Sektörel

İş kazalarının yüzde 10'u inşaatlarda meydana geliyor!

Türkiye'de geride bıraktığımız son 10 yılda yapı olarak büyük bir değişim yaşandı. Ülkenin büyük bir bölümü şu an inşaat halinde. Kocaman bir şantiyede yaşıyor gibiyiz.

Bu kocaman şantiyede karlar inşaat patronların cebine girerken, bize ise ölümler ve sakat kalmalar düşüyor. Türkiye'de korkutucu boyutlara varan iş cinayetlerinde ilk sırayı hep biz inşaat işçileri alıyoruz. Ama şunu baştan söylemek gerekir. Bilinenler, basına yansıyanlar gerçekte yaşanan ölümlerin bir bölümü. Kayıtdışı çalışmanın, mülteci işçiliğin yaygın olduğu inşaatlarda çoğu ölüm "bir şekilde" ört bas ediliyor. 

Resmi açıklamalara göre bile yaşanan iş kazalarının yüzde 10'u, ölümlerin ise yüzde 31'i inşaatlarda meydana geliyor. 

Son 5 yıla baktığımızda 1754 inşaat işçisi iş cinayetlerinde can verdi. 2016 yılında ise daha şimdiden 46 inşaat işçisi kardeşimiz yaşamını yitirdi. 

Teknolojinin ve mühendisliğin bu kadar geliştiği bir dönemde neden bu kadar ölüm yaşanıyor? 

Bunun en baş nedeni taşeronlaştırma. Öyle ki taşeronun taşeronu, onun da taşeronu olarak çalışanlar var. En altta ise sigortasız yevmiyeci işçiler ve mülteci işçiler. Bir dairenin bile milyon liraya satıldığı inşaatlarda, iş güvenliği ekipmanları alınmıyor, gerekli kontroller yapılmıyor. Sonunda da Torunlar'da olduğu gibi işçiler asansörden, iskeleden, ya da elektrik tesisatı boşluklarından düşerek can veriyor. 

Yaşadığımız yerler de berbat. Koğuş denilen çadırlarda kalıyoruz. Sonunda bir yangın çıkıyor ve Marmara Park AVM'de olduğu gibi yanarak can veriyoruz. Sonra... 

Hiçbir şey. Sağ kalanlarımız ise yıllarca sağlıksız koşullarda çalıştığı için belli bir yaştan sonra hastalıklarla boğuşuyor. Emeklilik ise sigorta primlerimiz tam yatırılmadığı için hayal. Artık şunu biliyoruz ki biz birleşmeden, örgütlenmeden taleplerimiz için mücadele etmeden kimse bizim canımızı düşünmeyecek. 


Evrensel Ek