Genel

İstanbul nasıl uluslararası finans merkezi olur

'İstanbul ’un Uluslararası Finans Merkezi  olma potansiyelinin değerlendirilmesi' raporunda, şehrin gizli kalmış işgücü,  gelir yaratma potansiyeli, yaşam tarzı ve iş yapma maliyeti konularında ciddi bir  rekabetçi güce sahip olduğu belirtildi

'İstanbul 'un Uluslararası Finans Merkezi  olma potansiyelinin değerlendirilmesi' raporunda, şehrin gizli kalmış işgücü,  gelir yaratma potansiyeli, yaşam tarzı ve iş yapma maliyeti konularında ciddi bir  rekabetçi güce sahip olduğu belirtilerek, altyapı alanında iyileştirilmesi  gereken konular, 'Trafik sorununu çözecek ulaşım altyapısının oluşturulması ve  kaliteli işyeri ve konut arzının artırılması' şeklinde sıralandı.

                İstanbul 'un Ataşehir ilçesinde bulunan bazı alanların Yüksek Planlama
 Kurulu Kararı ile kabul edilen İstanbul Uluslararası Finans Merkezi Strateji
 Belgesinin 'Fiziksel Altyapının İyileştirilmesi' başlıklı bölümünde belirtilen
 kriterlere uygun hale getirilmesi amacıyla çevre ve şžehircilik Bakanlığına yetki
 vermesine ilişkin Bakanlar Kurulu Kararının Resmi Gazete 'de yayımlanarak
 yürürlüğe girmesi, dikkatleri bu konuda yapılan hazırlık çalışmalarına
 yöneltti.

                İstanbul Uluslararası Finans Merkezi çalışmaları için Devlet Planlama
 Teşkilatı 'nca oluşturulan Mevcut Durum Analizi çalışma Grubu 'nun talebiyle
 Türkiye Bankalar Birliği (TBB) tarafından Deloitte Danışmanlık A.şž 'ye
 hazırlatılan 'İstanbul 'un Uluslararası Finans Merkezi Olma Potansiyelinin
 Değerlendirilmesi' başlıklı rapor, çalışma Grubu görüşleri doğrultusunda nihai
 hale getirildi.

                TBB web sitesinde de yayımlanan raporda, çalışmadaki temel bulgular şöyle
 özetlendi:
                'Küresel finansal piyasalarda ciddi bir değer ve güven kaybı yaşanmıştır
 ve halen yaşanmaya devam etmektedir. Özellikle finansal hizmetler sektöründe
 gerçekleştirilmiş olan yapısal reformlar sayesinde Türkiye bu krizden pek çok
 ülkeye göre daha az etkilenmiştir. Yaşanan küresel kriz sonrasında   uluslararası
 finans merkezlerinin ülke ekonomileri üzerindeki etkileri ile ilgili tartışmalar
 yoğunlaşmıştır. Tartışmalar göstermektedir ki; dünyadaki finansal merkezlerin
 entegrasyonunda ve yönetim ilkelerinin belirlenmesinde OECD gibi uluslarüstü
 kuruluşların etkinliği artmaktadır, ekonomik ve politik gelişmeler ışığında,
 rekabet üstünlüğünü korumak ve/veya geliştirmek isteyen finans merkezleri süratle
 yeni stratejiler geliştirmektedir. Rekabetçi konumun geliştirilmesinde vergi
 politika ve düzenlemelerinin önemi artmıştır. Türkiye 'de düzenleyici çerçeveye
 yönelik önemli değişiklikler yapılmaya devam edilmektedir. Türkiye için mevcut
 konjonktürde yararlanılabilecek ürün ve hizmet bazlı pek çok fırsat
 bulunmaktadır. Bu fırsatlar, türev işlemleri, çeşitli sigortacılık ürünleri
 (uluslararası reasürans, uluslararası hayat ve bağlı sigorta şirketleri), varlık
 hizmetleri, İslami finans ile toplum ve çevreye duyarlı finansal ürünler olarak
 özetlenebilir.'

                İstanbul 'un gizli kalmış işgücü, gelir yaratma potansiyeli, yaşam tarzı
 ve iş yapma maliyeti konularında ciddi bir rekabetçi güce sahip olduğu vurgulanan
 raporda, 'Bu avantajlardan finans merkezinin kuruluşu aşamasında azami derecede
 istifade edilmelidir' denildi.

                'OLUşžUMDA GÖREV ALACAK KURUMLAR ESNEK VE HIZLI KARAR ALABİLEN YAPIDA
 OLMALI'

                Halen devam etmekte olan krizden çıkarılan önemli sonuçlardan birisinin,
 piyasaların büyük bir gelgit yaşadığı ve hızlı bir değişim içerisinde olduğuna
 işaret edilen raporda, piyasalarda yaşanan bu hızlı değişimin, İstanbul 'un rakibi
 olan diğer finans merkezlerinin stratejilerine de yansıdığı kaydedildi.
                Raporda, şu görüşlere yer verildi:
                'Bu çerçevede, İstanbul Finans Merkezinin oluşumunda görev alacak
 kurumların esnek ve hızlı karar alabilen bir yapıda olmaları büyük önem
 taşımaktadır. Türkiye piyasa katılımcılarının isteklerine ve makroekonomik
 çevrede yaşanan değişikliklere gereken tepkiyi en hızlı şekilde verebilmelidir.

                Türkiye 'nin önünde, küresel ekonomideki gelişmelerin yönünü kendi lehine
 çevirebilmek için kısa vadede önemli fırsatlar bulunmaktadır. Türkiye, global
 kriz sonrası diğer ülkelerde açıkta kalan finansal hizmetler çalışanlarını
 kendisine çekebilir ve bu yetenekleri gelişmekte olan finansal piyasalarının
 güçlendirilmesinde kullanabilir.

                Türkiye uzun vadede önemli bir büyüme potansiyeline sahip olup, yapılan
 bir araştırma Türkiye 'nin 2050 yılında dünyanın 9. Avrupa 'nın ise Rusya ve
 İngiltere 'den sonra 3. en büyük ülkesi olacağını ortaya koymaktadır.'

                'SÜREç OLABİLDİĞİNCE HIZLI İşžLETİLMELİ'

                Finansal hizmetler sektörünün GSYİH 'ye katkısının 2025 'te yaklaşık yüzde
 8 'e yükseleceği Uluslararası Finans Merkezinin sağlayacağı ek katkının yüzde 4
 civarında olacağı öngörüsünün yer aldığı raporda, 2025 yılında GSYİH 'de yıllık
 yaklaşık 20 milyar dolar artış yaşanacağı ifade edildi.

                Finansal hizmetler sektöründe toplam çalışan sayısındaki artışın yaklaşık
 150 bin kişi olacağı dile getirilen raporda, 'Nihai olarak üzerinde durulması
 gereken temel nokta, bahse konu katma değerlerin yaratılabilmesi için İstanbul
 Finans Merkezi çalışmaları ile ilgili sürecin olabildiğince hızlı işletilmesi
 gerekliliğidir' görüşüne yer verildi.

                Rapor kapsamında Türkiye 'nin iyileştirme ihtiyacı tespit edilen alanlar
 ise 'Yasal çerçeve, Mali Ortam, Düzenleyici çerçeve, Nitelikli İşgücü, Altyapı
 ve İmaj' başlıkları altında sıralandı. Altyapı başlığı altında ise iyileştirilme
 yapılması gereken konular, 'Trafik sorununu çözecek ulaşım altyapısının
 oluşturulması ve kaliteli işyeri ve konut arzının artırılması' şeklinde yer
 aldı.
AA