Genel

İller Bankası eski genel müdürü Hidayet Atasoy CEO'lara 24 saat danışmanlık yapacak!

Kamuda yıllarca üst düzey yöneticilik yapan, son olarak İller Bankası Genel Müdürü olan Hidayet Atasoy, kurduğu şirket ile kamu ya da özel sektör yöneticilerine kişisel danışmanlık yapacak

Atasoy, "24 saat beni arayabilecekler, gece saat ikide uykusu mu kaçtı. beni arayabilecek. İsterse 12 saat tavla oynayacağz isterse sohbet edeceğiz. Nasıl insanlar psikologlara gidiyorsa, ben de onlara yönetim terapisi vereceğim" dedi.

İller Bankası gibi belediye yatırımlarına kredi veren önemli bir finans kurumunun tepesinde uzun yıllar görev yapan Atasoy, kurduğu Hedef (HDF) Yönetim ve Danışmanlık şirketiyle, deneyimlerini şimdi de CEO’lara aktaracak.

Atasoy, Türkiye’de ilk defa yöneticiler için bireysel yönetim paylaşım danışmanlığı vereceğini belirtirken, “Bu proje, tamamen kendi fikrim. Kamu ve özel sektör yöneticileri için olabilir. Daha çok özel sektör ağırlıklı olacak. Üst düzey yöneticilerin karar alma süreçlerine katkı sağlayacağım. Yönetim sürecini dışarıdan biriyle kişisel olarak paylaşıp karar alma sürecini hızlandıracak. Olaylara dışarıdan bir gözle bakmayı sağlayacağım. Bir ihaleye girip girmeme, fabrika yerine karar verme ya da yeni bir sektöre adım atarken ona vizyon sağlayacağım. Oturup istişare edeceğiz, yap, yapma, ya da gir girme diyeceğim" diye konuştu.

KİŞİSEL DANIŞMAN

Atasoy, kendisinin şirkete ya da kuruma değil,  tepe yöneticisine özel danışmanlık vereceğini de vurgularken,  “Yönetici ile birebir çalışacağım, şirketten başka kimse yanımızda olmayacak. İsterse 24 saat yanında olacağım, tavla oynayacağız, müzakere edeceğiz” dedi. Atasoy, vereceği hizmetin, kişilerin aldığı psikolog danışmanlığı gibi olacağını aktarırken, “Ben de onun gibi 24 saat yönetim terapistliği yapacağım. Kişi bir ihale ya da yatırım nedeniyle uyuyamadıysa, gecenin ikisinde bile beni arayacak. Düşüncelerimi alıp stresini yönetebilecek. Doktoru gibi, arkadaşı gibi olacağım” diye konuştu.

OKUL DA YAPILACAK HASTANE DE

Atasoy, yeni dönemde kamu özel sektör (PPP) ortaklığı modeliyle yapılacak büyük ihalelerde de yine hem kamu hem de özel sektöre birikimini aktaracak. Dr. Atasoy, karlı olmayacağı için belediyelerin su ve kanalizasyon yatırımlarının PPP modeliyle yapılmasının mümkün görünmediğini söyledi. Buna karşılık belediyelerin her türlü ulaşım (raylı sistemler, deniz ulaşımı, otobüs gibi) hizmetleri, kültür ve turizm amaçlı yatırımlarıyla, ticaret merkezleri, eğlenceye dönük yatırımlar ve nikah salonlarının PPP modeliyle özel sektör tarafından yapılıp,  işletilebileceğini ifade etti.

Bugüne kadar Türkiye’de PPP modeliyle yapılan çok sayıda projenin çöktüğünü belirten Dr. Atasoy, bunun en önemli nedenin kar dengesinin iyi kurgulamaması olduğunu söyledi. Kocaeli Belediyesi’nde tamamen kamunun, Antalya Belediyesi’nde ise tamamen özel sektörün zararına olacak şekilde PPP projeleri yürütüldüğünü anlatan Atasoy, sistemin çalışabilmesi için kar dengesinin her iki tarafın da zararına olmayacak şekilde kurgulanması gerektiğine işaret etti.

KİK değil ÖİB

Dr. Atasoy, PPP projelerinin belediyeler ve yatırımcı bakanlıklarda başarıyla kullanılabilmesi için merkezi bir kuruluşa ihtiyaç olduğunu belirtirken, bu görevi en iyi Özelleştirme İdaresi Başkanlığının (ÖİB) üstlenebileceğini söyledi. ÖİB’in bir süre sonra özelleştirilecek kurum kalmayacağı için kapanacağını belirten Atasoy, “ÖİB’in deneyimi ve personelinin bilgi birikimi PPP projelerini yürütebilecek boyutta. ÖİB olmazsa ya gereksiz bir masrafla yeni bir kurum kurulacak ya da Kamu İhale Kurumu’na (KİK) görev verilecek. Bir kurumu haddinden fazla büyütmek sisteme zarar veriyor. Bu nedenle KİK bu iş için uygun görünmüyor” dedi.

Kamu-özel sektör işbirliğinin Türkiye’de çok gelişecek bir alan olduğuna dikkat çeken Atasoy, “Şu an daha çok karayolları ve havalimanı gibi ulaştırma ile enerji yatırımlarında kullanılan bu model, hastane ve okul yatırımlarında da yaygın olarak devreye girecek. Hastaneler yap-kirala yöntemi ile yapılmaya başlandı. Kamunun kaynağı yoksa, özel sektör bu yatırımı hızla yapıp, hastaneyi devlete kiralayacak. Milli Eğitim Bakanlığı’nda da okulların bu şekilde yapılması için hazırlık olduğunu biliyorum” dedi. Atasoy, kamunun bilgi işlem, güvenlik, taşıma ve temizlik hizmetlerinin de bu modelle daha ucuza verilebildiğini kaydederken, “Hem kamuya özel sektör dinamizmi gelecek, hem de milli bütçe ile yapılamayan işler daha kısa sürede tamamlanacak. Devletin 5 yılda yapamayacağı baraj, özel sektör kaynağı ile 1-2 yılda bitecek” dedi.

Ancak Atasoy, bu konuda kamuyu uyarmadan da geçmedi: "Para varsa ya da aceleniz yoksa, kendi kaynağınızla yapmak öncelikli tercihiniz olsun."

BELEDİYELERE YARAYACAK

Atasoy, belediyelerin de kamu-özel sektör ortaklığı ile daha hızlı hizmet götürebileceğine dikkat çekerken, “Altapı, içme suyu, kanalizasyon, arıtma, çöp ve metro gibi ulaşım hizmetleri çok rahat tamamlanabilir. Gelir getirici eğlence, raylı sistem, kültür ve ticaret merkezleri gibi projeler de bu şekilde yapılabilir. Böylece hem kamu yatırımları hızla biter hem de özel sektör kazanır” dedi. Atasoy, kamu-özel sektör ortaklığına yönelik bir yasa çıkması halinde, bu yatırımların yönetilmesinden Özelleştirme İdaresi’nin sorumlu olması gerektiğini de kaydetti.

Aysel ALP/Hürriyet