Genel

İzmir Musevi Cemaati Vakfı, 22 taşınmazı bekliyor!

Vakıflar Meclisi, geçen günlerde Cumhuriyet tarihi boyunca "tüzel kişiliği" bulunmayan İzmir Musevi Cemaati'nin talebine "Evet" dedi. Ve böylece İzmir Yahudileri, İzmir Musevi Cemaati Vakfı adıyla tescillendi

Cemaatin yüz yıllık sorunu böylece çözümlenmiş oldu. Sırada 22 taşınmazın vakıf adına kaydedilmesi var. İzmir Havra sokakta bulunan Şalom, Giveret, Elgazi, Bikurholim, Beth İsrael ve Roşar sinagoglarının yanı sıra, yıkıntı halindeki 12 sinagog ve dört dükkan, artık vakfı malı olacak. Kararda şöyle denmiş: "İzmir Musevi Cemaatinin tasarrufundaki taşınmazların fermanla tahsis edildiği ve bu fermanın ise 1841'deki büyük yangında kaybolduğu bilinmektedir. Sonuç olarak, İzmir Musevi Cemaatinin Osmanlı döneminde devletçe kabul edilen bir hayır müessesesi olduğu sonucuna varılmıştır."

TÜRKLERİN VE YAHUDİLERİN KESİŞEN KADERİ

Olay beni çok ilgilendirdi. Yalnızca ülkemizdeki azınlıklar konusuyla ilgilendiğim için değil. Daha çok, yakın zamandaki İzmir seyahatimde o sokakları ve sinagogların bir bölümünü gezdiğim için... İzmir Kısa Film Festivali başkanı Nesim Bencoya, bizi Yahudi semtine götürmüştü. Ve 'kortigo' tarzı, avlulu eski Yahudi evleriyle eski Havra'ları (sinagog'un Türkçe'si) gezmiştik. En azından üç-dört Havra'nın gayet iyi durumda ve cemaatin namazına (onlar öyle diyor) açık olduğunu, çoğununsa onarım beklediğini öğrenmiştik. Sorumlu Avram Navaro eşliğinde ilginç bir ziyaret olmuştu bu... Eski kahvelerde durup çay içmiş, Subiya denen Yahudi içkisini tatmıştık (Kavun çekirdeklerinden yapılmış bir tür şurup). Onarımlar konusunda kültür bakanının ilgisini ve sözünü bize anlatmışlardı.

Cemaat vakıfları temsilcisi Laki Vingas şöyle demiş: "Bu tarihi kararla birlikte yüzlerce yıldır var olan ve bugün de devam eden kentin en eski cemaatlerinden birine hukuksal kimlik yarattık ve taşınmazların tescilinin yolunu açtık". İzmir Musevi Cemaati Başkanı Jak Kaya da "Cemaatimizin en önemli eksikliği, tüzel kişiliği olmamasıydı. Cemaatimiz 1936 yılındaki vakıf yasasındaki değişiklik kapsamında beyanname veremediği için vakıflaşamamıştı. Şimdi tüm mallarımızı vakfımız adına tescil edeceğiz" demiş.

İzmir'de edindiğim Yahudi dostları ve de bu kararı alanları kutluyorum. Türkiye Yahudilerini, İsrail'le karıştırma densizliğine düşenlerin dışında herkesin mutlu olması gerekir. Çünkü Türkler ve Yahudilerin kaderleri tarih boyu kesişmiş ve onlar hep bizim dostumuz olmuş, öyle kalmışlardır. Tıpkı bizim de en zor zamanlarında onlara el uzatmamız gibi...Bu dostluğu diri tutmanın, giderek Türkiye mozaiği içinde yaşayan tüm farklı etnik ve dinsel gruplara yakınlaşmanın sayısız faydaları olacaktır. Dışardan gelen tüm kışkırtmalara kulaklarımızı tıkayarak, bu yakınlaşmayı gerçekleştirmeliyiz.

Atilla Dorsay/Sabah