Genel

İstanbul'da restorasyon projeleri Haziran'da tamamlanacak

İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı Yürütme Kurulu Başkanı Şekib Avdagiç, restorasyon projelerinin tamamlanması ve tasfiye sürecinin, 2011 yılının Haziran ayında sona ereceğini bildirdi

AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Avdagiç, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansının, Başbakanlık tarafından 2010 yılında İstanbul’a verilen Avrupa Kültür Başkentliği unvanının layığıyla yaşanması için gereken koordinasyonu sağlamak amacıyla kurulduğunu anımsattı.  Avdagiç, "Kuruluş kanununda da yer aldığı üzere, restorasyon projelerinin tamamlanması ve tasfiye süreci, 2011 yılının Haziran ayında sona erecektir. Pek tabii 31 Aralık sonrasında çalışmalarımıza devam edeceğimiz 6 aylık süreçte ekibimiz, çalışmalarımız paralelinde küçülecektir" dedi.

Ajansın çalışmalarına 2008 yılında başladığını anımsatan Avdagiç, 2008 yılında 78 milyon, 2009 yılında 260 milyon liralık gelir bütçesiyle çalışmalarını sürdürdüklerini belirtti. Avdagiç, bu yıl gelir bütçesinin 10 aylık dönemde 160 milyon lira olduğunu, 2010 yılı gelir bütçesinin hangi rakamda bağlanacağının da yıl sonu itibariyle görülebileceğini ifade ederek, "Ajansın gider bütçesine yine yıl
 bazlı olarak baktığımızda, 2008 yılında gerçekleşen toplam harcama 45 milyon lira ve 2009 yılında gerçekleşen toplam harcama 97 milyon liradır. 2008 ve 2009 yılları toplam harcaması 142 milyon lira olmuştur. 2010 yılının Ekim ayı sonu itibariyle harcamalarımız 179 milyon liraya ulaşmıştır" dedi. İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı imzasını taşıyan 588 projeyi hayata geçirdiklerini belirten Avdagiç, projeler kapsamında 9 bin 500’ü aşkın etkinliğin yaklaşık 10 milyon katılımcıyla buluştuğunu söyledi.

HATIRDA KALAN PROJELER
Şekib Avdagiç, "2011 yılında bakıldığında sizce hatırda kalan projeler hangileri" sorusunu şöyle yanıtladı: "2008 yılından bu yana üzerinde titizlilikle çalıştığımız, gururla İstanbullularla paylaştığımız 588 projenin içinden seçim yapmak inanın kolay değil. İstanbullu bir kültür sanat takipçisi Şekib Avdagiç olarak ilk aklıma gelen İstanbul’un 8 bin 500 yıllık tarihini gözler önüne seren ’Efsane İstanbul’ sergisi geliyor. Bilgi Üniversitesi ile birlikte çalıştığımız ’İstanbul 1910-2010 Kent, Yapılı Çevre ve Mimarlık Kültürü’ sergisi de muhteşemdi. Aynı zamanda Devlet Opera ve Balesi ile birlikte imza attığımız ’Barbaros Çağdaş Dans Drama’ prodüksiyonunu sayabilirim. Kamusal sergi alanı modelinin ilk uygulaması ’Sanat Limanı’ ve dahilinde İstanbullularla buluşturduğumuz çağdaş sanat sergileri keza müthişti. Tabii David Helfgott’un ilk ve son İstanbul konserlerini de unutmamak
 lazım. Ayrıca, bir başka unutulmayacak proje, Topkapı Sarayı ve Moskova Kremlin Sarayı müze müdürlüklerinin, Kültürel Miras ve Müzeler Direktörlüğümüzle birlikte geliştirdikleri, Topkapı Sarayı hazineleri ile Kremlin Sarayı hazinelerinin ilk kez buluşması projesiydi. İstanbul ve Kremlin’de, Ajansın destekleriyle gerçekleştirilen sergilerin, İstanbul’un Avrupa Kültür Başkenti unvanını taşıdığı yılda ziyaretçilerle ilk kez buluşması çok anlamlıydı."

Hafızalarda kalan bir diğer projenin ise İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve 2011 yılında Avrupa Kültür Başkenti unvanını taşıyacak olan Estonya’nın Tallinn kentinin iş birliğiyle yaşayan en büyük çağdaş bestecilerden Estonyalı Arvo Part’in son eseri "Adem’in Yakarışı"nın dünya prömiyeri olduğunu belirten Avdagiç, unutulmayacak etkinliklere, bölge coğrafyasının çıplak gözle izlemeye hasret olduğu U2’nun hafızalara kazınan konserini, 100 yıllık tarihi yelkenli gemilerin Boğazı inci gibi süslediği "Boylu Soylu Yelkenliler Şenliğini" de eklemek gerektiğini söyledi. Şekib Avdagiç, İstanbul’un zengin kültürel miras yapılarının uzun
 yıllardır ihtiyaç duyduğu renovasyon ve restorasyon projelerinin başlatılmasının da önemine işaret ederek, İstanbul’daki 166 tarihi miras yapıda koruma ve bu eserleri geleceğe taşıma projelerini hayata geçirdiklerini, bunların başında, Ayasofya Müzesi ve Topkapı Sarayı Müzesi’nde gerçekleştirilen 15’i aşkın restorasyon projesinin sayılabileceğini kaydetti.

3 MÜZE 2010’U HATIRLATACAK
İstanbul’a yeni kültür-sanat mekanları kazandırmak adına yürüttükleri çalışmalar sonucunda şehre üç yeni müze kazandırdıklarını bildiren Avdagiç, "Adalar Müzesi", "Avrupa Kültür Başkenti Mübadele Müzesi" ve "TÜRVAK Sinema Tiyatro ve Televizyon Müzesi"nin açıldığını, uzun yıllardır kullanılmayan Vortvots Vorodman Kilisesi’ni kültür merkezi olarak kullanılmak restore ettiklerini anlattı. Mekansal çalışmaların yanı sıra 2010 sonrasında da izlerini sürdürecek pek çok kitap yayını, 40’ı aşkın sinema, drama ve belgesel projesini hayata geçirdiklerini belirten Avdagiç, "80 kitaplık ’İstanbul’um’ projesi, Kadı Sicilleri, İstanbul Ansiklopedisi, Şiirin Sultanları, III. Selim, İstanbul’un Ezanları, Osmanlı Serpuşları, Mahya gibi yayınları okurların beğenisine sunduk" dedi.

İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı çatısı altında kültür ve sanatın 14 disiplininde, gelenekselden çağdaşa her ilgili kitlesine hitap eden türlü işler gerçekleştiğini ifade eden Avdagiç, "Telaffuzu dile kolay 9 bin 500’ü aşkın etkinlikten en az biri, küçük veya büyük her İstanbulluda bir iz bıraktı" diye konuştu.

ELEŞTİRİLERE YANIT
Şekib Avdagiç, "Yaptıklarınızın takdir edilmesinden çok, Ajansın yapısı, başına sizin getirilmeniz ve reddedilen projeler konuşuldu. Ajansın, kültür ve sanattan uzak insanlarca yönetildiği, Kültür ve Turizm Bakanlığının bile işin dışında bırakıldığı, siyasetin elinin hep ajansın üzerinde olduğu yönünde eleştiriler oldu. Bugün bakınca biraz da özeleştiri yapacak olursanız, pişmanlıklarınız var mı Keşke şunu da yapsaydım dediğiniz konular var mı" sorusu üzerine, şunları söyledi:

"İstanbul hepimiz için çok fazla önem arz ediyor; bu sebeple İstanbul’a dair her şeyi tartışmak gerekiyor. İstişare etmeden, iş birliği yapmadan, farklı fikirlere söz hakkı vermeden hiçbir yere varamayız. Avrupa Kültür Başkentliliği sürecini de konuşmamız ve sorgulamamız elbette tabiidir. Biz çalışmalarımızın her döneminde, her kesimden gelen tüm eleştirilere açıktık. Konuşmayı, tartışmayı ve sorgulamayı, bizi yavaşlatan değil, aksine ileri götüren, katılımcılığı, paylaşımı ve iş birliğini geliştiren hususlar addettik. İstanbul’u ve İstanbul’un Avrupa Kültür Başkentliliği sürecini kimse tartışmasaydı, bir sorun olduğunu düşünürdük.

Fikir birliğine önem veren Ajansımız, ilk günden bugüne her sorunun yanıtını verirken, nitelikli eleştirileri değerlendirip çalışmalarına güç katarken; bilmeden, yeterli araştırma yapmadan, zikredilmiş söylemler olmaktan öteye geçmeyen ’bazı eleştiriler’in de bizleri yorduğu bir gerçektir."

"BİRİLERİNİN DIŞARIDA BIRAKILDIĞINI SÖYLEMEK DOĞRU OLMAYACAKTIR"-
İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansının, merkezi hükümet kaynağını kullanan; sivil toplum, merkezi hükümet, yerel yönetimler ve özel sektörü bir araya getiren bir konsorsiyumla yönetilirken, "kültür ve sanattan uzak insanlarla" yönetildiği söylemini kabul etmenin mümkün olmadığını vurgulayan Avdagiç, "İmza attığımız her proje, kamu, sanatçı ve sivil toplum kuruluşlarını bir araya getirdi. Avrupa Kültür Başkenti başarısı, İstanbulluların birlikte çalışma disiplinin bir sonucudur" dedi.
 Ajansın, faaliyetlerini, Başbakanlığa bağlı olarak sürdürdüğünü, Ajansın en üst kurulu olan Koordinasyon Kurulunun, Başbakan’ın görevlendirdiği Devlet Bakanı Hayati Yazıcı’nın başkanlığında Avrupa Birliği müzakerelerini yürüten Bakan, Tanıtma Fonu’ndan sorumlu Bakan, İçişleri Bakanı, Maliye Bakanı, Kültür ve Turizm Bakanı ile İstanbul Valisi, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, Danışma Kurulu Başkanı ve Yürütme Kurulu Başkanı’ndan oluştuğunu anlattı. Avdagiç, "Açıkça görüleceği gibi Ajansımız, çalışmaları, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın aralarında olduğu İstanbul’un Avrupa Kültür Başkentliliğinde fikrine ve emeğine ihtiyaç duyulacak tüm birim başkanlarının koordinasyonunda sürmekteyken, birilerinin ’dışarıda bırakıldığını’ söylemek ve buna inanmak doğru olmayacaktır" diye konuştu.
AA