İhale

İstanbul`un marka değerini düşürüyoruz

ABD'de yayımlanan ve de pek çok satan 'Gecekondular Gezegeni' isimli kitapta İstanbul, dünyanın en fazla gecekonduya sahip kentlerinden biri olarak anlatılıyor.

İngiltere'de yayımlanan The Independent gazetesinde geçen pazar günü açıklanan bir araştırmaya göre de İstanbul dünyanın en önemli şehirleri arasında 25'inci sırada yer alıyor.
Biz ise İstanbul'u "Avrupa'nın Kültür Başkenti" yapmaya çalışıyoruz. İstanbul'da son yıllarda açılan müzelere, yoğunlaşan sanat etkinliklerine bakarak İstanbul'un dünyanın en önemli sanat merkezlerinden biri olduğunu sanıyoruz.
Anadolu'da bi deyim vardır, "Kuzguna yavrusu hoş görünür" derler. İşte bu deyimdeki gibi, bize göre de "İstanbul eşi bulunmaz bir şehir."
Geçmişiyle İstanbul "eşi bulunmaz bir şehir" ama bu şehirde yaşayan bizler, İstanbul'un geleceğini elbirliğiyle karartıyoruz. Marka değerini (ismini / unvanını / şanını / şerefini) düşürüyoruz.

Yaşam kalitesi önemli
Büyük şehirler o şehirlerde yaşayan insanların yaşam kalitesine göre öne çıkıyor.
Şehirleşme konularındaki kitaplarıyla ünlenen Amerikalı yazar Mike Davis "Planet of Slums" (Verso, 2007) isimli kitabında İstanbul'daki hızlı nüfus artışına dikkati çekiyor. Büyük ölçüde iç göçe dayalı olarak 1950'lerde 1.1 milyon nüfusu olan İstanbul'un 2004 yılında 11.1 milyon nüfusuyla dünyanın 18'inci büyük "megakent"i olduğunu anlatıyor. Daha sonra hızlı nüfus artışının yarattığı gecekondulaşma sorununa dikkat çekiyor. Türkiye'de nüfusun yüzde 42.6'sının, 19.1 milyon insanın gecekondularda yaşadığını yazıyor.
Gecekondulaşmanın şehirlerin sadece fiziki yapısını değil, sosyal yapısını ve yaşam şartlarını da nasıl rezil ettiğini anlattıktan sonra "Bu mikrop bir defa şehrin kanına girdi mi bir daha çıkmaz" diyor. Ve anlatıyor: "Gecekondudan sonraki aşama yarı gecekondu, ondan sonraki aşama ise süper gecekondudur. Gecekondu mikrobuna bulaşan şehrin kaderi budur."

İstanbul yok olmasın
İstanbul, büyüdükçe Bizans'ın, Osmanlı'nın İstanbul'u kayboluyor. "Gecekondu kültürü ve yaşamı" İstanbul'a hâkim oluyor. İstanbul'a göç edenler İstanbul yaşamına uyacak yerde İstanbul yaşamını terk ettikleri kırsal alanlar düzeyine (aşağıya) çekiyor. Sokaklarını işsizlerin ve alt gelir grubundakilerin doldurduğu, yollarının kilitlenen trafikten bloke olduğu, TOKİ'nin desteğiyle otoyol kenarlarında süper gecekonduların yükseldiği bu kent, giderek "İstanbul" olmaktan çıkıyor. Rengi, karakteri olmayan kendine özgü bir süpergecekondu kentine dönüşüyor.
İstanbul'a göçü önleyemeyiz. Göç devam edecek. Ama İstanbul'a göç edenlerin İstanbul'un yaşamını, imajını biraz daha aşağıya çekmelerini önlememiz mümkün.
Yanlışları görmezden gelmez, kendi kendimize övünmekten vazgeçersek, İstanbul'daki yozlaşmayı önleyebiliriz. İstanbul'un marka değerini korumamız gerekir.
GÜNGÖR URAS