Mimari Tasarımlar

İstanbul'un mimarisini güzelleştiren mimar: Alexandre Vallaury!

Karaköy'deki Osmanlı Bankası binasından Tepebaşı'ndaki Pera Palasa pek çok şık yapının mimarı Vallaury'ye ölüm yıldönümünde huzur dileyelim. Bugünkü estetik yoksunu mimari karşısında mezarında sık sık ters dönüyordur zira...

2 MAYIS'TA neler olmuş hayatta diye bakarken gördüm ki 1921'in 2 Mayıs'ında Alexandre Vallaury ölmüş. O da kim mi? İstanbul'a gelenlerin hayran olmasında, İstanbul'da yaşayanlarınsa her türlü karmaşasına rağmen şükretmesine sebep olan isimlerden biri... Arkeoloji Miizesi'nden Pera Palas'a pek çok şık yapının mimarı. 


Ölümünü 'fırsat bilip analım... 

Varlıklı Levanten bir ailenin çocuğu olarak, 19. yüzyılın tam ortasında (1850) Pera'da doğuyor. 

Babası İstanbul'un en ünlü pastacısı; Lebon Pastanesi'nin kurucusu da onun yanında yetişmiş ve kızıyla evlenmiş hatta. 


Mimarın çocukluğuna ve ilk gençliğine dair pek bilgi yok; Saint Joseph'de okumuş olabileceği tahmin ediliyor. Sonrasıysa dönemin en iyi mimarlık okulu, Paris'teki Ecole des Beaux-Arts'da yaklaşık 10 yıl süren dirsek çürütme... 


İstanbul'a dönüşte önce mimari anıtların rölöve çizimleriyle sergilere katılıyor ve ileride işbirliğine de gireceği Osman Hamdi Bey'le tanışıyor. Ünlü ressam, 'Mimar-ı Şehir' adını takıyor ona. Sanayi-i Nefise Mektebi'nin hem mimarı hem de mimarlık bölümünün kurucu hocası. Hocalığı 25 yıl sürüyor kesintisiz. Legion d'honneur ödülüne de layık görülüyor. 


1800'lerin sonu ve 1900'lerin başı diyebileceğimiz 30'a yakın yıl içinde; Boğaz'dan Pera'ya, Cağaloğlu'ndan Büyükada'ya yayılmış çok sayıda yapıya imza atıyor Vallaury. 

Giderek artıyor şöhreti ve Osmanlı üst yönetiminin, Fransız finans kuruluşları ile iş çevrelerinin favori mimarı haline geliyor. İstiklal Caddesindeki Cercle d'Orient (Rahmetli Emek Sineması'mn da yer aldığı bina), Eminönü'ndeki Hidayet Camii, Paris Uluslararası Fuarı Türk Tütün Pavyonu, ilk işlerinden. 


Karaköy'deki Osmanlı Bankası binasıyla (2011'den beri Salt Galata) iyice ünleniyor. Akabinde diğer imza yapıları geliyor: Arkeoloji Müzesi, Pera Palas, Yeni Karaköy Hanı, Tokatlıyan Oteli, Büyükada Rum Yetimhanesi, Union Française, Düyun-ı Umumiye Binası (Bugünün İstanbul Lisesi)... 

1900'lerin başında, Osmanlı sarayı mensupları ve devletin tepe yöneticileri için büyük evler yapıyor: İstinye'deki Afif Paşa Yalısı, Bağlarbaşı'ndaki Abdülmecit Efendi Köşkü, Erenköy'deki Rıdvan Paşa Köşkü... 


Bu dönemden Haydarpaşa'daki Mekteb-i Tıbbiye-i Şâhâne binasını (Eskinin Haydarpaşa Lisesi, bugünün Marmara Üniversitesi Tıp ve Hukuk Fakülteleri) da sayalım. 


Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi'nin katkılarıyla yazdığımız bu satırlarda son sözü, Vallaury maddesinin yazarı Mustafa S.,Akpolat'a verelim. "Vallaury'nin mimarlığında şaşırtmacaya ve keyfiliğe yer yoktur" diyor Akpolat. "Geniş saçaklı yapılarındaki, bazen düz, bazen dalgalı adeta kanatlanan saçakları ise Vallaury'nin özgün mimarlık oyunlarındandır." 


İyi ki geçmiş İstanbul'dan, iyi ki bırakmış bu izleri. Bugünkü estetik yoksunu mimari anlayış yüzünden mezarında sık sık ters dönüyordur herhalde, o yüzden en ihtiyacı olan dilekle bitirelim: Huzur içinde uyusun. 


Sabah Cumartesi