Sektörel

İzmir gayrimenkulün parlayan yıldızı olacak!

Mütevazı yapılarıyla tanınan ve işleriyle konuşulmayı seven Mimar Burçin - Alpay Demirci çifti, başarılı projelerine her geçen gün bir yenisini ekliyor; Türkiye İnşaat merkezi (TİM) Platform ile sektörde bir ilke imza atıyor


Mimar Alpay Demirci'nin, eşi Burçin Demirsoy ile kurduğu Demirce Mimarlık, sektörün son dönemde parlayan genç ve başarılı mimarlık ofislerinden. Dokundukları her proje, keyif ve huzur veren yaşam alanlarına dönüşüyor. İzmir'de olmaktan çok mutlular, İstanbul’a göre İzmir'in gayrimenkuldeki hızlı yükselişinin önümüzdeki dönemde süreceğine dikkat çekiyorlar;


1) Son dönemde ses getiren pek çok başarılı projenin altında Demirce Mimarlık imzasını görüyoruz. Demirce Mimarlık nasıl bir vizyonla yola çıktı?


- Alpay Demirci:Eşim, o zamanki soyadıyla Burçin Demirsoy ile üniversiteden tanışıyoruz. İkimizin soyadında da demir olması nedeniyle “bizce” anlamındaki “demirce” isminde karar kıldık. Demirce Mimarlık'ı 2004 yılında kurduk. Çıkış noktası olarak Demirce'de kendimize ait bir tarzımız olacak dedik. Mimaride nicelik değil, niteliğin öne çıkabilmesi için çalışıyoruz. Kendimizi o şekilde daha doğru ifade ettiğimizi düşündüğümüz için mimarlıkta uygulama yapmama kararı aldık. Projecilik yapmaya karar verdik. Türkiye'de yalnızca proje yapan, az sayıda mimarlık ofisi olduğunu düşünüyoruz. Nitelikli olan ve kendi yorumumuzu kattığımız işler beğenilmeye başladı.  Zamanla, iş yaptığımız kişi ve kuruluşların referansıyla onların çevresinden de işler almaya başladık. Biz nasıl mutluysak o şekilde çalıştık. İşe başladığımızda 3 boyutlu mimari görselleştirme yapıyorduk. İlk işimiz Marmaris’te idi. Sonra Didim, İstanbul, Azerbaycan gibi yerlerde villa ve apartman tarzı konut projeleri yaptık.


2) İzmir'de iş yapmayı tercih ettiniz. O yıllarda kentin geleceğinde inşaat sektörüyle ilgili bir boşluk ve böyle bir büyüme potansiyeli öngörmüş müydünüz?


Alpay Demirci:İzmir'de mimarlık yaparken başta zorlandık. İzmir'de mimarlığın algılanması daha geç oldu. Mimar Emre Arolat'ın Folkart Narlıdere'de yaptığı proje bence bir milat oldu. Bir mimarın getirdiği dokunuş, İzmirli inşaat firmalarının da vizyonunu açtı. Ondan sonra kendimizi daha rahat ifade edebildik. Yaptığımız işlerde hep niteliği ön planda tuttuğumuz için hiçbir zaman işsiz kalmadık. Nicelik konusunda da İzmir'in siyasi anlamda farklı bir duruşu olması nedeniyle kent biraz geride kaldı. İstanbul ve Ankara'daki firmalar kendi şehirlerinde hedeflerini tam olarak tutturamıyor ondan dolayı İzmir'e yönelmeye başladı. Gerek ticaret yollarına, gerekse Avrupa'ya en yakın liman kenti olmasına baktığımızda İzmir geçmişte İstanbul kadar önemliydi. Şu anda limanın durumu nedeniyle yüksek tonajlı gemiler yanaşamıyor. Kente yapılan altyapı yatırımlarıyla bu durum değişmeye başladı. Çandarlı limanının hayata geçmesi ve İstanbul - İzmir otobanı ile bu süreç daha da hızlanacak. İzmir, eski ticaret kenti kimliğine geri dönmeye başladı. İzmir'in ekonomik anlamda geri kalmasının önüne geçmesi için daha da hızlanması gerekiyor. Kentimiz coğrafyası nedeniyle jeolojik olarak bir sıkışma yaşıyor. Buna bağlı olarak da arsa fiyatları artıyor.


3)  İzmir'in alıştığımız özel bir silüeti var. Ancak deniz kıyısında yüksek binalar da bulunuyor. İzmir'in kent estetiğini gelecekte bozabilecek en büyük sorun ne olabilir?


Alpay Demirci:Bu konuyla ilgili herkes kendi fikrini ortaya koyuyor. Kent olarak eskiye dair aynı silüette kalmanın gerektiğini söyleyenler var. Bir kısım da, 'Avrupai bir kent olarak yüksek yapıların olması gerekir' diyor. Ben iki görüşe de kısmen katılıyorum. İzmir'de güneşi denize, yani batıya batırıyoruz. Manzara batıda, İzmir'i tek rahatlatan şey imbat rüzgarıdır. Kıyıya yüksek binalar dikerek adeta Çin seddi çekildiği için kent nefes alamıyor. Arkaya doğru yükselerek gitmesi gerekiyor binaların. Manhattan alanı olarak tabir edilen yerde planlı olarak yüksek yapılar yapılıyor. İzmir'e gerek siyasi, gerekse de yerel yönetimde sıkıntılar bulunuyor. Kordon'da binalar 7 metre daha yükselecek.  İnsanların bilinçlenerek bazı konular hakkında fikirleri olmaya başladıkça bütün bu olumsuz şeyler de, olumluya dönmeye başlayacak diye düşünüyorum.


4) Kentin kuzey aksına doğru büyümesi için neler söylersiniz?


Alpay Demirci:İzmir'e baktığımızda kuzey aksına doğru daha fazla bir yöneliş var. Nerede boşluk varsa oraya doğru büyüyor kent. Coğrafyanın müsait olmasıyla, ilgili bir durum. İnşaat alanlarının sıkışık olması inşaat firmalarını yeni arayışlara itiyor.


5) İzmir’de konutta arz fazlalığı olduğunu düşünüyor musunuz?


-Alpay Demirci:Konutta arz fazlası olduğunu düşünmüyorum. İzmir 4 milyonun üzerinde bir nüfusa sahip ve bu rakam gittikçe artıyor. Kentin büyüme ihtiyacı olduğunu görüyoruz. Yapılan yüksek yapıların da buna hazırlık olduğunu düşünüyorum. İzmir, en fazla yaşanmak istenen şehir. Doğası, insanının yapısıyla, tatil merkezlerine olan yakınlığı ve iklimiyle tercih ediliyor. İstanbul'da satış anlamında tıkanan firmalar İzmir'e yönelmeye başladı ve İzmir bu anlamda gayrimenkulün parlayan yıldızı olacak.


6) Biraz da kurucuları arasında olduğunuz Türkiye İnşaat merkezi (TİM) Platformu'ndan bahsedelim istiyorum. Hem İzmir, hem de Türkiye için yeni ve örnek bir oluşum. Gelecekle ilgili ne tür hedefleriniz var?


Alpay Demirci:TİM Platform, inşaat sektörünün tüm paydaşlarını bir araya getiren ve sağlıklı veri tabanı oluşturup paylaşmaya yarayan bir web sitesi. Türkiye'de inşaata dair ne varsa kapsayan bir platform. 4 yıldır bu proje üzerinde çalışıyoruz son bir yıldır da sitemiz yayında. Kendi doğrularını söyleyen, yaşam standartlarını yükseltecek, gayrimenkul alıcısıyla inşaat firması arasındaki köprü sağlayacak bir sistem. Firmaları yüzlerce farklı kritere göre değerlendiriyoruz. Konut almak isteyenler en çok puana sahip inşaat firmasını tercih ediyor. Konut alıcıları reklamsız bir şekilde konutlar hakkında bilgi edinebiliyor. İnşaat firmaları ücretli ve ücretsiz üyeliklerden birini seçebiliyor. Firmalardan olabildiğince yoğun bilgi girmesini bekliyoruz. Aidatı ne kadar, işletmesiyle ilgili nasıl bir sistem olacak, hangi malzemeler kullanılacak bunların hepsini belirtmelerini istiyoruz. Bütün bu kriterler onların sıralamalarda yukarı çıkmasını sağlıyor. Bu noktada da firmalar da gayrimenkul alıcısına ulaşmak istiyor. Bu nedenle üst sıralara çıkmaya çalışıyor. Alıcıyla buluşuyor. Site, firmanın reytingini, verdiği bilgi doğrultusunda otomatikman yukarı taşıyor. Güven unsuru önemli. Her sektörün kendi içinde kriterleri var. İnsan sağlığı bizim için çok önemli. Boya yapılıyor ama sertifikası var mı? İçeride soluduğumuz havada ve parkelerde kanserojen maddeler bulunabiliyor. Gayrimenkul alıcısı bu tür ayrıntıları bilemez. Bunlar için takibi yapan birilerinin olması lazım.


7) Projenin sosyal sorumluluk boyutu da var o zaman?


-Alpay Demirci:Kesinlikle öyle. TİM Platform, sosyal sorumluluk anlayışıyla yola çıktığımız bir proje oldu. Gayrimenkul alıcılarına yönelik reklamsız bir platform aslında radikal bir karardı. Benzeri bir platform dünyada bulunmuyor. Tamamen güvene dayalı bir yapı kurduk. Sistemin algılayabileceği şekilde tedarikçilerin kendi bilgilerini yoğun bir şekilde girmelerini ve bir veri tabanı oluşturmalarını istedik. Oteller hakkında bilgi alabildiğimiz booking.com gibi bir site bu. Kapsamı uluslararası boyuta da taşınıyor.


8) Kentsel dönüşüm konusu İzmir'de yıllardır tartışılıyor. 'Eskiyi yık, yenisini yap' mantığı ve sosyal boyutunun göz ardı edilmesi gibi konular eleştiriliyor. İzmir'in kentsel dönüşümdeki karnesini nasıl değerlendiriyorsunuz?


-Alpay Demirci:Her şeyden önce binaları yaparken niteliğin ön planda tutulması gerekiyor. Kentsel dönüşüme şirket bazında bakmak gerekiyorsa, bunu bir inovasyon hamlesi olarak değerlendirmek gerekir. Atılan adımların bilinçli olması lazım. Türkiye genelindeki sıkıntılar İzmir'de de var. Bence kentsel dönüşüm, kişisel dönüşümden başlamalı. Bizler, yani ev alan kişiler bu konu hakkında araştırmalı ve seçimlerimizi de bilinçli şekilde yapmalıyız. Kent dokusu ve sosyal alanlar da mutlaka göz önünde bulundurulmalı.


9) Demirce Mimarlık'a dönersek, bundan sonraki hedefleriniz neler olacak?


-Alpay Demirci:İnternetin yayılmasıyla birlikte lokallik de kalkıyor. Demirce olarak merkezimiz İzmir. Ama biz İstanbul'da da Azerbaycan'da da çalışıyoruz. Şimdi de Fransa'dan davet aldık. Nitelikli yapı tasarımı ve fikir üretimi konularından ödün vermeyeceğiz ve hiçbir zaman parayı ön planda tutmayacağız.


Gözlem Gazetesi