İstanbul'un vakti daralıyor! İki uzman isim kırmızı alarm verdi, milyonların hayatı tehlikede!

Türkiye'nin Marmara bölgesinde uzanan Kuzey Anadolu fay hattı, önümüzdeki 30 yıl içinde herhangi bir zamanda 7 veya daha yüksek büyüklükte bir depremi tetikleyebilir. Bu fay hattı, Türkiye'nin kültürel ve ekonomik motoru olan, dünya mirası bir şehir olan İstanbul'un hemen altında bulunuyor. Şehir 3,000 yıllık bir geçmişe sahip olup 16 milyon insanın yaşadığı bir yerdir. Uzmanlar, şehir zamanında hazır değilse büyük bir depremin düşünülemez yıkıma neden olacağını söylüyor.

CNBCE'den Idil Karsit'in haberine göre; 1999 yılında Türkiye'nin Marmara bölgesinde 7.4 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi ve en az 17,000 kişinin ölümüne neden oldu. Aynı zamanda Kuzey Anadolu fay hattının bazı bölgelerini kırdı, bu da İstanbul şehrinin altında bir zaman bombası oluşturdu.

Uzmanlar, önümüzdeki 30 yıl içinde şehirde 7 veya daha yüksek büyüklükte bir depremin herhangi bir zamanda meydana gelebileceği konusunda uyarıyor.

İstanbul belediyesinin tahminlerine göre, en az 250,000 binada orta ila ciddi hasar meydana gelecek ve metropolde yaşayan 16 milyon sakinin hayatını tehdit edecek.

İstanbul Teknik Üniversitesi'nde jeolog ve profesör olan Naci Görür, "Hazır değiliz" dedi. "Korkarım ki İstanbul'da meydana gelecek bir deprem, Türkiye'nin güneyinde 2023 Şubat'ında meydana gelen Kahramanmaraş depreminde gördüğümüzden daha fazla yıkıma neden olacak."

İstanbul, yoğun nüfusa sahip alanlar ve sorunlu bir yapı stoku nedeniyle zorluklar yaşıyor. Hükümet, tüm şehri yeniden inşa etmenin tek çözüm olduğuna inanıyor.

Ancak eleştirmenler, yeniden inşa çabalarının çoğunlukla karlı alanlara odaklandığını, ülkenin inşaat sektörünü desteklediğini belirtiyor.

University College London'dan yapı mühendisi olan Yasemin Didem Aktaş, kontrolsüz şehir genişlemesi ve yoğunluğunun sürdürülemez olduğunu vurgulayarak, sadece kar amacı güden inşaat projeleriyle ilerlemenin mümkün olmadığını dile getiriyor.

Virginia Üniversitesi'nden inşaat mühendisliği profesörü Osman Özbülüt, "Mesele 'ne zaman' değil 'ne zaman' olacağıdır. Hazır olmak istiyorsak binaları daha yüksek bir standarta göre tasarlamaya başlamamız gerekiyor" dedi.