İç mimarlar bölgesel güç olmaya başladı!
Kovid-19 salgını ile beraber evlerde geçirilen vakitler arttı. Uzaktan eğitim ve evden çalışma gibi sistemlerin uygulanması da ev tasarımlarında değişikliklere neden oldu. Bu sebeple iç mimarlık mesleği ön plana çıktı. Peki koronavirüs salgınıyla beraber iç mimarlık sektöründe neler oldu?
Konutlar geçen seneye kadar adeta akşamları sığınıp, büyük ölçüde kişisel otel şeklinde kullanılan yerlerdi. Özellikle çalışan çiftler dokunuşlarını ve zevklerini yaşadıkları yerlere yansıtma konusunda kendilerinde yetersizlik görür bunları gerçekleştirmek için bir türlü zaman yaratamazlardı.
Para Dergisi'nden Merve Yılmaz'ın haberine göre; Kovid-19 salgınıyla beraber bu durum büyük ölçüde değişikliğe uğradı. Beyaz yakalı çalışanlar arasında evde geçirilen zaman çoğaldıkça, 'ev' kavramı gittikçe daha sıcak ve samimi mekan anlamını taşıyan “yuva' kavramı ile yer değiştirdi. Yeni normal şeklinde niyelendirilen süreçte insanlar yeni bir mekânsal düzen tasarımlarını tercih etmeye başladı. Konut içinde çalışma alanları önemli hale geldi, balkonlar tekar düzenlenmeye başladndı, mutfaklar hiç olmadığı kadar çok kullanılmaya başlandığı için organizasyonları konusunda yeni fikirlere gereksinim arttı. Bu durum iç mimari trendlerini de dönüştürdü. Yaşanan alanlarda ihtiyaç oluşan unsurlar değişikliğe uğradı. Masif malzemeyle üretilen mobilyalar, ahşap zeminler, doğal dokular, rattan, bambu, hasırlar ve iç mekan bitkileri dekorasyon stilleri arasında en çok tercih edilenlerden oldu. İşte, tam bu noktada iç mimarlık sektörünün önemi arttı.
Kişinin kendi zevkinin ötesinde, aklına gelmeyen yeni unsurları, malzemeleri ve tarzların öğrenmesi için iç mimarlara talep arttı. İç mimarlık ülkemizde her geçen sene daha popüler oluyor. Eskiden lüks olarak görülen iç mimarlık hizmeti bugün artık orta sınıfın da dikkatini çekti ve erişebileceği konuma geldi. Türkiye özellikle yapı malzemeleri pazarının geniş yer tutması sebebiyle her müşteri kitlesine hitap eden ürünlerin rahat ve ucuza temin edebilme imkanı bulunan bir pazar. Gayrimenkul sektörünün gelişmişliği ve sektörün kendi içindeki rekabeti de hizmet alımını daha çekici hale getiriyor.
EDA TAHMAZ "BAZI FİRMALARA GÜLÜP GEÇİYORUZ"
Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Restorasyon Bölümü mezunu olan EDDA Architecture'ın Kurucusu iç Mimarı Eda Tahmaz, firmasının İstanbul'un ardından ikinci şubesini Karadağı Podgoriçe'de açtı. Dubai ve Libya'da farklı konut, ofis ve banka projelerinin de bulunduğuna dikkat çeken Tahmaz, yurtd ışında hem tasarım hem de uygulama anlamında talebin yoğun olduğunu vurguluyor. Ağırlıklı olarak özel konutlar, kurumsal ofis ve fabrika yönetim binaları tasarladıklarına dikkat çeken Tahmaz, Doğu-Batı sentezinin yansıtıldığı projeler hayat geçirdiğiklerinin altını çiziyor. Yalnızca üst düzey gelir grubuna değil orta düzey gelir grubuna da hizmet sunduklarını dile getiren Tahmaz, tasarımlarında genel bir tarza yer vermediklerine, form, fonksiyon ve malzemenin mükemmel uyumunu yakalamak için çalıştıklarına vurgu yapıyor. Tahmaz, mobilya alanında iç mimar hizmeti sunan kurumları nasıl değerlendirdiğini şu şekilde anlatıyor:
“İç mimarlık hizmetini sadece mobilya yerleştirmek olarak sunan bu tarz firmalara sadece gülüp geçiyoruz. İç mimarlık, olmayan bir mekanı oluşturmaktır. Pek çok disiplin bir arada uyum içinde ve tamamen mimarın yönlendirmesi ile çalışır. Sistem olarak bu farklı disiplinlerden bir tanesinde oluşacak bir aksama tüm sistemi etkiler ve bazen geri dönülmez hasarlara sebebiyet verir. Mobilya ise bu sistemin katmanlarından sadece bir tanesinin uzantısıdır."
ALEYNA SAVAŞOĞLU "DEKORATÖRLÜKLE KARIŞTIRILMAMALI"
İstanbul Bilgi Üniversitesi mezunu olan iç mimar Aleyna Savaşoğlu, yaklaşık 6 senedir sektörün içinde yer alıyor. Genç bir kadın girişimci olduğunu dile getiren Savaşoğlu, Türkiye'de yaklaşık 60 bin ile 70 bin arasında iç mimarın hizmet sunduğunu dile getiriyor. Ülkemizde ic mimarlık ve dekoratörlük mesleklerinin karıştırıldığına dikkat çeken Savaşoğlu, "İç mimarlığın dekorasyon ve mobilya seçimi yerleşiminden ibaret olma algısı var. Bu duvarların da yavaş yavaş yıkılacağına inanıyorum" dedi. Gayrimenkul projeleriyle çalışma fırsatlarının oldukça fazla olduğuna vurgu yapan Savaşoğlu, özellikle Batı ülkelerinde iç mimarla çalışmanın Türkiye'ye oranla daha fazla olduğuna dikkat çekiyor ve bu durumun maddi imkanlarla ilgili olduğunu belirtiyor.
Son senelerde eski evleri düşük bütçelerle alıp yenilenme fikriyle daha sık karşılaştıklarını belirten Savaşoğlu, "Artık insanlar hayat kalitelerini arttırmanın ilk yolunun yaşam alanlarını düzenlemek olduğunun bilincindeler. Bu yıl sadeliğin önemini anladığımız bir yıl oldu" diye konuştu Savaşoğlu, kullanılan malzemelere göre bir ev için sunulan hizmet bedelinin değişiklik gösterdiğine vurgu yapıyor ve 200-250 metrekare büyüklüğünde 2 katlı bir villa için ortalama 350 bin ile 450 bin TL arasında fiyat verdiklerini ifade ediyor. Savaşoğlu, genç meslektaşları içinse şunları söylüyor:
"Gençler bu meslek hakkında şunları kesinlikle bilmeli; calisma saatleriniz belli olmuyor, proje süreçleri uzayabiliyor, yetiştirmek için çoğu zaman uykusuz kaldığımızda oluyor. İşimiz koltuk, perdeyle kısıtlı bir meslek değil. Yeri gelecek tesisatçının iş takibini yapacaksınız, yeri gelecek elektrikçi, bazen sıvacı, boyacı, seramik ustası gibi davranacaksınız, vs. liste uzayıp gidiyor. Bunlar gerçekten kolay takip edilebilir işler değil. Hayal gücünün yanında sabir ve istek gerektiren bir meslek. Kesinlikle severek yapmalısınız. Aksi takdirde piyasada tutunamazsınız."
BERNA ACAR KASIRGA "HİZMET ORTA SINIFA İNDİ"
Bilkent Üniversitesi İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü mezunu Berna Acar Kasırga, 6 senedir kendi tasarım ofisinde iç mimarlık ve uygulama hizmeti sunuyor. Kasırga, iç mimarlığa artı olarak Youtube aracılığıyla Türkiye'nin ilk iç mimari tasarim kanalı olan 'İç Mimar Berna' kanalında da eşi ile beraber içerik hazırlıyor. Kişiye özel mekanlar tasarladıklarına dikkat çeken Kasırga, Türkiye'de ustalık, mobilya ve tasarım hizmetlerinin diğer ülkelere göre çok uygun olması sebebiyle müşteri profilinin yarısının yurt dışından oluştuğuna vurgu yapıyor. Son zamanlarda satılan gayrimenkullerin birçoğun mutfağı, banyosu, vestiyeri, giyinme odası hatta duvar kağıdına kadar yapılmış bir şekilde satıldığına dikkat çeken Kasırga, “Bu durumun hem artıları hem eksileri olduğunu hatırlatıyor. Artısı bu kadar şık teslim edilen evin kalanının da tasarıma uygun olmasını isteyenler iç mimarlık hizmeti almak istiyor. Eksisi ise bu kadar sık teslim edilen eve daha fazla masraf yapmak istemediklerinden iç mimari hizmete ihtiyaç duymuyorlar” açıklamasında bulundu.
Bu hizmetin artık orta sınıflara da indiğinin bilgisini paylaşan Kasırga, "Türkiye'de çok kişiden ‘ustalar istediğimizi anlamadı, mobilyacı mutfak yerleşimini istediğim gibi yapmadı, paramız boşa gitti' hikayelerini çok sık duyuyoruz. İyi bir iç mimara denk geldiğinizde bu sorunlar ortadan kalkıyor" diyor. Verilen hizmete göre fiyat tekliflerinin çok değişken olduğunu hatırlatan Kasırga, “250 metrekare 3 oda, 1 salon, 1 mutfak, 2 banyo ve giriş dahil her mahal farklı tasarlanacaksa bu hizmet için 2021'de verdiğimiz teklif 40 bin TL+KDV. Bu fiyatların altında veya üzerinde hizmet almanız da mümkün" diyor. Kasırga, iç mimarlık hizmeti veren kurumlara da şu sözlerle sesleniyor:
“Maalesef bu hizmeti ücretsiz veren mobilya firmaları var ve bu hem mesleğimizi hem de sektörü sıkıntıya sokuyor. Ben verdiğim hizmet için bir bedel talep ederken karşı taraf ürünlerini satabilmek için ücretsiz bu hizmeti veriyor. Bu durumdan dolayı müşteri kayıplarımız oluyor. Ancak yıllar içinde gördük ki ücretsiz verilen hizmetin kalitesi ortada. Baştan savma veya bir yerden kopyalanmış mekanlar."
ESEN AKYAR KAROĞLU “YENİ NESİL TERCİH EDİYOR"
ODTÜ mezunu ve İglo Mimarlık Kurucu Ortağı Esen Akyar Karoğlu, son 10 senedir sanayi yapıları üzerine uzmanlaştıklarına vurgu yapıyor. İki mimar ortak tasarladıkları yapıların veya mevcut yapıların iç mimari projelerini de hayata geçiriyor. Mimarlık ile ilgili toplumsal bilincin gidecek daha çok yolu bulunduğunu vurgulayan Karoğlu, “Türkiye genç ve gids artan nüfusa sahip bir ülke. Mimarlığa hep vardı. Ancak toplumun geneli mimarl. lep etmiyordu. Yeni nesil ise dünyaya ented tasarımı talep ediyor” dedi.
Her bütçeye uygun iç mimar olduğunu dile getiren Karoğlu, şirket olarak İskandinav mimarisini örnek aldığını belirtiyor ve fonksiyonalizm, minimalizm ve estetiğin her zaman tasarımlarına yön verdiğine dikkat çekiyor. İc mimarlık alanında Türkiye'den isimlerin yurt dışına açılma şanslarının fazla olduğuna da vurgu yapan Karoğlu, "Türkiye güçlü inşaat sektörüyle birçok ülkede projeler gerçekleştiren bir ülke. Bu projelerden birçoğunda Türk mimar ve iç mimarların imzası var. Ev gibi bireysel projelerde belki bu şans daha düşük ama kurumsal yatırımlarda yüksek” şeklinde konuştu.
SABAHATTİN EMİR "MÜŞTERİYLE EMPATİ KURMALISINIZ"
Mimar Sinan Üniversitesi İç Mimarlık Ana Sanat Dalı mezunu olan ve Ofist'in Kurucu ortaklarından biri olan Sabahattin Emir, özellikle 16 milyon insanın bulunduğu ve sermayenin biriktiği en büyük il olan İstanbul'un bu mesleğin yapılabileceği en uygun yerlerden biri olduğuna dikkat çekiyor. Türkiye'nin iç mimarlık mesleğine sağladığı fırsatların oldukça fazla olduğuna değinen Emir, özellikle uygulama açısından küçük işletmelerin işlerine hız kattığını ve ekonomik çözüm olanağı sağladığını belirtiyor. İç mimarlığa moda gibi yaklaşmanın doğru olmadığına vurgu yapan Emir, hiçbir zaman trend oluşturmadıklarına, önemli olanın müşterinin fonksiyonel ve estetik ihtiyaçlarının giderilmesi olduğuna dikkat çekiyor. “Müşteriyi iyi anlamak olmazsa olmazlarımızdan" diye konuşan Emir, bu kapsamda proje sunumu öncesinde bir moodboard (görsel sunum) sunum gerçekleştirerek olası bir yanlış anlamanın da engellendiğini belirtiyor.
YASEMİN ARPAÇ "KENDİNİZİ TEKRAR ETMEMELİSİNİZ"
Bilkent Üniversitesi İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü mezunu olan ve Ofist'in Kurucu Ortaklarından biri olan Yasemin Arpaç, iç mimarlık hizmetinin bir ihtiyaç olarak görüp talep eden kişi sayısı yükselmesinin hala yeterli olmadığına dikkat çekiyor. Bireysel olarak bu şekilde bir hizmete başvurulmasının Türkiye için lüks olduğuna vurgu yapan Arpaç, "Yine de gayrimenkul sektörünün gelişmişliği ve sektörün kendi içindeki rekabeti hizmet alımını bir nebze artırıyor" dedi.
Sürekli kendini yenileyen projelerden kaçındıklarına vurgu yapan Arpaç, “Bazı konular uzmanlık gerektirse de bir süre sonra o öğrenilmisliklerle kendi kendinizi tekrar etmenize veya bilinçaltınızı daraltıp kendinize bariyerler koymanızla sonuçlanabilir” dedi. Hizmet bedellerini metrekareyi baz alarak belirlemediklerinin altını çizen Arpaç, proje için çalışılacak kişi, gün, saat hesapladıklarını ve harcanacak emek üzerinden bir teklif belirlediklerine vurgu yapıyor. Arpaç, genç iç mimarlar için şunları söylüyor:
"Bu sektörün her sene ihtiyaçtan fazla mezun verdiğini biliyoruz. Ancak rakiplerinizin arasından keyif aldığınız motive olduğunuz bir şeyle sıyrılabilirsiniz. Bu sebeple asla sevmediğiniz bir işi yapmayın."
MUHAMMET ÖZERDEM "TADİLATA ÖNEM VERİLEN BİR ÜLKEYİZ"
İstanbul Bilgi Üniversitesi Mezunu Muhammet Özerdem, Türkiye'de iç mimarlık ve tasarım fikirlerinin her geçen gün daha iyi yerlere ulaştığına vurgu yaparak sözlerine başlıyor ve son senelerde yurt dışından Türkiye'deki mimarlara olan talebin artış gösteriğini vurguluyor. Özellikle yapı malzemeleri pazarının geniş olması nedeniyle her müşteri kitlesine ait ürünlere rahat şekilde ulaştıklarını dile getiren Özerdem, "Türkiye İnşaat ve tadilata önem veren ülkelerden biri. Bu durum iç mimar ve tasarımcının iş alma veya iş seçme konusunda seçici olmasına olanak sağlarken, iç mimarın kendi tarzını yakalayabilmesini de etkiliyor" dedi.
Hizmet bedellerinin tamemen müşterinin talepleri ve bütçesi kapsamında meydana geldiğini ifade eden Özerdem, ortalama 250 metrekare büyüklüğündeki bir villa projesi için bütçenin 350 ile 450 bin TL arasında değiştiğine vurgu yapıyor.
MERVE BENİCE - "TASARIMIN MERKEZİNDE ARTIK İNSAN VAR"
İnşaat ekonomisi potansiyelinin yüksek olması gerekçesiyle iç mimari mesleğinin önünün açıldığına dikkat çeken İç Mimar Merve Benice, “Birçok proje arasında farklılaşmak ve projenin kat ma değerini yükseltmek isteyen inşaat firmaları, iç mimarlık ofisleri ile işbirlikleri yapmayı tercih ediyorlar. Bu durum bizlere de farklı ölçek ve özellikte projelerde yer alma fırsatı oluşturuyor" diye konuştu. Kovid-19 salgının ardından konutlarda geçirilen sürelerin artması ile insanların yaşadıkları mekanları daha çok önemsediklerine dikkat çeken Benice, dekorasyon ve styling talepleri ile daha çok karşı karşıya kaldıkalrını ve gelir düzeyi fark etmeden kişilerin kendi bütçeleri kapsamında profesyonel desteğe başvurmalarının doğru olduğunu ifade ediyor.
Türkiye'de farklı üniversitelerden yaklaşık 4 bin kadar iç mimar mezunu olduğuna vurgu yapan Benice, sektörde çalışan herkesin iç mimarlar odasına bağlı olmaması sebebiyle sektör konusunda gerçek bir veri alınamadığına da dikkat çekiyor. Koronavirüs salgını ile beraber sağlıklı alanlar, kentleşme ile doğaya kaçış veya yeşil alanların fazla olması gibi kriterlere daha çok dikkat edildiğini belirten Benice sözlerini şu şekilde bitiyor:
"Tasarımların merkezinde artık insan var. İnsan odaklı tasarımlar teknoloji ile buluşuyor ve geleceğe uygun esnek alanlar oluşturuluyor. Doğal ve sürdürülebilir tasarımlar daha ön planda metropol hayatından doğaya kaçışın etkisiyle insanlar yaşadıkları mekanlarda doğal malzemeleri ve yeşil alanları görmek istiyor. Daha çok evde vakit geçirildiği için konfor işlevinin etkisi arttı ve yaşam mekanları da değişim geçirdi.”
Dr. Sevinç Alkan Korkmaz / İstanbul Rumeli Üni. Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi İç Mimarlık Bölüm Başkanı
"İş hacmi sürekli artıyor"
Bugün artan iç mimar sayısının hem olumlu hem de olumsuz sonuçlarından bahsetmek mümkün. Mevcut iş hacminin paylaşımı üzerinden düşündüğümüzde, artan sayının negatif etkisi söz konusu. Ancak iç mekan tasarımı konusunda profesyonel yardım almanın artık lüks değil ihtiyaç olduğu düşüncesinin yaygınlaşması ile birlikte mevcut iş hacmi de artmakta. İç mekan tasarımında uzmanlaşmanın daha görünür olduğu bir dönemdeyiz. Mağaza ve eczane tasarımı, turizm ya da sağlık yapılarının iç mekanları gibi çeşitli alanlara odaklanan tasarımcılar ya da tasarım ofisleri ile karşılaşıyoruz artık. Özelleşen alanlarda çalışma ve iç mekan tasarımının lüks olmaktan çıkması ile bu alanda iş hacminin her yıl biraz daha artacağı ve mesleğe bakışın değişeceği söylenebilir. Başta Ortadoğu ülkeleri olmak üzere çeşitli ülkelerde Türk tasarımcıların iç mekan uygulamaları ile karşılaşıyoruz. Yaratıcı endüstrilere yönelik ilgi ve destek, uluslararası düzlemde artmış durumda. Tüm tasarım disiplinlerinde çalışanlar için uluslararası düzlemde varlık gösterme fırsatları artık daha fazla. Bu durum iç mimarlar için de geçerli. Türkiye'de verilen iç mimarlık eğitimi uluslararası düzeyde proje üretmek için gerekli bilgiyi sağlıyor. Tasarımcılar, formel eğitimin bilgisi ile uygulama deneyimini bir araya getirebildiklerinde hem ulusal hem de uluslararası ölçekte varlık gösterebilirler."
NERMİN BÜYÜKÇAPAR - "EĞİTİM KADAR DENEYİM DE GEREKLİ"
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Mimarlık Bölümü mezunu olan Nermin Büyükçapar, ortağı ile beraber 2017 yılından beri Studio Design'da hizmet sunuyor. İnşaat sektörü yalnızca konut alanında değil ofis, alışveriş merkezi, hastane gibi birçok farklı alanda yayıldığı için farklı ölçek ve kapsamdaki projelerde bulunma şansı kazandıklarına dikkat çeken Büyükçapar, şimdilerde yurt dışında birkaç projeyle beraber başladıkları yeni bir kavram çerçevesinde (Social Lobby-Sosyal Lobi) çalıştıklarına vurgu yapıyor. Lobileri yalnızca transit bir geciş alanı olmaktan çıkararak vakit geçirilebilen, yeme içme faaliyetlerine yer verilen hatta resmi olmayan toplantı / atölye çalışmalarının (workshop) da gerçekleştirilebildiği yaşayan mekanlar şeklinde değerlendirdiklerine de vurgu yapıyor.
Mimarlık ve iç mimarlığın yalnızca eğitimle olabilecek bir meslek dalı olmadığına, eğitim kadar deneyim ve gözlemin de büyük role sahip olduğuna dikkat çeken Büyükçapar, “Türkiye'de projeye yatırım yapma fikri yavas yavas oturuyor. Gelir seviyesi ayırt etmeksizin insanlar elle tutamadıkları seylere ödeme yapmaktan hoşnut olmuyor" diye konuştu. Büyükçapar, koronavirüs salgını ile beraber farkındalığın iyice arttığı sürdürülebilir tasarımın daha çok tercih edileceğini belirtiyor ve şu açıklamalarda bulunuyor:
“Doğal ve yerli malzeme kullanımı, yeşil bitkilerin dekorasyona dahil edilmesi, su kullanımının artışı ile daha da önem kazanan tasarruflu bataryalar ve hijyene gereksinim dolayısıyla son teknoloji virüs-bakteri tutmayan malzemeler ön planda olacak. Mekan kurgusu olarak evde geçirilen sürenin artışıyla konforlu yaşam olanları, izole çalışma alanları gibi mekânsal değişikliklere de eğilim artacak."
PINAR UNDER - "TASARIM HAYATIN HER ALANINDA VAR"
İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunu olan Pınar Under, daha sonra kariyer değişikliği yaparak Bilgi Üniversitesi İngilizce İç Mimarlık Bölümü'nde eğitimini tamamlamış. Under, simdilerde Ikea Türkiye bünyesinde görevde bulunuyor. Hayatımızın her yerinde tasarıma yer verildiğine dikkat çeken ,Under, “Kurumsal müşteriler, karlılığı ve maliyetleri zaten hareket planlarının bir parçası olarak odaklarına aldıklarından, optimumu bulma konusunda daha hızlı olabiliyorlar. Ancak bireysel müşteriler için günlük hayatlarındaki gizli maliyetleri ölçümlemek daha karmaşık” açıklamasında bulundu. Daha çok İskandinav tarzını benimsediğine dikkat çeken Under, bitkilerin ele geçirdiği endüstriyel stili de beğendiğine vurgu yapıyor.
Under, "Tasarı, empatiyle, dünyaya sorgular gözle bakmakla başlıyor. Bir şeylerin nasıl daha iyi yapılabileceğiyle ilgili dertlenme karakterinde olan gençlere, el çizimi gibi kulağa korkutucu gelebilen yeteneklerine bakmaksızın tutkularının peşinden gitmelerini öneriyorum" dedi ve genç tasarımcılara çağrıda bulundu.
Dr. Bilge Yararel Doğan / İstinye Üniversitesi İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölüm Başkanı
"Bu alana yatırım yapılmalı"
"Ülkemizde dört yıllık eğitim süreci sonunda bir üniversite 60 ile 70 arasında değişen sayıda mezun veriyor. YÖK'ün son verilerine göre ülkemizde 13'ü aktif durumda toplamda 22 adet devlet Üniversitesi ve 61 adet vakıf üniversitesinde mimarlik/ic mimarlık ve çevre tasarımı bölümleri bulunuyor. Bu rakamlar ile yıllık mezun sayısının yaklaşık olarak 5 bin civarında olduğu düşünülüyor. İç mimarlık mesleğinin çok yönlülüğü ve farklı disiplinleri bir arada bulundurması sebebiyle bu meslek ile doğrudan ve dolaylı olarak ilişkili ülkemizde kamu ve özel sektörde pek çok fırsat ve potansiyel mevcut. Iç mimarlık denince ilk olarak inşaat sektörü akla geliyor ancak çoğu kişi bu sektör içinde iç mimarın görev tanımıyla ilgili derinlemesine bilgi sahibi değil. Geçtiğimiz 10 yılda bu konuda çok mesafe kaydedilmiş olsa da hala iç mimarların görev tanımlamalarıyla ilgili algida bazı eksiklikler mevcut. Bu meslek grubunun sadece inşaat sektörü içinde yer almadığı, mobilyadan ürün tasarımına, insan faktörünün olduğu her alanda aktif olarak bulunduğu ve bulunması gerekliliği bilinmeli. Türkiye'de gelecek 20 yılın en popüler meslekleri arasında olacağı düşünülen tasarım ve sanat alanına olabildiğince yatırım yapılmalı ve gençlerin bu alana teşviki için bilinçli bir politika takip edilmeli. Halihazırda Türkiye'den yurtdışına açılan pek çok tanınmış iç mimar var. Ülkemizdeki eğitim kurumları küresel anlamda geçerliliği olan müfredatlar geliştiriyor. Bu sayede daha fazla iç mimarın yurtdışında çalışma fırsatı yakalaması hedefleniyor. Ülkemiz iç mimarlık sektörü dünya ile rekabet edebilme aşamasına henüz gelebilmiş değil. Fakat son yıllarda inşaat sektöründe kat edilen yol, gelişen teknoloji ve altyapı, ülke genelinde benimsenen kaliteli eğitim anlayışı, dijitalleşmenin sunduğu imkanların kullanılması ile bu alanda yakın gelecekte dünya ile rekabet edebilir seviyeye geleceğimizi söylemeliyiz."
Verimliliği ve motivasyonu artırmak için mimari açıdan dikkat edilmesi gereken noktalar! |