılmalı marina ve yat limanları. 

 

Basmane'de yargı dinlenmeli

-Basmane çukuru ile ilgili tartışmalar devam etmekle birlikte nihayet kısmi olarak bir sonuca varılmış gibi gözüküyor. Siz bu konuda ne diyebilirsiniz?

Basmane Çukuru uzun zamandı imar planlarında olan bir yer. Birkaç yargı kararı var hakkında. İlgililer yargı kararlarının önerisi doğrultusunda karar vermek durumunda. Bildiğim kadarıyla merkezi iş alanı olabilir orada. 80'li yıllardan bu yana beş emsal yapı kararı var bildiğim kadarıyla. Bir sorun olmadığını düşünüyorum. Dediğim gibi yargı kararları doğrultusunda planlama yapılabilir. 



Haber Ekspres