Kent Haberleri

İzmir Limanı yeniden ihaleye çıkarıldı!

İzmir Limanı geçtiğimiz günlerde Resmi Gazete’de yayınlanan bir yazı ile 2016 yılının ilk çeyreğinde Özelleştirme İdaresi yeniden ihaleye çıkma kararı aldı.

Liman daha önce de ihaleye çıkarılmış, 2009 yılında devir aşamasına kadar gelmiş ancak ekonomik krizden dolayı devredilememişti. 2012 yılında parçalara ayrılıp satılması gündeme geldi ve bu çerçevede kruvazör liman ihalesi yapıldı, İzmir Limanı iki ayrı parçaya bölünerek satışı gündeme geldi. Kruvazör liman ihalesine Liman-İş Genel Merkezi dava açarak yürütmeyi durdurma kararı aldı. Bu dava 10 gün önce Danıştay’da sonuçlandı ve ihale iptal edildi. 


‘LİMANI ÇALIŞTIRACAKLARINI DÜŞÜNMÜYORUZ’


Şimdi yeniden ihaleye çıkılacağı açıklanan limanda örgütlü olan Liman-İş İzmir Şubesi, özelleştirmeye karşı mücadele edeceklerini, kolay lokma olamadıklarını göstereceklerini vurguluyor. Şube Başkanı Serdar Akdoğan, kamunun elinde kalan üç limandan biri olan İzmir Limanı’nın özelleştirme sonrası artık yük limanı olarak hizmet vereceğini düşünmediklerini, özel limanlara piyasa yaratılacağını belirtiyor. İzmir limanı kamuya ait olması, şehrin merkezinde, sanayi bölgelerine yakın olması gibi sebeplerle ucuza hizmet veriyor. Kamu limanlarındaki fiyatlar ve çalışma şartları açısından bütün özel limanlar da kamuya uymak zorunda. İzmir ve Haydarpaşa limanlarının ortadan kalkması özel limanların yüksek fiyatlarla hizmet vermesi anlamına geliyor ve bu da ürünlerin piyasaya daha yüksek fiyatla çıkması anlamına geliyor. 


Özelleştirmenin bir de işçilere yansıyan boyutu var, o da zorla emekli edilmek ve başka bir kamu limanında çalışmaya zorlanmak ama İzmir Limanı da özelleşirse geriye sadece Haydarpaşa limanı kalmış olacak. Akdoğan, “İzmir limanında 7 yılda 4 özelleştirme görmüş işçiler var” diyor.    İzmir Limanında 650 kadrolu işçi var. Taşeron işçiler ve memurlarla birlikte çalışan sayısı toplamda 1500’e çıkıyor.  


BAHANE ‘HİZMET VERİLEMİYOR’ OLACAK


Akdoğan, özelleştirmenin gerekçesi olarak, 2007’de de olduğu gibi işçilerin çalışmadığına dair söylemler çıkacağını söylerken, sendika olarak işçilerle birlikte “Çalışmak istiyoruz çalışacak imkânı verin” demek için iş bıraktıklarını anlatıyor. Limanda çalışan acentaların daha fazla hizmet istediğini ancak Genel Müdürlüğün kısıtlamaları olduğunu anlatıyor. İş kanununda “Fazla çalışma süreleri 270 saati geçemez gibi bir ibare var. Bundan dolayı hafta sonu kısıtlı hizmet veriliyor. Hafta içinde de personel yetersizliğinden dolayı yine kısıtlı imkânlarla hizmet verilmeye çalışılıyor. Bu kısıtlamayı biz farklı yorumluyoruz, işletme farklı yorumluyor, işveren farklı yorumluyor. ‘Hafta sonunda çalıştıracak işçi bulamıyoruz’ gibi bahanelerle talepleri yerine getirilmiyor” diyor. 


Bunun özelleştirmenin gerekçesi yapılmak istendiğini belirten Akdoğan şunları söylüyor: “Hizmet verilemeyen, atıl, işlevsiz bir liman görünümüne sokup, devletin sırtındaki kamburu kaldıralım gibi bir yaklaşımla hareket ediliyor. Oysa İzmir Limanı’nın geçen yıl ki net karı 85 milyon lira. Bu 200 milyon liraya da çıkabilir. Buradaki Liman işletmesindeki görevliler de kapasitenin arttırılmasından yana fakat emir mekanizması çok yukarılara dayandığı için bu kısıtlamalara onların da ses çıkarma şansı yok.” 


‘KOLAY OLMADIĞIMIZI GÖSTERECEĞİZ’


Akdoğan “Tüm sivil toplum örgütleri ile bu mücadeleye gireceğiz. Kolay lokma olmadığımızı göstereceğiz. Konfederasyonumuzun da destek vereceğini umuyoruz, biliyoruz, kendileri de bunu ifade ediyor” diyor.


İzmir Limanında işçi olarak çalışan Ali Hareket, 1985 yılında İskenderun limanında başlamış işe. 2012 yılında liman özelleştirilince İzmir limanına gelmiş arkadaşları ile. “Özelleştirileceğine ilişkin duyumlar aldıkça iş azmimiz kırılıyor. İskenderun’da emekliliği gelenler neredeyse taciz edilerek emekliliğe zorlandı. 500 işçi çalışıyordu. 250’ye düştü. İstanbul İzmir ve Derince Limanlarına dağıldık. Bu özelleştirmenin ne işçilere ne de bu ülkede yaşayan halka bir faydası olmayacak. Engellemek için elimizden geleni yapacağız” diyor.


ÖZELLEŞEN LİMANLARDA NE OLDU?


Liman-İş İzmir Şube Başkanı Serdar Akdoğan Derince ve Trabzon limanlarından örnekler veriyor: “Biri kamuya ait 43 limanın bulunduğu Derince Körfezinde, Derince Limanı çok yüksek rakamlarla satın alınarak üç dört ay önce firmaya devredildi. Alan firma üretime yönelik herhangi bir çaba sarf etmedi, limana gelen rutin gemilerin hepsini kaçırttı ve şu anda hizmet vermiyor. Peki buraya 543 milyon dolar yatıran ve 500 milyon dolar yatırım sözü veren firma neden gelen gemileri kaçırsın, neden hizmet vermesin? Bizim tezimize geliyor. Oradaki 42 özel liman, kamu limanını kaldırıp istediği fiyatla istediği gemiyi limanına çekmek veya hizmet vermek istediği için. O yüzden 1 milyar dolarlık bir parayı çöpe atıp Derince Limanını özelleştirdiler.” Trabzon limanı özelleşirken “Biz işçiyle istiyoruz” diyor alıcı firma. Tüm sosyal hakları ile çalıştıracaklarını söylüyorlar. İşçi kabul ediyor. Limanın özele devredilmesinden bir gün sonra işçi çağrılıyor ve deniyor ki; “Alıcı firma yönetim değişikliğine uğradı. Biz size şu kadar maaş veriyoruz çalışırsanız buyrun.” İşçilerin kamuya dönme imkânı da kalmadı bir kısmı istifa etmek, kalanlar da koşullara boyun eğmek zorunda kaldı. Buna da Mersin Limanı çarpıcı bir örnek oluşturuyor. 2007 yılında özel sektöre devredilen Mersin Limanı’nda sadece bir ay içinde 7 kişi iş kazasında ölüyor. 


Evrensel