Dekorasyon

İstanbul'da "Taş Eğitim Atölye"si kuruldu

İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Taş Eğitim Atölyesi de kurdu

İstanbul'da kültürel mirasın önemli bölümünü oluşturan taş yapıların restorasyonunda çalışacak usta ve kalfaları yetiştirmek ve yapılara ilişkin malzeme analizi yapmak üzere kurulan "Taş Atölyesi" ile konservasyon ve restorasyon laboratuvarı, tarihi yapılar için kurtuluş reçetesi sunuyor. AA muhabirine bilgi veren İstanbul Büyükşehir Belediyesi Eski Eser Koruma Uygulama Denetim (KUDEB) Müdürü Şimşek Deniz, 250 çalışanıyla Türkiye'nin en büyük eski eser merkezi konumunda olan KUDEB'in  tarihi eserlerin yoğunlukt olduğu Süleymaniye'de ahşap eğitim atölyesinin yanı sıra "Taş Eğitim Atölyesi" de kurduğunu belirtti. Deniz, "İstanbul'da 1.5 milyon yapı stoku içerisinde koruma amaçlı imar planlarından elde ettiğimiz verilere göre 40 bin tane tarihi eserimiz var. Bunların çoğu da taş yapılar. Kurduğumuz taş atölyesinde bu tarihi yapıların restorasyonunda çalışacak usta ve kalfaları yetiştirmenin yanı sıra, yapılara ilişkin malzeme analizi yaparak yapının yaşını, malzemenin içeriğini, yıpranma ve bozulmanın nedenine göre doğru restorasyon yöntemini tespit ediyoruz. Böylece bu alandaki büyük bir eksikliği gideriyoruz" dedi. Eğitime katılanların büyük bölümünün Mimar Sinan, Yıldız Teknik Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi ile Zonguldak ve Safranbolu'daki 2 yıllık restorasyon bölümü öğrencilerinin oluşturduğunu dile getiren Deniz, eğitimlerde geleneksel taş işçiliği, sütun başlığı, değişik arabesk maketleri üzerindeki çalışmalar, çeşme onarımları, türbeler, dar'ülkurralar gibi taş yapılarda hem uygulamalı, hem de teorik dersler verildiğini kaydetti. Deniz, eğitimlerde üniversite hocalarından danışmanlık hizmeti aldıklarını ve atölyenin başında Prof. Dr. Erol Gürdal'ın bulunduğunu, ayrıca taş ustalarının da eğitimlerde yer aldığını belirterek, "Taş işçiliği, malzemenin dokusu, işlenebilmesi, inşa teknikleri üzerine eğitimler veriliyor. 6 aylık eğitim süresince 120 civarında kursiyeri eğittik ve sertifika verdik" dedi.

12 ÇEŞME BİR TÜRBE RESTORASYONU YAPILDI
Şu anda tarihi yarımada içinde orta ve küçük ölçekli çok sayıda şantiyelerinin olduğunu dile getiren Deniz, şu bilgileri verdi: "Şu anda Horhor Çeşmesi, Nevşehirli Damat İbrahim Paşa Çeşmesi, Hüsrev Paşa Türbesi, Kethüda Mehmet Efendi Dar'ülkurrası'nda çalışıyoruz. 12 çeşmenin onarımı tamamlandı, çevresi açıldı ve akar hale getirildi. Bir türbenin restorasyonu tamamlandı. Sur içindeki çok sayıda çeşmeyi de bu yıl içinde planlıyoruz. İstanbul Ticaret Odası ile yapılan protokol ile Koruma Kurulunda projeleri onaylanmış 15 çeşmenin restorasyonu da yakında başlayacak. Ayrıca türbeler, dar'ülkurralar, muvakkithaneler var. Çok daha büyük yapılar ve Selatin camileri ise Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından onarılıyor." Deniz, burada yeni bir model geliştirerek yapıları tek tek ihale etmek yerine, hem eğitim verip hem de atölyede eğittikleri kişileri şantiyelerde görevlendirerek iki işi birlikte yürütmeye çalıştıklarını ve bunun maliyet açısından ucuza geldiğini söyledi.

RESTORASYON LABORATUVARI
KUDEB bünyesinde çeşitli fiziksel deneylerin yapıldığı restorasyon ve konservasyon laboratuvarı da kurduklarını ve burada jeoloji ve kimya mühendisi, mimar, sanat tarihçisi ve konservatör gibi farklı disiplinlerde çalışan 22 personelin bulunduğunu belirten Deniz, laboratuvarda eski eserlerin maruz kaldığı tahribatların sıva, harç ve derz örnekleri alınarak incelendiğini anlattı. Deniz, çalışmaya ilişkin şuları söyledi: "Tahribat iklim şartlarından mı oluşmuş, trafik kirliliğinden oluşan bir etken mi, yoksa yanlış kullanımlardan oluşan bir durum mu önce bunların teşhisi yapılıyor. Daha sonra da bu yapılara hangi müdahale yöntemiyle yaklaşılacak, yani kimyasal bir temizlik mi, jel gibi bir temizlik mi yapılacak, yoksa yapısal bir onarım mı gerektiriyor, teşhisten sonra tedavisinin nasıl yapılacağıyla ilgili bir yol haritası çiziliyor. A'den Z'ye yapıdaki uygulamanın ve restorasyon aşamalarının nasıl yapılacağına dair çok kapsamlı bir teknik rapor sunuluyor. Bundaki amaç, ülkemizdeki restorasyonların tamamen bilimsel yöntemlerle ve doğru bir metodolojide yapılmasını sağlamaktır."

"300 YAPININ MALZEME ANALİZ RAPORU HAZIRLANDI"
Deniz, laboratuvarın Türkiye'de çok geniş bir açığı kapattığını belirterek, "Şu anda Türkiye'deki taleplerin yüzde 85'ine cevap veren bir kurum haline geldik. Yakın bölgemizden de çok büyük oranda malzeme analiz raporları buraya gelmektedir. Şu ana kadar Türkiye genelinde 300'den fazla yapının malzeme analiz raporları hazırlandı. Ayrıca Balkanlar'dan, Orta Doğu'dan ve Afrika'dan çok sayıda konservasyon ve malzeme analizi talebi var" dedi. Restorasyon uygulamalarını yerinde denetlediklerini ve yanlış yapılanlara müdahale ettiklerini de belirten Deniz, İstanbul'da bu tür yanlış onarım yapılan eserlerin münferit de olsa bulunduğunu, kendi çalışmalarında eserin özgün yapısını korumaya özen gösterdiklerini söyledi. Deniz, merkezde semedeks adlı bir cihaz ile de malzeme analiz raporlarını çok hızlı bir şekilde yaptıklarını, malzeme üzerine verilen ışın ile maddeyi oluşturan elementten tutun da bileşenlerine kadar bütün parçalarını tespit ettiklerini ve böylece eskime, malzemenin yaşı, niteliği gibi verilere dayanarak yeni reçeteler önerdiklerini kaydetti.

"SÜLEYMANİYE CAMİSİ İÇİN 7 RAPOR HAZIRLANDI"
Laboratuvarda görev yapan konservatör ve restoratör Ergün Çağıran da laboratuvara gelen harç, sıva ve boya örneklerinden yola çıkarak yapıda hangi problemlerin bulunduğunu, bunun kaynağını, malzemelerin niteliğini, taş ise bunun bölgesel kaynaklardan mı yoksa başka bir yerden mi geldiği gibi detay bilgilere ulaşabilmenin mümkün olduğunu söyledi. Restorasyon çalışmaları süren Süleymaniye Camisi'nde çok ince ve detaylı çalışma yaptıklarını ve şu ana kadar 7 ayrı rapor hazırladıklarını, birkaç rapor daha hazırlanmasını öngördüklerini dile getiren Çağıran, "Amacımız, yapının özgünlüğüyle çelişmeden ömrünü uzatacak çalışmaların yapılması için yol gösterici olmak" dedi.
AA