İstanbul depremi hazırlığında sınıfta kalındı: En yüksek risk Bahçelievler, Küçükçekmece, Fatih, Bağcılar, Esenyurt'ta!
Yaşam hakkı için depreme dayanıklılık kapsamında İstanbul ilçe belediyelerinin stratejik planlama yaklaşımı”na göre İstanbul’daki ilçe belediyeleri deprem hazırlığında resmen sınıfta kalırken, en riskli ilçeler ve bu ilçelerde yapılması gerekenler de tek tek açıklandı.
Bugün 30 Ekim 2020 tarihinde meydana gelen İzmir Seferihisar depreminin yıl dönümü. Söz konusu depremde resmi verilere göre 117 kişi yaşamını yitirdi, 900'ü aşkın bina da hasar gördü. İzmir depreminin ardından 6 Şubat 2023 tarihinde de Kahramanmaraş merkezli depremler meydana geldi. Asrın felaketi olarak nitelendirilen Kahramanmaraş depremlerinde, 11 ilde büyük yıkım yaşandı ve 53 binden fazla kişi hayatını kaybetti.
Evrensel Gazetesi'nden Burkay Rende'nin haberine göre; bu depremlerin ardından beklenen İstanbul depremine ilişkin kaygılar da arttı. Belediye ve bakanlıklar deprem hazırlıkları ile ilgili topu birbirine atarken Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Şehircilik Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından ‘Yaşam hakkı için depreme dayanıklılık bağlamında İstanbul ilçe belediyelerinin stratejik planlama yaklaşımı’ makalesini yayımlandı.
DEPREMİN AFET HALİNE GELMESİ ENGELLENEBİLİR
Söz konusu makalede beklenen büyük Marmara depremi, İstanbul ilçe belediyelerinin mevcut durum, yetki ve sorumluluk anlayışı, söylem ve yaklaşım, stratejik amaç ve hedefler, katılımcılık ve iş birlikleri, idari ve mali kapasite durumları temelinde değerlendirildi ve veriler ortaya çıkarıldı.
Pek çok ilçe belediyesinin birçok konuda sınıfta kaldığını ortaya çıkaran makale, aynı zamanda belediyeler için ciddi bir “eksikler ve görevler” listesi de hazırlamış oldu.
Makalede derlenen istatistiklere göre ülkenin yaklaşık olarak yarısı 1. derece deprem bölgesinde bulunuyor. 1939'da yaşanan 7.9 büyüklüğündeki Erzincan depreminden günümüze kadar 7 büyüklüğünün üzerinde toplam 16 deprem oldu ve bu depremler insan yerleşimlerine etkileri itibarıyla daima afet haline geldi.
EN YÜKSEK RİSKLİ İLÇELER TEK TEK AÇIKLANDI
Söz konusu çalışmada, mega kent İstanbul'un ilçelerinin mevcut risk düzeyleri, belediyelerin depreme dair stratejik planlarının ve çalışmalarının o ilçedeki deprem riskiyle orantılı olup olmadığı dikkate alınarak hesaplandı.
Çalışmaya göre, Bahçelievler, Küçükçekmece, Fatih, Bağcılar ile Esenyurt en fazla can kaybı ve yaralanma vakasının ön görüldüğü ilçeler arasında yer alırken; bu ilçeleri yine aynı güzergahta bulunan Bakırköy, Güngören, Zeytinburnu ve Esenler izledi.
İstanbul'da yüksek riskli olan ilçelerin toplam nüfusu 2023 rakamlarına göre 5 milyon civarında.
Makalede, depremin neden olacağı yıkım ve hareketlilik, beslenme ve tüm hayati işlevlerin zarar görmesinden dolayı belediyelerin risklere şehir geneline bakarak yaklaşması gerektiğine dikkat çekiliyor. Fakat belediyelerin afetle mücadele konusunda ihtiyaçlarını doğru belirleyemediklerinin, gerekli risk ve durum analizlerini yapmadıklarına dikkat çekilirken yeterli kurumsal iş birliklerinin kurulmadığının altı çizildi.
Kadıköy, Şişli, Küçükçekmece, Maltepe ve Beşiktaş Belediyelerinin deprem strateji planlarında olumlu adımlar attığına vurgu yapılan çalışmada, Çatalca, Bahçelievler ve Esenyurt ilçelerinin diğer belediyelerin nispeten gerisinde kaldığı belirtildi.
ALINAN ÖNLEMLER RİSK SEVİYESİNDEN DAHA DÜŞÜK
İncelenen 37 belediyenin 28’inin yetki ve sorumluluklarına ilişkin referanslarında deprem risk azaltımına değindiği ifade edilen makalede, yalnızca 19 belediyenin ilgili kanunlar tarafından afet yönetimine ilişkin sorumluluk sahibi oldukları, 18 belediyenin ise afet yönetimine ilişkin sorumluluğunu ele almadığı belirlendi.
Bunun yanı sıra 25 belediye deprem yönetiminin kendi sorumluluk alanlarında olduğunu belirtirken, 12 belediyenin stratejik planlarında bu çerçevede bir beyanın olmadığı görüldü.
Şişli, Kadıköy ve Bağcılar Belediyelerinin mevcut durum analizine göre, afet riski ve yönetimine ilişkin gerçekleştirdikleri tespitleri stratejik planlarına yansıttığı tespit edildi. Buna rağmen, makaleye göre Bahçeşehir, Beykoz ve Sancaktepe Belediyelerinin ise planlarında bu göstergelerle ilgili bir bilgi yer almıyor.
Belediyelerin 5 senelik süre içerisinde önem verdiği konuların da incelendiği makalede 37 belediyenin arasından yalnızca, 8 belediyenin stratejik planlarında deprem/afet/dayanıklılık olgusundan söz ettiğinin altı çizildi. Fakat, bu kavramlara doğrudan yer veren 1 belediye olduğu da belirlendi.
İncelenen stratejik planların hiçbirinde aranan özelliklerin yer almadığına dikkat çekilen makalede şu ifadeler yer aldı:
"Silivri Belediyesinin hazırladığı stratejik planda 4 göstergenin varlığı görülürken, Beşiktaş, Küçükçekmece, Maltepe, Sancaktepe ve Şişli stratejik planlarında 3 göstergeye ilişkin ifadeler bulundu. 14 belediyenin ise afet, dayanıklılık, yaşam hakkı kavramlarına atıf yapmıyor. Fatih Belediyesi dışında, dayanıklılık/dirençlilik kavramlarına yeterince yer verilmediği görüldü. Benzer şekilde, riskli alan ve riskli yapı kavramlarına da çok az değinildiği belirlendi."
33 ilçe belediyesi stratejik planlarında doğrudan afetlere hazırlık, dayanıklılık, etkin afet yönetimi gibi hedefler belirlerken Bahçelievler, Çatalca, Esenyurt ve Silivri ilçelerinin afet ve dayanıklılık çerçevesinde herhangi bir hedef belirlemediği tespit edildi. Ayrıca afet sonrasında koordinasyon ve iş birliğini sağlamaya dönük sadece 6 belediyenin faaliyet belirlediği anlaşıldı. Afet esnasında acil durum ve müdahaleye dair faaliyetler belirleyen belediye sayısının ise 24 olduğu görüldü.
Makalede İstanbul ilçe belediyelerinin büyük bir çoğunluğunun afetlere karşı dayanıklı olmayı stratejik amaç olarak belirlememiş olduğu, afetlere dair belirledikleri hedef ve faaliyetlerinde de kentsel dönüşüme, acil durum ve müdahaleye odaklandıkları anlaşıldı. Önleyici faaliyetleri yeterli ve etkili şekilde tanımlamadıkları, afet yönetimini öncesi-acil durum ve sonrası süreçleriyle birlikte ele almadıkları ifade edildi.
Makalede 36 ilçe belediyesinde arama kurtarma biriminin, 20 belediyede ise afet/kriz koordinasyon merkezinin bulunduğunun görüldüğü belirtildi. 25 belediyede afet işleri/yönetimi ile ilgili birimin yer aldığı, bunlardan 18’inde ise ilgili birimin yönetmeliklerinin olduğu tespit edildi. Buna karşın, sadece 11 belediyenin kendi internet sitesinde afetle ilgili ayrıca bir sekmenin olduğu; 7 tanesinde acil eylem durum planının bulunduğu, 5 tanesinin de belediye meclisinde afet komisyonunun bulunduğu anlaşıldı.
Ayrıca makalede İstanbul ilçe belediyelerinin afet müdürlüklerinin çok yeni kurulmuş olması, acil durum eylem planı bulunan belediye sayısının az olması ile idari organizasyon yapısı ve kurumsal kapasitelerinin afet yönetimi konusunda zayıf oldukları tespit edildi.
Belediyelerin depreme hazırlık konusunda bütçe planlamasının da ele alındığı makalede 37 belediyenin 31’inin 2020-2024 stratejik planlarında afet yönetimi ve risk azaltımına yönelik hedef belirlediği görüldü. Belediyelerin kentsel dönüşüme ayırdıkları kaynağı ayrıca ele aldığımızdaysa, 37 ilçe belediyesinin ancak 29’nun afet yönetimi ve risk azaltımına yönelik bir kaynak tahsis ettiği tespit edildi. Bu durum “Bazı belediyelerin afet yönetimine dair hedefleri olsa da gerçekleştirmek için hiçbir kaynak tahsis etmediğini düşündürdü” ifadesiyle değerlendirildi.
29 belediye üzerinden yapılan değerlendirmeye göre İstanbul ilçe belediyelerinin afet yönetimine tüm faaliyetler bütçesi içinde ortalama yüzde 0.3’lük bir kaynak ayırdığı tespit edilirken, kentsel dönüşüme ayrılan payın ise yüzde sadece yüzde 3 civarında olduğu hesaplandı.
BELEDİYELER İÇİN YAPILACAKLAR LİSTESİ
Depreme hazırlık konusunda yapılması gerekenlerin altı çizilen makalede, “Tüm ilçe belediyelerinin, yerelin ve kurumun mevcut durum analizinde depreme bağlı afet riskini öncelik olarak görmesi gerektiği anlaşıldı. Belediyeler stratejik amaç, hedef ve faaliyetlerinde tutarlı şekilde depreme bağlı afet riskini azaltmak, deprem sonrası acil müdahaleye ve yaşamı korumak konusunda daha fazla ve daha iyi çaba göstermesi gerektiği anlaşıldı. Özellikle önleyici tedbirler konusuna daha fazla ağırlık verilmesi gerektiği, tüm kentsel planlama ve dönüşüm süreçlerinin depreme bağlı afet riskini merkeze alarak yürütülmesi gerektiği ortaya çıktı. Belediyelerin kendi kurumsal yapılanma ve kaynak tahsisinde afet risklerine yönelik kapasitesini artırması faydalı olacaktır. Genel olarak değerlendirildiğinde, belediyelerin insan yaşamını korumayı merkeze alan bir sorumlulukla depreme bağlı afet riskini en aza indirecek bir yaklaşım edinmeleri gerektiği tespit edildi” ifadeleri kullanıldı.
Prof. Dr. Gülkan’dan mühendislere çağrı: “Perde beton duvar kullanın”
Milyonlarca kişinin 2025 zammını beklediği asgari ücret 9 ayda 6 bin 195 TL eridi!
Ön ödemeli konut satışlarındaki usulsüzlükler için 6 milyon TL ceza! Yeni kanun resmen yasalaştı!