Kent Haberleri

İstanbul Olimpiyat kenti seçilirse!

TMMOB Mimarlar Odası'ndan Yüksek Mimar Mücella Yapıcı; İstanbul'un olimpiyat kenti seçilmesi halinde kurulacak mega projeler hakkında fikirlerini belirtti. Yapıcı, Türkiye'de Olimpiyat lafıyla emlak sermayesinin harekete geçtiğini düşünüyor..

Olimpiyat 2020'nin hangi kentte olacağı bugün belli oluyor. İstanbul'un Madrid ve Tokyo ile yarışında kaderi çiziliyor. İstanbul Olimpiyat kenti seçilirse kentin çehresi yapılacak mega projelerle tamamıyla değişecek. Haydarpaşa'ya dev stadyum, Belgrad Ormanları'nı yapılaşmaya açacak bisiklet parkuru, dünya mirası Yedikule Surları'nın dibine yapılacak tesisler, kentin kuzeyine TOKİ tarafından kurulacak Olimpiyat Köyü en çok tartışılan projeler arasında.


TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Şubesi ÇED Danışma Kurulu Sekreteri Yüksek Mimar Mücella Yapıcı ile olimpiyatlarla kentlerin gündemine getirilen mega projeler üzerine sohbet ettik. Yapıcı, bu mega projeleri uluslararası sermayenin krizinin çözülmesi bağlamında düşünmek gerektiğini belirtiyor ve “Kent talanı, küresel kapitalizmin kendini sürdürebilmesi için tutunduğu tek alan. Tıpkı eşiğinde olduğumuz savaş gibi” diyor. Olimpiyatların günümüzde ruhunu tamamıyla kaybettiğini söyleyen Yapıcı'ya göre İstanbul için düşünülen projeler ise kentin 'mimarlık birikimine hakaret.'


»Olimpiyatlar spordan çok kentlerin gündemine getirilen mega 

projelerle tartışılıyor artık. Bu mega projelere baktığınızda ne görüyorsunuz?

Küresel kapitalizmin neoliberalizm olarak adlandırılan aşamasında üretim biçimi çok değişti ve bu kentleri çok etkiledi. Özellikle 1970’lerden sonra başlayan küresel kapitalizmin yeni aşamasında üretim alanları çok ciddi bir şekilde Çin, Kore gibi ucuz işgücünün kontrol edilebildiği coğrafyalara kaydı. Dünyanın geri kalan taraflarında sanayisizleşme yaşanırken gelişmiş ülkelerin Londra, New York, Tokyo gibi metropolleri, Ar-Ge, banka ve finans sektörünün idare edildiği alanlar haline getirildi. Bizim gibi ‘sözde gelişmekte olan’ ülkelerin metropolleri ise tamamen tüketimin örgütlendiği yerler haline geldi ve sanayisizleşmeyle birlikte kent mekânı sermaye birikiminin sağlanması ve o birikmiş sermayenin harcanması için ciddi bir meta alanı oldu. Tam bu aşamada özellikle sıkışan finans sermayesinin krizini de çözmeyi becerebilen emlak sermayesi küresel ve yerel ilişkiler içinde birbiriyle uyum içinde örgütlenmeye başladı. Özellikle 2000’li yıllardan beri dünyanın az gelişmiş kentlerinin başına bela olan kentsel dönüşüm ve mega projeleri küresel kapitalizmin krizinin geçici olarak aşılmaya çalışılması bağlamında düşünmemiz gerekiyor. Bugün çıkartılmaya çalışılan savaş da böyle bir mega projedir ve altında silah tekelleriyle birlikte emlak ve finans sermayesinin ihtiyaçları çıkar. Özellikle sömürü alanı olan coğrafyalarda projelendirilen sürdürülebilir savaşlar ve mega projeler, sıkışan küresel kapitalizmin kendini sürdürebilmesi için tutunduğu tek alan.


»Peki, Olimpiyatlar sizce bu noktada nerede duruyor?


Gelelim olimpiyatlara… Sistem kendine alan açabilmek için üretimden kopmuş kentlerde sporu sanatı ve kültürü gibi metalaştırarak sermayenin kâr güdüsüne teslim etmiştir. Sırf yabancı sermaye gelsin ve onun artıklarından bir parça karın doysun diye dünya kentleri ormanını, deresini kıyılarını, havasını, suyunu satmak pahasına amansız bir yarışa sokuluyor. Kentsel dönüşüm adı altında yürütülen küçük ölçekte projeler sadece yerel sermayeye iş çıkarır. Ancak asıl amaç uluslararası sermayeye yaranabilmek. Çünkü küresel kapitalizm size kendinizi ve kentinizi satmaktan başka bir imkan bırakmıyor. Kentlerin bütün doğal tarihi ve kültürel kaynaklarını sermayeye açabilmek için Olimpiyatlar, Dünya Kupası, Formula 1 gibi uluslararası organizasyonları kapma yarışı neredeyse bir milli hayat memat meselesi haline getirildi. Şimdi dert hangi kent ne kadar para harcayarak, bu yarışı kapacak? Aslında bu yarışın kazananları inşaat sermayesi, kültür, turizm ve eğlence endüstrisi, güvenlik sektörü… Bu uğurda kentlerin tüm tarihi ve kültürel sermayesi pazarlanıyor. Sormak lazım Olimpiyatlara milyonlarca dolar cebimizden harcanırken Haydarpaşa’ya, Topkapı’ya yapılacak tesislerden kimler kazanacak? Olimpiyatlar bahanesiyle kurulan projeleri daha sonra kimler işletecek?


'PROJELER DELİ SAÇMASI'

»Olimpiyatlar için İstanbul’da yapılması planlanan projelere gelirsek, neler söyleyeceksiniz?

Hiçbiri asla etüd edilmemiş. Mimar Sinanların geçtiği bu coğrafyada, mimarlık birikimine hakaret edercesine basmakalıp projeler bunlar. Proje bile denemez, onlara proje demek benim mesleğime hakaret olur. Bu projelerle Olimpiyat Komitesi’ne çıkmış olmak komiteyi de hafife almaktır. Bu projeleri daha önceden el konulmak istenen yerleri yapılaşmaya açma bahanesi olarak görüyorum. Bakın Haydarpaşa'ya, önerilen stat ve olimpiyat tesisleri çok komik. Haydarpaşa'daki tarihi mendireği adalaştırıp üzerine inşaat yapma arzusu bugüne kadar gündeme getirilip reddedilen Haydarpaşaport projelerinin hemen hemen hepsinde vardı. Şimdi yine Olimpiyat projesi bahanesiyle bu mendireğe bir ada öneriliyor ve bu geçici değil. Oraya önerilen tarihi yarımada manzaralı 80 bin kişilik stat olacak iş mi? Taksim bölümünde ise Harbiye Açık Hava Tiyatrosu'nun üzerini kapatmak, o bölgeye yeni kavşaklar getirmek zaten Olimpiyatlar olmadan da yapılmak isteniyordu. Yedikule'de dünya mirası, tarihi Bizans surlarının dibine tribün yapmak ayıp değil mi? Belgrad Ormanı'na yapılacak bisiklet parkuruyla ormana beton dökülecek, bütün ekoloji perişan edilecek. Yine Küçükçekmece’de Olimpiyat basın sitesinin yapılacağı alan normalde hayatta inşaata açılamaz; ama olimpiyat bahanesiyle yapılaşmaya açılacak. Tüm bu projeler deli saçması, olacak iş değil. Olimpiyat Komitesi’nde bir tane vicdan sahibi, İstanbul’u bilen biri varsa, bu ne yahu, der. Hadi canım sen de, der geçer.


»TOKİ şehrin 420km2’lik bir kısmını olimpiyat köyü ve çevresi olmak üzere baştan aşağı yeniden kuracak...


TOKİ bugün dünyanın en büyük inşaat tekeli, daha büyüğü yok. Koskoca ülkede hem planlama erkine sahip, hem kamulaştırabilen, hem satan en büyük inşaat tekeli şu anda. Ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı da TOKİ demek artık. Dolayısıyla Olimpiyatlarda TOKİ'ye böyle büyük bir rol biçilmesine artık şaşırmıyoruz.


'YATACAK YERİMİZ KALMADI'

»İstanbul Olimpiyatları alırsa bu kenti ne bekliyor?

Ben artık bu kentte toplu ölümler bekliyorum. En ufak bir yağmur artık İstanbul'da sel oluyor, çünkü toprak kalmadı. Trafikten geberiyoruz zaten. Depremde çıkacak arazimiz kalmadı, çadır kuracak yerimiz kalmadığı gibi gömülecek mezarlığımız da kalmadı. İstanbul ölüyor, nefes alamıyor, boğuluyor, metamorfoz geçiriyor. Bütün mirası, içindeki bütün kimliğiyle öldürülüyor. Bu dünyanın en mükemmel şehri naylon sarı bir gül gibi artık. Bir çınar ağacını kesip oraya plastik, ışıklı bir palmiye koyuyorlar ya. İşte İstanbul'u öldürüp yerine plastik, ışıklı bir İstanbul yapmaya çalışıyorlar.


»Peki, İstanbul'un Olimpiyat kenti seçileceğini düşünüyor musunuz?

İstanbul'un Olimpiyatları alabileceğini sanmıyorum, ama olimpiyat alma arzusu İstanbul için bitirilmeyecektir. Çünkü Türkiye'de Olimpiyat lafıyla emlak sermayesi harekete geçiyor. Önceki Olimpiyatlar için bir olimpiyat stadı yapıldı, yanlış yere yapıldı, etrafı yapılaşmaya açıldı, Ağaoğlu girdi. Daha sonra yine Olimpiyat dendi, Seyrantepe yapılaşmaya açıldı. Bazen diyorum şu Olimpiyatları alsak keşke de bundan kurtulsak. Sonra niye Konya değil de, İstanbul? Tarihi kentte Olimpiyat olmaz ki. Avustralya'ya, Münih'e, Londra'ya bakın, hangi kent bundan fayda gördü bu anlayışta? Madrid'e gitmesini de hiç istemem. Ben New York'u öneriyorum (gülüyor). Wall Street'te olsun, hep beraber Wall Street'e gidelim Olimpiyat izlemeye. Alternatif bir Olimpiyat fikri de yok değil kafamda.


‘Gökdelene tırmanma yarışı’


»Nedir bu fikir?

Kentler artık özgür olduğumuz alanlar değil. Tepe mi kaldı ki, yüksek atlayacağız? Yol mu kaldı, hızlı koşacağız? Gökdelene tırmanma gibi, dolmuşa yetişme gibi yarışlar olmalı. Eski Olimpiyatlar, eskiden insanların özgür olduğu, doğanın bozulmadığı zamanın oyunları. Şimdi Allah aşkına toprak var mı ki yalın ayak koşalım? Mesela Taksim'de gaz maskesiyle yarış sporu olsun. Yüz metrede TOMA'dan hangi hızda kaçılır? Bunlar evrenseldir artık. Bence günümüzün yeni sporları bunlar olmalı.


BirGün