İstanbul'da doğru planlanan bölgeler prim yapacak!
Mimar Hakan Kıran, İstanbul'daki projeleri, yatırımları ve kentsel dönüşüm çalışmalarını anlattı. Kıran, ''İstanbul'da doğru planlanan ve geliştirilen bölgeler prim yapacak" diye konuştu.
İstanbul'un bazı bölgelerinde inanılmaz bir inşaat yoğunluğu olduğuna dikkat çeken Mimar Hakan Kıran, "Bu devam ettiği sürece şehir yaşanmaz hale gelecek. Bana göre İstanbul'da doğru planlanan ve geliştirilen bölgeler prim yapacak" diyor...
Türkiye'nin bir kentsel dönüşüm gerçeği var. Yenilenmesi gereken 7 milyonluk riskli binadan söz ediliyor. Bir mimar gözüyle Türkiye'de uygulanan dönüşüme nasıl bakıyorsunuz?
Uzun yıllardan beri anlatmaya çalıştığım bir şey var. Dönüşüm, amaç olarak kötü olanı iyiye dönüştürmektir. Bizde yapılan kentsel dönüşüm ise kalıcı değil ve gerçek Türkiye projesini yansıtmıyor. Eskisinden daha iyi ve sağlam bina yaptıklarını söylüyorlar. Ama bu yetmez. Eğer bir ülke dönüşüyorsa, en iyisini yapmak zorunda. Bunu sadece bugün için değil, önümüzdeki nesiller için de böyle yapmalıyız.
'SOSYAL DEPREME DAYANIKSIZ BİNALAR YAPILIYOR'
Depremin Türkiye için fırsat olduğunu düşünüyor musunuz?
Evet, deprem bir fırsat. Özellikle 1999 Marmara Depremi'nden sonra bu gibi güzel şeyler söyleniyordu. Ama neye fırsat? Bana göre kentsel dönüşüm, plansız yapıldığı için ranta dönüştü. Dolayısıyla belki depreme dayanıklı binalar yapılıyor ama bu binalar sosyal depreme dayanıksız. Belki diyorum çünkü Türkiye'de yerel inşaatların devlet tarafından kontrolü konusunda da problemler var. Denetim mekanizmaları kuruldu ama yanlış uygulamalar yapılıyor. Bize şunu kodladılar. Biliyorsunuz, 1996 Yönetmeliğinden önce yapılan binaların çürük, ondan sonra yapılanların ise sağlam olduğu söylendi. Ama bunun doğru uygulanıp uygulanmadığını bilmiyoruz.
Peki ideal dönüşüm nasıl olmak?
Vakti zamanında zaten plansız yapılmış ve yetmeyen altyapıyı düzeltmeden aynı parselde binalar yapılıyor. Eksik olan kaldırana, yola, yeşil alana bakmadan binalar inşa ediliyor. Bu ne demek? İstanbul ya da Türkiye'nin milyarca dolar harcadığı dönüşümünü tekrar 100-150 yıl sonraya itmek demek. İdeal olanı anlatayım. Hatta bunu en son Barcelona hayata geçirdi. Kenti sağlam bölgelere taşıyarak, eski kalan yerleri tamamen yeniden planlamak ve yeni bir kent yaratmak gerekiyor. Doğru olan bu.
Doğru olan bu dönüşüm neden anlaşılmadı?
Anlaşılmaması için birkaç neden var. Birincisi, bize deprem korkusu aşıladılar ve bunu sağlam binayla çözeceklerini söylediler. İkincisi de, hepimizi bu ranttan bir miktar sebeplendirdiler. Kentsel dönüşümle insanları kat karşılığı ev sahibi yaparak, sosyolojik yapılarını bozdular. Bu insanları hayatlarında görmedikleri paralarla tanıştırdılar. Topraktan gelmiş ya da hak ederek kazanmamış birine bu kadar para verirseniz, kendisinin ve ailesinin sosyolojik yapısını bozmuş olursunuz. Yani şu an uygulanan dönüşüm süreci sosyolojik açıdan da ciddi zararlar doğuruyor. Altyapısı, sosyal dokusu ve yeşilliği olmayan binalar insan sosyolojisine zarar veriyor.
İSTANBUL'UN KIYMETİ BİLİNMİYOR
Yapılan işin başarısı nasıl ortaya çıkar?
Her ülkenin önemli şehirlerinin metrekare ortalama satış değerleri vardır. İstanbul'u dünyadaki büyük metropoller arasında birinci sıraya oturturum. Londra'da Hyde Park'ın yanında metrekaresi 150 bin pounda ev satıyorlar. Biz İstanbul'da manzaralı ve merkezi yerlerdeki binaları bile yüksek fiyatlara satamıyoruz. Çünkü Londra'nın değerinin binaya etkisi İstanbul'dan çok yüksek. İstanbul'un değerini yükseltmeliyiz.
'BİLİNÇSİZCE İNŞAAT YAPILMAZ'
İnşaat sektörü Türkiye ekonomisi için çok önemli. Sektörün geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Evet, inşaat sektörü ekonomi için çok önemli. 200 alt sektörü besliyor. Ancak bu sektörden gerçek değerler elde etmeliyiz. Değere dönüştürmek plan, proje ve vizyon işidir. Bir binayı yıkıp, yeniden yaparken bile ekonomi yaratırız. Ancak plan, vizyon ve şehirlerin değerlerinin yükseltilmesi projeksiyonuyla sektörün geleceğini iyi görürüm. Onun dışında korkum şu. Plansızlığın getirdiği bilinçsizlik var.
Anlamadığım şekilde bazı bölgelerde inanılmaz bir inşaat yoğunluğu oluyor. Bildiğimiz büyük firmalar dahil o bölgelere giriyor. Bu devam ettiği sürece şehir yaşanmaz hale gelecek. Bana göre İstanbul'da doğru geliştirilen bölgeler prim yapacak.
'DOĞALLIK KAZANACAK'
Bunlara bir örnek vermeniz mümkün mü?
Örneğin Göktürk. Bölge İstanbul'un merkezine çok yakın ve her tarafı deniz, orman ve nefes
alınacak yerlerle dolu. Yani şehrin içinde doğal bir yaşam sunuyor. Bunun yanı sıra 3. Havalimanı gelecek. Burada 120 bin kişinin çalışacağı söyleniyor. Bu insanların ev ve ofis ihtiyaçları olacak ve Göktürk'e gelecekler. Aynca bu bölge, 3. Köprü ve bağlantı yollarına da yakın. 2019'da metro da gelecek. Hasdal'dan başlayacak bir tünel de yapılacak. Tüm bu avantajlarıyla değeri artacak. Önümüzdeki iki yıl içinde Göktürk ciddi prim yapacak. Ancak inşaatlar çoğalamayacak. Yani bugünkü doğallığını koruyacak.
TÜRKİYE PLANLAMASI YAPILMALI
Ne ada bazlı ne de şehir bazlı dönüşüm çare. Ülke planlaması yapılması lazım. Eğer göçten şikayet ediyorsanız, bu planlamayı yapmanız lazım. Bir örnek vermek istiyorum. TOKİ Erzurum'da bir site yapmıştı. Yaklaşık 10 katlı, kutu pencereli, birbirine çok yakın, yüksek dikey binalardan oluşan bir site. Oysa Erzurum hayvancılık ve tarımla yaşayan bir şehir. Bu insanları nefes almayan o binalara oturtmak çok yanlış. Onların genetik yapısında toprak ve doğal yaşam var. Bugün Türkiye'nin problemi insanları İstanbul'da toplayarak, onlara konut üretmeye çalışmak. Aslında bu Cumhuriyet dönemi boyunca siyasiler için iyi bir malzeme olmuş. İnsanlara verdikleri her minik kıyak, oy olarak geri dönmüş.
GÖKTÜRK'E GÜVENİYOR
İnşaat sektöründe de projelere imza atan Hakan Kıran, İstanbul Göktürk'te 'Larus Palas' ve 'Larus Loft'u hayata geçirdi. Her ikisinin de ilk bölümü 3 yıl önce satıldı. İkinci bölümler bu ay satışta olacak. 'Larus Palas'ın metrekare fiyatı 3 yıl içinde 3 bin dolardan 4 bin 500 dolara çıktı.
AMACIM KALICI
Bazı projeleriniz eleştiri oklarına hedef oldu. Bu eleştirilere ne diyeceksiniz?
Aslında eleştiri almayan projem yok. 1989'da ofisimi açtım ve hep popüler bir mimar oldum. Aslına bakarsanız sesim en az bu dönem duyuldu. Çünkü baskılardan dolayı iş yapamaz hale geldim. Yurtdışına gidip projeler yaptım. Paris'te açtığım ofisi Londra'ya taşıyorum. New York'ta da ofisim var. Gurur duyduğum şey, istemediğim hiçbir şey yapmamam. Hiçbir zaman imar projeleri içinde olmadım ve kullanılmadım. Neden eleştirildiğim sorusunun yanıtı ise çok basit. Hep sıra dışı projeler yaptım. 2000 de Milenyum Miman seçildim. Ona da itiraz ettiler.
O zamanlar ne siyaset vardı ne başka bir şey. Ben iddialıyım. Karalamak için kullandıkları hiçbir şey bana oturmuyor. Çünkü çağdaş ve ileri hamleler yapan bir mimarım. Dünyanın en iyi mühendisleriyle çalışıyorum. Yaptığım işler ortada.
17 YILLIK SERÜVEN
Ancak insanları o kadar hipnotize ediyorlar ki. Örneğin Haliç Metro Köprüsü'nde bunu yaptılar. O zamanlar biraz sessiz kaldık. Haliç Metro Köprüsü, 17 yıllık bir serüven. Ben bu süre sonunda devreye girdim. 1992 ile 2004 arasında proje yapılmaya çalışılan bir süreçte bende bir proje yaptım, kabul edildi. Kabataş projesi de öyle. Hakan Kıran projelerine eleştiri var. Ama benim projelerim dışında binlerce kamu binası, on binlerce özel bina yapılıyor. Ve bunların hiçbiri eleştiri almıyor. Olmayacak yerlere olmayacak binalar yapıyorlar. Eğer onlar soruşturulmuyor da benim yaptığım projeler soruşturuluyorsa bundan gurur duyarım.
Posta