Sektörel

Hüseyin Özkaya: Türkiye’nin tekrar cazibe merkezi olabilir!

Odeabank Genel Müdürü Hüseyin Özkaya bu yıl belirsizliklerin yüksek olacağını belirtti. Özkaya, ekonomi üzerinde aşağı yönlü riskler olsa da, Türkiye'nin tekrar cazibe merkezi haline gelebilmesi için ciddi bir potansiyel olduğunu düşünüyor.

Odeabank Genel Müdürü Hüseyin Özkaya, küresel risk iştahındaki kırılganlıklarla birlikte, jeopolitik belirsizlikler ve yurtiçi politik gündemdeki yoğunluk nedeniyle ekonomi üzerinde aşağı yönlü riskler olsa da, Türkiye'nin tekrar cazibe merkezi haline gelebilmesi için ciddi bir potansiyel olduğunu düşünüyor.


“Belirsizliklerin ve risklerin yüksek olduğu 2016 yılı, diğer sektörler gibi bankacılık sektörü için de zorlu bir yıldı” diyen Odeabank Genel Müdürü Hüseyin Özkaya, hem küresel ekonominin hem Türkiye ekonomisinin hassas bir süreçten geçtiğine işaret etti. Doların hızla değer kazanması ve küresel belirsizliklerin, tüm gelişmekte olan ekonomilerle birlikte Türkiye’ye de yansıdığına değinen Hüseyin Özkaya, “2016 yılında TCMB’nin para politikasında sadeleşme süreci kapsamında faiz koridorunun üst bandında yaptığı indirimlerin bankacılık sektörüne olumlu katkısı, yüksek risk primi nedeniyle devam eden finansal koşullardaki sıkılığa bağlı olarak, sınırlı kaldı. Öte yandan finansal piyasalardaki oynaklığın yüksek seyrinden dolayı, kredi talebinde de belirgin bir canlanma görülmedi. Bu sebeple sektör, kademeli olarak yavaşlamaya devam etti. Yılın üçüncü çeyreğinden itibaren alınan tedbirlerin desteğiyle sektörde kademeli bir toparlanma olduğunu görüyoruz. Önümüzdeki dönemde, makro ihtiyati tedbirlerin gevşetilmesinin ardından, bireysel kredilerin bütününe yayılan bir canlanma görülebileceğini, bu canlanma ile iç talepteki yavaşlamanın sınırlanabileceğini öngörüyoruz” değerlendirmesini yaptı.


Belirsizlikler yine yüksek olacak


Hüseyin Özkaya, İngiltere’nin AB’den ayrılması yönündeki referandum kararı ve ABD’deki başkanlık seçimlerinin dünya siyasetinde ve küresel ekonomide yarattığı ve yaratmaya devam edeceği değişikliklere de dikkat çekerek şöyle devam etti: “Korumacı politikaların artabileceğine yönelik kaygılar dünya finansal piyasalarında risk iştahını zayıflatırken küresel büyüme üzerinde de aşağı yönlü riskleri artırıyor. Özellikle ABD’deki yeni yönetimin, Fed’in para politikası duruşunda yol açabileceği değişiklikler dünya piyasalarını tedirgin edecek bir faktör olabilir. Ayrıca 2017 sonuna kadar Avrupa’da yapılacak seçimler nedeniyle belirsizliklerin ve oynaklığın yüksek kalabileceği düşünülüyor. Bununla birlikte, dünyanın en büyük ikinci ekonomisi Çin’in kontrollü bir şekilde yavaşladığına yönelik işaretler, Çin’e ilişkin endişelerin hafiflemesini sağladı. Bazı gelişmekte olan ekonomilerde de kırılganlıkların hafiflemesi ile dünya büyümesine yönelik risklerin bir miktar dengelendiği görülse de 2017, dünya ekonomisi için belirsizliklerin yüksek kalabileceği bir yıl olabilir.”


Bu ortamda, Türkiye ekonomisindeki gelişmeleri nasıl değerlendirdiğini sorduğumuzda ise Hüseyin Özkaya şu cevabı verdi: “Küresel risk iştahındaki kırılganlıklarla birlikte, jeopolitik belirsizlikler ve yurtiçi politik gündemdeki yoğunluk nedeniyle Türkiye ekonomisi üzerinde de her iki yönde riskler olduğunu düşünüyoruz. Aşağı yönlü riskler, gelişmiş ekonomilerdeki belirsizlikler ve jeopolitik sorunlardan beslenirken yurtiçi politik belirsizliklerin kısa sürede sona ermesiyle Türkiye’nin uzun vadede, güçlü ekonomik temelleri ile uyumlu patikaya dönüşü de hızlı olabilecektir. Zira son yıllarda görece zayıf bir performans sergileyen Türk finansal varlıklarının ülkenin ekonomik temellerini yansıtan fiyatlamalara geri dönmesi ve Türkiye’nin tekrar cazibe merkezi haline gelebilmesi için ciddi bir potansiyel olduğunu düşünüyoruz.”


Hüseyin Özkaya, Türkiye ekonomisindeki yavaşlamayı sınırlamak üzere hükümetin, birçok kamu maliyesi tedbiri ile birlikte, bir takım makro ihtiyati tedbirlerde gevşemeye gittiğini hatırlatarak “Son çeyrekte bu tedbirlerin desteği ve ekonomik birimlerin gösterdiği fedakârlık ile ekonomik aktivite kademeli olarak toparlandı. Ancak yeni yılın başında finansal piyasalarda artan oynaklık nedeniyle büyüme görünümü üzerindeki risklerin yeniden canlandığı görülüyor. Önümüzdeki günlerde hem bu tedbirlerin gecikmeli etkilerinin görülmesi hem küresel ekonomideki toparlanma ile birlikte, büyümenin yeniden kademeli olarak hızlanacağını düşünüyoruz” dedi ve ekledi: “Bu noktada TCMB’nin para politikası duruşunun da risk algısının iyileşmesine ve Türkiye ekonomisine olan güvenin artmasına katkıda bulunabileceğine inanıyoruz. Bununla birlikte yapısal reformlar ve yabancı yatırımcının algısını iyileştirecek düzenlemeler de Türkiye ekonomisinin gerçek potansiyelini yakalamasını sağlayacaktır.”


KOBİ’deki rekabet yeniden artacak


Türk bankacılık sektörü rekabetin yoğun olduğu bir sektör. Hüseyin Özkaya da bu rekabetin bankacılığın her segmentinde yaşandığının altını çizerek “Hem bireysel hem de kurumsal ve ticari bankacılıkta rekabetin geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi 2017’de de artarak devam edeceğini düşünüyoruz. Ekonomiyi desteklemek üzere atılan adımlar kapsamında KOBİ bankacılığının da öneminin artacak olması ile bu segmentteki rekabetin de 2017’de yoğunlaşmaya başlayabileceğini tahmin ediyoruz” ifadelerini kullandı.


Sektörde dengeler korunmalı


Türk bankacılık sektörünün güçlü sermaye yapısı ile sağlıklı bir şekilde büyümesine 2017’de de devam edeceğini belirten Özkaya, büyümenin devam etmesinin kârlılığı da beraberinde getireceğine değindi. Özkaya, “Fakat, gerek son yıllarda yükselen döviz kurları gerek ekonomik büyüme görünümündeki kırılganlıklar bankacıları ister istemez risk yönetimine veya risklerin sınırlandırılmasına odaklandırdı. Bununla birlikte, sektörün mevcut güçlü sermaye yapısı ve basiretli risk yönetimiyle 2017’de ciddi bir sorunla karşılaşmayacağını düşünsek de dengelerin korunması gerektiğine inanıyoruz. İçinde bulunduğumuz zorlu küresel ve yerel riskler altında, sermayenin güçlendirilmesi çok önemli” değerlendirmesini yaptı.


Odeabank, akla ilk gelen bankalardan biri olmayı hedefliyor


► Lübnan merkezli Bank Audi’nin iştiraki olarak, kuruluşumuzdan bu yana geçen 4 yılda, Türk bankacılık sektöründe hızlı bir büyüme performansı sergiledik. 2016 yılında gerçekleştirdiğimiz 1 milyar TL’lik sermaye artırımı ile hem yurtiçindeki hem yurtdışındaki yatırımcılara güven verdik. Banka olarak, bu yıl da bankacılığın her segmentinde hızlı büyüme performansımızı sürdürmek istiyoruz. ‘Akla ilk gelen bankalardan biri olmayı’ hedefliyoruz. Şube sayımız az olsa da hemen her sektörde ve ürün grubunda ilk akla gelen bankalardan biri olmadan büyük bir banka olunamayacağını biliyoruz.


► Çok genç ve sıfırdan kurulmuş bir banka olarak sektördeki diğer bankalara kıyasla yüksek seviyede yatırım harcaması yapıyoruz. Buna rağmen Odeabank olarak kârlı bir şekilde büyümeye devam ediyoruz. Hedeflediğimiz büyüme ve kârlılığı, 2016 yılında yurtiçinde ve yurtdışında yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen sürdürmeyi başardık. 2016 yılı içinde şube sayımızı 16 ilde 50’ye, çalışan sayımızı da 1622’ye çıkardık. Yılın her 3 aylık döneminde sektörün üzerinde bir büyüme ve kârlılık elde ederek, dokuz aylık net kârımızı geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 214 artırdık. 2016 yılı Eylül sonu itibarıyla toplam kredilerimiz 23,5 milyar TL’ye, mevduatlarımız 25,5 milyar TL’ye, aktifl erimiz de 33,1 milyar TL’ye ulaştı. Özel bankalar arasında mevduatlarda 8’inci, toplam aktiflerde ise 9’uncu büyük banka konumunda bulunuyoruz.


► Bankamız özelinde yıla damga vuran olay, yaz aylarındaki zorlu şartlar altında, sermaye artırımını başarıyla gerçekleştirmiş olmamızdı. Ayrıca 15 Temmuz darbe girişimine rağmen, ana hissedarımız Bank Audi’nin yanı sıra IFC ve EBRD gibi saygın uluslararası finans kuruluşlarının Türk bankacılık sektörünün potansiyeline duydukları güven sonucu, sermayemizi 1 milyar TL artırdık.


► Odeabank olarak 2016 yılı içinde kurumsal, ticari, KOBİ, bireysel bankacılıkta da pek çok başarıya imza attık. 2016 yılında kurumsal ve ticari bankacılık çatısı altında planlarımıza uygun şekilde büyümeye devam ederken, öncelikli segment olarak belirlediğimiz KOBİ’lere de bankamızın “Kişiye Özel Bankacılık” anlayışı doğrultusunda daha kapsamlı hizmet verebilmek amacıyla, organizasyonel değişiklikler yaptık ve KOBİ Bankacılığı işkolunu kurduk. Müşterilerimizin ihtiyaçları doğrultusunda sunduğumuz yatırım araçlarımızı ve ürünlerimizi de çeşitlendirmeye devam ettik.


► Varlık Yönetimi hizmetlerimizi daha geniş bir tabana sunmak adına çıkardığımız 'Oksijen Hesap’ta ise 2016 yılında çok başarılı bir gelişim sağladık. Bankamızın vadesiz mevduat hacmini büyük oranda artıran, müşteri adet ve bağlılığında çok önemli bir yol kat edilmesine destek olan bu hesap için yıl içinde yaptığımız pazarlama ve satış kampanyaları ile, hem yeni müşteri sayısında hem bakiye hacminde önceki aylara göre 3 kata yakın bir büyüme elde ettik. 2017 yılında da, bu büyümenin devamlılığını sağlayabilmek amacıyla Oksijen Hesap ürününe ve iletişimine yatırımlarımızı sürdüreceğiz.


► 2016 yılında, ayrıcalıklı özellikler ile donatılmış Odeabank Private Card’ı ve sıklıkla seyahat eden müşterilerimizin hem alışverişlerinde hem uçuşlarında mil kazanmalarını amaçlayan Bank’O Atlas kredi kartını kullanıma sunduk. Kart sayımız 370 bini aşarken, bireysel müşteri sayımız 800 binlere ulaşmış durumda.


KOBİ’de iki kat hızlı olacak


Hüseyin Özkaya, bu yıla ilişkin önemli hedefl erinden birinin de KOBİ segmentinde pazar paylarını ikiye katlamak olduğunu söyledi. Özkaya, “2016 yılında gerçekleştirdiğimiz sermaye artırımının da desteğiyle 2017’de, Türkiye'deki istihdamın yüzde 70'ini oluşturan, buna karşın kredilerin sadece yüzde 30'undan faydalanabilen KOBİ'lere daha fazla destek sağlamak istiyoruz. Hedefimiz bu alandaki pazar payımızı ikiye katlamak. Küresel ve yerel belirsizliklerin azalması ile sağlanacak istikrar ortamında, tüm segmentlerde toparlanma öngörüyoruz. Türkiye ekonomisinin geleceğine inanan bir banka olarak, biz değer katabileceğimiz bütün işlerde sektör ve segment ayrımı yapmadan yer almak istiyoruz” diye konuştu.


Organik büyüme imkanlarını takip ediyoruz


Odeabank Genel Müdürü Hüseyin Özkaya, 2017 yılının hem sektörün içinde bulunduğu eğilimler hem dünya ve Türkiye ekonomisinden kaynaklı risklerden dolayı öngörü yapmanın kolay olmadığı bir yıl olmaya aday olduğunu belirtirken bankanın hedeflerini de bu bakış açısıyla şekillendirdiklerini söyledi. Özkaya, “Risklerin bilincinde olan makul ve dinamik bir projeksiyon seti belirledik. Yaptığımız sermaye artırımının verdiği güçle, bankacılığın tüm segmentlerinde sektör ortalamasının üzerinde bir büyüme hedefliyoruz. Bu sonucu elde edecek şekilde mevduat ve kredi büyümesi hedeflerimiz de oldukça tutarlı ve etkileyici. Bu çerçevede organik büyüme imkanlarını devamlı olarak yakından takip ediyoruz” dedi.


    

Dünya