Kentsel Dönüşüm

İSO Başkanı Tanıl Küçük: İstanbul depreminin hasarı Van'ın 20 katı olur!

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Tanıl Küçük, iyi yönetilmediği takdirde İstanbul'dan sanayinin taşınmasının, kentin ekonomik ve sosyal yapısında ciddi sorunlar yaşanmasına neden olabileceğini söyledi

 

İSO'nun Odakule'deki merkezinde düzenlenen “İstanbul'da Kentsel Dönüşüm, Deprem ve Sanayi” konulu İSO 27. Çevre Danışma Kurulu Toplantısında konuşan Küçük, Türkiye ekonomisinin kalbi konumundaki İstanbul'un, sanayinin temellerinin atıldığı şehir olduğunu ve imalat sanayisinin merkezi olmayı sürdürdüğünü belirterek, şehrin eksik altyapı, plansız ve çarpık kentleşmeden kaynaklanan sorunlarının hala çözülemediğine işaret etti.   Bununla birlikte son yıllarda toplu taşımada önemli altyapı adımları atılması, bazı bölgelerin yenilenmesi gibi umut verici gelişmeler de olduğunu söyleyen Küçük, sözlerini şöyle sürdürdü:     “İstanbul'un geçirdiği bu dönüşümde, Türkiye'nin küresel ekonomi ile hızlı bütünleşme sürecinin etkisi olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Dünyanın İstanbul'a olan ilgisi çok artmıştır. Bunlar, şehrimiz adına olumlu ve ümit veren gelişmelerdir. Ancak bu gelişmelerle birlikte İstanbul'un geleceğinde ticaret, finans, kültür, turizm, kısaca hizmetler ağırlıklı vizyon çok öne çıkmış, İstanbul'un üretim gücü ve sanayisi adeta dışlanmaya, göz ardı edilmeye başlanmıştır. Nitekim İstanbul'un geleceğine yönelik en önemli doküman olan 1/100.000 ölçekli plan da bu anlayışın izlerini taşımaktadır.”    İSO olarak plana yönelik uyarı ve itirazlarını başından beri dile getirdiklerini anımsatan Küçük, İstanbul'un menfaatleri ile sanayinin menfaatleri arasında sağlıklı bir denge kurulabilmesi dileklerini yineledi.      Tanıl Küçük, İstanbul'da sanayinin kent dışına kaymasının kaçınılmaz olarak devam edeceğini, ancak bundan sonra sürecin daha sistemli ve planlı şekilde yönetilmesi gerektiğini dile getirerek, “İyi yönetilmediği takdirde İstanbul'dan sanayinin taşınması, İstanbul'un ekonomik ve sosyal yapısında ciddi sorunlar yaşanmasına neden olabilecektir. Türkiye'nin sanayiye ihtiyacı vardır ve büyük bir sanayi birikimine, deneyimine, iş gücüne sahip İstanbul'un sürecin dışında kalması düşünülemez. İstanbul'da sanayi mutlaka olacaktır ve olmalıdır. Ancak bu sanayi, kentle, kentin diğer özellikleriyle barışık, iyi planlanmış, çağdaş bir altyapıya sahip bir sanayi olmalıdır” diye konuştu.   İstanbul'daki deprem riskine de değinen Küçük, konutların ve üretim tesislerinin yenilenmesi, depreme hazır hale getirilmesi için kapsamlı programlara ihtiyaç duyulduğunu vurguladı.   “En çok KOBİ'ler zarar görecek”   Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Mustafa Erdik de İstanbul'a yönelik deprem senaryolarına göre, olası bir İstanbul depreminde karşılaşılacak hasarın Van'daki depremin 20 katı olacağını belirtti.   Kentsel dönüşümde asıl zorluğun mali değil psikolojik olduğunu söyleyen Erdik, burada halkın yöneticilere olan güveninin önem kazandığını dile getirdi. Sanayi tesislerine yönelik risk analizlerinde Ambarlı ve Tuzla'nın yoğun risk alanında bulunduğunu tespit ettiklerini aktaran Erdik, depremde en çok zarar görecek işletmelerin de KOBİ'ler olacağını, KOBİ'lere yönelik DASK gibi zorunlu bir sigorta uygulamasının hayata geçirilmesinde fayda olduğunu belirtti.   “Çevre dostu işletmeler İstanbul'dan gitmesin”   İSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve İSO Çevre İhtisas Kurulu Başkanı Fikret Tanrıverdi de kentlerde yaşanan sorunların tek sorumlusunun sanayiciler olmadığını belirterek, İstanbullu sanayiciler olarak gelecekle ilgili kaygılarının her geçen gün arttığını, sanayi tesislerinin şehir dışına taşınmasında altyapısı tamamlanmış, kümelenmeye olanak sağlayacak alanların gösterilmesi gerektiğini dile getirdi.   Tanrıverdi, “Biz sanayiciler olarak temiz teknolojili, çevre dostu, yüksek katma değerli işletmelerimizin İstanbul'dan gitmesinden yana değiliz” dedi.   “Afet yönetimi bir kalkınma problemidir”   İTÜ Afet Yönetim Merkezi Müdürü Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu ise kentsel dönüşümün tek başına İstanbul'daki afet risklerini azaltmak için yeterli olmayacağının altını çizerek, afet riskini azaltmaya ilişkin kanun tasarısının yalnızca deprem ve kentsel dönüşüme ilişkin olduğunu söyledi.   Küçük değişikliklerle bu tasarının kapsamlı bir afet yönetimi yasası haline getirilebileceğini ifade eden Kadıoğlu, “Afet yönetimi bir müdahale değil kalkınma problemidir” dedi.   Kadıoğlu, kapsamlı bir afet yönetimi için önce tehlike ve risk analizlerinin tamamlanması, sonrasında önleme, sakınım, azaltma ve risk transferini içeren risk azaltma sürecinin hayata geçirilmesi, risk iletişimi ve uluslararası risk azaltma politikalarının sürece dahil edilmesi gerektiğini anlattı.   İstanbul Metropolitan Planlama ve Kentsel Tasarım Merkezi Planlama Koordinatörü, öğretim görevlisi Özdemir Sönmez de halihazırda İstanbul'da 1,5 milyon insanın sanayide çalıştığını ve planın amacının bu rakamın artmasını önlemek olduğunu belirterek, “Plan sanayinin baskılanmasını değil, yönlendirilmesini öngörüyor” dedi.   AA