Hıncal Uluç: AKM'de Ertuğrul Günay'ın günahı yok!
Sabah gazetesinden Hıncal Uluç bugünkü köşesinde "AKM'de Günay'ın günahı yok" başlıklı yazı kaleme aldı
İstanbul 2010-11 sezonuna da, AKM'siz girecek. Koca İstanbul'da orkestra çukuru olan başka salon da olmadığı için bu yılı da opera ve balesiz, playback eşliğindeki minik gösterilerle geçireceğiz. Avrupa Kültür Başkenti için utanç verici bir durum..
Bu utancın suçluları var tabii.. Ama aralarında Kültür Bakanı Ertuğrul Günay yok.
Zaman zaman eleştiriyorum, takılıyorum.. Ama Günay, günümüz Türkiyesi'nde olabilecek en iyi Kültür Bakanı.. AKM için de nasıl çırpındığını çok iyi biliyorum. Kendisine düşen her şeyi yaptı. Yapılabilecek her şeyi.. Ama ötesi elinde değildi.
O zaman suçlu kim?.
Söyleyeyim. Baş suçlu, AKM önünde şovlar yapan, kim olduklarını, kimlerden olduklarını bilemediğim sendikacılardır..
Yani "İstemezükçüler.."
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın istediği AKM'nin yıkılıp, oto park arsasının da katılımı ile yerine İstanbul'a simge olacak bir AKM yapılmasına, mevcut binayı SİT ilan eden kurumlar izin vermediler. Bunun üzerine, dışı aynen kalarak, ama içi sadece temsil geceleri değil, 24 saat gece gündüz işlev verecek bir kültür merkezi için proje hazırlandı.
İstemezükçüler ayağa kalktı. Mahkeme dosya üzerinden karar verdi. "Yürütmeyi durdurma.."
Ertuğrul Günay bunun üzerine sendikanın tüm itirazlarını dikkate alan yeni bir proje yaptırdı, sırf AKM bir an evvel açılsın diye. Sendika bu projeye "Evet" dedi, ama mahkemeye gidip davasını geri çekmedi. Dava geri alınmayınca, tadilatın bütçesini elinde tutan 2010 Ajansı, açılan ihaleyi kazanan firmaya "Başla" demedi. Dese, AKM kasımda açılacaktı. Her şey hazırdı. Bina kapısı mühürlü kaderine terk edildi.
Bu durum Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın hoşuna gitti. Bina tadil edilip açılırsa," Yıkma" seçeneği hayal olabilecekti.. Kapalı kaldığı sürece, kafasındaki eski binayı yıkıp, yenisini yapma projesi için umut olabilirdi.
2010 Ajansının bağlı olduğu Başbakan Yardımcısı Devlet Bakanı Hayati Yazıcı ile bizzat konuştum. 2010 Ajansı Başkanı Şekip Avdagiç ile bizzat konuştum. İkisi de "Ancak Başbakan emir verirse, AKM tadilatı başlar" dediler, resmen..
Bunun üzerine defalarca yazdım. "AKM'nin kaderi Başbakanın dilinin ucunda" diye.
Başbakan suskunluğunu ısrarla sürdürdü. Her konuda her zaman konuşan Başbakan AKM denince "A" demedi..
Şimdi, dünyadan habersiz, ilgisiz, umursamaz medyamız, en günahsız, tam tersine en içten AKM'yi açma savaşı veren Ertuğrul Günay'a saldırıyor..
Size bir şey diyeyim mi?..
AKM iki yıldır kapalıysa, bu yıl da kapalı kalacaksa, baş suçlusu medyadır. Biziz.. Ayazağa Kültür Merkezi'nin harcanan 90 milyon dolara rağmen, 1990'dan bu yana 20 yıldır hâlâ bitirilememesinden sorumlu olan da vurdumduymaz, umursamaz biz, Dördüncü Güç denen medyayız..
Dördüncü güç.. Palavra.. Türk medyası neyi çözmüş bugüne dek, el ele verip, güç yaratıp!. Biri bir meseleye el atarsa, öteki susar, hatta engeller ki, el atan prim kazanmasın.. Bu mu güç!..
Hadi canım sen de!..
Böyle medyayla bu kadar!..
Sabah-Hıncal Uluç
Bu utancın suçluları var tabii.. Ama aralarında Kültür Bakanı Ertuğrul Günay yok.
Zaman zaman eleştiriyorum, takılıyorum.. Ama Günay, günümüz Türkiyesi'nde olabilecek en iyi Kültür Bakanı.. AKM için de nasıl çırpındığını çok iyi biliyorum. Kendisine düşen her şeyi yaptı. Yapılabilecek her şeyi.. Ama ötesi elinde değildi.
O zaman suçlu kim?.
Söyleyeyim. Baş suçlu, AKM önünde şovlar yapan, kim olduklarını, kimlerden olduklarını bilemediğim sendikacılardır..
Yani "İstemezükçüler.."
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın istediği AKM'nin yıkılıp, oto park arsasının da katılımı ile yerine İstanbul'a simge olacak bir AKM yapılmasına, mevcut binayı SİT ilan eden kurumlar izin vermediler. Bunun üzerine, dışı aynen kalarak, ama içi sadece temsil geceleri değil, 24 saat gece gündüz işlev verecek bir kültür merkezi için proje hazırlandı.
İstemezükçüler ayağa kalktı. Mahkeme dosya üzerinden karar verdi. "Yürütmeyi durdurma.."
Ertuğrul Günay bunun üzerine sendikanın tüm itirazlarını dikkate alan yeni bir proje yaptırdı, sırf AKM bir an evvel açılsın diye. Sendika bu projeye "Evet" dedi, ama mahkemeye gidip davasını geri çekmedi. Dava geri alınmayınca, tadilatın bütçesini elinde tutan 2010 Ajansı, açılan ihaleyi kazanan firmaya "Başla" demedi. Dese, AKM kasımda açılacaktı. Her şey hazırdı. Bina kapısı mühürlü kaderine terk edildi.
Bu durum Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın hoşuna gitti. Bina tadil edilip açılırsa," Yıkma" seçeneği hayal olabilecekti.. Kapalı kaldığı sürece, kafasındaki eski binayı yıkıp, yenisini yapma projesi için umut olabilirdi.
2010 Ajansının bağlı olduğu Başbakan Yardımcısı Devlet Bakanı Hayati Yazıcı ile bizzat konuştum. 2010 Ajansı Başkanı Şekip Avdagiç ile bizzat konuştum. İkisi de "Ancak Başbakan emir verirse, AKM tadilatı başlar" dediler, resmen..
Bunun üzerine defalarca yazdım. "AKM'nin kaderi Başbakanın dilinin ucunda" diye.
Başbakan suskunluğunu ısrarla sürdürdü. Her konuda her zaman konuşan Başbakan AKM denince "A" demedi..
Şimdi, dünyadan habersiz, ilgisiz, umursamaz medyamız, en günahsız, tam tersine en içten AKM'yi açma savaşı veren Ertuğrul Günay'a saldırıyor..
Size bir şey diyeyim mi?..
AKM iki yıldır kapalıysa, bu yıl da kapalı kalacaksa, baş suçlusu medyadır. Biziz.. Ayazağa Kültür Merkezi'nin harcanan 90 milyon dolara rağmen, 1990'dan bu yana 20 yıldır hâlâ bitirilememesinden sorumlu olan da vurdumduymaz, umursamaz biz, Dördüncü Güç denen medyayız..
Dördüncü güç.. Palavra.. Türk medyası neyi çözmüş bugüne dek, el ele verip, güç yaratıp!. Biri bir meseleye el atarsa, öteki susar, hatta engeller ki, el atan prim kazanmasın.. Bu mu güç!..
Hadi canım sen de!..
Böyle medyayla bu kadar!..
Sabah-Hıncal Uluç