İstanbul Lepra ve Zührevi Hastalıklar Hastanesi yenileniyor

Koğuş sistemine göre çalışan kurum, hastaların daha iyi hizmet alması amacıyla Bakırköy Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne bağlanacak. Yetkililer, cildiye kliniğine dönüşecek hastanenin yeni dönemde viranelikten kurtularak, hastalarına daha sağlıklı hizmet vereceğini belirtiyor. Ancak hastane çalışanlarının tamamına yakınının üye olduğu Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), İstanbul Tabip Odası (İTO) ve Cüzzamla Savaş Derneği birleşmeye şiddetle karşı çıkıyor. Gerekçe ise: "Türkan Saylan'ın ismi yok edilecek. Hastane kapatılacak."

Birleşme kararının hastaneye 21 Aralık'ta bildirilmesinin ardından SES ve İTO, hastanenin kapatılacağı, Türkan Saylan isminin silineceği ve lepra hastalarının kapı dışarı atılacağı iddialarıyla gündemi meşgul etmeye başladı. CHP İstanbul Milletvekili Necla Arat da Deri ve Zührevi Hastalıklar Hastanesi'nin kapatılacağı yönündeki iddiaları Sağlık Bakanı Recep Akdağ'a soru olarak yöneltti. Yetkililer, iddiaların aksine hastanenin kapatılmayacağını, hatta kliniğe şu anda hastanede ismi bile olmayan Türkan Saylan'ın adının verileceğini vurguluyor.

Saylan'ın öğrencisi, kliniğin başında

Lepra ve Zührevi Hastalıklar Kliniği'ne enfeksiyon ve geriatri birimlerinin yanı sıra hastalar için uğraşı atölyeleri kurulacak. Önceden bir dahiliye hekiminin başhekimlik yaptığı kliniğin başına ise Türkan Saylan'ın da öğrencisi olan, lepra uzmanı Prof. Dr. Ayşen Kavak getirilecek. 10-15 asistanın görevlendirileceği kurumda lepra konusunda eğitim de verilecek. 18 Mayıs 2009'da kanserden ölen Prof. Dr. Saylan, 1964-1968 yılları arasında SSK Nişantaşı Hastanesi'nden deri ve zührevi hastalıklar uzmanlığını aldı. 1976'da cüzzam çalışmalarına başlayan Saylan, Cüzzamla Savaş Derneği ve Vakfı'nı kurdu. 1981-2002 arasında 21 yıl, gönüllü olarak İstanbul Lepra Hastanesi başhekimliğini yaptı.
Çağlar Avcı/Zaman