İş kazalarının yüzde 98'i önlenebilir!
3 bin liralık bir ağ, inşaattan düşen işçinin hayatını kurtarırken işvereni de yıllar sürecek davadan, maddi tazminat ve vicdan azabından kurtardı. Kazaları önlemek bu kadar kolay. Araştırmalara göre kazaların yüzde 98’i önlenebilir
3 bin liralık bir ağ, inşaattan düşen işçinin hayatını kurtarırken işvereni de yıllar sürecek davadan, maddi tazminat ve vicdan azabından kurtardı. Kazaları önlemek bu kadar kolay. Araştırmalara göre kazaların yüzde 98’i önlenebilir
Hafta başında 3 bin TL’lik filenin yüksekten düşen inşaat işçisinin hayatını kurtarması sonrası, gözler yeniden iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerine çevrildi. Neyse ki, bu sefer iş kazası sonucu ölümler neticesinde değil, alınan tedbirlerin bir canı kurtarması sonrası kamuoyunun dikkati bu konuya odaklandı. Biz de bu vesileyle üç günlük bir yazı dizisi ile iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin yanlış algıları kafalardan silmeye ve konunun detaylarını aktarmaya çalışacağız. Yazı dizimizin ilk gününde işyerlerinde alınması gereken tedbirlerin neler olduğu üzerinde durarak, iş kazalarını önlemenin, maliyetlerine katlanmaktan çok daha ucuz olduğunu örneklerle ortaya koyacağız.
Kararlı olmak şart
İş kazalarının yüzde 98’i önlenebilir nitelikteki kazalar. Dolayısıyla, iş kazasının gerekli tedbirler alındığında çalışma hayatından silinebilecek bir olgu olduğunu söylemek mümkün. Yeter ki, işveren ve işçi kesimi bu konuda kararlı olsun. İş kazalarının yüzde 50’si kolaylıkla, yüzde 48’i ise sistemli çalışmayla önlenebilir kazalar. Bu sebeple, işverenlerin iş kazalarını önlemek için işyerinde alacağı tedbirler her on kazadan dokuzunun hiç yaşanmamasını sağlayabilir. Diğer yandan, işçiler de işyerinde alınmış tedbirlere uyar ve güvensiz hareketlerden kaçınırlarsa, iş kazası işyerlerinde istisna olarak kalacaktır. İş kazalarına ilişkin alınacak tedbirler hem kazaların sayısını azaltacak, hem de yaşanan kazaların sonuçlarını hafifletecektir.
Adana’da yüksekten düşen işçinin ölümünü engelleyen ağın 3 bin TL olduğu haberlere yansımıştı. Yüksekte çalışmalarda işçilerin güvenliğinin korkuluklar, düşmeyi önleyici platformlar, bariyerler, kapaklar, çalışma iskeleleri, güvenlik ağları veya hava yastıkları gibi toplu koruma tedbirleri ile sağlanması bir zorunluluk. Adana’daki olayda işveren güvenlik ağı kullanarak yüksekten düşen işçinin ölümünü engellemiş oldu. Böylece, Yapı İşlerinde İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliği’nin çok temel bir maddesinde ifade edilmiş yükümlülüğünü yerine getirerek hem bir canın yitmesini engelledi, hem de kendisini maruz kalacağı yaptırımlardan kurtardı.
Yapı işlerinde yüksekten çalışmalarda çalışma alanının çevresini güvenlik ağları ile kaplatmak maliyeti yüksek olan bir işlem değildir. Üstelik, bu tedbir hayat kurtarıcı niteliktedir. Şantiyede yüksekte çalışma yapılacak bölgelerde ağ kullanmak, işvereni her gün ‘acaba işçimin ayağı kayar mı’ diye endişelenmekten kurtarır. Diğer yandan, işçinin de güvenle çalışmasını sağlar.
Tedbir hayat kurtarır
Görüldüğü gibi, küçük bir tedbir hayat kurtarır. Bu nitelikteki küçük tedbirler işverenlerin gözünde çok büyük maliyetlermiş gibi algılanıyor. Halbuki, iş kazası sonrası katlanılacak maddi yükümlülükler yanında, iş kazasını önlemeye harcanacak paralar çok düşük kalmaktadır.
Vücut kemeri kullanmalı
İş sağlığı ve güvenliğinde ilk etapta tehlikeden kaçınmak, tehlikeden kaçınılmıyorsa riski azaltmak, risk azaltılamıyorsa toplu koruma tedbirleri almak ve en son kişisel koruyucu donanımlara başvurmak gerekir. Bu açıdan, yüksekte çalışmalarda ilk olarak işlerin yerden yapılabilir olmasını sağlayacak sistemler üzerinde çalışmak gerekir.
Yani, alternatif yollar aranarak yüksekte çalışacak kişilerin sayısı azaltılmalıdır. Bu mümkün olmuyorsa yüksekten düşme riskini azaltacak tedbirler alınır. Güvenlik ağı, bariyer veya hava yastığı gibi toplu koruma yöntemlerine başvurmak gerekir. Bütün bunlardan sonra tam vücut kemeri gibi kişisel koruyucu donanımların kullanımına geçilmelidir. Yani, önemli olan en baştan toplu koruma tedbiri almakken, bu yollar denendikten sonra kişisel koruyucu donanımların kullanımı söz konusu olmaktadır. Yüksekte çalışmalarda tam vücut kemeri ile çalışanların kendilerini uygun görülen yerlere bağlayarak çalışmaları, toplu koruma tedbirlerine ilave olarak alınması gereken bir önlemdir. Ancak kişisel koruyucu donanım ilk akla gelen çözüm değil, bütün tedbirler alındıktan sonra kullanılabilecek bir ek tedbir olmalıdır.
Önlemek daha ucuz
İş kazalarının yüzde 98’i önlenebilir nitelikte olduğu gibi, iş kazalarını önlemenin maliyeti de iş kazası sonucu ortaya çıkacak maliyetlere katlanmaktan çok daha ucuzdur. Adana’daki kazadan hareketle şunu söylemek gerekir ki işverenin 3 bin TL masrafa katlanarak şantiyeye kurdurduğu ağ, kendisini çok büyük bir maddi külfetten, belki de uzun yıllar sürecek bir davadan ve gerekli tedbirleri almamaktan dolayı hayat boyu sürecek bir vicdan azabından kurtarmıştır. İşverenlerin önemli bir bölümü, iş sağlığı ve güvenliğine ‘maliyet’ olarak bakıyor. Ancak şu unutuluyor ki, iş kazası sonucu hayatını kaybetmiş işçisi olan bir işveren, hem maddi, hem manevi yönden çok büyük bir kayba uğramaktadır.
İşverenin sorumluluğu
Almadığı tedbirler nedeniyle hayatını kaybeden işçinin yakınlarının açacağı maddi ve manevi tazminat davaları, işverenin kusuru oranında SGK’nın geride kalanlara bağladığı aylıklara ilişkin rücu edeceği tutar ve bunun yanında hem ahlaki, hem vicdani sorumluluk dolayısıyla iş kazası sonucu işçisi ölmüş bir işverenin kaza sonrası toparlanması çok zordur. Bu nedenle, işverenlerin iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin bakış açılarını değiştirmeleri ve İSG’yi bir maliyet unsuru olarak değil, işyerinde verimliliği artıracak ve güvenliği sağlayacak tedbirler bütünü olarak görmeleri gerekmektedir. Ancak bu sayede iş sağlığı ve güvenliğinin işveren açısından önemi anlaşılabilir. Aksi taktirde, yüksekten düşen her işçi Adana’daki işçi kadar şanslı olmayacaktır.
Milliyet