İstanbul'da depremin çaresi kentsel dönüşüm!
Türkiye'de nüfusunun yüzde 95’i deprem tehdidi altında yaşıyor ve yaklaşık 14 milyon konut ise afet riski altında. Çukurova Gayrimenkul Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Son İstanbul’da kentsel dönüşümün daha hızlı işleyebilmesi için acil eylem planı uygulanmasının şart olduğunu söyledi.
Türkiye’deki yaklaşık 19 milyon yapı stoğunun yüzde 67’si ruhsatsız ve kaçak, yüzde 60’ı ise 20 yaşın üzerindeki konutlardan oluşuyor. Olası bir depreme karşın kayıpların önlenmesi için mühendislik hizmeti almamış kaçak yapılar dahil yaklaşık 7,5 milyon konutun acilen yenilenmesi gerekiyor.
Türkiye’nin yüzölçümünün yüzde 92'sinin deprem kuşağında bulunduğunu ve nüfusun yüzde 95'inin deprem tehdidi altında yaşadığını ifade eden Çukurova Gayrimenkul Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Son, yakın tarihimizdeki 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi ve 2011 Van depreminin acılarını henüz tam olarak saramamışken adım adım yaklaşan Marmara depreminin endişelerini yoğun olarak yaşadığımızı hatırlattı.
Tamer Son, her yıl 1-7 Mart tarihleri arasında deprem bilincinin artırılmasına yönelik çalışmaların yapıldığı Deprem Haftası kapsamında yaptığı açıklamalarda bu büyük afetten korunmak için tek yolun önlem almaktan geçtiğini belirtti. Son, ayrıca yaklaşık 19 milyon yapı stoğunun yüzde 67’sinin ruhsatsız ve kaçak, yüzde 60’ının ise 20 yaşın üzerindeki konutlardan oluştuğunu söyledi.
Kentsel dönüşümün hızlanması için acil eylem planı şart
Beklenen büyük deprem nedeniyle özellikle İstanbul’da kentsel dönüşümün çok daha hızlı ve planlı bir şekilde işleyebilmesi için acil eylem planı uygulanmasının şart olduğunu söyleyen Son, “2012 yılında başlatılan kentsel dönüşümde Türkiye’de yenilenmesi hedeflenen 7,5 milyon binaya karşın, bugüne kadar kentsel dönüşüm sürecine girebilmiş bina sayısı yaklaşık 120 binde kaldı. Ülke genelindeki ve özellikle İstanbul’daki eski binaların acil olarak yenilenmesi gerekiyor. İnşaat sektörünün önünün açılması ve sürecin kolaylaşması kaybedilen zamanın bir nebze de olsa telafisini sağlayabilir. Unutmamak gerekiyor ki, eğer depremde İstanbul büyük zarar görürse Türkiye ekonomisi tehlikeye girer” şeklinde konuştu.
Konut seçerken hem statik hem de estetik değerler sorgulanmalı
Son, sözlerine şöyle devam etti; “Kentsel dönüşüm, deprem gerçeği ile yaşayan Türkiye için adeta milli bir dava olmalı ve ayrı yönetilmeli. Yönetmelikler bu çerçevede yeniden düzenlenmeli. Tüketicilerin de kentsel dönüşüm sürecinde binalarını yeniletirken ya da konut seçerken hem statik hem de estetik değerleri sorgulamaları gerekiyor. Zemin etüdünden projelendirmeye, malzeme kalitesinden yapım faaliyetine kadar bina üretim sürecinin her aşamasında alınacak mühendislik hizmeti yapıların güvenli ve sürdürülebilir olmasının en önemli teminatı. Bu nedenle mühendislik ve mimarlık hizmetlerine gereken önemi veren inşaat firmalarını tercih etmek çok önemli. Ayrıca kentsel dönüşümü rantsal dönüşüm fırsatı olarak düşünmemek gerekiyor.’’