İnşaat sektörü kentsel dönüşümden besleniyor!
Türkiye'de sanayileşme ile birlikte ortaya çıkan sosyo-ekonomik değişimler, kentleşme olgusu ve kentlere göçün hızlanması, inşaat sektöründe konut yapımcılığına önemli bir boyut kazandırdı.
Türkiye'de her yıl ortalama 600 bin konut ve 15-20 bin konut dışı bina için yapı ruhsatı alınmakta.
Ülkenin temel stratejik sektörlerinden biri olan inşaat sektörü 200'den fazla alt sektörün ürettiği mal ve hizmete talep yaratarak, ekonominin lokomotiflerinden biri olma vasfını fazlasıyla hak etmekte.
Türkiye'nin 2023 vizyonuna ulaşmak için çabalayan aynı zamanda da kentsel dönüşüm ve marka şehirler yaratmak hedefiyle yoluna devam eden inşaat sektörü, ülke büyümesinde başlayan tökezlemeye rağmen başladığı kentsel dönüşüm projeleri ile kendine büyük yeni bir yaşam alanı sağlamış durumda.
Türkiye'de her yıl ortalama 600 bin konut ve 15-20 bin konut dışı bina için yapı ruhsatı alınmaktadır. 2013 yılında yüzde 7 büyüyen inşaat sektöründe hu ivme 2014'te yavaşlamış, ilk çeyrekte yüzde 5,2 olan büyüme ikinci çeyrekte yüzde 2,7 olarak gerçekleşmiştir. 2014 yılının dokuz ayında büyüme yüzde 2,9 olmuştur. Başka bir ifadeyle, genel ekonomik büyüme ile beraber inşaat ve gayrimenkul sektörlerindeki büyüme de yavaşlamıştır.
inşaat sektöründe 2013 yılında oluşan yüzde 7 büyümenin tamamı kamu inşaat harcamalarından kaynaklanırken, özel sektör inşaat harcamalarında iki yıl üst üste yaşanan küçülmenin ardından, 2014 yılı üçüncü çeyrekte yüzde 3,8 ve dokuz ayda yüzde 5,3 büyüme gerçekleşti.
Sektörün tarihsel gelişimine baktığımızda, Cumhuriyet dönemindeki gelişim sürecinde inşaat alanında ilk önemli adımlar 1920'li yıllarda, ileride başkent olacak Ankara'da başladı. Şehirde tüm zorluklara, ulaşım ve malzeme yetersizliğine rağmen, çevrenin geleneksel yapı tarzına uygun bir imar faaliyetine girildi. Kullanılan malzemeler ahşap, kerpiç, kaba yontma taş gibi ilkel malzemelerdi, bunlar bile yeterli düzeyde sağlanamıyoıdu.
Cumhuriyetle birlikte, hızlı ve planlı kalkınma için sanayi, tarım ve ulaşım alanlarında yatırımlara verilen önem, Türk inşaat sanayinin temelini attı. Bu dönemin ilk inşaat faaliyetleri, ulaşım sektöründeki yol inşaatlarında görüldü. Ancak yetişmiş teknik eleman yetersizliği, çalışmaların bir süre yabancı şirket, uzman ve müşavirliğinde yürümesine neden oldu.
Cumhuriyet döneminin başlangıcından, 50'li hatta 60'lı yıllara kadar, inşaat sektöründe en büyük ağırlık altyapı ve bayındırlık inşaatları oldu. Bu süre içinde söz konusu inşaat alanlarında dönem dönem büyük hareketler de görüldü. Yine bu dönemde Devlet Su İşleri (DSİ) Karayolları gibi teknik gücü bünyesinde toplayan, büyük çapta devlet desteği ile yatınmlar yapan teşkilatlar kuruldu ve bunların yaptığı yatırımlar inşaat sektörüne bir ivme kazandırdı. Bu hız 60*h yıllara kadar etkinliğini sürdürdü.
60'lı yıllarda DSİ yatırımlarının hacmi oldukça büyüktü. 70'li yıllarda yetişmiş teknik işgücü özel kesime yöneldi ve kamu kesiminde oldukça önemli bir teknik eleman açığı ortaya çıktı. Diğer yandan, bu yıllarda özel kesimin faaliyet alanını sanayi kesimine kaydırması ve yatınmlann yaygınlaşması sonucunda fabrika tipi bina yapımında artış oldu, bu da yapım teknolojisinde prefabrikasyon sisteminin gelişmesini sağladı.
KENTLERE GÖÇ ÇARPIK KENTLEŞME VE İNŞAAT SEKTÖRÜ İLİŞKİSİ
Türkiye'de sanayileşme ile birlikte ortaya çıkan sosyo-ekonomik değişimler, kentleşme olgusu ve kentlere göçün hızlanması, inşaat sektöründe konut yapımcılığına önemli bir boyut kazandırdı. Ancak planlı bir üretime geçişe imkan bulamadan ortaya çıkan bu gereksinimin denetimsiz bir biçimde karşılanması, konut üretiminde karlılığı tek amaç haline getirdi, kentlerde plansız ve kalitesiz konut üretimleri yaygınlaştı. Bu olumsuz görünüme rağmen, konut üretiminin bu dönemde Türkiye ekonomisine, istihdam ve yatırım olarak büyük katkılarda bulunduğu da bir gerçek.
Bu arada olumlu bir gelişme, ticari ve sosyal yapı niteliğinde çok katİı bina yapımında görüldü.
Türkiye'de konut sorununun gelişimine baktığımızda, Cumhuriyetin kurulduğu 1923'ten bu yana geçen dönemde, değişik zamanlarda konut sorununun değişik yönlerinin önem kazanmış olduğu görülüyor. 1923'ten 1950'ye kadar, nüfus ve kentleşme hızı yavaştı.
Ankara dışındaki diğer yerlerde, konut sorunu yoktu.
Ülke tek parti yönetimindeydi, konut sunum biçimleri çeşitlenmemişti 1950'den sonra, kentleşme hızı yükselmeye başladı, konut sunum biçimleri ve kurumsal yapılar, kentleşme hızının gerektirdiği konut gereksinimini karşılayamaz duruma geldi. Soruna, içine girilen çok partili dönemde siyasi görüşlerle çözüm arandı, 1958'de İmar İskan Bakanlığı kuruldu.
1965'ten sonra, "yapsatçı" üretim ve gecekondulaşma hız kazandı. Bu sunum biçimleri, yüksek yoğunluklu ve önemli sorunları olan kentler doğurdu.
Konut sorunu büyüdü, 70'li yıllarda yavaş yavaş toplu konut türü sunum biçimleri ortaya çıkmaya başladı.
Ancak, bunlar kurumsallaşamadı ve kooperatifler en önemli konut üreticisi durumuna geldi.
80'LER ÇOK KATLI ÇARPIK YAPILAŞMA YILLARI
80'lerde Türkiye, bir yandan önceki dönemlerden devreden kentleşme ve konut sorunlarına, bir yandan da yeni dönemin sorunlarına çözüm bulmaya çalışü. 1980'den sonraki dönemde kentsel alanlarda yaşanan değişimlerden birisi, gecekondulaşmanın değişen niteliğiydi. Kullanıcıların başkalarının arsaları üzerinde kendi emekleri ile ürettikleri tek ya da az gecekonduların yerini, kullanıcı dışındaki gruplarca üretilen çok katlı yapılaşma aldı. Ayrıca, kentlerin imarlı kesimlerinde de benzer gelişmeler yaşandı, orta ve üst gelir gruplarına yönelik seçeneklerin, kooperatiflerin konut üretimindeki payı arttı. Bunun nedeni de Toplu Konut İdaresi'nin kooperatiflere açüğı kredilerdi. Kooperatiflerin üretimden aldığı payın artması, arsa gereksinimini artırdı ve arsa alarak konut üretimini buralarda yapmalarına yol açtı. Ayrıca konut üretiminin kent dışına taşınmasında Emlak Bankası ve Toplu Konut İdaresi uygulamalarının da etkisi oldu.
Bu oluşumların sonucunda, daha büyük kent parçalarının açılmasını gerektiren toplu konut türü gelişmeler güçlendi.
İnşaat sektörü 1997 ve 2001 yılındaki krizleri de yurt dışı müteahhitlik hizmetleri ile aştı. Yine ekonominin lokomotifliğini sürdüren sektör, 2007 yılında konut talebindeki azalma, seçim dönemi ve ekonomik ve siyasi belirsizlikler durgunluk döneminde etkili olmuştur. 2006'daki yüksek performanslı büyümenin ardından sektör 2007 yılında yüzde 5,7 oranında bir büyüme gerçekleşmiştir.
2007 yılı Ağustos ayında ABD'deki mortgage krizi ile başlayan (İnansal kriz, 2008 yılı Eylül ayından itibaren daha da derinleşerek global ölçekte bir ekonomik krize dönüşmüştür.
2008 yılında ekonomide çarkların tersine dönmesiİnşaat sektöründe 2013 yılında oluşan yüzde 7 büyümenin tamamı kamu inşaat harcamalarından kaynaklanırken, özel sektör inşaat harcamalarında iki yıl üst üste yaşanan küçülmenin ardından, 2014 yılı üçüncü çeyrekte yüzde 3,8 ve dokuz ayda yüzde 5,3 büyüme gerçekleşti.
ne yol açmıştır. 2008 yılını, inşaat sektörü yüzde 8,1 küçülme ile tamamlamıştır.
2009 yılma kriz beklentisi ile başlanılması inşaat sektörünü negatif yönde etkilemiştir.2010 yılında ekonomide alınan önlemler ile bir önceki yılda görülen küçülmeye rağmen sektör 2010 yılını yüzde 18,3 oranında büyüme performansı ile kapamıştır. Sektör 2011 dördüncü çeyreğinde 7,1 oranında büyüme performansı sergileyebilmiştir.
Kamu sektörü inşaat harcamalarındaki daralma ve özel sektör tüketim harcamalarının azalması inşaat yeniden atağa kalkmış, 2013 yılının başından itibaren hızla toparlanmış ve yılın ikinci ve üçüncü çeyreğinde Türkiye ortalamasının üzerinde büyümüştür.
2013 yılı dördüncü çeyreğinde inşaat sektörü yüzde 6,2 oranında büyürken yıllık büyüme oranı yüzde 7,1 olmuştur. Sektör birinci çeyrekte yüzde 5,8, ikinci çeyrekte yüzde 7,6, üçüncü çeyrekte yüzde 8,6, dördüncü çeyrekte yüzde 6,1 oranında büyümüştür.
Bu veriler ile, sektörün Gayri Safi Yurt İçi Hasıla İçerisindeki payı 2013 yılında yüzde 7,0 olmuştur.
2014 yılının ilk çeyreğinde ise sektör yönlü büyüme gösteren sektörler arasında yer almıştır. Sektör, Türkiye ekonomisinin üstünde bir büyüme performansı göstererek yüzde 5,1 oranında büyümüştür. 2014 yılı ikinci çeyreğinde bu oran yüzde 2,6'ya gerilemekle birlikte, 2014 yılı ilk altı aylık döneminde yüzde 3,8 olarak gerçekleşmiştir.
İnşaat sektöründe büyümede bu ivmenin yakalanmasında son dönemde hız kazanan ve 6 milyon komilerine canlılık getirmiştir.
İnşaat sektörünün geneline ivme katmıştır. Özellikle çimento, hazır beton ve tuğla gibi alt sektörlerde bu canlanma, daha yoğun yaşanmıştır.
2013 yılında inşaat sektörü ikinci çeyrekte yüzde 7,5 oranında büyürken 2014 yılının aynı döneminde kamu altyapı harcamalanndaki azalmaya da bağlı olarak inşaat sektörü ivme kaybederek yüzde 2,6 büyüme kaydetmiştir. Özel inşaatlar yüzde 2,8 oranında artarken, kamu inşaatlan yüzde -3,9 oranında azalmıştır. Kamu sektörü 2013 yılının tamamı ve 2014 yılının ilk çeyreğinde altyapı yatırımları ve cari transferler yoluyla büyümeyi önemli oranda yukarı çekmişti.
Ancak ikinci çeyrekte kamu sektörünün bu katkısının ortadan kalktığını görüyoruz. Kamu sektörünün büyümeye katkısı sadece yüzde 0,2 olarak gerçekleşmiştir. Sektör birinci çeyrekte yüzde 5,1 oranında, altı aylık dönemde ise yüzde 3,8 oranında büyümüş, sektörün 2014 yılında Gayri Safi Yurt İçi sektörünün küçülmesinde etkili olmuş ve sektör 2011 yılında yüzde 11,2 oranında büyüme performansı gösterebilmiştir. 2012 yılında ise gerçekleşen büyüme oranı yüzde 0,6 olmuştur.
2012 yılındaki durgunluğun ardından inşaat sektörü 2013 yılının ilk çeyreğinde tu içeren kentsel dönüşüm çalışmaları da önemli rol oynamıştır. Öte yandan 2013 yılı başında tam anlamıyla uygulamaya giren KDV oranlarındaki değişiklik de inşaat sektöründeki bu büyümede etkili olmuştur.
Kentsel dönüşüm inşaat sektörünün tüm alt sektörHasıla İçerisindeki payı ise yüzde 6,0 olmuştur.
İçinde bulunduğumuz dönemde dünya ekonomisindeki dalgalanmalardan ülkemiz ekonomisi etkilenmekte ve geleceğe ilişkin öngörüleri de olumsuz etkilemesi nedeniyle tüketim eğilimi azalmaktadır.
Ticaret Gazetesi (İzmir)