İcradan mal kaçırma cezası!
Borçlunun borcunu alacaklıya ödeyememesi ve icra takibinin başlaması durumunda, taraflar bazı hak ve sorumluluklara sahip oluyor. Peki, borçlu taşınmazını satarsa ne olur? İcradan mal kaçırma cezası ne olur?
İcradan mal kaçırma cezası!
Borçlunun borcunu alacaklıya ödeyememesi ve icra takibinin başlaması durumunda, taraflar bazı hak ve sorumluluklara sahip oluyor. Bu süreçte alacaklı varsa borçlunun üzerine kayıtlı taşınmaz mala ihtiyati tedbir koydurabiliyor.
Ancak tedbir koyulmayan taşınmaz mallar, borçlu tarafından icradan mal kaçırmak suretiyle bir başkasına devredilebiliyor. Bu gibi durumların tespit edilmesi halinde alacaklı tapu tescil ve iptal davası açabiliyor.
T.C.
YARGITAY
17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/5111
KARAR NO : 2013/2027
Y A R G I T A Y İ L A M I
MAHKEMESİ : Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 20/12/2011
NUMARASI : 2010/472-2011/461
DAVACI : Hüseyin Yavuz
DAVALILAR : 1-Metin Yavuz
2-Şenel Tomur
3-Mustafa Akça
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili davalı Şenel Tomur’un müvekkiline olan borcu nedeniyle hakkında yaptıkları icra takibi sırasında borcuna yetecek haczi kabil malının bulunmadığını ancak alacaklılardan mal kaçırmak amacı ile kendisine ait taşınmazı davalı Metin Yavuz’a sattığını onun da diğer davalı Mustafa Akça’ya sattığını öne sürerek yapılan tasarrufların iptalini talep etmiştir.
Davalılar davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK.nun 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İptal davasından maksat İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazıldığı gibi alacağın tahsilini temin için borcun doğumundan sonra yapılan tasarruflarının iptaline hükmettirmektir. Bu davanın önkoşulu ise, borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunmasıdır. Ön koşulun bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddede akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır.
Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır. Bu nedenlerle mahkemece davanın bu yönde incelenmesi yapılıp kanun maddelerinde düzenlenen iptal şartlarının oluşup oluşmadığı değerlendirilerek, borcun doğumu da dikkate alınmak suretiyle hüküm kurulması gerekmektedir. İİK.nın 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir.
İİK’nın 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın o tarihteki gerçek değeridir. Somut olayda dava konusu taşınmaz borçlu davalı tarafından davalı Metin Yavuz’a, onun tarafından da diğer davalı Mustafa Akça’ya satılmıştır. O halde;
1)Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, dördüncü kişi konumundaki davalı Mustafa’nın kötü niyetli olduğunun kanıtlanamamasına ve kararda yazılı diğer gerekçelere göre davacı vekilinin diğer temyiz itirazları yerinde değildir.
2)Ancak cevap dilekçesi içerinden 3. kişi konumundaki davalı Metin Yavuz’un borçlu davalı ile dava konusu tasarruf tarihinden öncesine dayanan ticari ilişkilerinin olduğu ve borçlu davalıdan alacağının bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda borçlu davalı ile davalı Metin arasındaki tasarrufun İİK.nun 279 ve 280. maddeleri uyarınca iptale konu olup olamayacağının cevap dilekçesindeki beyanlar da irdelenmek suretiyle kararda tartışılması, adı geçen davalılar arasındaki tasarrufun iptali gerektiği sonucuna varılırsa İİK.nın 283/2 maddesinin davalı Metin Yavuz’un dava konusu taşınmazın tasarruf tarihindeki gerçek değeri oranında ve alacak miktarı ile sınırlı olarak tazminatla sorumlu olması gerektiğinin göz önüne alınması, ondan sonra toplanan ve toplanacak tüm delillerin birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere davanın tümden reddine karar verilmesi doğru bulunmamıştır.
SONUÇ : Yukarda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 21.02.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.
İcrada tek ev satılır mı?
Işıl Seren KESKİN/Emlakkulisi.com