Ticari

İpekyol ve Twist'in patronu Yalçın Ayaydın: Yeni İstiklal'ler istiyoruz!

Kadın giyim markaları İpekyol, Twist ve Machka'nın patronu Yalçın Ayaydın hayatında pişmanlık duyduğu eksikliği anlattı

Kadın giyim markaları İpekyol, Twist ve Machka'nın patronu Yalçın Ayaydın, başta İstanbul olmak üzere Türkiye şehirlerinde insanların keyifle gezip alışveriş yapacağı cadde ve meydan eksikliği olduğunu söyledi.

Ayaydın, 'Caddeler olmayınca AVM'lere mecbur kaldık. Belediye başkanları, neden Londra, Paris ve Milano'dan ilham almaz Bize Bağdat ve İstiklal caddeleri yetmiyor.   AVM'ler de e olmasa, ekmek yiyemeyeceğiz' dedi

Bugünün tekstil ve hazırgiyim firmalarının çoğu patronu,   önce Sultanhamam'da çıraklıklarını geçirdiler. Sultanhamam neslini, daha genç ve daha okumuş gençlerin yetiştiği Osmanbey fasoncuları izledi. Onlar, 1980'li yıllarda işbaşı yaptılar.

Yıllar geçti, eski fasonculardan   birçok ulusal marka doğdu. İşte Yalçın Ayaydın da Osmanbey okulundan çıktı. Bugün, onun üç markası olan İpekyol, Twist ve Machka'yı herhalde tanımayan şık kadın yok.  

İpekyol markasını büyütüp belli bir noktaya getirdikten sonra da İtalyanlar'ın kumaş devi Miroglio'ya yüzde ellisini satarak bir dünya markası olma yolunda da ilk adımları atan Ayaydın, buna rağmen hala alınacak çok yol olduğunu söylüyor. Gelin Mardinli 12 çocuklu bir ailenin İstanbul'a uzanan öyküsüyle birlikte, tekstil ve hazır giyimin yolculuğunu bizzat ondan dinleyelim.

Üç kişiyle başladı

Yalçın Bey,   dönüp arkanıza baktığınızda nereden nereye geldiniz

İstanbul'da 1986'nın ağustos ayında şirketi kurarken 3 kişiyle başladık. şžu anda 1500 kişiyiz. Osmanbey'de Halaskargazi Caddesi'nde bir apartmanın 5'inci katını kiralamıştım. 100 metrekareydi. şžimdi, Edirne'deki fabrikamız 17 bin metrekarelik bir alanı kapsıyor. Sektörde kendi alanında tek üretim tesisi olan bir firmayız. Bomonti'deki merkez ofisimiz ise 10 bin metrekare. Ayrıca toplam 120 mağazamız bulunuyor.

AVM'lerle büyüdük

Ülkemizde mağazacılık hızla gelişiyor. Siz de yeni mağazalar açacak mısınız

Evet açacağız. 20 mağaza daha ilave ediyoruz, toplamda 140'a çıkacağız. Bunların yüzde 90'ı maalesef alışveriş merkezlerinde (AVM) bulunuyor. çünkü, İstanbul dahil şehirlerde mağaza açabileceğimiz caddeler yok. Aslında Türkiye'nin caddeleri yok. 2010 ile 2011'de Türkiye'de gerçekten perakende sektörünün çok ciddi bir büyüme kat ettiği aşikar bir şekilde ortada. Türk markalarının ne kadar çok şube sahibi olduğu da net bir şekilde meydanda. Bunun en büyük etkenlerinden birisini de Türkiye'deki AVM sayısının çoğalması oluşturuyor.

'Türkiye'de cadde yok' o yüzden AVM'lere mecbur kaldık mı diyorsunuz  

Tabii ki. AVM'lerin bu kadar yoğun istekleri otomatikman bizi aktif hale getirdi. Dünya perakende sektöründe de bizi güçlendirdi. Bu kadar çok AVM olmasaydı, biz Türk markalarının da bu kadar çok şubesi olmazdı. Biz, bugünkü volümleri yakalayamazdık. Onun için Türk markaları olarak her zaman AVM'lere şapka çıkarmalıyız.

Beyoğlu, Champ Elisse gibi olabilir

İstanbul'da da diğer şehirlerde de çok cadde ve sokak var. Bunları neden beğenmiyorsunuz

Türkiye'nin sosyo ekonomik durumlarına göre belediyelerimiz maalesef şehir planlaması yaparken cadde ve sokaklar ortaya çıkarmıyor. Bugün Türkiye'ye baktığınızda hiçbir şehrinde ne meydan ne de cadde var.   Bağdat Caddesi ve İstiklal Caddesi dışında İstanbul'da onlara rakiptir diyebileceğimiz bir caddemiz var mı Yok, ama olmalı. Onun için AVM'ler oluştu, bir ihtiyaçtan dolayı. İstanbul, Ankara ve İzmir'in dışında da bütün Anadolu'ya da yayıldı.

İstanbul'da hangi yerler sizin istediğiniz gibi düzenlenebilir

Belediyeler o potansiyelleri yaratmıyor. şžişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül'e teşekkür etmek lazım. Nişantaşı'nda bir şeyler yapıyor. Abdi İpekçi Caddesi mesela, İstanbul'un en güzel yeni yıl mekanı oldu.   Paris'in Champ Elisse'si gibi bir cadde Beyoğlu'nda yapılabilir.  

Topbaş, dünyaydan ilham almıyor mu

Başkan Kadir Topbaş'la cadde konusunu hiç konuştunuz mu

Konuşmadım. Kendisi, 3 dönemdir İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ni yönetiyor. Üstelik bütün dünyayı da gezen bir adam.   Gezdiği yerlerde hiç mi cadde görmedi, bunları yaşamadı mı Bizim belediye başkanlarımızın, dünyayı gezerken o gözle bakmaları, İstanbul'la karşılaştırmaları lazım.

30 markayla moda merkezi olamayız

İstanbul, ne zaman moda merkezi olacak

İstanbul, hiçbir zaman moda merkezi olamadı, olamamıştır. İstanbul, tarihi ile var, modası ile yok.   20-30 markayla moda merkezi olduk diyemeyiz. Dünyada bilinen kaç markamız var 10 yıl içinde birçok marka yaratabiliriz ama dünya markası yaratmak önemli. Mesela, bir LC Waikiki gibi yakın coğrafyada tanınan markalarımız olabilir.

LC Waikiki ve onun gibi markalar, Türk halkını şıklaştırdılar, ne dersiniz

Aynen öyle. En büyük başarı da tartışmasız LC Waikiki'ye aittir. Diğer markalar, LC Waikiki'ye en az 100 kilometre uzaklar. 10 fırın ekmek yemeleri lazım.

Tekstile vergi tesisleri açtı

Dışarıdan gelen tekstil ürünlerine büyük vergiler konuldu. Bu vergiler, ne işe yaradı

Vergi meselesi bence Türk istihdamının hayatını kurtaran bir konu oldu. Her gün duyuyorum ki, bütün kapanan fabrikalar, Anadolu'daki tesisler yeniden açılıyor. Sokaktaki boş insanlarımız da tekrar çalışmaya başladı. Eski bakan Kürşad Tüzmen'in attığı kazığı şimdi Ekonomi Bakanı Zafer çağlayan çıkardı. Yüzde 12'lik vergilerin yüzde 30'a çıkarılması her yönden iyi oldu. Ben ticari olarak belki memnun olmayabilirim ama Türkiye'nin geleceği adına çok memnunum.

Türk kadını çok şık giyiniyor

Krizler modayı nasıl etkiliyor

Kriz, insanları, standart ve temel (basic) giysilere yönlendiriyor. Öyle rengarenk giysiler olmuyor. Giysi alanlar, macera için değil, ihtiyaç için alıyorlar. Gece gündüz giyecekleri şeyleri tercih ediyorlar.   Sade giyimler öne çıkıyor.

Türk kadınını şık buluyor musunuz

Gerçekten şık giyiyor kadınlarımız. Dünyadaki birçok ülke kadınına göre Türk kadını daha iyi giyinmesini biliyor.

Biz 12 kardeştik, benim iki çocuğum var pişmanım

Siz Mardin kökenlisiniz. Nasıl bir aileden geliyorsunuz

Ben, 6'sı kız, 6'sı erkek toplam 12 çocuğu olan bir aileden geliyorum. Bu büyük bir avantaj. Kardeşlerimle, onların bana verdiği güçle bu noktaya   geldim. İstanbul'da   üniversiteyi kazanınca Mardin'e bir daha da geri dönmedim. Marmara Üniversitesi İşletme'nin gece bölümünde okudum. Gündüz işe gidiyor, tekstil sektöründe profesyonel olarak yetişmeye çalışıyordum.

Peki, sizin kaç çocuğunuz var

Eşim Tümay Hanım'la iki çocuk yaptık ama üzgünüm. Keşke daha çok çocuğum olsaydı diyorum. Hata etmişim. Kızım İpek 22 yaşında, oğlum Mert ise 17 yaşında. İpek Londra'da moda tasarım ve ticaret okuyor, oğlum henüz   lisede. Kızım, 2 sene sonra staj yaptıktan sonra şirkete gelecek ama oğlum için daha bir şey belli değil.

Tekstile tesadüfen mi girdiniz

Tesadüfen girdim diyebilirim. 1986 yılında bu işe girdiğimde Sultanhamam piyasası bitiyordu. Osmanbey piyasasını yakaladım. çıraklığı orada geçirdim.   Hiçbir zaman merdivenleri, çifter çifter çıkmadım. Tek tek çıktım.  

Ajda'nın yaşı yok onunla   genç nesli yakalıyoruz

Markalarınızla hangi kesimlere hitap ediyorsunuz

İpekyol, daha çok orta segmentte çalışan kadınlara hitap ediyor. A ve A üstü segmenti de Mackha markamızla yakaladık. Twist markamız ise Ajda Pekkan'la genç jenerasyonu yakalıyor.

Ajda Pekkan'la   genç nesli giydirmek   ilginç değil mi

Ajda'nın yaşı yok ki. Türkiye'ye bir bakın, annem-babam, ben ve çocuğum Ajda Pekkan'ı dinliyorsa demek ki, o süperstardır. Onun   bir moda kültürü de var. Giydiği her şey moda oluyor. Kadın saçını bir kesip, boya yapıyor, sokakta herkes Ajda'nın taklidi oluyor.

Yalçın Ayaydın'ın pişmanlık itirafı

Ajda Pekkan, benim uzun yıllardır dostumdur. Bu fikir, kendisiyle bir yemek sohbetinde 5 yıl önce ortaya çıktı.   'Yalçın, bir şeyler yapalım birlikte' dedi. Ama herhalde o zaman biz de o da hazır değildik. Bir sene önceydi, Sunset'te yine bir yemek yedik ve birlikte çalışmaya karar verdik. O da hazırdı, biz de hazırdık.

Tasarımlarını kim yapıyor

Kendisi yapıyor bizzat. Ona bağlı iki arkadaşımız da yardım ediyor. Son noktaya kadar izler ve çalışır. Giysiyi canlı manken üzerinde görür ve onay verirse üretime başlanır.   Kendisiyle çalışmaya devam edeceğiz.

Gülle ile Tanrıverdi akıllarını başlarına toplasın

şžu andaki sektör dernek ve örgüt başkanlarından memnun musunuz

Gerçeği söylersem, memnun değilim.   Hem tekstil birliği olsun, hazırgiyim olsun veya Birleşmiş Markalar Derneği olsun, şu anda bizi temsil eden başkanların hiçbiri görevini dört dörtlük yapmıyor.   Son zamanlarda ihracatçılar birliğinin iki başkanı ve hazırgiyimin ve tekstilin başkanları, sektördeki iflasları konuşuyor. İflas edenlerin listeleri ceplerinde geziyor. Hepimizin o durumda olanlara yardım etmesi ve onları ayağa kaldırması gerekirken bir tekme de onlar vuruyor ve adlarını deklare ediyor.   Başkanlar, görevleri gereği sektöre destek olması gerekirken, tam tersine tekme vurulması ayıptır.   Bir an önce akıllarını başlarına toplamaları ve çalışmaları lazımdır. Birisi İsmail Gülle, birisi de Hikmet Tanrıverdi.   O iki arkadaşımı daha çok ayıplıyorum.  

Perihan çAKIROĞLU/BUGÜN