Hıncal Uluç: Taksim'e niye ille de Topçu Kışlası
Hıncal Uluç: Yani bu inadın sebebi nedir, anlamak mümkün değil.. Taksim'de yıkılmış Topçu Kışlası'nı bire bir yeniden inşa etmenin gereği ve anlamı ne
Gereği yok.. Anlamı deyince de, aklıma ister istemez kötü şeyler geliyor.. "Osmanlı eserini Cumhuriyet yıktı. Biz yeniden yapıyoruz.." İnşallah böyle değildir de, o zaman biri açıklamalı.. Nedir peki. Bu "Kopya" İstanbul'a ne kazandıracak. Proje mimarı (Yani kopya edeni) "AVM, otel, rezidans olmayacak. İçinde cami de yok" diyor.. Peki ne varmış.. "Müze, galeriler, kafeler.." İçerik güzel.. Güzel de, mimari niye Osmanlı Kışlası'nın kopyası.. Bu kentte yeterince Osmanlı, Bizans mimarisi var. Hem de en güzelleri var.. Ama yıllar önce yazmıştım, bir Amerikalı aileyi bir hafta gezdiren taksi şoförünün bana söylediklerini.. "Bir haftadır bize bol bol Osmanlı ve Bizans tarihi eserleri gezdirdin. Bu kentte Cumhuriyet eseri yok mu" demiş, turistler.. O da bana geldi sormaya.. Hala düşünüyorum.. Şimdi Başbakan'ın bir harika projesi vardı. AKM'yi temelinden yıkıp oto parkı da ekleyerek doğacak geniş alanda İstanbul'un simgesi bir Kültür Merkezi inşa etmek.. Olmadı.. Davalar.. Yürütmeyi durdurmalar.. O on para etmez bina aynen kaldı. Öyle açılacak.. İşte fırsat.. Osmanlı Kışlası'nı yeniden kopya etme yerine, oraya Başbakan'ın kafasındaki Cumhuriyet ve İstanbul simgesi binayı diksenize bir uluslararası yarışma açıp.. Salonları, galerileri, zemin katta kafeleri, terasta restoranları ile, Pompidou Kültür Merkezi gibi bir simge bina.. Dünya durdukça yaşayacak.. Osmanlı'ya sahip olmak istiyorsanız.. Rami Kışlası diye bir yer duydunuz mu. İşte bilgiler.. Vikiped'den.. Rami Kışlası (Diğer adıyla Asâkir - i Mansure - i Muhammediye Kışlası) İstanbul'un Eyüp İlçesi'nde bulunan geçmişi 250 yıldan fazla olan tarihi bir yapı.III. Mustafa döneminde (1757-1774 ) yaptırıldı. 2. Mahmut döneminde, 1828-1829 yıllarında yenilendi ve büyütüldü. Daha sonra Yeniçeri Ocağı'nı ortadan kaldıran 2. Mahmut, yeni kurduğu orduya 'Asakir- i Mansure-i Muhammediye (Muhammedin, Allahın yardımını görmüş askerleri) adını verdi. Levent'deki yeniçeri kışlaları top ateşi ile yıkıldığı için, yeni kurulan ordunun askerleri, Rami Kışlası'na yerleştirildi.1836-1837' de Mühendishane öğrencileri Rami Kışlası'nda bulunan Mekteb-i Harbiye'ye taşınınca kışla " Fünun-ı Harbiye-i Mansure" adıyla anılmaya başlandı. Cumhuriyet döneminde de orduya hizmet veren Rami Kışlası, 1980'li yılların başında Genelkurmay tarafından dinlenme ve istirahat alanı yapılmak şartı ile İstanbul Belediyesi'ne devredildi." İstanbul'un göbeğinde, 220 bin metrekare araziye sahip kışlayı teslim alan İstanbul Belediyeleri, 30 yıldır ne yaptılar. Bilen varsa beri gelsin.. Ben son gördüğümde durum felaketti.. Bir kibritlik canı kalmıştı. Kışla ise, işte kopyası değil, orijinali.. Onu pırıl pırıl yapıp açsanıza.. Osmanlı Mimarisi mi. İşte bir başkası.. Büyük Ada Rum Yetimhanesi.. Bilgi gene Vikiped'den.. Büyükada'nın Manastır Tepesi'ndeki bina 1898-1899 yılları arasında otel olarak inşa edildi. Dönemin ünlü mimarlarından Alexandre Vallaury yaptı. Dünya'nın en büyük ahşap binası olduğu söylenir. Dünya'nın ilk çok katlı ahşap yapısıdır. Mimar Alexandre Vallaury kültürümüze saygı gösterdi ve İstanbul'daki diğer eserleri gibi bu yapıda da geleneksel mimarimizi ve geleneksel yapı malzememiz olan ahşabı kullandı. Ahşap karkas sistemde inşa edildi.Yan bölümlerinde 6, diğer bölümlerinde 5 katlı. Tiyatro salonundaki iç mekân ahşap süsleme detaylarına karşılık, diğer iç mekânlarda sade bir mimari hakim. Devrin yönetiminden otel izni alınmaması üzerine, Eleni Zarifi adlı bir Rum kadına satıldı. Eleni Hanım burayı Rum Yetimhanesine verdi.. Yetimler 1902 yılında bu binaya yerleştiler.. Yetimhane daha sonra Heybeliada'ya nakledildi. 60'lı yıllarda kapatılan bina günümüzde hâlâ boş duruyor. Çok bakımsız ve git gide çürüyor. Bu binayı da 10 yıl kadar önce gezdiğimde çökmek üzereydi. Ferit Volkan izin alabilse yenileyip, orijinal amaca uygun otel yapacaktı. Vermediler. Çökmeye terkettiler.. Bu dünyanın ilk çok katlı ve en büyük ahşap binasını kurtarıp, dünya turizmine açmak, Taksim'e kışla kopya etmekten daha gerçekçi, değerli ve önemli değil mi. İstanbul'da çürüyen, yağmalanan, yok olan daha ne Osmanlı, ne Bizans eserleri var. Onları kurtarsak da, Taksim'e kopya Osmanlı yerine, gerçek bir Cumhuriyet yapısı oturtsak.. Sabah/Hıncal Uluç