İnşaat sektörünün temsilcileri Autodesk Zirvesi'nde!
2050'de dünya nüfusunun üçte ikisi şehirlerde yaşayacak ve varolan şehirlerde yeni şehirler yer alacak. İnşaat sektörünün bu talebi karşılaması amacıyla 2050'e kadar dünya genelinde her gün, yaklaşık 13 bin konut inşa etmesi gerekiyor.
Mimarlık, mühendislik, inşaat, eğlence, eğitim, üretim ve medya sektörlerine özel yazılımları yaratan Autodesk, bu yıl Raffles Hotel İstanbul’da düzenlediği “Autodesk İnşaat Sektörünün Geleceği Zirvesi”nde binden fazla katılımcıya sahne oldu. Tüm gün boyunca devam eden, inşaat, mühendislik, üretim ve mimarlık alanında bulunan profesyonellerin ve üst düzey yöneticilerin katıldığı zirveye Autodesk Mimarlık, Mühendislik, İnşaat (AEC) ve Üretim Bölüm Müdürü Naji Atallah, Autodesk EMEA Kamusal Altyapı Strateji Lideri Marek Suchocki ve AEC Excellence Awards 2019'da 2 ödül birden sahip olan Yüksel Proje Genel Müdürü Mete Baykır gibi Türkiye’den ve yurtdışından pek çok konuşmacı katılım gösterdi.
Dünyada toplam atığın yüzde 30’unu inşaat sektörü üretiyor
Autodesk'in güç geçtikçe artan şehirleşme oranına, bununla birlikte artan ulaşım, altyapı ve barınma ihtiyacınaı karşılamak amacıyla bu yıl inşaat sektörüne yönelik tüm paydaşları kapsayan büyük bir zirveye ev sahipliği yaptıklarını sözlerine ekleyen Autodesk Türkiye Ülke Lideri Murat Tüzüm: “Birleşmiş Milletler’in ortaya koyduğu araştırmalar, 2050 yılında dünya nüfusunun 10 milyar olacağını ve bunun yaklaşık 7 milyarının şehirlerde yaşayacağını gösteriyor. Bu oran Türkiye için de geçerli olup, nüfusun yüzde 86’sının yani 82 milyon kişinin şehirlerde yaşayacağı öngörülüyor. Bu da daha fazla yiyecek, daha fazla su, daha fazla konut, daha fazla üretim, daha fazla ulaşım, daha fazla enerji ve daha fazla altyapı demek.” diye konuştu.
Dünyanın çevresini her yıl 30 kez dolanacak yol ve tren rayına ihtiyaç var
İhtiyaca cevap vermek amacıyla inşaat sektörünün 2050 yılına adım adım yaklaşırken, dünyada her gün yaklaşık 13 bin konut inşa etmesi gerektiğini ve dünyanın etrafında 30 kez dolanacak uzunlukta yollar ve tren raylarına ihtiyaç olacağını söyleyen Tüzüm: “En önemlisi de tüm ihtiyaçları daha az kaynak kullanarak, daha az atık ve daha az karbon emisyonu salacak şekilde karşılayıp, çevreye dost bir ekosistem inşa etmeliyiz. Bugün dünyada küresel ölçekte toplam atığın yüzde 30’unu inşaat sektörü üretiyor. Kısıtlı doğal kaynaklar da göz önüne alınca bu durum, daha az olumsuz etki yaratacak şekilde inşaatlar yapılması için sektöre bir çağrı niteliğinde. Gerçekleştirdiğimiz Autodesk Zirvesi, sektördeki farklı paydaşların bir araya gelip Türkiye’deki sektörün karşı karşıya kaldığı zorlukları ve çözümleri konuştuğu etkili bir platform. Zirvede uzmanların verdiği önerileri dikkate almak, Türkiye’nin 2023 vizyonu kapsamında gerçekleşmesi beklenen büyümeye de katkısı olacaktır” açıklamasında bulundu.
4 Trilyon Dolar değerinde varlık iklim değişikliği nedeniyle tehdit altında
Autodesk olarak, sonuçlarıyla tüm dünyayı şimdiden etkilemeye başlayan iklim değişikliği sorununu belirten Naji Atallah ise: “Binalar su tüketiminin yüzde 25’ini gerçekleştiriyor ve global enerjinin yüzde 40’ı çevre inşaasında kullanılıyor. Dünyada 4 trilyon dolar değerinde varlık, iklim değişikliği nedeniyle tehdit altında bulunuyor. Birleşmiş Milletler, 2050 yılına kadar 5 milyon insanın susuzluk sorunu yaşayacağını açıkladı. Bu nedenle ürünlerimizi tasarlarken tüm dünyayı tehdit eden iklim değişikliğinin etkilerini de göz önünde bulunduruyoruz. Müşterilerimizin teknolojimizi kullanarak hem ticari hem de sürdürülebilir hedeflere ulaşmalarına yardımcı oluyoruz.” ifadelerini kullandı.
Üç günde sürdürülebilir ve daha yeşil binalar
Atallah şu açıklamalarda bulundu: “Büyük bir hızla nüfusun artmaya devam ettiği şehirlere sadece yeni ulaşım yolları, altyapı ya da binalar yapılarak ihtiyaçları karşılamak çok mümkün görünmüyor. Yakın dönemde yeni şehirlerin de inşa edilmesi gerekiyor. Giderek artan ihtiyaçlara en hızlı şekilde hazır olmak için binaların insanların gerçek ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde, en verimli kullanım alanlarıyla, daha kısa zamanda ve daha az maliyetle üretilmesi gerekiyor. Teknolojiyi ve üretim süreçlerini bir araya getirerek daha akıllı, sürdürülebilir binalar, şehirler ve altyapılar tasarlayabiliriz”.
Konuşmasında inşaat sektörünü gelecekte artık pek çok geleneksel yöntemi kullanmayacağını; geleceğin binalarının ve yollarının daha modüler olacağını ve eskiyen bölümlerin kolaylıkla değiştirilip yenilenebileceğini sözlerine ekleyen Atallah: “Prefabrik parçalar fabrikada üretilerek inşaat alanında birbirine monte edilecek. Örneğin Hollanda’da bir aile işletmesi olan Van Wijnen şirketi otomasyonu kullanarak çok daha uygun fiyatlarda, sürdürülebilir, modüler evleri sadece 3 günde yapmaya başladı. Bu evler hem gün ışığından daha fazla yararlanıyor hem de bahçe kullanımına sahip. Daha az atık ve maliyetle üretilen bu evler güneş enerjisi sistemiyle kendi enerjilerini kendileri üretiyor. Birleşmiş Milletler'in açıkladığı verilere göre, dünyada enerji tüketiminin üçte ikisi ve karbondioksit salınımının yüzde 70’inin şehirlerden kaynaklı olduğu düşünüldüğünde bu ve benzer evlerin ne kadar sürdürülebilir olduğu daha iyi anlaşılabilir. Geleceğin şehirleri daha sakin, daha güvenli, daha az trafiğin ve kirliliğin olacağı şehirler olacak” dedi.