Genel

İnşaat firmaları mimariyi ve şehirciliği düşünmüyor!

İnşaat sektörünün hızla ilerlediği dönemlerin birindeyiz. Çifter çifter her yere dikilen binalar ne mimariyi ne de şehirciliği düşünüyor ama Nişantaşı'nda yer alan Nişantaşı Milli Reasürans kompleksi tüm bunlara örnek olacak nitelikte


Abartılı bir şekilde gelişen ve her yeri inşaat şantiyelerine çeviren firmalar etrafımızda yeşil alanlar bırakmayarak çalışmalarına hız kesmiyorlar. Binalar teker teker yükselirken mimarlık ve şehirciliği çok az kullanıyor firmalar. İmar kurallarının akla gelmez numaralarla esnetildiği, daha fazla metrekare üretmeye endeksli inşaat sektörünün coştuğu bugünlerde, eskiden üretilmiş nitelikli yapılara dönüp biraz bakmakta fayda var. 


İstanbul ’un Nişantaşı semti yoğun ticari hayatın konutlarla birlikte yaşadığı önemli bir bölge. Bitişik nizamdan oluşan yüksek yapıların daralttığı sokaklardan oluşan bu bölgede neredeyse bir vaha etkisi yaratan önemli bir yapı bulunmakta. 1985-88 arasında Şandor ve Sevinç Hadi tarafından tasarlanan bu yapının işvereni ise Milli Reasürans A.Ş. 1992’de Ulusal Mimarlık Proje Dalı’nda başarı ödülü kazanan ve geçen sene Korunması Gerekli Kültür Varlığı olarak da tescil edilen Milli Reasürans kompleksi Türkiye ’nin modern mimarlık tarihinde önemli bir mihenk taşı. Hadi çifti, bu sıkışık yapı dokusu içinde ihtiyaç olan ofis mekânlarını havaya kaldırarak, dar caddede müthiş etkili bir boşluk, bir nevi eyvan yaratabilmiş. 


İki sokak arasına sıkışmış bu yapı zemin kotundaki dükkanlar sayesinde dâhiyane şekilde üçüncü sokak işlevi de görmekte ve günün her saati canlı bir kamusal hayatı barındırmakta. Bu yapının, artık kanıksadığımız güzelliklerini, sağladığı avantajları tekrar fark etmeniz için 20 sene sonra yine aynı cadde üzerinde inşa edilmiş City’s alışveriş merkezine bakabilirsiniz. Bazen kötü bir bina da, yakınlarında daha iyisi varsa, mimarlık hakkında size çok şey öğretebilir. 


Mimarlığı, dolu kütlelerin tasarımı olarak gören anlayışın tersine, mekânların arasında kalan boşluğun tasarlanması üzerine kurgulanmış Milli Reasürans, pek çok açıdan önemli bir mimari eser. Tarihten esinlenmek isteyenlere, süsleme ve dekorların ötesine bakmaları gerektiğini hatırlatan; tarihi çevredeki yeni binaların eski yapıların kopyası olması gerekmediğini ve daha fazla metrekarenin daha ‘değerli’ yapılar anlamına gelmediğini gösteren mühim bir yapı. 


İşverenin ihtiyaçlarını karşılarken doğrudan kullanıcısı olamayacak kentlilere de cömertçe imkânlar sağladığı için Milli Reasürans kompleksi iyi bir ürün. Tescil edilmiş olması olumlu bir gelişme olsa da, tescillenmiş yapıların bile başına gelenleri görünce insan hâlâ endişelenmekten kendini alamıyor. Aslında bir yapı kâğıt üzerindeki tescil belgesinden çok onu kullanan ve sahiplenenler tarafında korunacağı için, Nişantaşı ahalisinin, çarşı esnafının ve özellikle yapı sahibinin bu değerin korunması üzerindeki sorumluluğu daha önemli.


Radikal