Kent Haberleri

Hüseyin Özdinçer yeni yatırımlarını anlattı!

Bu haftanın konuğu, kentin batı yakasında inşaat ve otomotiv konusunda önemli faaliyetler gösteren Hüseyin Özdinçer. Tecrübeli iş adamıyla bölgede gerçekleştireceği yeni yatırımları konuştuk.

Kocaeli’ye Değer Katanlar röportaj serimizde, geçen hafta olduğu gibi bu haftada kentimizin batı yakasından bir konuğumuz var.


Kentimizin tanınan ve prestij sahibi markalarından NAZER Otomotiv ve İnşaat’ın patronlarından, kendi yarattığı DARYAP markasıyla bölgede bir çok önemli projeye imza atarak yaşadığı coğrafyanın kaderine dokunuşlar yaparak mutlu olan bir iş adamı, Hüseyin Özdinçer.

Kendisiyle sohbetimiz sırasında kullandığı bir cümle bizleri çok etkiledi.

“Ben de yirmi sene önce orta halli bir esnaftım. Bugün büyük bir iş adamı oldum. Bu yolculuğumu ve tecrübelerimi, bugün benim on beş sene önceki konumumda olanlarla paylaşmak zorundayım” cümlesi, bir patronun nasıl iş adamlığından çıkıp da vizyoner bir iş lideri, bir rol model olacağının adeta özeti niteliğinde.

Darıca Sanayici İşadamları Derneği’nin başkanlığını da yapan Hüseyin beyin, sivil topluma yönelik felsefesi işte bu cümlede gizli.

İş hayatında yaşadıkları, sivil topluma bakış açısı, yeni projelere yönelik heyecanları, özel hayatı, organizasyon ve planlamaya dair prensipleri ve kendisi için çok önemli bir insan olan “abim” diye hitap ettiği kentimizin önemli iş adamlarından Bahattin Ertuğ hakkında derinlemesine bir sohbet ettik.

Bu keyifli röportajın sizlerin de oldukça ilgisini çekeceğini düşünüyoruz. İşte o röportaj…


Hüseyin Bey, kentimizde sizi oldukça geniş bir kesim tanır ve bilir, kentin sosyal hayatının içerisinden gelen bir isimsiniz. Ancak sizi tanımayanlar için bir kez daha soralım müsaadenizle, Hüseyin Özdinçer kimdir?

-Tabi ki, 1958 Darıca doğumluyum. Halen daha Darıca’da yaşıyorum. O dönem Batı Kocaeli’nin tek lisesi olan Gebze Lisesi’nin fen bölümünden mezunum. Eşim İnci Hanım da Darıcalı’dır. Kendisi dernek faaliyetleri ve sosyal sorumluluk alanlarında çok başarılı çalışmalar yapan, gurur duyulacak bir hanımefendidir. İki çocuğum var. Mehmet otuz yaşında, DARYAP’ın başında. Kendisi çevre mühendisidir, Kocaeli Üniversitesi mezunu. Kızım Berrak da Yeditepe Üniversitesi Matematik bölümü mezunu, öğretmenlik yapıyor.

 

Kızınızın öğretmenlik yaptığını söylerken yüzünüzde bir tebessüm oluştu...

-Kızımın öğretmen olmasını hep istemiştim. Kendisi matematik bölümünü tercih etti. Çok mutlu oldum, çünkü dünyanın en kutsal mesleği öğretmenlik. En kıymetliniz çocuğunuz ve siz onu emanet ediyorsunuz öğretmenlere küçücük yaştayken. Onların elinde karakteri ve hayatı kavrayışı şekilleniyor.

 

Peki iş hayatınızdan konuşalım biraz ama derinlere inelim, geçmişe gidelim isterseniz, nasıl başladı ticaretiniz?

-İlk ticari hayatım Darıca’da küçük sanayi sitesinin inşaatıydı. Ufak çaplı inşaat ve emlak işleri yapıyordum. 2000 yılında Bahattin Ertuğ ile birlikte otomotiv alanına ilk yatırımımızı yaptık. Tabi biraz da Bahattin Bey’in teşvikleri ile. Taylan Oto Renault Servisi... Tam da ekonomik kriz dönemine denk geldi. Tabi araba satışları düşünce, bizim teknik servisimizin iş hacmi epey büyüdü, verimli bir dönem geçirdik diyebilirim. Çünkü insanlar arabalarını yenilemek yerine tamir ettirmeye yöneldiler.

 

Bahattin Bey’in ticari yaşantınız bakımından son derece önemli bir yeri var anladığımız kadarıyla?

-Bahattin Ertuğ çok girişimci bir insandır. Hep derim ben, onun gibi girişimci, gözü kara iş adamları olmazsa, insanlar iş bulamaz. Sürekli yenilikler peşinde koşan, çok az uyuyup çok çalışan bir insandır. Türkiye için değerlidir Bahattin Ertuğ gibi insanlar...

 

BENİ ÇOK ZORLADI

Sonrasında Ertuğ ailesi ile farklı ortak işleriniz de oldu değil mi?

-Oldu evet, tabi yine Bahattin Bey’in teşviki ile. 2004 yılında bir gün beni aradı, dedi ki “otomotiv bayisi için bana yer bul”. Aradık bulduk uygun bir yer. Ford’un müdürleri geldiler, beğendiler yeri. Sonra Bahattin abi beni zorla ortak etti NAZER’e. Yerel partnerlerle çalışarak bölgede dinamik bir yapı kurmak stratejisi vardır kendisinin. Bu bölgede de benle yol yürümek istediğini söyledi. O dönem ekonomik imkanım bunu kaldırmaz beni affet dedim ama nafile. Israrla baskılarını sürdürdü ve benden ‘tamam’ alana kadar da NAZER’i kurmadı şirket olarak. Bir gün gelip nüfus kağıdımı istedi, ben ona yeniden param yok deyince bana öyle bir cevap verdi ki hayır diyemedim. “Ben sana zarar verir miyim Hüseyin dedi.” O sözlerinin üzerine kendimi mecbur hissettim, ki doğru söylüyordu.

 

Nasıl bir yapı kuruldu peki?

-Ben kendisine borçlandım ve yapılanma başladı. Tam da o dönemlerde emlak işini birlikte yaptığım ortağımla ekstra birkaç iş kısmet oldu. Ben Bahattin abiye borçlarımı kapattım kısa sürede. Allah yardım etti.

 

Plazanın yapımında ve inşaat sürecinde de bir hız söz konusu araştırmalarımıza göre, o dönemde kimsenin beklemediği bir hızla inşa ettiğiniz konuşuluyor plazayı..

-2005 yılında başladı Nazer... Türkiye tarihinde Ford açısından bir ilktir burası. Plazasını yapmadan bayilik almış tek yerdir. O dönem İsmail Kurt’un yerini kiraladık, mevcut yerimizin inşaatını bitirene kadar. Otosan bizden iki bin metrekare yer istemişti. Bahattin abi de, “Alabildiğimiz kadar yeri alalım, ileride lazım olur” demişti. Yıllar sonra kamyon bayiliğini alınca kendisinin ileri görüşlülüğünü bir kez daha takdir ettim. On seneyi aşkın süredir sürekli yeni yatırımlar yapıyoruz ve hiç yer sorunu yaşamıyoruz. İşte bu ileri görüşlülüktür, ticari hayatta başarıyı getiren. Şu anda da sekiz bin metrekare alanla Türkiye’nin en büyük alana sahip plazasıdır Ford bayileri içerisinde. NAZER ilk açıldığında, nisan ayında sadece bir araba sattık. Mayısta ise yüz bir araba. 30 Haziran’da da inşaatımızı bitirip mevcut yerimize taşındık. Buranın inşaatı 24 saat, üç vardiyalı bir sistemle aralıksız sürdü, sekiz ayda bitti. On senedir de buradayız.

 

Farklı sektörlerde yeni yatırımlar da var diye duyuyoruz, kentimiz ekonomi gündeminde yeni yatırımlarınız sık sık konuşuluyor bu günlerde, neler var?

-Şu anda Renault yetkili servisimiz devam ediyor Ford dışında. Bir de şimdi KIA servisi aldık, mayıs ayında hizmete geçecek. Daha önce Renault kamyon satışı için kullandığımız alanı bu şekilde değerlendiriyoruz. Renault kamyonların satış bayilerine servis zorunluluğu getirince o operasyonu bitirdik.

 

TARİHİ REKOR KIRDIK

Otomotiv de satışlar nasıl peki, araya onu da sıkıştırmış olalım?

-Bu yılın ilk üç ayında %50 dolayında bir satış artışı yakaladık. Sektörde hiç kimse beklemiyordu böyle bir hareketlenmeyi. Araç yetiştirmekte zorlanıyoruz. Özellikle mart ayında tarihi rekor kırdık. Ticari araç satışlarında bir yükselme var. Şu an en çok satan aracımız Courier. Daha önce Connect’în oturduğu konuma şimdi yeni modelimiz oturdu. Müşteriler memnun, piyasa yeni aracımızı beğendi ve kabullendi. Son on bir senedir Ford, Türkiye çapında en çok satan markaydı. Bu yıl birincilik konumu kaybedildi. Geçen yıl yaşanan ekonomik daralma, bizim en büyük satış hacmi yakaladığımız ticari araçların piyasasını küçülttü tabi. Bu sebeple pazar liderliğini kaybettik. Ekonomik durgunluk ilk olarak otomotiv piyasasına yansır, bizim sektörümüzü etkiler. Düzelme olmaya başladığı zaman da yine ilk biz toparlanırız.

 

İnşaat var bir de, o konuda da NAZER olarak çok önemli yatırımlar planladığınıza dair bilgiler düşüyor kent piyasasının gündemine?

-Evet, NAZER inşaat güzel yatırımlar planlıyor diyebilirim. Hatta ilk kapsamlı açıklamaları da Bizim Kocaeli Gazetesi’ne yapalım. (gülüyor) Bayramoğlu adada sekiz, Darıca’da da kırk sekiz dairelik projelerimiz hayata geçiyor. Balaban’da da imar planlamaları üzerinde çalışmalarını yürüttüğümüz otuz ila otuz iki villalık çok şık ve prestijli bir projemiz var. İnşaat alanındaki işlerin başında Bahattin abinin oğlu, değerli kardeşim Sait Ertuğ var. Henüz sektörü tanıma aşamasında. Ama çok büyük başarılar elde edeceğine sonsuz inancım var. Kocaeli Genç Girişimciler Kurulu’nda çok değerli, yetenekli genç iş adamları birlikte harikulade işler yapıyorlar, kendilerini dikkatle ve ilgiyle takip ediyorum. Şehrin gelecek elli yılına imzalarını atacak kardeşlerimiz onlar.

 

Adı ne projenin peki, bu konuda çalışmalar yapıldı mı?

-Darıca’da NAZER’in yapacağı projenin ismi konusunda epey çalışmalar yaptık. Bundan kırk sene öncesine giderseniz, Darıca bambaşka bir yerdi. Beş tane yağhane vardı, her yer zeytinlikti. Enginar ve kiraz deryası bir bölgeydi. Biz de buradan yola çıkarak, Darıca’nın yaşaması gereken ruhuna atıf yapmak üzere projemizin adını ‘KALAMATA’ koyduk. Logosunda da bir zeytin dalı var.

 

DARYAP MASADA KURULDU

Bir de DARYAP var, ilk firmanız da DARYAP galiba?

-Evet, NAZER dışında bir başka inşaat şirketim daha var. Farklı projelere odaklandığımız bir yapı. Bir akşam dört arkadaş yemekteyken masada gündeme geldi. “Herkes inşaat yapıyor, biz neden yapmıyoruz?” dedim, sene 2005. Eski belediye başkanımız Necmi Sümerler’in iki parsellik bir yerini aldık. Ama benim bir şartım vardı; “Yeri alalım, proje bitene kadar finanse edelim. Sonrasında da kimse şirketten para çekmesin” diye. Arkadaşlarım da bu yol haritasını kabul ettiler. DARYAP olarak şu an yedinci projemizi yapıyoruz. Dört iş adamı böyle bir yola çıktık ve başarılı da gidiyoruz Allah’a şükür. DARYAP’ın başında benim oğlum Mehmet Özdinçer duruyor. Projelendirme ve ödemeleri ben organize ediyorum, kalan her şeyle Mehmet ilgileniyor.

 

Peki ticaret konusunu kapatırken soralım isterseniz son soru olarak, ticaretinizi hangi kriterlere göre yönlendiriyorsunuz?

-Benim ticareten prensiplerim vardır. Hatta Milli Eğitim Müdürümüz kendisiyle sohbeti sırasında bu prensiplerimden bahsettiğim zaman bana, “Hüseyin Bey bunları velilere anlatmalısın” demişti sağ olsun.

 

HATA YAPSINLAR

Nedir bu prensipler?

-Temel olarak şöyle özetleyebilirim. İnsanlara hata yapma şansı vermeliyiz. Arabayı verirsiniz çocuğunuza sürter, vurur ama sonunda öğrenir ve iyi bir şoför olur. Genç ve acemi dönemde hataları yaparak öğrensinler. Eğer aileler çocuklarını eğitim ve ticaret hayatında aşırı kontrol altında tutarlarsa, onlar ellerini çekmek zorunda kaldıktan sonra hatalar yapılmaya başlanır, ilerleyen yaşlarda yapılan hataların bedelleri çok daha büyük oluyor. İlk başta on kere hata yapar, sonra yediye düşer, sonra da bir iki hatayla devam eder. Bu benim temel prensibimdir. Oğlumun DARYAP’ın başında performansını da bu kriterlere göre yönlendiriyorum. Elimiz elbette her zaman üzerinde, destek gerektiği anda yanındayız ama ona oyun alanı bırakmak önemli.

 

Sizin kurduğunuz bir de iş adamları derneği var onu da konuşalım istiyoruz, bize biraz DASİAD’tan bahseder misiniz?

-2008 yılında kurduk Darıca Sanayici İşadamları Derneği’ni. Üstelik fikir de bir arkadaşımıza aitti. Ahmet Alemdar’ın başkanlığında bir oluşuma gittik. Çünkü 2009 yılında Darıca ilçe oluyordu ve bu kurumların hayata geçmesi gerekiyordu. DASİAD faaliyete geçerken ben de kurucu başkan yardımcısı oldum. 2014 ekiminde de başkanlık görevini devraldık. Ahmet abimizi de onursal başkanımız yaptık. Yıllarca bu yapının doğuşunda ve büyümesinde büyük emekler sergiledi. Bugün itibariyle DASİAD ilk kurulduğu günlere göre çok yol kat etti, sorunlarımızı bitirdik ve kurumsallaşma anlamında bir yolculuğa başladık.

 

HEDEF KOYMALILAR

Hedefleri var mıdır DASİAD’ın?

-Hedefsiz yaşayamazsınız çocuklar. 2015 yılı sonu için bir takım hedefler koydum. Yüz elli nitelikli üyesi ve kendisine ait yeni bir hizmet binası hedeflerini koydum göreve gelir gelmez. Bizim gibi iş adamları dernekleri vizyoner olmalılar, ortaya nitelikli hedefler koymalılar. Ben mesela üyelerimiz arasına orta ölçekli esnafları da almaktan yanayım. Onlara bir yol haritası çizmek ve kurumsallaşarak büyümelerine katkılar sunmak istiyorum DASİAD olarak. Çünkü bundan on beş sene önce ben de onların ölçüsünde bir esnaftım. Birlikte iş fikirleri konuşarak, onlara yardımcı olarak rol modellik anlamında üzerimize düşen görevleri hayata geçirmeliyiz.

 

Erkek egemen bir bölge burası, özellikle iş adamı derneklerinde kadınların kendilerine fazla yer bulamıyorlar ya da yapının içerisinde olmayı tercih etmiyorlar. DASİAD’ta nasıl bu yapı?

-Ben ticaret hayatında ve hatta bir dönem aktif olarak içerisinde yer aldığım siyaset yaşantımda da her zaman iki gruba çok güvendim. Bu görüşüm hala, her geçen gün de güçlenerek devam ediyor. Kimdir bu iki grup? Kadınlar ve gençler. Eğer kadınlar bir işe inanırlarsa onu başarırlar. Gençlerin de dinamizmi ve hayalleri onları başarıya taşıyan bir etken. Benim şu an iki başkan yardımcım da hanımefendiler. Mukadder Hanım ve Ceyda Hanım. Kendileri geçtiğimiz günlerde çok güzel bir etkinlik de gerçekleştirdiler. Potansiyel kadın üyelerimiz ve bizlerin eşleriyle bir kahvaltı düzenlediler. Yüz kişiden fazla bir katılım oldu. Sadece o gün on yeni kadın üye kazandık.

 

Peki çok keyifli bir röportaj oluyor ama çok zamanınızı aldık, dilerseniz son bölümde özel hayatınızla ilgili konuşalım biraz, bir iş adamı olarak Hüseyin Özdinçer’in bir günü nasıl geçer?

-Her sabah yedide kalkarım. Sekiz buçuk gibi de evden çıkarım. Evden çıkana kadar haberleri seyreder, gazetelere bakarım. Önce yakın inşaatlara uğrar, oradan da NAZER’e gelirim. İlk işim bir adaçayı içmek olur. Sonrasında da tüm personelimi gezerim plazada, hatırlarını sorarım. Eğer bir programım yoksa öğle yemeğini plazada personellerimle yerim, yemeklerimiz burada pişiyor çok da lezzetlidir. İş yemeklerim genelde akşamları olur. Haftada en fazla iki gece evde yemek yiyebiliyorum açıkçası. Dernek faaliyetleri de epey zaman alıyor gündelik yaşantıda.

 

Hobileriniz var mıdır, işten arta kalan zamanlarda neler yaparsınız?

-Hobilerim arasında balıkçılık vardır. Basın Sitesi’nin orada on iki metrelik bir teknem var, otuz beş beygir. Açılmayı çok seviyorum. Bir de küçük dört buçuk metrelik teknem var, onla da balığa çıkarım. Bu yıl gerçi dört kez binebildim sadece. Ama her sene yaz-kış dinlemeden yaptığım bir deniz aktivitem vardır. Buradan Çanakkale’ye gideriz, orada Saros Körfezi’ne tekne ile açılır ve olta balıkçılığı yaparız. Bazen öyle fırtınalar olur ki, koca gırgırlar denize açılamazken biz kayıkla çıkarız denize. O heyecan insanı şarj ediyor.

 

Bir de avcılık var, çok sevdiğiniz sporlar arasında..

-Avcılık da hobilerim arasında evet. Türkiye’nin hemen her yerine gitmişimdir avcılık için. Altı tane köpeğim var plazanın arkasında baktığımız, dördü av köpeğidir. Zaten ben hayvan sevmeyen insanları çok da makbul insanlar olarak görmem, benim için hayvan sevgisi bir insan için en önemli turnusol testlerinden biridir.

 

BATI YAKASINA DAİR NOTLAR

Sizi yakalamışken bu bölgenin ticari ve sosyal sorunlarına değinmeden olmaz, neler düşünüyorsunuz kentimizin batı yakasıyla ilgili? Mesela Gebze il olmalı mı?

-Bugün sorunlardan bahsederken lokal olarak elbette bakalım ama Türkiye’nin büyük sorunlarının yansımasıdır aslında hepsi. Bugün ülkemizde %23 oranında üniversite mezunları işsiz. O kadar üniversite var ama bir sorun çözülmüyor, Gebze’nin il olması da bunun gibi. İl olsa ne olacak, olmasa ne olacak? Düzelmesi gereken yapısal sorunlar var. Onlar hallolursa ister il olun, ister ilçe.

 

Siz nasıl bakıyorsunuz bu tartışmaya peki?

-Açıkçası İstanbul bizim bölgemiz için Kocaeli’den daha yakın, daha merkezi. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin otobüsleri bile daha şurada birkaç yıldır çalışıyor bu tarafa. Açıkçası ben Gebze il olmalı tartışmalarına çok sıcak bakmıyorum. Bu sıkışmışlıkta, bir yanda Kocaeli diğer yanda İstanbul varken burasının il olması bence mümkün değil. Zaten il olsa da pek bir şey değişmeyecek.



Bizim Kocaeli