Sektörel

İnşaat Teknolojileri ve Mühendislik Zirvesi yapıldı!

Mühendisler Vakfı, Vatan Eğitim Teknoloji Vakfı ve İstanbul Aydın Üniversitesi, işbirliği ile düzenlenen İnşaat Teknolojileri ve Mühendislik Zirvesi gerçekleştirildi. 

Türk mühendisliğinin dünyada hak ettiği yeri almasını hedefleyen, küresel rekabette fark oluşturmak isteyen kurum ve kuruluşların katıldığı zirvenin açılış konuşmasını yapan Mühendislik Vakfı Başkanı Yusuf Erkoç, Türkiye’nin ve İstanbul’un dünyanın en önemli lokasyonlarından olduğuna dikkat çekerek, şu an dünyada yatırım büyüklüğü açısından yapımı süren 11 önemli projeden, 3. Havalimanı, 3. Boğaz Köprüsü, Marmaray ve Osmangazi Köprüsü gibi 4 büyük projenin İstanbul’da olduğunu belirterek şunları söyledi. “Napolyon dünyada tek devlet olsaydı İstanbul o devletin başkenti olurdu sözünü hatırlatmak isterim. İstanbul lokasyon, inovasyon ve girişimcilik açısından öyle bir şehir ki dünyada bir benzeri daha yok. 55 ülkeye 3 saatte ulaşılabilen bir şehir İstanbul. Biz de vakıf olarak inşaat sektörü ile  akademinin işbirliğine aracılık ederek Türk mühendisliğinin dünyada hak ettiği yeri alması için gerekli çağdaş ve yenilikçi çözüm önerileri getirmek amacıyla bu zirveyi düzenledik. Ülkemize ve ekonomimize hayırlı olsun”.  

İnşaat sektörünün Türkiye’nin petrolü olduğunu vurgulayan Vatan Eğitim ve Teknoloji Vakfı Başkanı Dr. Erdoğan Bayraktar “Türkiye olarak inşaatçılığı ve müteahhitliği çok iyi biliyoruz. En iyi bildiğimiz işi geliştirmeliyiz. İnşaat teknolojilerindeki gelişmeleri verimli değerlendirmeliyiz. Kentsel dönüşüm sadece deprem riski taşıyan evlerin yenilenmesi değildir. Modern yaşamın ihtiyacı sosyal donatılar, parklar, bahçeler, okullar, sağlık ocakları, dinlenme tesislerinin bulunduğu sağlıklı ve güvenli yaşam merkezleri yapılmalı. Gelişmiş ülkelerin son inşaat teknolojileri Türkiye’ye getirilmeli. Buna bağlı olarak yüzde 100 Know-How’ı ve hammaddesi bize ait daha kaliteli, ileri teknolojiye sahip ve daha az maliyetli inşaat malzemelerini üreterek hem lokalde kullanmalıyız hem de ihraç etmeliyiz”. Mimarlık ve inşaat mühendisliğindeki dünya çapında çalışmaları olan müşavirlik firmalarımızın da devlet tarafından desteklenmesi gerektiğini belirten Bayraktar, “Yurtdışında oyun kurucu olarak projeler üretmek, projelerin şartnamelerini, sözleşmelerini ve mahal listelerini, kullanılacak malzemeleri de derz ederek sürdürülebilir yeni projeler üreterek ihracatımızı ve Türkiye’ye döviz girdisini arttırmalıyız. Ülkemizde ileri teknolojileri kullanan müteahhitleri, inşaat malzemesi üreticilerini projecileri, mimar ve mühendisleri bir araya getirerek sağladığımız sinerjiyle Türk mühendisliğinin dünya çapında hak ettiği itibarı ve başarıyı yakalayacağına inanıyorum”.dedi.

Toplumsal ve kültürel kimliğimizden kopmadan dünyayla entegre olmalıyız diyen İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Mustafa Aydın, “Türkiye’nin teknolojik gelişmelerden ve Endüstri 4.0 sürecinden geri kalmamalı. Ve bu gelişim sürecini toplumsal ve kültürel temellerimizin üstüne bina etmeliyiz. Aksi halde çağın en önemli tehlikesi kimliksizleşme tuzağına düşebiliriz. Bu tür zirvelerin düzenlenmesi bu nedenle çok etkili. Bilginin ürüne dönüştürülerek ekonomiye katma değer sağlaması için üniversite olarak üzerimize düşeni maksimum düzeyde yapmaya hazırız” dedi. 

Dernek olarak 2018’i depreme karşı seferberlik ve yaşanası pilot şehirler yılı olarak ilan ettiklerini vurgulayan İstanbul İnşaatçılar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Nazmi Durbakayım, “1999 depreminin üzerinden 18 yıl geçti. Deprem riskine karşı kentsel dönüşüme büyük önem verilmesine rağmen önümüzde halen 5,5 milyon riskli konut var. Ve bu hızla bu tabut konutlardan kurtulmak için 50 yıl daha gerekli. Depremin bizi 50 yıl daha beklemeyeceği kesin. Tarım arazisi ve su havzası olmayan, heyelan bölgesinde ve göç yollarında bulunmayan, fay hattı üzerinde olmayan, ekolojik dengeyi bozmayan, doğal sit alanında bulunmayan, kamulaştırma bedeli olmayan büyük şehirlere 30-60 km mesafede olan arazilerde 125 -150 bin kişinin yaşayabileceği, çalışabileceği ve sosyal ihtiyaçlarını karşılayabileceği pilot şehirler kurmalıyız. Bir pilot şehir asgari 750 hektar büyüklüğünde olup 500 hektarı konut, 50 hektarı ticaret, 200 hektarı da sosyal donatı alanı olarak ayrılmalı. Ve pilot şehir uygulamasının Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nda kurulacak yeni bir müdürlükte yürütülmesi gerektiğini belirten Durbakayım, alım satım vergileri, noter harçları dahil her türlü harçlar ve KDV muafiyeti gibi devlet desteğinin de sağlanması gerektiğini vurguladı. Pilot şehirler sayesinde büyük şehirlerde yığınlar halinde yaşama mecburiyeti kalmayacak. Konut fiyatları ulaşılabilir seviyelere çekilecek, doğa ile baş başa yaşam imkanı ve doğal kaynaklarımız da heba olmayacak” dedi. 

Nano teknolojilerinin inşaatta kullanımı, depreme dayanıklı yapı tasarımları, akıllı yapılarda iklimlendirme ve enerji verimliliği, yeşil binalarda yaşam döngüsü analizi ve uygulamalar, yalın inşaat ve dünyadan örnekler sunulduğu zirvede, inşaat teknolojilerindeki son buluşlar, bilgi teknolojilerinin yapı sektöründe ve mühendislikte önemi, futuristik teknolojiler, inovatif çalışmalar, teori ve uygulama alanındaki son yenilikler ele alındı. 
RE-PIE  Gayrimenkul Başkanı Dr. Emre Çamlıbel ise yapılardaki enerji verimliliğine dikkat çekerek şunları söyledi: “Kentsel dönüşüm sadece depremden korunma değil memleketin enerji tasarrufu, dışa bağımlılığı ve çevreye olan olumsuz etkilerin azaltılması konusunda da çok önemli.  Zira yeni yapılacak binalar eskilere göre sadece daha sağlam değil, yaklaşık yüzde 30 daha az enerji harcayacak. Hayatın her alanında enerji maliyetlerinin ekonomiye olan yükünün hafifletilmesi, düşük karbonlu ekonomi ve çevre korumacılığı olmalı. Mevcut binalardaki enerji verimliliği yatırımlarını üstlenecek ve maksimum enerji tasarrufu için çözümler sunacak Enerji Verimliliği şirketlerinin devlet tarafından desteklenmesi gerekir.